- Bu basitçe yanlıştır. Evren yokken tanrı vardı (Evrenin geçmişi sonsuz olsaydı bile tanrının bir evren var etmeyebileceği teistler arasında çoğunlukla kabul edilir. Yani bir evren olmayabilirdi.) ve biz eğer bir tanrı varsa onun tamamen iyi olduğunu (yani doğasında kötülüğün olmadığını) düşünüyoruz. Eğer kötülük yokken iyilik var olamıyorsa tanrıyı iyi kılan şeyin onun bizzat yarattığı evren olduğunu kabul etmeliyiz ki bu da absürttür.
2. Her şey zıttıyla bilinir. Kötülük olmadan iyiliği bilemeyiz.
- Bu argüman ahlaki yargılarımızın doğasıyla uyuşmaz. Dünya'da hiç kimse cinayet işlemeseydi bile cinayet işlemenin kötü olduğunu cinayet kurgusundan yola çıkarak savunabileceğimiz kabul edilir.
- Şu anda böyle olduğunu (yani kötülük olmadan iyiliği bilemeyeceğimizi) kabul etsek bile kötülük olmadan iyiliğin bilinememesi zorunlu olarak doğru değildir. Örneğin tanrının evreni yaratmadan önce ahlaki yargılarda bulunduğu (özgür iradeli varlıklar yaratmanın, yaratmamaktan daha iyi olduğunu düşünüp bu yüzden bir evren yarattığı şeklindeki çıkarımı ele alın mesela) kabul edilir. Dolayısıyla kötülük olmadan iyiliği bilmek mantıksal açıdan mümkündür. Tanrı bizi kötülük olmadan da iyiliği bilecek bilişsel yetilere sahip olarak yaratabilirdi.
3. Kötülük diye bir şey yoktur. Kötülük iyiliğin yokluğudur.
- Hırsızlık, cinayet, yalan söylemek gibi davranışlar belli erdemlerin yokluğundan doğarlar. Ancak bu onların bir "şey" olarak değerlendirilmemesi gerektiği anlamına mı gelir? Cinayet neyin yokluğudur?
- Deprem, sel,yangın, hortum ve hastalıklar salt yokluk mudur? Örneğin acı, doğal kötülüğün bir biçimi olarak kabul edilir. Acıyı var eden nöral impulslar bir şeyin yokluğu mudur yoksa kendi başlarına bir şey midir?
4. Dış dünya bir illüzyondur. Dolayısıyla içindeki kötülük de öyle.
- Bir dış dünya var olmasa bile, yaşadığımız illüzyon bizzat kötüdür. Bizler bir illüzyonun içinde olsak bile fiziksel ve psikolojik anlamda acı çektiğimizi hissederiz. Örneğin bir sanal gerçeklik makinasında insanlara bu yolla işkence yapabiliriz. Olan şeyin nesnel dünyada gerçeklik kazanmamış olması onu daha az kötü yapmaz.
5. Ölümden sonra yaşam teodiseleri (Herkes hakkını alacaktır)
- Bizler kötülüğün varlığını aklayacak "ahlaki" nedenler arıyoruz. Yani kötülüğün var olmasının sebebini. Bir insanın size, pek çoğumuz bunu kabul edecek olsa bile, sonrasında sizi ödüllendireceği için acı çektirmeyi teklif etmesi işkence için ahlaki bir neden teşkil etmez. Ödül kişiyi teselli edebilir ancak teselli edilmek farklıdır, bu kötülük için ahlaken aklayıcı bir neden bulmak farklıdır.
6. Çoklu evren teodiseleri (tanrı toplam maksimum iyiliğe ulaşmaya çalışır. dolayısıyla pozitif iyilik değerine sahip olan bütün evrenleri yaratır.)
- Tanrı kaç evren yaratırsa yaratsın, daha fazlasını da yaratması imkan dahilindedir. Dahası, tanrının pozitif miktarda iyilik içeren tüm evrenleri değil de sadece çok yüksek miktarda iyilik içeren evrenlerden daha fazla sayıda yarattığını da düşünebiliriz. Dolayısıyla toplam iyiliği ve kötülüğü birbirine eşit gibi olan evrenlerin var olması gereksiz olacaktır
- Tanrının yarattığı evrenlerde toplam iyilik toplam kötülükten her zaman daha fazla olsa bile, bu durum amaçsız görünen kötülüklerin varlığını açıklayamaz.
7. Bu dünya mümkün dünyaların en iyisidir. Daha iyisinin yaratılması mantıksal açıdan imkansızdır. Bunu kimse yapamaz. Dolayısıyla tanrının yapamaması da onun mutlak kudreti açısından bir eksiklik teşkil etmez. Çünkü daha iyi bir dünya yaratmak 2+2'yi 5 yapmak gibidir.
- Dünya ne zaman mümkün dünyaların en iyisiydi? Dün mü? Şu anda mı? Big Bang'den sonraki ilk dakikalarda ahlaki iyilik yapma kapasitesine sahip hiçbir varlık yokken mi? Dünya o sırada iyilik içeriyor muydu? Dünya'nın barındırdığı iyilik miktarı sürekli değişmekte olduğundan bu fikir anlamsızdır.
- Fatalizme(Kaderciliğe) götürür, çünkü yaptığımızdan farklı bir seçim yapabilmemiz durumunda dünyayı daha kötü yapma ihtimalimiz vardır. Biz seçim yapana kadar en iyi seçimin de, en kötü seçimin de ihtimal dahilinde olduğunu düşünürsek, daha kötü bir dünyanın (yani kötü sonucu olan seçimi yaptığımız olası dünyanın) var olmasının da mümkün olduğu sonucunu kabul etmemiz gerekir. Ancak bu dünyanın mümkün dünyaların en iyisi olması için bizlerin de her zaman "en iyi alternatifi" seçmemiz gerekmektedir. Yani bu dünyanın mümkün dünyaların en iyisi olabilmesi için hepimizin seçimlerinin bu dünyayı en iyi kılabilecek şekilde belirlenmiş olması gerekir. Dünya’yı daha kötüye götürecek seçimler dünyanın mümkün dünyaların en iyisi olmasını engelleyecektir çünkü diğer seçimin yapıldığı daha iyi bir mümkün dünya olacaktır.
- Bu teodisenin bazı sofistike versiyonları yukarıdaki itirazlardan kurtulabiliyor olsa bile mümkün dünyaların en iyisi kavramının tutarsız olduğu düşünülebilir. Bir dünyayı daha iyi kılmak kolaydır: İçine bir tane iyi insan daha eklemek! Böylece "mümkün dünyaların en iyisi"ne ulaşmamız imkansızlaşır çünkü ekleyebileceğimiz ahlaki varlık sayısının bir sınırı yoktur.
8. Kötülükler günahlarımızın cezası olarak vardır.
- Pek çok yerde kötü insanların iyi insanları sömürerek refahlarını artırdıklarını görüyoruz. İyi insanlar sefalet içindeyken kötü insanlar hali vakti yerinde bir biçimde yaşıyorlar. Dünyevi kötülüğün ciddi bir bölümü bu görüşle açıklanamamaktadır.
- Acı çeken bir bebeğin günahı nedir? Doğal bir felakette ölen kişilerin hepsi günahkar mıdır? Bu teodisenin geçerli olduğu durumlar olsa bile argümanın etkisinde fark yaratabilecek düzeyde değil gibi görünmektedir. Yazan: Berat Mutluhan Seferoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder