Geçmişten günümüze kadar çok sayıda İslam ekolünün oluştuğu göze çarpacaktır. İslamın farklı yorumları olan bu tutumlar birçok konuda taban tabana zıttırlar. Hatta bazıları birbirlerine o kadar zıttır ki o tutumu kabul eden taraftarlar karşı taraftan nefret eder, onlara kin besler ve onları düşman olarak nitelendirebilir. Tüm bu ayrılıkların temeli ve sebepleri teker teker incelenebilecek olsa da bu yazımda "Hadis İslamcılığı" olarak nitelendireceğim klasik sünni kolları ve bu koldan ayrılan alt mezheplerin temel problemlerini işleyeceğim.
Hadis islamı dediğimiz ekolde Kuran'ın tek başına yetmeyeceği, onun açıklanmaya muhtaç olduğu, Kuran'ın yanında ek olarak "Hadis" biliminin elde kabul ettiği sünnetlerin de uygulanması gerektiği savunulmaktadır. Tahmin edileceği üzere İslam dünyasında geçmişten bugüne baskın olan taraf budur ve Türkiye de bu görüşü savunan müslümanlarla doludur. Peki bu ekol ne kadar tutarlıdır? İsterseniz inceleyelim...
1- Saçmalık Seviyesine Ulaşma
Öncelikle hadislere bir an için göz attığımızda bile çok sayıda akla uygun olmayan olaya rastlayabiliyoruz. Hadisler, çok sayıda mantıksızlığı beraberinde getirmekle beraber bu mantıksızlık silsilesi göz yumulamayacak kadar barizdir. Ayın yarılıp Hira Mağarası'nın arkasına düştüğünü söyleyen hadislerden tutun Dünya'nın bir balık üzerinde durduğunu söyleyen hadislere kadar çok sayıda rivayet akla, mantığa ve bilime uymaz. Bu saçmalık seviyesine ulaşan rivayetlere örnek verecek olursak şunları sıralayabiliriz:
Dünya, öküz ile balık sırtındadır. (1)
Mekkeliler, Peygamberden bir mucize göstermesini istediler. Peygamber de onlara ayı ikiye bö1ünmüş olarak gösterdi. Öylesine ki, onlar, Hira Dağı'nı, bu iki parçanın arasında görüyorlardı.(2)
Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar ve çobanı da öldürdüler. Peygamber onları yakalattı, ellerini ve ayaklarını kesti, gözlerini oydu, çölde susuz ölüme terk etti. Biz onlara su vermek isteyince, Peygamber bizi engelledi.(3)
Cehannemi çoğunlukla kadınlar dolduracaktır. Kadınlar zeka ve dinde eksiktir.(4)
Allah benimle görüştü ve el sıkıştı. Elini iki omuzum arasına koydu. Öyle ki parmaklarının soğukluğunu iki göğsüm arasında hissettim.(5)
Görüleceği gibi çok sayıda hadis kaynağında "akılsızlık ve mantıksızlık" seviyesinde hadis rivayetleri bulunuyor. Günümüzde hiçbir temeli olmayan kadın aklının eksikliğinin ya da Dünya^nın balık üzerinde durmasının hadisler tarafından bu şekilde savunulmasının en mantıklık açıklaması elbette bu hadislerin günümüz bilimini bilmeyen insanlar tarafından uydurulmuş olmasıdır. Ya bunlar gerçekten yaşanmış ve İslam Peygamberi hatalı bilgiler vermiştir ya da bunlar gerçekten yaşanmamış, bu sözler söylenmemiş ve hadis kaynakları güvenilmezdir. Seçim müslümanların...
2- Kuran ile Çelişme
Her ne kadar hadis islamcıları "Hem Kuran hem hadis" dese de bu savunu o kadar da olanaklı gözükmüyor. Zira hem Kuran'ın hem de hadislerin din kaynağı olarak savunulmasının birinci şartı, bu iki temelin birbiriyle uyum içerisinde çalışabilmesidir. Fakar incelediğimizde görüyoruz ki bu tutarlılık bulunamamaktadır. Hem hadisleri hem de Kuran'ı din kaynağı olarak ele almak ciddi çelişkilere yol açmaktadır. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:
Kuran'da "Hiç bir günahkar başkasının günah yükünü yüklenmez(Necm-38)" ayeti bulunmasına rağmen "Ölü, ailesinin kendisi için ağlamasından dolayı azaba uğratılır(6)." gibi bir hadis bulunmaktadır.
Kuran'da "De ki: 'Ben de ancak sizin gibi bir insanım; ancak bana tanrınızın tek bir Tanrı olduğu vahyolunuyor(Kehf-110)" gibi bir ayet olmasına rağmen "Peygamber 30 erkeğin cinsel gücüne sahipti(7)" gibi bir hadise rastlayabiliyoruz.
Biraz incelenirse bile sayısız Kuran-Hadis uyumsuzluğu ile karşılaşılabilir. Takdir edileceği üzere hadis islamı ancak Kuran-Hadis tutarlılığı ile sağlanabilir. Kuran-Hadis tutarlılığını bozan çok sayıda ayet vardır. O halde hadis islamı tutarlı değildir.
3- Temelin Tutarlılığı
Başta da belirtildiği üzere hadis islamının temelinde şu inanç yatar: Kuran yetersizdir, açıklanmaya muhtaçtır. Bu sebeple peygamberlerin eylemlerine bakmadan Kuran anlaşılamaz. Kuran'ı anlamak için ek kaynaklara, hadislere, ihtiyaç vardır.
Fakat bu savunu bile hadis islamının oldukça şaibeli olduğunu gözler önüne sermektedir. Zira Kuran'ın yetersiz olduğunu savunmak ciddi bir "problem" oluşturacaktır. Hangi akla mantık her şeyi düşünerek, ince şekilde ayarlayan bir Tanrı'nın, milyarlarca yıldır evrendeki varlıkları düzende tutan(!) bir gücün, mükemmel bir aklın, her şeyi bilen Allah'ın bu kadar açıklanmaya muhtaç, bu kadar eksik bir kitap indirdiği savunulabilir? Eksik ve düzensiz yaratım, mükemmel ve sonsuz güçlü Tanrı modeli ile nasıl uyuşmaktadır? Her şeyi ince bir ayara göre yaratan Allah bunu mu unutmuştur? Her yönüyle mükemmel olan ve tekrar edilemeyeceği iddie edilen bu kitabı neden kendi açıklamamıştır da açıklamaya muhtaç bırakmıştır? Bu oldukça mantıksız değil midir?
Bununla beraber Kuran-ı Kerim de bizzat "Allah'ın sözünden başka söze mi inanıyorsunuz?" diye uyarırken, Kuran kendisi için "eksiksiz" sıfatını kullanırken hadis islamının temeli sorgulanmalıdır. Zira bu ayetler göz önünden silinemez:
"Artık Allah'tan ve O'nun delillerinden sonra hangi söze(hadise) inanırlar?(Casiye-6)"
"And olsun ki, biz Kuran'da insanlara türlü türlü misal gösterip açıkladık(İsra-89)"
"Bilen bir kavim için, âyetleri Arapça okunarak açıklanmış bir kitaptır(Fussilet-3)."
"Hüküm sadece Allah'a aittir.(Yusuf-40)"
Hemen göze çarpacağı gibi hadis islamının temeli bile çürüktür. Zira Kuran kendisi için "detaylı", "açıklanmış", "örneklendirilmiş" sıfatlarını kullanıp bunlarla beraber "Allah'ın sözünden başka söze inanmayın." diye öğütte de bulunurken hadis islamının temeli olan "Kuran eksiktir ve açıklanmaya muhtaçtır" düşüncesi asla rasyonel olamaz. Kuran ile hadisler aynı anda yürüyemez.
4- İç Çelişkiler
Hadis islamının temelinin çürüklüğünü gösterdikten sonra geriye birkaç teknik ayrıntı kalıyor. Bu teknik ayrıntıların içinde yukarıda da göstermiş olduğum gibi hadis-kuran çelişkileri yatıyor. Bununla beraber hadislerin kendi aralarında çelişkili olduğunu göstermek de hadis islamına bir başka darbe vurmaya yetecektir. Zira çok sayıda hadis vardır ve bunların çoğu birbirleriyle çelişki içerisindedir. Bu çelişkilere örnek olarak şunları sayabiliriz(A1 ile A2, B1 ile B2 vs. şeklinde çelişmektedirler):
Hadis A1: “Kan aldırmak, yapanın da yaptıranın da orucunu bozar.”(8)
Hadis A2: “Peygamber’imiz oruçlu iken kan aldırmışlardır.”(9)
Hadis B1: “Biriniz evinde namazı kılar da sonra namaz kılmakta olan imama yetişirse, onun arkasında namaza dursun. İkinci kıldığı onun için nafile olur.” (10)
Hadis B2: “Bir namazı günde iki defa kılmayın.” (11)
Hadis C1: “Peygamberimiz; ‘Deri işlendi mi temiz olur’ dedi. Sonra ölü bir koyuna rast geldi ve ‘Onun derisinden faydalansanıza’ dedi. (12)
Hadis C2: “Peygamberimiz ‘Ölü hayvanın ne derisinden ne de sinirinden faydalanınız.’ dedi.” (13)
Hadis D1: “Peygamber ayakta su içilmesini yasakladı.” (14)
Hadis D2: “Peygamber’i sizin benim gibi ayakta su içerken gördüm.” (15)
Yukarıdaki örneklerden de görülebileceği gibi en sağlam hadisçilerin hadislerinde bile büyük çelişkiler gözükmektedir. Bu da hadislerin güvenilirliğini büyük ölçüde zedelemektedir. Kısaca hadislere bakan bir kişi kendi dinini yaşayamaz bile. Yaşayamaz çünkü kişi bir eyleme girişeceği zaman bazı hadisler kişinin gerçekleştireceği eylemin dine uygun olduğunu söylerken kimi hadisler bunu dine uygun bulmaz. Hadisleri kabul eden bir müslüman eylem dahi yapmamalıdır. Hatta hadisler namaz gibi İslamca önemli bir ibadeti de imkasız kılar. Zira her hadis kaynağı farklı bir namaz ritüelini farz kılar. Eğer her hadis doğru olsaydı namaz gibi ibadetlerden çok sayıda dini ritüele kadar her dini mesele çıkmazda kalırdı. O halde mutlaka bazı hadisler yanlış olmalıdır. Peki ya bazı hadisler yanlışsa diğer hadislere inanmak ne kadar rasyonelleşebilir ki? Sonuçta doğru kabul edilen diğer hadisler de bu şekilde şüpheye açık hale gelir.
5- Tarihsel Kabul
Tüm bu noktalarla beraber hadislerin tarihsel güvenilirliğine de bakmak faydalı olacaktır. Zira bu kaynaklar tarihsel açıdan güvenilir değilse hadis islamı da doğal olarak güvenilirliğini kaybedecektir. Üstelik incelediğimizde de hadislerin tarihsel açıdan güvenilir birer kaynak oluşturmayacağı oldukça açıktır. Öncelikle, hadislerde geçen rivayetlerin yazıya geçirilmesi ile bu rivayetleri yaşadığı iddia edilen kişilerin yaşadığı zaman arasında üç yüze yakın yıl vardır. Kulaktan kulağa aktarılıncaya kadar oldukça tahrif edilebilmesinin, değiştirilmiş olmasının, yeni rivayetler eklenmesinin, olaylarla ilgili ayrıntıların eklenip çıkarılmasının mümkün olacağı kadar uzun bir zamandan bahsediyoruz. Rivayetlerin gerçekleşme tarihi ile bu rivayetlerin aktarılması arasında bu kadar uzun bir süre mevcutken, hadisleri tarihsel kaynak olarak ele almanın mantıksızlığı gözler önüne serilecektir. Hadisler tarihsel açıdan ele alındığında doğruluğu oldukça şüpheli olan kaynaklardır. Üç yüz yıl boyunca kulaktan kulağa anlatılan bu bilgilerin değiştirilmiş veya uydurulmuş olduğunu iddia etmekte hiçbir problem bulunmamaktadır.
Hadislere güvenilemeyeceğinin temelleri arasında uydurma hadisleri de göz önünde bulundurmak gerekir. Hadislerin arasına çok sayıda uydurma hadisin girdiği genel kabul görülen durumlardan biridir. Örneğin hadis uyduranlardan biri Meysere İbn Abdirrabbih’tir. Ona ‘Kim şu sureyi okursa bu kadar sevap kazanır’ şeklindeki hadisi nereden aldığı sorulmuş, o da ‘Halkı, Kuran okumaya teşvik etmek için ben uydurdum’ diyerek karşılık vermiştir(16). Fakih Ebu Bişr Ahmed İbn Muhammed el Mervezi (ö.934) zamanında sünneti muhaliflerine karşı en çok müdafaa eden biri olmasına rağmen hadis uydurmuştur(17). Geceleri herkesten çok namaz kıldığı gündüzleri herkesten çok oruç tuttuğu söylenen Ebu Davud Süleyman İbn Amr e’n-Neha’i bile bu durumuna rağmen hadis uydurmaktan çekinmemiştir(18). Uzman hadisçiler arasındaki Yaşar Kandemir’in bu konu hakkındaki Mevzu(Uydurma) Hadisler adlı kitabında, uydurma hadislerin on binleri bulduğu belirtilir.
Bugün hadis takdim edilen uydurmaların çoğunu ‘vazzalar’(hadis uydurucuları) icat etmişlerdir. Hadis uyduranların itiraflarında da görüldüğü üzere on binlerce söz, onlar tarafından belli bir maksadı ifade etmesi için bilfiil ortaya konmuştur.(19)
Turan Dursun da uydurma hadisler hakkında şunları söylemektedir:
(…) ‘Uydurma hadisler’ az değil. ‘Binlercesi’ İslam dinine hizmet amacıyla uydurulmuş. Hem ‘Tanrı korkusu’ taşıyan günahlardan titizlikle sakınmalarıyla tanınan, gece gündüz ibadet ettikleri dillerde destan ‘zahitlerce’, yani koyu, çok koyu dindar Müslümanlarca uydurulmuş. İnsanları İslam dinine kazandırmak ve böylece Tanrı’dan sevap elde etmek düşüncesiyle… (20)
Bu noktaları da göz önünde bulundurursak, iç çelişkiler ve Kuran ile çelişkiler bir kenara bırakıldığında da hadislerin güvenilir olamayacağını anlarız. Sonuç olarak şu önemli noktaları elde edebilmekteyiz:
1- Günümüz bilimine, ahlakına ve mantığına uymayan sayısız "güvenilir" hadis vardır.
2- Çok sayıda hadis Kuran ile çeliştiği için hem hadis hem Kuran dinin temelini bir arada oluşturamaz.
3- Hadis islamı Kuran'ın açıklanmaya muhtaç olduğunu ve eksik olduğunu savunurken Kuran kendisi için "detaylı" "açıklanmış" "eksiksiz" sıfatlarını kullanmaktadır.
4- Her şeye gücü yeten mükemmel bir Tanrı'nın açıklanmaya muhtaç, eksik ve detaysız bir kitap yolladığını düşünmek rasyonel değildir.
5- Çok sayıda hadis kaynağı birbirleriyle çelişen rivayetlerde bulunmuştur. Bu da hadislerin güvenilirliğine darbe vurmakla beraber dini hükümlerin uygulanmasını imkansız kılar.
6- Çelişkili hadisler ve dinin diğer temeli olduğu iddia edilen Kuran ile çelişen hadisleri de bir kenara bıraktığımızda bizzat insanların çeşitli sebeplerle (dini- ekonomik- siyasi vb. nedenlerle) hadis uydurduğunu gözlemlemekteyiz. Bu da doğru kabul edilen diğer hadislerin geçerliliğine dair önemli bir şüphe oluşturmaktadır.
...ve bu noktalar göz önünde bulundurulduğunda hadis islamının temelsiz, irrasyonel, mantıksız bir görüş olduğunu anlayabiliriz. Tüm bu noktalar yüce(!) bir güç tarafından açıklanmadığı sürece hadis islamı şüpheli ve çelişkili kalacaktır.
Kaynakça ve Notlar:
1- Hâkim, el-Müstedrek: 4:636; el-Münzirî, et-Terğib ve’t-Terhîb: 4:257; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid: 8:131
2- Bkz. Buhari, e's-Sahih, Kitabu'1-Menakib/36; Müslim, e's-Sahih, Kitabu St- fati'l- Münafdun/46-47, hadis no: 2802
3- Buhari Tıp5/1, Hanbel 3/107,163
4- Müslim34/132 Tirmizi 6/2613
5- Hanbel 5/243
6- Buhari-K. Cemiz 32, 33, 34
7- Buhari, MuhtasanTecıîd-i Sarih, hadis no: 192.
8- Tirmizi Oruç 60; Ebu Davud Oruç 28; Buhari Oruç 32
9- Ebu Davud Oruç 29-30; Tirmizi Oruç 59; Buhari Tıp 11
10- İbn-i Kuteybe, Hadis Müdafası
11- Ebu Davud 2/56
12- Buhari 72/30
13- Hanbel 4/310,311
14- Ebu Davud 4/No:3717
15- Ebu Davud 4/No:3718
16- Dayanılan kaynaklar: Iraki, Fethu’l Muğis, 1/131; Ali el Kari, Şerhu Nuhbeti’l-Fiker, İstanbul, 1327, s.128; Şevkani, el-Fevaidu’l Mecmua, s. 315-317; İbnü’l Cevzi Kitabu’l Mevzuat, varak 4 a; Zehebi, Mizan, 3/222
17- M. Yaşar Kandemir, Mevzu Hadisler, Diyanet Yayınları, Ankara, 1975, s. 59
18- Kandemir, a.g.e. s. 59-60
19- Kandemir, a.g.e s. 176
20- Turan Dursun, Din Bu-2, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2010, s. 311
Çözümü bulmuşlar. İşine gelenlere tamam İşine gelmeyenlere uydurma deyip geçiyorlar. Mitolojik aptallar.
YanıtlaSilGerçekten harika bir yazı olmuş. Çok teşekkürler yazı için.
YanıtlaSilKardes su zakir naik in videolarini izleyip onunla ilgilide bi yazi hazirlarmisin. Cok begeniyorum yazilarini
YanıtlaSil