- Tecrübeler tanrı tarafından doğal ya da doğaüstü yollarla yaratılmaktadır. Bu tecrübeler tanrıyı kanıtlar.
- Dinsel tecrübelerin ve bireysel mucizeler psikolojik bozukluklar, halüsinasyonlar, konfabulasyon gibi doğal süreçlerden kaynaklanır. Bu temeller birçok insanda yalnızca belirli fiziksel süreçler sonucunda oluşurken, kişilerin dinsel eğilimlerine bağlı olarak dini yöne kayabilirler. Normal bir insandaki ‘anı boşluğunda hikâye uydurma’ davranışı, dini yönü ağır olan insanlarda dinsel hikâye uydurma şeklinde gerçekleşebilecektir ve bu süreçler daha sonra mucize olarak adlandırılacaktır.
Bu iki açıklamadan hangisinin daha kabul edilebilir olduğunu açıklamaya çalışmadan önce şunu belirtmeliyim ki söz konusu ‘Dini Tecrübe Kanıtı’ olduğunda ikinci açıklamanın birinci açıklamadan daha rasyonel olduğunu göstermeden de yeterli bir eleştiri sunulabilir. Zira ‘Dini tecrübeler ancak ve ancak tanrı varsa var olabilir’ iddiasının hatasını göstermek için ikinci alternatifin tutarsızlık taşımadığını göstermek yeterlidir. Yani birinci açıklama ikinciden daha rasyonel olsa bile (ki birazdan göstereceğim üzere daha rasyonel değildir) dini tecrübe kanıtına hala yeterli bir eleştiri sağlanmış olur.
Dikkat edilirse kişilerin gerek hissel tecrübesi gerek algısal tecrübeleri, kendi dinleriyle doğru orantılı olarak gelişmektedir. Bir Hristiyan İsa’nın bedenini görürken bir Müslüman bu tecrübeyi yaşamaz; bir Müslüman Ali bin Ebu Talip gibi dini şahsiyetlerle karşılaşırken bir Hristiyan bunu asla görmez. Hindular Brahman’ın gerçekliğini hissederken, Sufi Müslümanlar Allah’ı hissedebilirler; fakat tersi geçerli değildir. Eğer gerçekten Hristiyanlığın Tanrısı doğruysa, neden yalnızca Hristiyanlar İsa’yı tecrübe etmektedir? Eğer gerçekten İslam’ın Tanrısı doğruysa neden diğer dindeki kişiler İslami Dini Kişilikleri tecrübe etmemektedir? Eğer Hinduizm doğruysa neden her kişinin hissettiği Brahman’ın gerçekliği değildir? Bunun en iyi açıklaması, dinsel tecrübelerin kişinin dini inancına bağlı olarak şekilleniyor olmasıdır. Eğer ikinci açıklama doğruysa, belli psikolojik süreçler dini yönlere kayıyor demektir; bu dini kaymalar da kişinin dinine bağlı olarak değişecektir. Bir Hristiyan’ın Bakire Meryem’i görüp bir Müslüman’ın görmemesinin en temel açıklaması da budur. Bir Hristiyan için Bakire Meryem önemli bir yer teşkil ederken bir Müslüman için o kadar da önemli değildir. Anlaşılan, her olgu ikinci açıklama ile birebir uyumlu gözükmektedir. Bu durumda eğer gerçekten bir ve eşsiz tanrı varsa neden diğer dini düşünceleri doğrulayacak tecrübeler yaşattığı sorunsalı ile karşılaşırız:
1- İnsanlar dini tecrübe yaşarlar.
2- Evrende gerçekleşen her olay, Tanrının denetiminden geçmektedir ve Tanrı tarafından onaylanmaktadır (Teistik Tanrı modelinin Umursayan Olma sıfatı)
3- Eğer Tanrı varsa, bu dini tecrübeleri ya Tanrı yaşatmaktadır, ya da Tanrı bunun yaşanmasına izin vermektedir. (Umursayan Tanrının doğal sonucu)
4- Tanrı mutlak iyi olandır, daha iyisi düşünülemeyendir.
5- Aynı zamanda insanları seçtikleri dinlere göre yargılayacaktır.(Bkz. Kutsal Kitaplar)
6- Farklı dindeki insanlar kendi dinlerini doğrulayan dini tecrübeler yaşamaktadırlar ve bu tecrübeleri yaşamayı kendileri seçmemektedirler (İsa’yı görmek, bir sahabeyi görmek, Hindu Tanrısı Vişnu’yu görmek irade dahilinde olan şeyler değildir.)
7- Kendi dinlerini doğrulayan tecrübe yaşayan insanların o dinden çıkmaları olanaksız hale gelecektir. (İsa’yı görüp İsa’nın ona Hristiyanlığın doğru olduğunu söylemesini tecrübe eden bir Hristiyan’ın dinden çıkma olanağını düşünün.)
8- Dini tecrübe yaşayan kişiler, yanlış dindeler ise, o dinde kalmalarının sebebi Tanrı’dır. (2, 6 ve 7’den doğan sonuç)
9- Yanlış dini seçenlerin, doğru dini seçmesini olanaksız hale getirip insanları dinlerine göre yargılayacak tanrıdan daha iyisi düşünülebilir. (Yanlış dindekilerin doğru dini seçmelerini daha olanaklı kılan veya buna karışmayan tanrı modeli daha iyi bir tanrıdır.)
10- (9) numaralı öncül ile (3) numaralı öncül çelişkilidir.
11- Hem Umursayan, Hem Mutlak İyi olan, hem de insanları inançlarına göre yargılayan bir Tanrı mümkün değildir.
12- Dolayısıyla Teizm yanlıştır. (Yalnızca 11 numaralı öncülü içinde barındıran temel teist dinler…)
Farklı dini tecrübelerin yaşanmasını açıklayan en mantıklı kuram ikinci açıklamadır. Bu durumda farklı dini tecrübelerin kaynağı, psikolojik yönelimin farklı olmasıyla açıklanabilecektir. Ayrıca bu olgu, çeşitlilik problemi adı altında, teizm için problem oluşturmaktadır. Bunun dışında ‘kötü dini tecrübe’ ile ‘olumsuz dini tecrübe’ gibi çeşitli tecrübelerin de dini tecrübenin ateist açıklaması ile açıklanabilecekken teizm ile açıklanamayacağını düşünüyorum.
Olumsuz Dini Tecrübe, ateistik tecrübe olarak da adlandırılabilir. Bir kişi yaşadıklarından ötürü ‘Tanrının yokluğu hissine’ kapılabilir. Örneğin soykırıma tanık olmuş, doğal afetlerin gazabına uğramış, başına sürüyle talihsizlik gelmiş biri basit bir şekilde ‘Kendisiyle ilgilenen, insanları seven’ bir tanrının yokluğunu tecrübe etmiş olduğunu söyleyebilir. Evrenin işleyişine göz atan biri bir teistten farklı olarak, tanrının gereksizliğini hissetmiş ve tanrının yokluğunu tecrübe etmiş olabilir. Burada bir kötülük problemi sunmaya çalışmıyor, yalnızca dini tecrübelerin olumsuz anlamda da yaşanabileceğini vurguluyorum. Bu durumda, dini tecrübenin doğal açıklama yöntemi, insanlara bu olumsuz dini tecrübeleri yaratan Tanrı modelinden daha iyi bir açıklama sunmaktadır. Zira evrendeki her şeyi kendi kontrolünde yaratan bir Tanrı’nın ateistik tecrübeler vermesinin mantıklı bir izahı olmayacaktır.
Bunun dışında Tanrı’nın ahlaki olarak yanlış olarak nitelendirdiği olayları insanlara bireysel tecrübe yoluyla emretmiş gibi gözükmesine de kötü dini tecrübe adını veriyorum. Misal ‘Tanrının kendisiyle konuştuğunu ve çocuklarını öldürmesini söylediğini’ tecrübe eden Deanna Laney veya ‘Tanrının Irak’ı işgal etmesini söylediğini’ tecrübe eden George Bush kötü dini tecrübenin örnekleridir(George Bush’un yalan söylemiş olması muhtemelken diğer örnekteki kişinin yalan söylediğine inanmak için bir gerekçe yoktur.) Tanrı’nın amaçsızca kötülük yapılmasına teşvik etmesi ‘daha iyisi düşünülemeyecek’ tanrı tanımıyla çelişir. Tanrı neden sanrılara müdahale etmez? Bu sanrıların gerçekleşmemesi, gerçekleşmesinden daha iyi sonuçlar doğuracakken daha iyisi düşünülemeyecek bir varlık bu sanrıların görülmesini neden uygun bulsun ki? Bu teist açıklamanın sınırlarını göstermesi bir yana, natüralistik ikinci açıklamanın daha rasyonel olduğunu da gözler önüne serecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder