30 Ekim 2014 Perşembe

Benzetmeye Dayalı Tasarım Kanıtı

Tasarım argümanı adı altında çok sayıda alt argüman sunulabilir. Bu alt argümanlardan bir tanesi de kıyasa dayalı teleolojik argümandır. Bu argüman, canlılığı ve evreni insan tasarımı yapılara benzeterek evrenin ve canlıların da tasarlanmış olduğunu iddia etmektedir. “Tek bir kitap bile yazarsız olmazken koskoca kainat kitabının yazarının olmaması imkansızdır.” benzeri ifadelerle de sunulabilecek bu argüman, canlıların günümüzdeki çeşitliliğinin doğal süreçlerle açıklanamayacağını da savunmaktadır. Bu argümanın temel hataları şu şekilde sıralanabilir:


  1. Bir şeyin karmaşıklığından yola çıkarak o şeyin mutlak surette tasarlanmış olduğunu iddia edip işin aslını araştırmamak, tanrıya boşluk bulmaktır. Cehaletten yola çıkarak tanrıya ulaşmak tutarsız bir yöntemdir. Bir şeyin bilinemiyor oluşu o şeyin bilinemeyeceği anlamına gelmez. Bu durum “cehalete sığınma safsatası” olarak bilinir. Canlılığın kökeni ve tüm bu varlıkların nasıl oluştuğu sorusu bilimsel bir sorudur ve bunu bilim yanıtlayacaktır, gökten indiği iddia edilen dogmalar değil. Bilimin boşluklarını tanrı ile kapatmak, cehaleti tanrılaştırmaktır
  2. Bir şeyin sırf tasarımlıymış gibi hissedilmesinden o şeyin tasarımcısının olduğunu iddia edip o şeyi tasarlayanın bundan muaf olduğunu iddia etmek mazeret safsatasıdır ve kabul edilemez bir savunmadır. Tanrının tasarımcısı varsa, bu tanrı bir yanılgıdır. Tanrının tasarımcısı yoksa her mükemmel ve karmaşık sistemin yaratıcısının olduğu iddiası temelsizdir. Tasarım argümanının bu versiyonu, tasarlanmayan ve kusursuz olan bir varlığa çıktığı için iç çelişkilidir.
  3. “Her şey tasarım ürünüdür çünkü tasarlanmış gibi duruyor” iddiası iç çelişki barındırır. Zira her şey tasarımlıysa hiçbir şey tasarımsız değildir.  Tasarımlı ile tasarımsız arasında bir kıyas yapılamadan bir şeyin tasarımlı olduğunu söyleyemeyeceğimize göre her şeyin tasarımlı olduğunu söylemek mantıklı değildir.
  4. Herhangi iki şey arasında karşılaştırma yapıldığı zaman bu iki varlığın ortak noktalarının gösterildiğini, bundan sonra ortak olup olmadığı bilinmeyen bir özelliğin(buna X diyelim) var olduğunun keşfedildiğini düşünelim. Sırf önceki özellikler arasındaki benzerlikler fazla diye X özelliğinin de ortak olduğunu söylemek mutlak bir bilgi türü olamaz. Önceki ortak özellikler ile X özelliği arasında kesin bir ilişki kanıtlanmadan benzetme işe yaramaz. Bununla beraber ne insan yapımı nesneler ile evren arasında ne de bu nesneler ile canlılar arasında ‘muhakkak tasarlanmış’ diyebileceğimiz zorunlu bir ilişki mevcuttur.
  5. Kıyasa dayalı teleolojik kanıt geçersizdir zira “tasarlanmış olma” ile “karmaşıklık” arasında zorunlu bir ilişki olduğu düşüncesi üzerine kuruludur. Oysa bir şeyin tasarlanmış olması o şeyin karmaşıklığından çok oluşum mekanizması ile ilgilidir. İnsan yapımı nesnelerin oluşum mekanizması mekanik süreçlere dayandığından doğal yollarla oluşamazlar. Fakat canlıların oluşum mekanizması mekanik değil doğal süreçlere dayanır. Bu sebeple canlıların tasarlandığını iddia etmek için yeterli sebep yoktur.
  6. Canlılardaki karmaşıklık robotların mühendisinin olması, bir iğnenin ustası olması gibi bir süreç değildir. Bu karmaşıklık biyolojiktir ve biyolojik karmaşıklığı biyolojik kökeni açıklayan evrim teorisi açıklar. Günümüzde gördüğümüz her canlının kökeninde daha basit canlılar yatar. Canlılar ve karmaşıklık salt tesadüften oluşmamıştır. Onlar tesadüfi çeşitlenme ve tesadüfi olmayan doğal seçilimle oluşmuştur. “Karmaşık canlılar tanrının kanıtıdır” demek karmaşık sistemlerin arkasında yatan basit mekanizmaları görmeyip, basit türlerin her nesilde gelişip değişerek farklı türleri oluşturduğunu fark etmemekten kaynaklanır. Evrim, canlıların kökenini açıklamakla kalmaz, bununla beraber karmaşıklığı da açıklar. Bu durumda insan ürünü nesneler ile üreyip kendine benzer varlıklar oluşturan canlılar arasındaki ayrım daha da belirgin olacaktır. Canlılar yeni nesiller oluştururlar ve bu da bir tür seçilimi mümkün kılar. Fakat insan ürünü nesnelerde bu tür bir oluşuma rastlanmaz.
  7. Ne evren ne de canlılık mükemmel ve kusursuz diyebileceğimiz bir sistemin parçasıdır. İnsan türünün ve diğer canlı türlerinin vücutları hiçbir kusuru barındırmayan mükemmel sistemler değildir. Vücutlarımız evrimsel hatalarla ve körelmiş organlarla doludur. Canlı vücutları sayısız bakteriyel hastalığın bulaşma riskine açıktır. Yalnızca insanda olmamakla birlikte binlerce kalıtsal hastalık mevcuttur. Gezegenler ve evren mükemmel bir düzen içerisinde işlemezler. Bunlardan sonra evrende düzenin olduğunu iddia eden kişiler, evrendeki yapıların ve sistemlerin tüm kusurlarıyla beraber kusursuz olduğunu iddia edecektir ki bu oksimorondur, çelişkili bir ifadedir. Bu ifade kusursuzluk algısının psikolojik bir eğilimden başka bir şey olmadığını gösterir.   


Tüm bu ifadeler birleştirildiğinde, kıyasa dayalı teleolojik argümanın, savunulmaması gereken bir iddia olduğu görülecektir. 

5 yorum:

  1. Bence yazılarına etiket koyarsan google'dan yeni aramalarla daha kolay ulaşılabilirsin.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. 3 nolu şıkta bahsettiğin önermeye katılmıyorum..tanrı her seyi yaratabilir fakat her seyi tasarlamak zorunda değil deist bir tanrı evreni yaratıp işleyişine katılmayabilir..yada teist bir tanrı evreni yaratmıştır evrim süreci ile canlıları türetebilir bize göre tasarımsız bir şeyi tasarlayabilir bunların hepsi mümkündür....ayrıca her şey tasarımlı ise tasarımlı tasarımsız ayrımı yapamayız zaten,şey dediğin kavram varlıksal bi açıklama ise,her şey zaten tasarımlı değildir.örnek olarak tanrı tasarımlı değildir diğer mahluklar tasarımlıdır mantıken bu doğrudur mesela ben düşünerek bazı şeylerin tasarımlı olduğunu anlıyorum sadece bakarak görerek anlayamam..düşünme yetisi olmadan buna karar veremeyiz..düşünme deneyi ile tanrının tasarımlı olamayacağını dıger seylerın tasarımlı olabılecegı mantıken mümkündür...ilk bşta yazdığım şeylerinde hepsinin mantıken ımknı vardır..çok zayıf bı argüman olmus

    YanıtlaSil
  4. aynı şunun gibi adalet diye bir şey var mı? her yerde adalet olsa....biz her yerin adaletli olduğunu düşünebilir miyiz? düşünemeyiz..adeletsiz bir yer olmalı ki adaletten bahsedebilelim...her kez akıllıysa kimsenin akıllı olduğunu gösteremezsin....eğer dünya adaletsiz bir yer ise,adaletli bir yer olmalı ki bundan bahsedebilelim..eger bazı şeyler yaratılmışsa tasarlanmışsa,yaratılmamış tasarlanmamış şeyler olmalı..yaratılmamış şey bir töz dür
    (ister yaratılmamış tasarlanmamış maddesel bir doğaya inanırsın istersen tanrısal bir doğaya)

    YanıtlaSil
  5. Mesela Alfa şöyle düşünüyor,hiç bir şey yaratılmamıştır,hiç bir şey tasarım ürünü değildir..alfanın böyle bir iddiası var.ve tanrı yoktur olamaz

    O zaman ben alfaya soruyorum,alfa senın bu mantık anlayışına göre hiç bir şey tasarımlı değil hiç bir şey yaratılmamış..o zaman sen bir şeyin nasıl tasarımsız olduğunu anlıyorsun??? her sey tasarımsız ise tasarımlı tasarımsız ayrımını nasıl yapıyorsun??? hiç bir şey tasarımlı değilse tasarımsız kavramı bile olamaz...senin bu benzetmeye dayalı tasarım kanıtına yönelik eleştirin tam bir fiyasko

    önce sen bu argümanı yapmadan önce sorduğun soruya dıkkat etmen gerekiyor eger sen şey derken sadece evrende olanlar için kast ediyorsan aynı soruyu bene her sey tasarımsız dır demene karşı çıkarım..neye göre tasarımsız olduğunu belırtıyosun???? biz kıyas yapparken düşünürüz hayvanlar gibi sadece bakmayız bu soruda şey kısmını sadece bu evrendeki şeyleri kast edersen saçmalık ortaya çıkıyor sen her sey tasarımlıdır önermesıne karsı çıkıyosun bende her sey tasarımsızdır önermesine karşı çıkıyorum...aslında senın kaçırdığın yanlış yazdığın yer her şeyden kast edışin ve yanlış yapışındır..eğer sen tanrıyı işin içine sokmadan her doğadaki her şey tasarımlıdır önermesine karşı çıkarsan bende senın ateistik evrenin için her şey tasarımsızdır önermene karşı çıkarım

    YanıtlaSil