Buraya getirilip bunları tartışmaktan gerçekten çok mutluyum. Teşekkur ederim. Bu, sizin inancınızı sorgulamaya almak istediğinizin canlı bir kanıtı. Randal’in gerçekten jenerasyonumuzun, en iyi hristiyan savunucularından biri olduğunu düşünüyorum. Gerçekten çok zeki çünkü savunulmayacak bir şeyi savunmak için öyle olmak gerekir. Ateistlerin de deli olduklarını düşünmüyor ve bu da tabi ki iyi bir şey. Gerektiğinde bizimle iletişim kurup onun inancını incelememize de izin verdi, bu yüzden benle beraber bu kitabı yazmaya karar verdigi için çok mutluyum.
Size neden ateist oldugum icin sebepler verecegim, Öncelike ateist nedir? A-teist. Non-teist. İnanmayan. Ben inanmıyorum.
Eski bir hristiyan olarak, bir çok dini ve hristiyan mehzeplerini araştırdım ve onlar hakkinda herhangi bir objektif ve yeterli delil olmadığına karar verdim. Kendi inancım olan din ve mehzep haricindekilere her zaman şüpheli yaklaştım. Sonunda fikrimi değiştiren kendi inandığım dine de diğerlerine baktığım gibi şüpheli bakmayı oğrendiğim zaman oldu, Çünkü kendi dinimde de herhangi bir objektif ve yeterli delil yoktu. (Bu kısmı kitabımın “ Dışlanmışınn İnanç Testi” kısmında bulabilirsiniz)
Müslümanlar bana Allah’a inanmıyor, Hristiyanlar Yahweh’e inanmadığımi soyluyor, Ancak ben sadece onlara değil ama diğer bütün Tanrılara inanmıyorum, bence hiçbiri herhangi bir objektif ve yeterli kanıt sunmuyor onlara inanmam için.
Bu konu üzerinden 500 sayfalık “ Neden Ateist Oldum” isimli kitabı yazdım. Bu kitap benim en büyük şaheserim. Detaylı bir cevap istiyorsaniz bu kitabı almanızı öneririm.
Ateist olmamdaki bir başka sebep ise gerçeği bilmek istiyor olmam. Bir çok hristiyan inançlarını dürüstçe sorgulamıyor. Büyük bir çoğunluğu böyle bir kitabı okumaz bile.
Randal’in inancı sorgulandığında verdiği cevaplara bakınca, büyük bir üzüntüyle görmekteyim ki hepsi değersiz. Ben bir ateistim çünkü Randal gibi bizim sorularımızı ciddiye alan biri Tanrıya inanmak için iyi sebep sunamıyor.
Randal’in seçtiği başlıklara bakalım
1) Tanrı yoksa hayatın anlamı yoktur. Yanlış, hiç kimse herhangi bir olayını sonucunu beğenmediği için o sonucu reddetmeye hakkı yoktur. Eğer Tanrı yoksa biz kendimizin anlam yaratıcılarıyız. Ancak bundan sonra Tanrının olmadığını anlarsınız.
2) Tanrı yoksa her şeye izin vardır. Gene yanlış, Izin verilen şeyleri yapan insanlar kendi yaşadıkları ortamda bunları yapıyorlar. Thomas Hobbes’in söylediği gibi, başkalarıyla savaşiyor olsak bile onlarda bir sosyal bağ içinde olmamiz gerekir. Aksi halde o toplum kaosa sürüklenir, ve kimsenin kaos istemediğini düşünürsek her toplumda izin verilip verilmeyen eylemler olacaktır. Buna karşın, eğer Tanrı varsa neye izin verilip verilemeyeceğinin bir sınırı yoktur.
3) Bilim Dinin yerini alamaz. Saçmalık. Eğer kendini kandıran bir insan görmek istiyorsanız, bilimi reddeden birine bakmanız yeterli olacaktır. Bilimle kıyaslandığında din bize hiçbir şey vermemiştir. İnanç bazlı işlemler güvenilmez. Bize doğruyu getirmez.
4) Tanrı bütün evrenin açıklayıcısıdır. Yalan, bilim her ne kadar aşama kat ettiyse de, inananlar bunu her zaman söylemiştir. Bu argümanların geçmişte ne kadar çok yanıldığını görmemize rağmen Randal’in hala bunu kullanıyor olması şaşırtıcı. Bir şeyler var. Ya bir şey her zaman vardı ya da bir şey hiç bir şeyden meydana geldi. Elimizdeki seçenekler bunlar. Bizimki yaratılışı en iyi açıklayan en basit olanı. Dini hipotez, Tanrı’nın herhangi bir zaman dilimine ait olmadığını, herhangi yeni bir şey öğrenmediğini, herhangi bir şey düşünmediğini, ve herhangi bir şekilde gülmediğini çünkü onu hiç bir şeyin şaşırtmayacağını, bu dunyayı, doğal afetleri onun yarattığını söyler, ancak biz acı çekince bize yardımcı bile olmaz. Bu kesinlikle bir açıklama değildir. Cevapsız bir çok soru barındıran bir hipotez. Bilimsel hipotez ise yalnızca pozitif ve negatif enerjinin fizik kuralları çerçevesindeki dengesiyle başlar. Bunu kabul edince zaten %60 ihtimalle bir seyin var olduğuna inanıyoruz, ve evrimle beraber Tanrıya ihtiyaç bile kalmıyor. Çünkü Tanrı’nın bu süreçte hiç bir yeri yok. Şu anda bilim insanlarının açiklayamadığı tek şey hayatın nasıl başladığı. Eğer sizin inancınız buna ters ise siz bilimin size sunduğu her şeyi reddediyorsunuz demektir.
5) Tanrı yoksa hiçbir şey bilmiyoruz demektir. Yanlış. Öyleyse maymunlarda hiçbir sey bilmiyor demektir. Yemek yemeği bilmiyor veya çiftleşmeyi veya nerede yasamaları gerektiğini bilmiyorlar demektir. Hiçbir şey bilmedikleri içinde uzun zaman önce ölmeleri gerekirdi, ancak hala buradalar. Bunları yapmak için herhangi bir Tanrı’ya ihtiyaç duymuyorlar. Neden biz duyalım? Bizler de deneme yanılma yoluyla bir çok sorunun cevabına ulaştik. Hepsi bu.
6) Aşk, Tanrı varsa vardır. Hatalı, Bu herhangi içeriği olmayan boş bir önerme. Bunu inananlar bile engizisyon zamanlarında veya cadı avına çıktığı zamanlarda söylediler. Randal kilise tarihine bakmalı. Aşka sebep olan diğer unsurları incelemeli. Ayrıca Incil’deki Tanrı’da herhangi bir aşk beslemiyor. Ona inanmayanı cezalandırmak bir aşk değil daha cok Yahweh’in de tasarladığı despot bir kralı andırmakta.
7) Herkesin inancı vardır. Yanlış. Bu birçok insan için doğru olabilir ama bu cözüm değildir, sorundur. İnanç, insanları doğrulayan kanıtları büyütmesini, ve boşa çıkaran kanıtları küçümsemesine neden olan bilişsel bir önyargıdır. İnanç, muhtemeller üzerine kurulmuş mantıksızlıklar kümesidir. Mantıklı insanlar objektif bilgiler ışığındaki mantıklı olasılıklar üzerine düşünür.
8) Objektif güzellik vardır, bu yüzden Tanrı da vardır. Aptalca. Dünyada objektif olarak güzel ya da çirkin bir şey yoktur. Bu sadece çiğ anlaşılmamış bir şeydir. Eğer elektromanyetik ve sonik sesleri duyabilseydik şu anda gördüğümüz ve duyduğumuz her şey sadece bir parazit olurdu. Parazite nasıl güzel bir şey diyebiliriz? Objektif bir güzellik olmadığına göre, Tanrı da var değildir.
9) Mucizeyi en iyi Tanrı açıklar. Saçma, Dünyada ki inanan insan sayısını ve dünyada olan rastlantıları gordugumuzde daha sık mucize gormedigimize sasiriyorum acikcasi. Cok nadir rastlantilar olabilir. Ancak bu demek degildir ki bunlarin arkasinda gizli bir guc olsun. Bizim ihtiyacimiz olan sey bir klinigin kurulup bu olaylarin arastirilmasidir.
10) Tanri Hz. Isa’yi diriltti. Hicbir mantikli insan antik dunyanin yalnizca bir kismindan gelen ve 4. Yuzyilda bilim oncesi batil inancli insanlar tarafindan yazilmis, bir kismi degistirilmis ve unutulmus 2.ci, 3.cu ve 4.cu elden tanikliklara inanmamalidir. Modern dunyada Mormonizme sorabildigimiz ve bizi onu reddetmeye iten sorularin neredeyse hepsi cevapsiz kaliyor. Ilk havarilerin gordugunu iddia ettikleri seyler nedir? Hepsi ayni hikayeyi mi anlatti? Herhangi biri fikrini degistirdi mi? Tek sahip oldugumuz Paul’un birinci elden tanikligi, eger inanirsak Amal 26:19, demister ki Sam’in donusum yolu vizyondan baska hicbir seye bagli degildir.
Eger 2000 yillik tarihi bir Cin belgesinde bir bakirenin bebegi oldugunu okusaydik, sozde taniga dayanan kanit kabullenemeyecegimiz kadar bizden uzaklastirilmis olurdu. O zamanlardaki insanlarin bakirenin birinin dogum yapmasina inanmasi onemli degildir. Kanit da yine ayni dokumandan gelmektedir. Buna dini bir cercevede inaniliyorsa da onemli degildir. Eger birsey bu olayi supheye dusurecekse o da dindir cunku mucizeler dinde surusune berekettir.
Randal gibi savunucular apacik olani inkar etmek icin yalnizca bir sis perdesi kusarlar. Onlar paralel olmayan, kuramsal ve nesnel bir kanita ihtiyaci duymakla alakasi olmayan hikayeler duzenler. Gunumuz dunyasinda, hic bir mantikli insan, bir bakirenin Tanri’nin insan vucuduna girmis halini dogurduguna nesnel kanitlar olmadan inanmaz. Ne tur bir kanitin sizi buna inandiracagini hayal edebiliyor musunuz? O halde neden bu kanit gerekliligi bilim oncesi, batil gecmise geldiginde farkli olsun? Eger bir sey olacaksa, bu her zaman aklimizda olmalidir. Bir bakirenin Tanri’nin insan vucuduna girmis halini dogurmasi gecmiste olmus tarihsel bir iddiadir. Bunu kanitlayacak tek bir sey olabilir. Nesnel kanit. Ikna olabilmemiz icin yeterli bir miktarda gerekir. Hicbir entellektuel dolap cevirme bu makul gereklilikten kurnazca kurtulamaz.
Alvin Plantinga, 500 sayfalik ‘Garantili Hristiyan Inanci’ kitabinda herhangi bir kanit olmadan inandigi icin rasyonel oldugunu belirten devamli bir dava bile yapmistir. Ama, hicbir faydasi bulunmuyor. Plantiga’nin argumani “Eger..ise” kosuluna dayali. “Eger Hristiyanlik inanci dogruysa, buyuk olasilikla garantisi var.” Peki o zaman, eger Mormonluk dogruysa, buyuk olasikla garantisi var. Eger Scientology dogruysa, buyuk olasikla garantisi var. Eger Islamiyet dogruysa, buyuk olasikla garantisi var. Eger Hinduizm dogruysa, buyuk olasikla garantisi var. Bu, dinlerin dogru olup olmadigi olan gercek sorunla alakasiz sofistike, bos ve etkili bir konusmadir. Bana Profesor Stephen Law’in yazdigi bir filozofiyi hatirlatir: “Inanca dayali herhangi bir sey, ne kadar aptalca olursa olsun, biraz sabir ve marifet ile mevcut delilleri kullanarak tutarli yapilabilir.” (Believing Bullshit, p. 75)
Platinga’ya gore kisisel gizli deneyimler onu biri yok edene kadar garantilidir. Bunu yok eden sey ise her zaman bilimsel kanit olacaktir. Objektif kanit, halka acik bir kanittir, bilimsel bir kanittir ve tarihsel bir kanittir. Eger herhangi bir insan kendi yasadigi subjektif bir deneyimin onemi oldugunu dusunuyorsa mantikli dusunmuyordur. Baska bir deyisle bunu psisik oldugunu iddia eden insanlar yapar. Platinga bir psisik miydi? Bunu mu kanit olarak goruyor? Tarihciler kesinlikle boyle calismaz ve kullandiklari aletlerle biz gecmisi daha iyi goruruz. Iyi bir tarihci herhangi bir sekilde bir mucizeyi kullandigi aletler bulamaz. Ona gore, rastlantilar sadece doga ananin bir oyunudur. Bu hikayeler gecmise bir hakarettir, Tanri bile eskiden bir kac tane mucize yaratmis olabilir ancak gercek tarihci sadece moden dunyada olan mucizevi olmayani aciklamakta yukumludur.
Tanriyla kisisel bir deneyim yasadigini soyleyen insanlarin sayisi cok azdir. Onlar kendi dini deneyimlerinin gercek ama digerlerinin gercek olmadigini soyleyip soylememeside cok onemli degildir. Tek dogru gercek bunlarin kesinlikle herhangi bir kanit olmamasidir. Plantinga gibi inanc sahibi kisiler yeterli objektif kaniti reddeder cunku icten icte onlarin inancinda boyle bir kanita yer olmadigini bilirler, eger olsaydi zaten bunu cok onceden horozlar gibi bagira bagira soylerlerdi. Her seyden once bu herhangi bir insanin inancinin nasi bir hayal urunu oldugunun kanitidir.
Dogal teoloji de daha iyi degildir. Konu Isa’ya geldiginde, inananlarin buyuk bir grubu ilk Hristiyanlar tarafindan anlatilan hikayeleri kabullenmeye egilimlidir. Museviler. Onlar da ayni zaman diliminde yasamis olan, mucizeler yapan Yahweh’e inaniyorlardi ve onun Tevrat kehanetlerini biliyorlardi. Eger Isa’yla ilgili iddialarin bir test alani varsa, bu Yahudilerdir. Onlar ve inananlar ordaydi ama yine de o zamanki insanlarin buyuk bir kismi inanmadi. Biz neden inanalim? Kim bu sozde Tevrat kehanetlerine ilham verdi? Yahweh. Oyleyse sormama izin verin. Yahudiler salak miydi yoksa Tanri onlari yanlis mi yonlendirdi? Hristiyanlar, Isa’nin zamanindaki 8 milyon Yahudi’ye salak demeye niyetli mi? Hristiyanlar gercegi bilmek istemediklerini, samimiyetsizce bir yalana inanmayi tercih ettiklerini, Paul gibi hemen hemen hepsinin Gentillere dinleri degistirmelerini vaaz verdigini soylemeye niyetliler mi? Eger Tanri onlarin bir yalana yonlendirdiyse, o zaman onlari cehenneme mahkum etti. Hangisi dogru? Gercek su ki Tevrat’da Isa’nin dogumu, yasami, olumu ve dirilisini isaret eden bir kehanet yoktur. Yoktur. Tek yapmaniz gereken sozde kehanetleri orjinal baglamlarinda okumaniz ve o zaman Incil yazarlarinin bu kehanetleri yanlis yorumladigini goreceksiniz.
Bu yuzden dogal teoloji cok once hayatini kaybetti, daha dogmadan. yahudilerin Isa’yi reddetmeleriyle. Isa’nin kurtarici mesih olduguna dair en ufak bir kanit olsaydi o zaman yahudilerin hepsi hristiyan olurdu. Hatta tum inananlarin hepsinin su anda hristiyan olmasi lazim cunku hepsi mucizevi yaratan olan Tanri’ya inaniyor. Sorun su ki bir kisinin dindar olmasi illa onun etrafinda hristiyan mucizelerinin oldu demek degildir. Butun dinlerde mucize olasiligi vardir ve bende bunlara izin veriyorum. Diger dinlerdeki inananlar bu mucizelere inanmadan once yeterli objektif kanit istiyorlar. Ham, yorumlanmamis, tarihi veriler mantikli bir dusunene bunu ve belirli bir mucizeyi Tanri’nin yaptigina dair yeterli kanit saglamalidir. Bu yuzden, cifte standart uygulamamak ve tutarli olmak icin, kendi dini icerisindeki inananlar, bu mucizeleri kendi dinleri icerisindeki Tanri’nin yaptigina dair nesnel kanitlara ihtiyac duymalidir. Buna yalvarmadan veya kendi durumlarinda ozellikle rica etmeden ihtiyac duymalidirlar.
Ben sadece yeterli objektif kanit istiyorum, unutmayin sadece neyin dogru oldugunu ogrenmeye calisiyoruz, bizi neyin iyi hissettirdigini degil. Hislerimiz sadece bizim subjektif duygularimizin bir rehberi olabilir, ne tarz muzik dinleyip ne cesit yemek yemekten hoslandigimiz gibi. Onlar bizi gercege goturemezler. Benim durumumu benimsemek cok kolay. Dinler birbirlerinin mucizelerini reddederken benim icin calisiyorlar zaten. Onlar birbirlerine, ben ise hic birine inanmiyorum.
Rauser icin bazi sorular hazirladim.
1) Eger Custer’in son savasinda ne oldugunu merak ediyorsan, bunu ogrenmek icin yeterli objektif kanit istemez misin? Peki neden ayni hassasiyeti bir bakirenin Tanriya dogum yapmasi konusunda gostermiyorsun?
2)Kendi inancin konusunda herhangi bir objektif kanit sunabilir misin?
3)Kisisel gizli subjektif deneyimleri baskalarinin dininde reddediyor musun? Oyleyse
neden kendi dinindekileri reddetmiyorsun?
4) Yeterli, objektif bilginin neden sana tarihi olaylarin sorgulanmasinda yeterli gelmedigini soyler misin?
5) Diger dinlerdeki mucizeler inanmak icin kanit isterken neden kendi dinindeki mucizeler bunlara dahil degil?
6) Kendi subjektif Tanrinla olan deneyimin nasildi? Oyle bir deneyimin var mi? Yoksa bu inanc sana nasil kendini inandiriyor? Afrikada senle ayni dine sahip olanlarla ayni seyleri mi istedigini dusunuyorsun?
7) Sence neden inanclar kisilerin daha fazla bilgiye sahip olmasiyla degisir? Hic bir sey bilmeyen hristiyan bir cocuk neye inanirken, egitimli bir hristiyan reddeder?
8) Psisik olan insanlara inanir misin? Sen psisik misin? Bir bakirenin psisik yetenekleri sayesinde bir cocuga sahip oldugunu bilebilir misin? Mantiksiz gelmiyor mu sana?
9) Tanri’nin zihnini okuyabilir misin? Bu dunyadaki her birey onu okuyabildigini soyluyor.
10) Kendi uydurdugun olgulari baz alarak butun suclamalardan/yargilamalardan nasil aklanabilirsin
Çeviren: Onur Karadeniz
o kadar gereksiz ve saçma bi deneme olmuşki vakit kaybından başka birşey değil gözleri kör olmuş kalpleri kararmış insanlara laf anlatarak zaman kaybetmek istemem ama şunu bilin ki kendi iddalarınızı savunmak için yalan yanlış şeyler söylemişsiniz . okumayı bilin önce...
YanıtlaSilSayfınızda size soru sorabilceğimiz bir buton veya artık nedeniyorsa öyle bir şey koyma şansınız varmı (:
YanıtlaSilbir teist olarak en sevdiğim içine hiç bir duysallıgın ve diğer ateist argumanların giremeyeceği bir görüş var kendı ınancıma göre..bunu ateist agnostik deıst yada teist arkadaslar eleştirilerini yazmalarını istiyorum benım ıcın en guzel argumanlardan biri.eleştirilerinizi mantıklı yaparsanız benı daha ileriye götüreceksiniz :)
YanıtlaSil1-bir şey var ise ya kendı özüyle vardır yada baska sebeplerle
2-bir şey başka sebeplerle var ise o sonsuz ezeli olamaz ve sonradan varlığa gelmiştir
3-her sonradan olan varlık en sonunfa mutlaka ezeli bir varlığa ihtiyac duyar
4-o zaman varlık sınıfı 2 ye ayrılır.ezeli varlıklar ve sonradan oluşan varlıklar şeklinde diyebiliriz
soruyorum o zaman sonradan olan varlıklar varlıga gelmek ıcın kendı dısında bır sebebe ıhtıyac duyarlar bu sebeb ne olabılır?
1-kendısınden önce varlığa gelen sonradan olusan bır varlık olabılır
2-birinci şıktaki sebebten önce varlığa gelen sonradan olusan bır varlık olabılır
3-ikinci şıktaki sebebten önce varlığa gelen sonradan olusan bır varlık olabılır
4
5
6
.
.
en nihayetinde ezeli bir varlıkta son bulmalıdır şekinde sonuca varıyorum
tekrar soru soruyorum peki ezeli bu varlık yada varlıklardan,sonradan olusan(ezeli olmayan) varlık sınıfı yaratılıyor(tanım gereği ezeli olmayan varlık sınıfını sonsuz gecmişte görememem gerekiyor) bu varlık ne olabılır?
buna en mantıklı cevabım tanrı olmalı seklınde
peki bu tanrı daha önce yaratmıyordu ve yaratma durumuna geldi o zaman tanrı değişmiştir.tanrı değiştiyse tanrıdaki değişimi tanrı dışında ama aynı tanrı gibi ezeli bir varlık sebeb olmuştur.peki oda degısmıstır ona kım sebeb oldu ....seklınde sonsuza kadar gidemeyız cunku sebeblerın mutlaka bır sahıbı olmalı yokluktan sebeb ortaya cıkamaz
sonuc olarak dıyorum kı eger ezelı degısen ama ıradelı bır varlık yaratmayı gerceklestırıyorsa onun sebebı olan varlıkta aynı durumda ezeli fakat en nıhayetınde bır noktada ezeli ve değişmeyen bır yapıda olmalıdır çünkü daha önce dedıgım gıbı bu sebelerin yokluktan acıga cıkması sacmalık olur bır kaynagı olmalı.en son geldıgım noktada degısen ezelı tanrı gercek tanrı degıldır mantıksal olarak degısmeyen ezelei iradeli bir varlığa zorunlu olarak ulaşıyorum.......bu benım en sevdıgım kelam imkan hudus artık ne dersenız deyın argumanım düşüncem...yorumlarınızı eleştirilerinizi beklıyorum özellikle ateist arkadaslardan
Bu evrenin bir tanrı tarafından yaratıldığını iddia etmekle Pluton'un yörüngesinde dönen bir çaydanlığın var ettiğini iddia etmek felsefi anlamda birbirinden farksızdır. Her ikisi de somut kanıt olmaksızın öne sürülen iddialardır ve tanrının varlığı için öne sürülen her argüman o çaydanlık için de öne sürülebilir. Bu sebeple tanrının "yanıtlayamadığımız soruların" yanıtlanabilmesi için kolaya kaçış yolu olduğuna inanıyorum. Binlerce yıldır yanıtınızı bilmediğimiz her haltı tanrıya bağladık. Her yeni bilimsel keşifte tanrı olgusu bir adım geri attı. Binlerce yıl önce deprem olduğunda dünyayı tanrı sallıyordu ve çok emindik bu durumdan. Dünyanın evrenin merkezi olduğuna inanıyorduk ve çok emindik bu durumdan. Yıldırımların tanrının gazabı olduğunu sanıyorduk. Meğersem hiç biri doğru değilmiş. Aradan yıllar geçtikten sonra evrenin ilk saniyleri ve ilk proteinlerin oluşması da aynı şekilde açıklanacak ve tanrının varlığı konusunda ısrar edenler yeni bilinmezler bularak arkasına sığınmak zorunda kalacaklar. Bazen tüm mantıksızlığı onların da garipsediğini düşünüyorum ama "cehennem korkusu" ve "neme lazım ebediyete kadar durduk yere yanmayalım" endişesiyle bu soruları akıllarından uzaklaştırdıklarını düşünüyorum. Ben artık bana şüpheli gelen hiçbir şeye inanmıyorum ve bu bana büyük bir huzur veriyor.
YanıtlaSilYarrak kafalı Oduncu yaşar bile senden akıllı mk gerizekalı
YanıtlaSil