27 Ekim 2013 Pazar

Bunlar da mı Tesadüf - Evrimi Anlamak 22 [Son]


Şu ana kadar her şey tamam. Evrimi doğrulayan bir çok bulgu gördük. Oldukça iyi...Peki ya isteyen kişi hala yaratılış kabul edemez mi? Tüm bu kanıtlarla beraber yine de yaratılışı seçemez mi isteyen kişi? Elbette seçebilir. Elbette tüm bulgular her ne kadar evrimi gösteriyor olursa olsun, kişi isterse, anlık yaratılışı doğru kabul edebilir. Fakat bu tüm kanıtlar tersini göstermesine rağmen, Noel babanın olduğuna inanmak isteyen bir çocuğun durumuna benzer. Acınacak durumdadır ve çare yok gibidir..."La la la... Evrim yanlış, tüm bulgular tesadüf... la la la" dercesine davranır yaratılışçı, tüm bulguları reddederken...

Şimdi rolleri değiştirip, yeni bir masal üzerinde yaratılışçıların görüşlerini inceleyelim ki bu görüşlerin ne kadar tutarsız olduğunu görsünler... Tüm verilerin; fosillerin, embriyonun, kalıntı organların, ortak atadan kalan benzerliklerin, coğrafi dağılımın ve bir sürü küçük ayrıntının evrimi doğrulayışı sonucuna rağmen türlerin "bir anda" ve "ilk günkü gibi" yaratıldıklarını savunan kişilerin biraz empati kurmalarını sağlayalım. Ne dersiniz?

Nasıl yapmayı düşünüyoruz bunu? Nasıl bir metafor kullanırız da bizi anlayabilmelerini sağlarız? Bunun üzerine çok düşündüm ve bir ara Darwin ile Wegener'in yaşamları arasındaki benzerliğe gözüm çarptı. Wegener bugünkü kıtaların hareket halinde olduğunu (levha tektoniği) savunan kişidir. Darwin ise artık herkesin aşina olduğu, evrim kuramının mekanizmalarını ortaya atmıştır. İkisinin yaşam hikayesini okuyan kişiler belirgin benzerlikler görecektir. Bu benzerlikler aklıma, yaratılışçıların nasıl empati yapacağı ile ilgili güzel bir fikir getirdi. Fakat gelin önce bu iki büyük bilim insanının yaşamlarında ne gibi benzerlikler var, onlara bakalım

Darwin - Wegener

Biraz sonra asıl konumuza dönecek olsak da, az önce de belirttiğim gibi Darwin ile Wegener'in yaşamlarından gözlemlediğim benzerlikler sonucunda aklıma gelen bir yazı olduğu için kısaca bir biyografiden söz edeyim istiyorum. Bu benzerlikler yaklaşık olarak böyle sıralanabilir:

  • Her ikisi de rahat koşullarda doğmuş ve büyümüştür
  • Her ikisi de gençliklerinde uzun ve yorucu arazi araştırmalarına çıkmış, çok sayıda veri toplamıştı. Darwin bu araştırmaları Beagle gemisiyle beş yıl süren bir yolculukta yapmış, Wegener ise Grönlanddaki uzun gezilerde gerçekleştirmiştir.
  • Her ikisi de kuramını oluşturduğu konunun dışında eğitim görmüştü. (Darwinin kuramı biyoloji üzerinedir ama o tıp, ilahiyat eğitimi almış ve jeoloji dalında önbilimsel çalışmalar yapmıştı; Wegenerin kuramı ise jeoloji üzerinedir ama o gökbilim dalında doktora yapıp meterolog olarak çalışıyordu.)
  • Wegener "Kıtaların ve Okyanusların Kökeni" kitabı ile yeryüzünün evrimini; Darwin "Türlerin Kökeni" ile canlıların evrimini incelemişti.
  • Ortaya atılan her iki kuramda da, temeldeki konu, bir çok yan konuyu ilgilendiriyordu.
  • Her ikisi de değişik alanlardan veri topladı.
  • Her ikisi de kuramlarının ortaya atıcısı değil geliştiricisiydi.
  • Her ikisi de kuramı açıklayabilecek doyurucu bir mekanizma ileri süremiyordu (İkisi için de bilimin geri kalmışlığı söz konusuydu. Darwin'in bunu yapamamasının sebebi genetiğin tam olarak çözülememiş oluşu; Wegener'in bunu yapamamasının sebebi jeolojinin yeterince kavranmamış oluşuydu) [1]

Elbette bu tür benzerlikler doğal bir şekilde karşılanmalıdır ve karşılanır. Fakat bu benzerlikleri her dile getirdiğimde karşı konulmaz bir hayranlık duyuyorum iki bilimadamına da... İkisi de devrin savaşını vermiş olsalar da konuyu daha fazla saptırmak istemiyorum. Buraya kadar anlattığım kısmı, elbette sizlere biyografi dersi verme amacıyla yazmış değilim. Yaşamları benzeyen bu kişilerin kuramları da birbirine benziyor. İkisi de evrenin değişim sürecinden ibaret olduğunu gösteriyorlar. İşte gelmek istediğim yer de tam burası.

Levha Tektoniği

Eğer amacımız yaratılışçılara empati kurmayı öğretmekse , ki benim amacım budur, yerin evrimi ile canlıların evrimini karşılaştırmak birebir çözüm oluşturur. Yukardaki o yaşantılardaki benzerlikler işte tam da bu sebeple ufuk açıcı oldu benim için. Düşünün, canlıların değişmezliği ve türleşmenin yanlışlığı görüşüne sahip kişiler ya durağan dünya/değişmeyen dünya fikrine de sahip olsaydı? Ya bu kişiler aynı şekilde kıtaların değişmezliğini savunup bağnazca hareket etselerdi? Kim bilir, bunu yapanlar da çıkacaktır... Wegener fikrini ortaya attığında herkes karşı çıkmıştır ona fakat şu an kıtaların (daha doğrusu kıtaları oluşturan levhaların) hareket ettiği su götürmez bir gerçek...

Bu konuya birazdan değinmeyi düşünüyorum fakat levha tektoniği kuramını bilmeyen okurlar olacağından önce levha tektoniğinden bahsedelim... Levha Tektoniği Kuramına göre, Dünya'nın yüzeyi her biri farklı yönlere hareket eden, "kıtasal levha" denilen büyük kara parçalarına bölünmüştür. Bunlar yaklaşık 70 km. Kalınlığında büyük yerkabuğu katmanlarıdır. Bu katmanlar Dünya'nın derinliklerindeki sıcak, akışkan, yarı erimiş magmanın etkisiyle hareket ederler. [2]

Bu hareket, levhaların, birbirlerinden kopmasına, birbirleriyle çarpışmalarına, birinin diğerinin altına girmesine vs. yol açabilir. Bu, levhaların hareketi sonucunda arada boşluk kalabilir ki bu durumda arada kalan boşluk denizaltı yanardağlarından gelen maddeyle dolar ve yeni bir kabuk oluşur. Anlayamayan okuyucular için bir örnek vereyim;

Bir tencerede suyu ateşe verdiğinizi düşünün. Suyun üzerine iki katı cisim (yaprak gibi) koyun ve suda yüzsün... Bu iki yaprak başta birbirine yakın olsalar da suyun hareketi, onları birbirinden uzaklaştıracak ya da birbirlerine yakınlaşmalarını sağlayacaktır. Su ısınır, ısındıkça hareket eder, hareket ettiğinde yaprakları birbirinden uzaklaştırır. İşte biz; bu yapraklara levha, suya magma, yaprağın hareketine levha hareketi ve olayın tamamına "Levha Tektoniği" diyoruz. Sakin sakin bekleyediğini sandığımız dünya derin bir dans içindedir. Dansını milyarlarca yıldır sürdürür ve sürdürecektir. Durduğunu sandığımız yerkabuğu kendi çağında kıpır kıpır oynamaktadır.

Kanıtları

Birazdan kurulmasını istediğimiz empatinin kurulması için es geçilmemesi gereken bir konu bulunuyor, levha tektoniği kuramını doğrulayan bulgular nelerdir? Eğer yerin evrimi ile canlıların evrimini benzeteceksek (ki öyle yapıcaz), tıpkı canlıların evrimini doğrulayan sayısız bulgu olduğu gibi, yerin evrimini de doğrulayacak bulgulardan bahsetmezsek olmaz. Peki bu kuramı doğrulayan bulgular nelerdir?

1-Güney Amerika, Afrika, Hindistan ve Antarktikadan,aynı dönemlerin fosillerinde birbirinin eşi eğrelti otu ve sürüngen fosilleri bulunmuştur. Tıpkı bir zamanlar bu kıtalar berabermiş gibi..

2-Bir jeolojik dünya haritasını incelediğinizde kıtaların birbirini bütünlediği gözler önündedir. Tıpkı bir zamanlar biraradaymış gibi bölünmüşlerdir (tabi tanrı yapboz oynamıyorsa)

3-Kayalarda hafif bir manyetizma vardır. Yeryüzü bilimcileri manyetizma türüne bakarak bir kayacın nerede olduğunu anlayabilir. Manyetik kaya parçaları, denizaltında levhaların birbirinden kopup ayrılmasıyla nerelerde yeni kabuk oluştuğunu anlamamızı sağlar. [3]

Daha birçok bulgu ortaya koyulabilir fakaat derine inip sıkılmanızı istemem. Nu kadarı yeter de artar bile... Hey bekle biraz, biyografi dersinden jeoloji dersine geçtiğimi düşünme. Düşüncemi aktarmak için bunları anlatmak zorundaydım.

Empatiyi Kurmak

Bu kadar jeoloji ve biyografi yeter sanırım. Şu ana kadar anlattıklarımı anladığınızı umuyorum. Bunları anlattım çünkü bilimsel yöntemin nasıl işlediğini görmenizi istedim. Kısaca bilimsel yöntemden ziyade aklı ve mantığı kullanarak evrimin nasıl doğru oluğu anlaşılır onu göstermeyi istiyorum. Düşünün; yukarıda sayılan bulguları; farklı kıtalarda aynı zaman dilimlerinde aynı tür fosillere rastlanmasını, tüm kıtaların bir bütün oluşturacak şekilde ayrılmış olduğunu kocaman bir "tesadüf" olarak görüp tüm kıtaların ve yer kabuğunun geçmişten beri aynı şekilde kaldığını ve ilk günkü hallerini şu an gördüğümüzü savunan biri çıkmış olsun. Tüm bulgulara rağmen buna inanabilir. Yazının başında bir kişinin yaratılışı seçmesinden farksızdır bu seçim...

1- Dünya yüzeyi geçmişten beri aynıdır, değişim yoktur.
2- Dünya yüzeyindeki levhalar değişim halindedir ve hareket ederler.

Bu iki düşünceden dangisi daha mantıklıdır? 1. madde artık etkisini yitirmiştir ve aklını, mantığını kullanan kişi 2. maddeyi kabul eder, çünkü tüm bulgular 2. maddeye işaret ediyordur. "Tüm bu bahsedilen bulgular tesadüftür" diyen kişi 1. maddeyi seçebilir elbette. Fakat bu seçim mantıksızdır, bilim dışıdır, akıl dışıdır. Yazının başında bahsi geçen "Evet yaratılışçılığı inanılabilir" sözü de bundan farksızdır işte...

Neden kıtaların değiştiğini, değişmediğine karşın kabul edebildik? Çünkü tüm bulgularımız bunu gösteriyordu. Bir şey ördeğe benziyorsa, ördek gibi vaklıyorsa, ördek gibi yürüyorsa, ördeklerle çiftleşebiliyorsa; o şeyin ördek olma ihtimali mi kabul edilebilirdir, yoksa ördek olmama ihtimali mi? Elbette tüm kanıtların gösterdiği şeyi doğru kabul etmek en akıllıcasıdır. Örneğin aynı şekilde "Ördeğe benzeyen o hayvanın tavuk olduğuna inanmakta serbestsin" derken, o hayvanın tavuk olduğuna inanmanın mantıklı olduğunu söylemem. "Örneğe benzeyen, ördek gibi ses çıkaran, ördek gibi yürüyen, ördeklerle çiftleşebilen o canlı aslında tavuktur" iddiası ne kadar gülüçse "Her şey evrimi gösterse de yaratılış doğrudur" iddiası o kadar gülünçtür.

Yani her ne kadar evrimi doğrulayan bulgular arasında, ortak atadan kaynaklanan benzerlikler, körelmiş organlar, coğrafi dağılımın evrimi doğrulaması, fosillerin evrimi doğrulaması, enzimatik benzerlikler, embriyonik gelişimdeki benzerlikler olsa da ve her ne kadar fosiller, embriyonik gelişim, genetik benzerlik basitten karmaşığa doğru aynı sıralamayla evrimi gösteriyor olsa da evrim kuramını reddedip, yaratılışı savunabilirsiniz. Aklınız bunu kabul ediyorsa...

Sonuç

Evrimi savunanlara "tesadüfçü" diyen zihniyet, elbette evrimi doğrulayan bulguları tesadüf olarak görebilir. Peki az önce yaptığımız yöntemle, bulguları ve mantığı birleştirince hangi sonuç çıkacaktır? Elbette bu kadar bulgunun tesadüf eseri olmayıp, evrimin gerçek olduğu fikri kabul edilmelidir. "Tüm bulgular ördeği gösterirken tavuk demek yanlıştır"; "Tüm bulgular evrimi gösterirken yaratılışı savunmak yanlıştır"...

Gariptir ki türlerin geçmişte beri değişmediğini savunan kişilere değil tüm bulguları sistematik bir şekilde toparlayan ve evrimi doğru kabul eden kişilere karşı çıkılıyor. Türlerin değişmezliğini savunan kişi normal gözüküyor. Aynı kişiye tüm bu levha hareketlerinin doğrulanmasına dair bulguların tesadüf olduğu söylendiğinde kişi, eğer biraz bilgiliyse size bilim düşmanı gözüyle bakıyor. Tezatlığın farkında mısınız? Ördeğe tavuk diyenler el üstünde tutuluyor. Fakat unutulmaması gereken bir şey var; isterse milyarlarca kişi bir ördeğin tavuk olduğunu iddia etsin; tüm bulgular bunu gösterdikçe, ördek yine ördektir.

Her neyse, bahsetmeye çalıştığım şey, levha tektoniği şu an ne kadar kuşkuluysa evrim de o kadar kuşkulu bir kuramdır. Hatta bulgular çok çok daha fazla olduğundan dolayı evrime duyulan şüphe çok daha azdır. Canlıların evrimi çok daha fazla sınavı başarıyla geçmiştir. Özetle bilimsel bulguları mantığıyla kullanan kişi levhatektoniğinin doğruluğunu nasıl anlıyorsa, aynı yöntemle evrimin doğruluğunu da anlamalıdır. Her şey ördeği gösteriyorsa, konu kapanmıştır !


Kaynak

1- Hal Hellman, Büyük Çekişmeler, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, s.161-165
2- Arkın Oxford Genlik Ansiklopedisi, Cilt2, s323
3- a.g.e. s.1090

2 yorum:

  1. Alfa öncelikle bu ve önceki tüm yazılsrın için teşekkür ederim.Aslında 'Evrimi Anlamak' dizisinin bitmesine üzüldüm, fakat makalelerinin devamının geleceğinden şüphem yok, müteşekkirim.

    Konu evrim olduğunda hemen 'Evrim.yalanlandı!', 'Defalarca yazıldı çizildi evrim çürütüldü!', 'Bulunan her fosil evrime uydurulmaya çalışılıyor, bulunanlar sahtedi, sahteliği kanıtlanmıştır' gibi tepkiler alıyorum.

    Din odaklı beyinlere bildiklerimi gördüklerimi aktarmam, en azından sakin bir münazaraya girmem pek de kolay olmuyor, bunun yanı sıra henüz kendimi yeterince donanımlı hissetmiyorum.

    Kafamda soru işareti kalmaması, yeri geldiğinde bu beyinlere uygun bir dille anlatabilmem için, bana ne önerirsin? Bu iddialar karşısında, senin bana vereceğin, önereceğin nelerdir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaratılışçıların onlarca sahtekarlığı olduğu bariz. "evrimi anlamak" yazı dizisinde bu sahtekarlıklara değindim, örneğin fosillerden mutasyonlara kadar sayısız yerde yaptıkları ve sergiledikleri yalanları gösterdim. Sana önerecek bir şeyim yok çünkü yaratılışçılarla tartışılmaz, aptallığıyla seni kendi seviyesine çeker ve sonra tecrübesiyle seni yener.

      Dawkins'in de dediği gibi "Gerçekleri kutsal kitaba göre yorumlayan biriyle tartışamazsınız"

      Sil