Şu
ana kadar her şey tamam. Evrimi doğrulayan bir çok bulgu gördük.
Oldukça iyi...Peki ya isteyen kişi hala yaratılış kabul edemez
mi? Tüm bu kanıtlarla beraber yine de yaratılışı seçemez mi
isteyen kişi? Elbette seçebilir. Elbette tüm bulgular her ne kadar
evrimi gösteriyor olursa olsun, kişi isterse, anlık yaratılışı
doğru kabul edebilir. Fakat bu tüm kanıtlar tersini göstermesine
rağmen, Noel babanın olduğuna inanmak isteyen bir çocuğun
durumuna benzer. Acınacak durumdadır ve çare yok gibidir..."La
la la... Evrim yanlış, tüm bulgular tesadüf... la la la"
dercesine davranır yaratılışçı, tüm bulguları reddederken...
Şimdi
rolleri değiştirip, yeni bir masal üzerinde yaratılışçıların
görüşlerini inceleyelim ki bu görüşlerin ne kadar tutarsız
olduğunu görsünler... Tüm verilerin; fosillerin, embriyonun,
kalıntı organların, ortak atadan kalan benzerliklerin, coğrafi
dağılımın ve bir sürü küçük ayrıntının evrimi doğrulayışı
sonucuna rağmen türlerin "bir anda" ve "ilk günkü
gibi" yaratıldıklarını savunan kişilerin biraz empati
kurmalarını sağlayalım. Ne dersiniz?
Nasıl
yapmayı düşünüyoruz bunu? Nasıl bir metafor kullanırız da
bizi anlayabilmelerini sağlarız? Bunun üzerine çok düşündüm
ve bir ara Darwin ile Wegener'in yaşamları arasındaki benzerliğe
gözüm çarptı. Wegener bugünkü kıtaların hareket halinde
olduğunu (levha tektoniği) savunan kişidir. Darwin ise artık
herkesin aşina olduğu, evrim kuramının mekanizmalarını ortaya
atmıştır. İkisinin yaşam hikayesini okuyan kişiler belirgin
benzerlikler görecektir. Bu benzerlikler aklıma, yaratılışçıların
nasıl empati yapacağı ile ilgili güzel bir fikir getirdi. Fakat
gelin önce bu iki büyük bilim insanının yaşamlarında ne gibi
benzerlikler var, onlara bakalım
Darwin
- Wegener
Biraz
sonra asıl konumuza dönecek olsak da, az önce de belirttiğim gibi
Darwin ile Wegener'in yaşamlarından gözlemlediğim benzerlikler
sonucunda aklıma gelen bir yazı olduğu için kısaca bir
biyografiden söz edeyim istiyorum. Bu benzerlikler yaklaşık olarak
böyle sıralanabilir:
- Her ikisi de rahat koşullarda doğmuş ve büyümüştür
- Her ikisi de gençliklerinde uzun ve yorucu arazi araştırmalarına çıkmış, çok sayıda veri toplamıştı. Darwin bu araştırmaları Beagle gemisiyle beş yıl süren bir yolculukta yapmış, Wegener ise Grönlanddaki uzun gezilerde gerçekleştirmiştir.
- Her ikisi de kuramını oluşturduğu konunun dışında eğitim görmüştü. (Darwinin kuramı biyoloji üzerinedir ama o tıp, ilahiyat eğitimi almış ve jeoloji dalında önbilimsel çalışmalar yapmıştı; Wegenerin kuramı ise jeoloji üzerinedir ama o gökbilim dalında doktora yapıp meterolog olarak çalışıyordu.)
- Wegener "Kıtaların ve Okyanusların Kökeni" kitabı ile yeryüzünün evrimini; Darwin "Türlerin Kökeni" ile canlıların evrimini incelemişti.
- Ortaya atılan her iki kuramda da, temeldeki konu, bir çok yan konuyu ilgilendiriyordu.
- Her ikisi de değişik alanlardan veri topladı.
- Her ikisi de kuramlarının ortaya atıcısı değil geliştiricisiydi.
- Her ikisi de kuramı açıklayabilecek doyurucu bir mekanizma ileri süremiyordu (İkisi için de bilimin geri kalmışlığı söz konusuydu. Darwin'in bunu yapamamasının sebebi genetiğin tam olarak çözülememiş oluşu; Wegener'in bunu yapamamasının sebebi jeolojinin yeterince kavranmamış oluşuydu) [1]
Elbette
bu tür benzerlikler doğal bir şekilde karşılanmalıdır ve
karşılanır. Fakat bu benzerlikleri her dile getirdiğimde karşı
konulmaz bir hayranlık duyuyorum iki bilimadamına da... İkisi de
devrin savaşını vermiş olsalar da konuyu daha fazla saptırmak
istemiyorum. Buraya kadar anlattığım kısmı, elbette sizlere
biyografi dersi verme amacıyla yazmış değilim. Yaşamları
benzeyen bu kişilerin kuramları da birbirine benziyor. İkisi de
evrenin değişim sürecinden ibaret olduğunu gösteriyorlar. İşte
gelmek istediğim yer de tam burası.
Levha
Tektoniği
Eğer
amacımız yaratılışçılara empati kurmayı öğretmekse , ki
benim amacım budur, yerin evrimi ile canlıların evrimini
karşılaştırmak birebir çözüm oluşturur. Yukardaki o
yaşantılardaki benzerlikler işte tam da bu sebeple ufuk açıcı
oldu benim için. Düşünün, canlıların değişmezliği ve
türleşmenin yanlışlığı görüşüne sahip kişiler ya
durağan dünya/değişmeyen dünya fikrine de sahip olsaydı? Ya bu
kişiler aynı şekilde kıtaların değişmezliğini savunup
bağnazca hareket etselerdi? Kim bilir, bunu yapanlar da çıkacaktır...
Wegener fikrini ortaya attığında herkes karşı çıkmıştır ona
fakat şu an kıtaların (daha doğrusu kıtaları oluşturan
levhaların) hareket ettiği su götürmez bir gerçek...
Bu
konuya birazdan değinmeyi düşünüyorum fakat levha tektoniği
kuramını bilmeyen okurlar olacağından önce levha tektoniğinden
bahsedelim... Levha Tektoniği Kuramına göre, Dünya'nın yüzeyi
her biri farklı yönlere hareket eden, "kıtasal levha"
denilen büyük kara parçalarına bölünmüştür. Bunlar yaklaşık
70 km. Kalınlığında büyük yerkabuğu katmanlarıdır. Bu
katmanlar Dünya'nın derinliklerindeki sıcak, akışkan, yarı
erimiş magmanın etkisiyle hareket ederler. [2]
Bu
hareket, levhaların, birbirlerinden kopmasına, birbirleriyle çarpışmalarına,
birinin diğerinin altına girmesine vs. yol açabilir. Bu,
levhaların hareketi sonucunda arada boşluk kalabilir ki bu durumda
arada kalan boşluk denizaltı yanardağlarından gelen maddeyle
dolar ve yeni bir kabuk oluşur. Anlayamayan okuyucular için bir örnek vereyim;
Bir
tencerede suyu ateşe verdiğinizi düşünün. Suyun üzerine iki
katı cisim (yaprak gibi) koyun ve suda yüzsün... Bu iki yaprak
başta birbirine yakın olsalar da suyun hareketi, onları
birbirinden uzaklaştıracak ya da birbirlerine yakınlaşmalarını
sağlayacaktır. Su ısınır, ısındıkça hareket eder, hareket
ettiğinde yaprakları birbirinden uzaklaştırır. İşte biz; bu
yapraklara levha, suya magma, yaprağın hareketine levha hareketi ve
olayın tamamına "Levha Tektoniği" diyoruz. Sakin sakin
bekleyediğini sandığımız dünya derin bir dans içindedir. Dansını
milyarlarca yıldır sürdürür ve sürdürecektir. Durduğunu
sandığımız yerkabuğu kendi çağında kıpır kıpır
oynamaktadır.
Kanıtları
Birazdan
kurulmasını istediğimiz empatinin kurulması için es geçilmemesi
gereken bir konu bulunuyor, levha tektoniği kuramını doğrulayan
bulgular nelerdir? Eğer yerin evrimi ile canlıların evrimini
benzeteceksek (ki öyle yapıcaz), tıpkı canlıların evrimini
doğrulayan sayısız bulgu olduğu gibi, yerin evrimini de
doğrulayacak bulgulardan bahsetmezsek olmaz. Peki bu kuramı
doğrulayan bulgular nelerdir?
1-Güney
Amerika, Afrika, Hindistan ve Antarktikadan,aynı dönemlerin
fosillerinde birbirinin eşi eğrelti otu ve sürüngen fosilleri
bulunmuştur. Tıpkı bir zamanlar bu kıtalar berabermiş gibi..
2-Bir
jeolojik dünya haritasını incelediğinizde kıtaların birbirini
bütünlediği gözler önündedir. Tıpkı bir zamanlar
biraradaymış gibi bölünmüşlerdir (tabi tanrı yapboz
oynamıyorsa)
3-Kayalarda
hafif bir manyetizma vardır. Yeryüzü bilimcileri manyetizma
türüne bakarak bir kayacın nerede olduğunu anlayabilir.
Manyetik kaya parçaları, denizaltında levhaların birbirinden
kopup ayrılmasıyla nerelerde yeni kabuk oluştuğunu anlamamızı
sağlar. [3]
Daha
birçok bulgu ortaya koyulabilir fakaat derine inip sıkılmanızı
istemem. Nu kadarı yeter de artar bile... Hey bekle biraz, biyografi
dersinden jeoloji dersine geçtiğimi düşünme. Düşüncemi
aktarmak için bunları anlatmak zorundaydım.
Empatiyi
Kurmak
Bu
kadar jeoloji ve biyografi yeter sanırım. Şu ana kadar
anlattıklarımı anladığınızı umuyorum. Bunları anlattım
çünkü bilimsel yöntemin nasıl işlediğini görmenizi istedim.
Kısaca bilimsel yöntemden ziyade aklı ve mantığı kullanarak
evrimin nasıl doğru oluğu anlaşılır onu göstermeyi istiyorum.
Düşünün; yukarıda sayılan bulguları; farklı kıtalarda aynı
zaman dilimlerinde aynı tür fosillere rastlanmasını, tüm kıtaların
bir bütün oluşturacak şekilde ayrılmış olduğunu kocaman bir
"tesadüf" olarak görüp tüm kıtaların ve yer kabuğunun
geçmişten beri aynı şekilde kaldığını ve ilk günkü
hallerini şu an gördüğümüzü savunan biri çıkmış olsun. Tüm
bulgulara rağmen buna inanabilir. Yazının başında bir kişinin
yaratılışı seçmesinden farksızdır bu seçim...
1-
Dünya yüzeyi geçmişten beri aynıdır, değişim yoktur.
2-
Dünya yüzeyindeki levhalar değişim halindedir ve hareket ederler.
Bu
iki düşünceden dangisi daha mantıklıdır? 1. madde artık
etkisini yitirmiştir ve aklını, mantığını kullanan kişi 2.
maddeyi kabul eder, çünkü tüm bulgular 2. maddeye işaret
ediyordur. "Tüm bu bahsedilen bulgular tesadüftür" diyen
kişi 1. maddeyi seçebilir elbette. Fakat bu seçim mantıksızdır,
bilim dışıdır, akıl dışıdır. Yazının başında bahsi geçen
"Evet yaratılışçılığı inanılabilir" sözü de
bundan farksızdır işte...
Neden
kıtaların değiştiğini, değişmediğine karşın kabul
edebildik? Çünkü tüm bulgularımız bunu gösteriyordu. Bir şey
ördeğe benziyorsa, ördek gibi vaklıyorsa, ördek gibi yürüyorsa,
ördeklerle çiftleşebiliyorsa; o şeyin ördek olma ihtimali mi
kabul edilebilirdir, yoksa ördek olmama ihtimali mi? Elbette tüm
kanıtların gösterdiği şeyi doğru kabul etmek en akıllıcasıdır.
Örneğin aynı şekilde "Ördeğe benzeyen o hayvanın tavuk
olduğuna inanmakta serbestsin" derken, o hayvanın tavuk
olduğuna inanmanın mantıklı olduğunu söylemem. "Örneğe
benzeyen, ördek gibi ses çıkaran, ördek gibi yürüyen,
ördeklerle çiftleşebilen o canlı aslında tavuktur" iddiası
ne kadar gülüçse "Her şey evrimi gösterse de yaratılış
doğrudur" iddiası o kadar gülünçtür.
Yani
her ne kadar evrimi doğrulayan bulgular arasında, ortak atadan
kaynaklanan benzerlikler, körelmiş organlar, coğrafi dağılımın
evrimi doğrulaması, fosillerin evrimi doğrulaması, enzimatik
benzerlikler, embriyonik gelişimdeki benzerlikler olsa da ve her ne
kadar fosiller, embriyonik gelişim, genetik benzerlik basitten
karmaşığa doğru aynı sıralamayla evrimi gösteriyor olsa da
evrim kuramını reddedip, yaratılışı savunabilirsiniz. Aklınız bunu kabul ediyorsa...
Sonuç
Evrimi
savunanlara "tesadüfçü" diyen zihniyet, elbette evrimi
doğrulayan bulguları tesadüf olarak görebilir. Peki az önce
yaptığımız yöntemle, bulguları ve mantığı birleştirince
hangi sonuç çıkacaktır? Elbette bu kadar bulgunun tesadüf eseri
olmayıp, evrimin gerçek olduğu fikri kabul edilmelidir. "Tüm
bulgular ördeği gösterirken tavuk demek yanlıştır"; "Tüm
bulgular evrimi gösterirken yaratılışı savunmak yanlıştır"...
Gariptir
ki türlerin geçmişte beri değişmediğini savunan kişilere değil
tüm bulguları sistematik bir şekilde toparlayan ve evrimi doğru
kabul eden kişilere karşı çıkılıyor. Türlerin değişmezliğini
savunan kişi normal gözüküyor. Aynı kişiye tüm bu levha
hareketlerinin doğrulanmasına dair bulguların tesadüf olduğu
söylendiğinde kişi, eğer biraz bilgiliyse size bilim düşmanı
gözüyle bakıyor. Tezatlığın farkında mısınız? Ördeğe
tavuk diyenler el üstünde tutuluyor. Fakat unutulmaması gereken bir
şey var; isterse milyarlarca kişi bir ördeğin tavuk olduğunu
iddia etsin; tüm bulgular bunu gösterdikçe, ördek yine ördektir.
Her
neyse, bahsetmeye çalıştığım şey, levha tektoniği şu an ne
kadar kuşkuluysa evrim de o kadar kuşkulu bir kuramdır. Hatta
bulgular çok çok daha fazla olduğundan dolayı evrime duyulan
şüphe çok daha azdır. Canlıların evrimi çok daha fazla sınavı
başarıyla geçmiştir. Özetle bilimsel bulguları mantığıyla
kullanan kişi levhatektoniğinin doğruluğunu nasıl anlıyorsa,
aynı yöntemle evrimin doğruluğunu da anlamalıdır. Her şey
ördeği gösteriyorsa, konu kapanmıştır !
Kaynak
1-
Hal Hellman, Büyük Çekişmeler, TÜBİTAK Popüler Bilim
Kitapları, s.161-165
2-
Arkın Oxford Genlik Ansiklopedisi, Cilt2, s323
3-
a.g.e. s.1090
Alfa öncelikle bu ve önceki tüm yazılsrın için teşekkür ederim.Aslında 'Evrimi Anlamak' dizisinin bitmesine üzüldüm, fakat makalelerinin devamının geleceğinden şüphem yok, müteşekkirim.
YanıtlaSilKonu evrim olduğunda hemen 'Evrim.yalanlandı!', 'Defalarca yazıldı çizildi evrim çürütüldü!', 'Bulunan her fosil evrime uydurulmaya çalışılıyor, bulunanlar sahtedi, sahteliği kanıtlanmıştır' gibi tepkiler alıyorum.
Din odaklı beyinlere bildiklerimi gördüklerimi aktarmam, en azından sakin bir münazaraya girmem pek de kolay olmuyor, bunun yanı sıra henüz kendimi yeterince donanımlı hissetmiyorum.
Kafamda soru işareti kalmaması, yeri geldiğinde bu beyinlere uygun bir dille anlatabilmem için, bana ne önerirsin? Bu iddialar karşısında, senin bana vereceğin, önereceğin nelerdir ?
Yaratılışçıların onlarca sahtekarlığı olduğu bariz. "evrimi anlamak" yazı dizisinde bu sahtekarlıklara değindim, örneğin fosillerden mutasyonlara kadar sayısız yerde yaptıkları ve sergiledikleri yalanları gösterdim. Sana önerecek bir şeyim yok çünkü yaratılışçılarla tartışılmaz, aptallığıyla seni kendi seviyesine çeker ve sonra tecrübesiyle seni yener.
SilDawkins'in de dediği gibi "Gerçekleri kutsal kitaba göre yorumlayan biriyle tartışamazsınız"