Dünya'daki
en büyük ateist sayfalarının birinde yönetici olmam, çok sayıda
dinsize ulaşma imkanını beraberinde getirdi. Bu sayede çok fazla
sayıda kişinin dinden çıkış hikayelerini okudum, onları
dinledim, onlarla dertleştim ve hatta bu hikayeleri daha fazla
kişiye aktardım. Bu kadar hikayeye şahit olduktan sonra kendi
hikayemi anlatmamak garip olacak sanırım. Ben de kendi dinden çıkış
hikayemi sizlere kısaca anlatayım.
Hikayemi
aktarmadan önce şunları belirtmek isterim ki bu hikayede neden
ateist olmanız gerektiğine dair argümanlar bulmayacaksınız,
ateizmi neden seçmeniz gerektiğine rastlamayacaksınız, ömrünü
bu işe vermiş profesyonel bir ateistin hikayesini okumayacaksınız.
Bu sadece basit bir dinden ayrılma öyküsü ve bu çıkıştan
sonra düşüncelerimi oldukça geliştirdim, güncelledim ve daha
doğru düşüncelere ulaşmak için çaba gösterdim. Bu sebeple
burada yazdıklarımı okuyup "Ne yani bunlara bakıp mı ateist
olalım?" demeyin. Amacım birilerini dinden çıkarmak değil,
birilerinin sorgulamasına kıvılcım olmak...
Küçüklükten
beri dinle büyütülen biriydim. Her akşam Allah'a bağlanmak için
en içten dualarımı ederdim. Her gün aynı şeyleri robotçasına
tekrarlardım ama bu bana huzur verirdi. Beni dinleyen ve dualarımı
ciddiye alan bir gücün varlığına inanarak büyümüştüm çünkü.
Tüm insanlık için edilen dualar... Açların doyması, savaşların
bitmesi, ailemin sağlıklı olması ve küçük bireysel istekler...
Her gün yalvarırdım Allah'a dualarımı kabul etsin diye.
Dualarımın gerçekleşip gerçekleşmemesi de o kadar önemli
değildi çünkü gerçekleştirmese bile o çok bilgiliydi, muhakkak
bir bildiği vardı. Hiçbir zaman "Madem bir bildiği var,
neden dua ediyoruz?" demedim. Sorgulamak aklımın ucundan
geçmiyordu. İnançlı masum bir çocuktum sadece...
Yine
küçük yaşlardan gelen bir bilim merakı da vardı ama asla
üzerine gitmemiştim bu merakın ve hiç de körüklememiştim. Ayda
yılda bir kez arkadaşlarım hediye ederse, abim getirebilirse eve
Bilim ve Teknik dergisi geçerdi, elimden bırakmazdım. Daha 10-11
yaşındayken lise bilgileri olmadan anlaşılamayacak makaleler
okuyordum bu dergilerden, anlamasam bile okuyordum. Merak değil mi, okuyordum işte. Arada sırada evrimle ilgili makaleler görüyordum, ama üzerinde
fazla durmamıştım o dönemler. Din ve tanrıyla olan ilişkisine
de pek bakmıyordum açıkçası, nasıl olsa o konular da fazla ilgi
alanımda değildi. Sadece duasını eden bir çocuktum işte.
Ansiklopedilerde karıştırdığım sayfalarda nesli tükenmiş
hayvanları incelemek en büyük zevkimdi. Bir bakıyordum, o nesli
tükenmiş hayvanlar günümüz hayvanlarına benziyorlardı. "Acaba"
diyordum, "Bu hayvanlar zamanla değişiyor mu?" O
zamanlarki evrim düşüncem bundan ileri gitmiyordu işte. Din ile
bilim ile ilgim bu kadardı.
Alevi
ailede büyüdüğümden sünni namazını hiçbir zaman öğrenmedim.
Bana sürekli onların hatalı olduğu, yanlış yolda gittikleri
anlatılıyordu. Aklımdaki ilk sorgulama ışığı burada düşmüştü;
"Bize onların yanlışlığı öğretiliyor ve onların hatalı
olduğunu söylüyorlar, onlar da çocuklarına aynısını yapıyor
ve bizim hatalı olduğumuzu anlatıyorlar. Ya onlar doğruysa? Peki
ya biz doğruysak? İyi de ben onların yerinde olsam sünni
olacaktım, onlar benim yerimde olsa alevi olacaktı. O zaman bizim
irademize beğlı bir durum yok ki ortada. Offf, çok saçma!"
diyordum. Ama bunların da üzerinden gitmedim. Aynı dualara aynı
inanca hiçbir şey yokmuş gibi devam ettim. Her ne kadar aklımda
sorular olsa da bu inancı bırakmak asla düşünülemezdi, islam
doğruydu!
Küçükken
bana "Her işin başında 'Bismillah' diyip besmele çekeceksin"
diye öğütlemişlerdi. Eğer her işin başında besmele
çekeceksem, besmele çekmeden önce de besmele çekmeliyim. Bu
besmele de bir iş olduğuna göre bundan da önce besmele
çekmeliyim. O halde ömrüm boyunca besmele çekmeliyim diye
düşünürdüm. Gülüp geçerdim tabi. "Bir kere besmele
çeksen yeter!" derdim kendi kendime. Şimdi, o anki halime yine
gülüyorum. Ne garip sorular varmış aklımda.
Mahallede
kuran kursları açılmıştı ama ben gitmedim. Kurs paralıydı ve
ailemin ekonomik durumu iyi sayılmazdı. Abimden kalma arapça
öğrenme kitabı vardı. Onu alır her gün her gün çalışırdım.
Bu sayede kuranı arapça okumaya başladım. Kendiliğimden arapça
okumaya ve yazmaya başladım (yazma konsunda berbat olsam da...) ve
bu şekilde kendimi evde geliştirdim. Bol bol sevap kazanma
düşüncesiyle kuranı arapçadan okuma aşkı içerisindeydim. Eğer
sevap kazanamazsam cennete gidemezdim, öyle değil mi? Ailem kuran
sadece arapça okunursa sevapların artar dediğinde "Allah
neden arapça okumamızı istiyor ki? Allah her şeyi biliyorsa
Türkçeyi de bilir, o zaman o neden sevap değil?" diye düşünüp
durdum uzun süre, ama lise yıllarına kadar kuranı türkçeden
okumadım. Sonraki yıl ücretsiz kurs açıldığında bir hafta
kuran kursuna gittim. Ama dayanamadım. Dindar denilen adamlar
çocukları sopayla dövüyordu, yanlış yapana bağırıyordu,
sinirleniyordu. Birkaç saat boyunca sırf dayak yememek için
tuvalette saklandığımı hatırlıyorum. Ama şu ana kadar
anlattıklarımın hiçbiri dinden çıkmamda etkili olmadı. O
zamanlardan 'dindarların yaptığını dine mal etmemem' gerektiğini
biliyordum. İçimde hala en ufak bir şüphe yoktu.
Lise
1'in sonunda ilk şüphe tohumlarım atıldı. Henüz ne felsefe ile
tanışmıştım ne de evrimle. O yaz abim eve Kuran'ın Türkçe
Mealini getirmişti. "Kuranı arapça okuyoruz, anlamıyoruz.
Allah bu kitabı öyle boş boş okuyalım diye mi yolladı? Okuyup
anlamalıyız!" dedi. Abimin dinden çıkmış olduğunu,
kurandaki vahşeti ve tehditleri görmemiz için bunu istediğini
sonradan öğrendim. Her ne kadar, abim sonradan dine dönmüş olsa
da bu hareketi böyle bir ateistin doğmasına sebep oldu.
Kuranın
mealini ilk elime aldığımda ona zerre kadar şüphe duymuyordum. O
tanrı yazımıydı. Nokta. Fakat ayetleri her atladığımda kafamda
soru işaretleri kalıyordu. Daha okuduğum ilk ayetlerde "
Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da
korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler. Allah onların
kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de
bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette)
büyük bir azap vardır.(Bakara, 6-7)" diyordu. Eğer
onların kalplerini ve kulaklarını Allah mühürlemişse neden azap
çekeceklerdi ki, suçları neydi? Eğer onları uyarsak da uyarmasak
da onlar inanmayacaklarsa neden Kuran indirilmişti? Eğer Kuran
küfre sapanları doğru yola sokmayacaksa neden indirilmişti? Eğer
onların sonu kesin belliyse ve uyarmamız hiçbir şeyi
etkilemeyecekse Allah onları neden yaratmıştı? Sorular sorular...
Kuran'ın
daha ilk okunduğunda şüphe ile yaklaşılması gereken bir kitap
olduğu açıktı. Ama Nisa suresine gelene kadarki süreçte sorular
pek önemli değildi. En son Nisa suresine başlar başlamaz
ataerkillik gözler önüne çıktı. 4 kadın alan yobazlara sürekli
"Onlar gerçek müslüman değil" diyerek yaklaşan ben
Nisa suresi 3. Ayeti gördüğümde donakaldım. Gerçekten de 4
kadın almak caizdi. Evet bu kadınlar arasında adaleti gözetiyor
olabilirdi fakat önemli olan "4 eş arasındaki adalet"
değil "kadın ve erkek arasındaki adalet" değil miydi?
Allah nasıl olurdu da ataerkilliği caiz kılardı? Aklım
almıyordu. Biraz daha devam ettim ve Nisa suresi 11. ayete
rastladım. Bu sefer de miras hakkında "Bir erkeğin mirası =
iki kadının mirası" deniyordu. Derin bir öfke ve inanç
sarsıntısından doğan üzüntü kaplamıştı içimi. Bunca yıl
kuranın tanrısına dua etmiştim ama o tanrı kadın-erkek
eşitliğini önemsemeyen bir tanrıydı.
En
son "Ehhh yeter ama!" detirten ayet ise Nisa34 oldu. Açık
açık "Erkeği kadına üstün kıldık, isterse erkek döver"
diyen ayet... Sinirimi taşırdı ve kuranı olduğu gibi duvara
fırlattım. Günah münah umrumda değildi. Bir tanrı açıkça
erkeğin üstünlüğünü ilan etmişti. Sinirim çıkmıştı.
Küçüklükten beri annemin, babamdan yediği dayakları "Allah
adaletlidir, ahirette cezasını görür" diyerek hazmeden ben
bu ayetten sonra hüngür hüngür ağlamaya başladım. Özellikle
bu ayet bardağı taşıran damlaydı.
O
gece uyumadım sanırım. Din üzerine uzun uzun düşündüm. Bu
ayetler Allah tarafından mı gönderilmişti? Bu düşünülemezdi.
O zaman bu kadar ayeti "peygamber" olarak nitelediğim adam
mı uydurmuştu? Bu o ana kadar düşünmediğim bir olasılıktı.
Ama olan buydu. O gün dinden çıkmıştım. Gözyaşları içinde...
İslam
insan ürünüydü, peki ya Allah? O var mıydı? Eğer yıllarca
islam üzerinde kandırılmışsam aynı şey Allah için geçerli
olamaz mıydı? İyi de Allah'ın varlığını iliklerimde
hissediyordum. Evren, canlılar, yolda gördüğüm o güzel çiçek,
insanlar, ben... Hepsi tesadüf müydü? Nasıl olmuştu bu kadar
şey? Bu düşünceden sonra populer bilime olan ilgim arttı. Bir
hafta içinde almam gereken kitapların listesini çıkardım. Artık
yeni sorum "bu kadar şeyin nereden geldiğiydi."
Bundan
sonra evrimle ve kozmoloji ile ilgilenmeye başladım. Tüm bu
canlıların nereden geldiğini, nasıl çeşitlendiğini anlamadan
önce eski insanların inançlarına bakarak bir akıl yürütme
yaptım. Eskiden beri bir şeyleri açıklamak için hikayeler
üretiyorlardı. Yağmura, tanrıların ağlaması demişlerdi;
depremi açıklamak için, boğanın kafasını sallaması hikayesini
oluşturmuşlardı. Bilim ilerledikçe tanrılara olan ihtiyaç
azalıyordu, sürekli açıklanamayana "doğaüstü"
diyorlardı. O zaman, nasıl yağmuru açıklayamadığımızda bu
tanrıların ağlaması olduğunu göstermezse; aynı şekilde
canlıların nasıl oluştuğunu açıklayamamak Allah'ın olduğunu
göstermezdi. Bu akıl yürütme beni bir adım daha tanrıdan
uzaklaştırdı. Belki de tüm tanrılar, açıklanamayan şeyler
için üretilen mitlerdi. Her açıklamada, her bilimin geliştiğinde
insan tarihinden silinen mitler.
Daha
sonra evrimle tanıştım ve bu kadar canlının nereden geldiğine
kendi çağımda cevap bulabildim. Küçükken, ansiklopediyi
karıştırdığımda aklıma takılan "acaba canlılar
değişiyor mu?" düşüncesi netlik kazanmıştı.
Canlılar(daha doğrusu populasyonlar), doğaüstü bir güce ihtiyaç
duymadan değişebilirdi. "Canlılar için uydurulan tanrı
miti" de gözümden silinmişti.
Peki
ya evreni tanrı mı yaratmıştı? Bunun için kozmolojik argümanın
ilk versiyonunu incelediğimde şöyle bir şeyle karşılaşmıştım
"Her şeyin bir sebebi vardır, bu sebeple evrenin de sebebi
olmalıdır. Bu sebep tanrıdır!" İyi de her şeyin bir sebebi
varsa tanrının da sebebi olması gerekmez miydi? Eğer tanrının
sebebi yoksa nasıl "her şeyin bir sebebi vardır"
diyebiliyorduk? Eğer tanrı sebepsizse aynı şeyi evren için de
söyleyemez miydik? Bu şekilde kozmolojik argümanı da başımdan
savmıştım. Ee yazının başında dediğim gibi, bu düşüncelerim
daha sonra çok değişti ve güncellendi, uzun süre sonra kelam
kozmolojik argümanı inceledim, zaman felsefesine girdim, kozmolojik
argümanın farklı versiyonlarını inceledim fakat ateist olduktan
çok sonra gerçekleştiğinden burada aktarmıyorum.
Tanrının
varlığına yönelik argümanlara merak salınca çok sayıda
argüman gördüm. Bunları incelediğimde bir tanrıya ulaşmak için
yetersizlik hissettim. Ateist argümanlar, deist argümanlardan çok
daha mantıklı geliyordu. Artık ateist olmuştum, sonu olmayan din
felsefesine bu şekilde giriş yapmıştım. Ateisttim! Birkaç yıl
önce sorsalar en son olacak kişi bendim, ama olmuştu.
Sorgulayabilmiştim. Fakat bu daha başlangıçtı. Çok sayıda
tartışmaya katılacak, ateist olduğum için dayak yiyecek, ailemle
aramı bozacak sonra düzeltecektim. Daha beni bekleyen çok sayıda
argüman, çok sayıda kitap, çok sayıda olay vardı.
Din
felsefesi için yepyeni biri doğmuştu.
O
doğan kişi bendim !
Ben
yeniden doğmuş bir ateisttim.
Aşağı yukarı benzer bir hikaye benimki de... Beni daha çok, inanmayanların ne kadar iyi olurlarsa olsunlar, sonsuz azapla cezalandırılacakları sarsmıştı ilk okuduğumda. Açık seçik bunun adil ve merhametli Allah'ın iradesi olamayacağını kabul etmek bile çok zorlu bir süreçti. Sonra Kuran'ın tamamen uydurma olduğunu anlamakta gecikmedim tabii ki.
YanıtlaSilMerhabalar.
SilBence bir kez daha düşünün.
Selam ve dualarımla.
Saçma ve bir o kadar basit bir davranış biçimi...Kendin olamamışsin ve kendini aldatmissin..Ve yalan söyleme gibi bir huyunun olduğunu yazdiklarindan çıkarım yaptım Din diyanetten anlamam ama yalan insanlık suçudur benim dinimde.Kaldi ki arapça kitapları okuyup kendim öğrendim diye bir yalan soylemissin bu imkansız etrafında bir öğretici olmadan bir yazıyı okuman imkan dahilinde değil.Yine kuran kursu dediğin yerin ücretli olması yalanı.kendini aldatmayı öğren bence..Bu ilah ve din dediğin şeylerden daha önemli çocuk..
SilPeki ya abin .. neden dine geri dönüş yaptı ?
YanıtlaSilKorku, paskalın kuramı meselesi, hala tartışırız kendisiyle ama korkusu ağır basıyor
Silmüsait olduğunda bana dönebilirmisin acaba ?
Siluzun yazmışsın okumadım kusura bakma hem benim gibi birinin yazını sonuna kadar okumamaış olması senin için kayıp sayılmaz :) ben dinden çıktım sonra geri girdim. Domuz eti falan filan ne varsa yedim içtim. Ama şu an da dindarım.
SilYahudi ve Hıristiyan inancı olan kadının lanetli olduğu inancı, kız çocuklarının diri diri gömülmesi, kadını uğursuz sayma inancı, kadının ruhunun olup olmadığının tartışılması gibi hususlar İslam’la kökten kaldırılmıştır. 1790’lı yıllara kadar İngiltere’de bir erkeğin karısını satması alelade bir olaydı. Hükümet bu satışlardan vergi alırdı. Kadınların pazara boyunlarına ip takılarak götürülmeleri şarttı. Buna rağmen; Kuran’da iki süre kadınlarla ilgilidir. Kadınlara karşı sevgi, şefkat ve ihtimam emredilmiştir. Peygamberimiz, “Hediyede çocukların arasını eşit tutun. Eğer birini üstün tutacak olursanız, kızları üstün tutun.” buyurmuşlar. Yine kimin daha fazla hürmete layık olduğu ile ilgili sorulan soruya üç defa “ annen” cevabını vermiştir..
Silşimdi açık bir soru Eğer Allah yoksa bu cosmos nasıl ayakta sence kim yaptı sen nasıl canlandın daha
Sil30 yıl önce meniydin nasıl oldu hiç düşündünmü ? bunlarıda düşün o Ayetlere baktım öle bişeyde yazmıyor hatta hocama götürdüm alakası bile yok Uydurma hikayelerle gelmeyin Allah birdin Vaten biirdir aksini söyleyen it oğlu ittir
Hocan acaba hic sorguladimi yoksa ailesi musluman diyemi musluman oldu
Silo yandı bi kere :D
SilBenim babam alevi annem suni ve ben tüm farklılıkları yaşadım küçükken. Hepsini öğrendim. Alevi köyümüzde sunilerden farklı zamanlarda oruç tutulurdu en basitinden. Küçükken bunlar kafamı çok kurcalardı. "Hangisi doğru, bu millet bu kadar aç kalıyor yanlış zamanda oruç tuttu diye sevap kazanamayacaklar mı?"
YanıtlaSilSonra da daha İslam kendi içinde bu kadar farklılaşmışken diğer dinlerin doğru olma durumu aklıma girdi. Biraz daha büyüdüğümde (lise zamanı) abimin deist olduğunu fark ettim. Normalde kız kardeşini itip kakan klasik abi tiplemesi olmasına rağmen din konusunda oturup konuşmak istediğimde her zaman yardımcı oldu. Beni etkileyen asıl şey ise ilkokuldaki sınıf öğretmenimin ya da lisedeki din hocalarımın yaptığı gibi 'Doğru şudur.' diyerek beni yönlendirmek yerine kendi düşüncelerini belirtmesi ve benimkileri sormasıydı. Dolaylı yoldan da olsa biraz onun sayesinde biraz da dinimizin saçmalığı sebebiyle çıktığımı söyleyebilirim. Henüz ateistim diyemem fakat kendimi ateistliğe daha yakın hissediyorum. 18 yaşıma girdiğimde nüfus cüzdanımdaki din hanesini de sildirdim. Şu an 21'im, düşüncelerim hala aynı, neler olacak göreceğiz...
Kendimi geliştirmek için bilmem gereken şahıslar, okumam gereken kitaplar varsa buraya yazarsan çok iyi olur alfa.
Bende sunni bir ailede yetistim cocukken koyde yasarken kimsenin dinle pek alakasi yoktu, dini davranislari yuzeyseyseldi. Ne zamanki Istanbulun tutucu mahallelerinden birine tasindik ozaman dini bilgileri derinlesen ailem icinde bulunduklari cevrenin gorunmez baskisiyla dinci olmaya basladi iste o zaman ben sorgulamaya basladim. Alevileri hep daha modern insanlar olarak gormusumdur sunnilere gore... Benim ailemden ogrendiklerim alevilerin ateist gibi bisey olmalariydi. Kuran okuyup dine duskun olduklarini hic bilmezdim daha sonradan edindigim alevi arkadaslariminda dinle hic ilgisi yoktu alevi ailelerinde cocuklarina dini baskilar yaptikmlarini bilmezdim o yuzden biraz sasirdim. Sevgiler
YanıtlaSilpaskal kuramı benide etkilemişti ama korkularımı attım zamanla.. 1 sene once buralarda mumin olarak tartısırken bugün burda olmamı saglayan fitili ise kölelikle ilgili ayetler ateşledi. hangi tanrı köleliği kaldırmaz da, bir "mumin mumini yanlıslıkla oldurdugunde köle azad edin" diyen nisa(4/92) ayetinde oldugu gibi, köleleri cariyeleri ihtiyac oldugunda muminler icin bir cıkıs noktası olarak kullanır..
YanıtlaSilKur'an-ı kerim'de ki "köle azad edin" kastını türkçe olarak direkt algıladıysan(ız) diyeceğim o ki dinsizliği seçmen senin ne kadar basitce düşüncelere sahip olduğunu dahada ilerisi basitliği karakterinize direkt kılıf olarak giymişliğinizin kanıtı olarak duruyor. Kur'an-ı kerim'i bir bütün olarak algılaman gerek bu 1. o kendinden başka hiç bir dile tamamen bire bir anlam ve kelime olarak çevrilemez bu 2. kelime anlamları okunuşuna göre bazen veya çoğu zaman farklılık gösteren bir ilme sahiptir. dünyanın en kıt dillerinden biri olan konuştuğun dil türkçene zar zor bu kadar çevrilmiş sen ona da şükret bu 3. (basit örn: O = kız, erkek, canlı, cansız, hayvan vb. kıtlığa sahip olan türkçen) kur'an-ı kerim indiğinden kıyamet kopuncaya dek her çağa seslenecek ilimle donatılmıştır bu 4. islam mantık dinidir bazıları çok zorlar, zorlaması hep negatif olduğu için sonunda siz gibi olur neticeyle zaten içinden zaten red politikasını kabullenmiş birine gerekli olan bahanedir.herkes kendi mantığını ve kolayı sever bu bilinç altı bir kaçış biçimidir. şimdi namaz kıl oruç tut zekat ver hacca git kadınsan kapan erkeksen kaç bunlar tabi bu zamanda zor geliyor elbetde. 21 yaşında aklı neresinde bir delikanlı (birde ünv.'de ortam sahibiysen) bunları eliyle ileri itmesi ona hem daha cazip hem daha kolay tabi. etrafda karı-kız, alkol, zina yap karışan yok nasıl olsa günahda yok sen ve sen gibi kolayı seçenlerin aklınca tabi. hak ye etik olmayan herşey de günah yazılmıyor nasıl olsa günah denen birşeyde yok zaten size göre (sanan beynin-kendini öyle kandırdığın yada kandırmaya-inandırmaya çalıştığın deli saçmalığın) falan şimdi bide nefis var arzu var irade var. off kim uğraşacak bunlarla ya (tövbe haşa). kim iradesine nefsine sahip çıkacak demi? en kolayı abim babam anam hocam sevgilim sonunda kendi beynim hepsini bir araya getirdim ortaya dinsiz birşey çıktı demek elbetde en kolayı bu. bu kişilikteki gerçek arayışın içinde olmayışını yada acizliğini gösterir. dini öğrenmek istiyorsan ama gerçekten öğrenmek istiyorsan ki hiççççç sanmıyorum genç dostum. araştırmayı kıt dilinle zerre kadar olmayan islami ilminle çevrilebildiği kadar çevrilmiş kur'an-ı kerim türkçe mealini okumak yerine. bunu sana güzelce izaah edebilecek ömrünü hayatını bu yola harcamış islam-din bilimcilerinin yanına gidip onların sohbetlerine katılıp aklına gelecek her türlü soruyu korkmadan çekinmeden utanmadan sormanla başlaya bilirsin(iz). zira 1 milyondan fazla hadis-i şerif var(). kur'an-ı kerim ve hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) hadisleri birbirini tamamlamakta ve hadisler kur'an-ı kerime açıklık getirmekte.(1,5 milyar müslüman haşa salak bi siz ergen tıfılcıklar aklını kullanmayı bilen zekilersiniz hı? birde Allah c.c. varlığına inanan sayısı 5 milyardan fazla dünya da.işte bu sizin ne kadar kibirli olduğunuzun kanıtıdır.) zor olanı yani nefis ve iradeni elinle itmeyi göze alabilmeyi önce bilinç altı psikolojinle kabullendirip bu konuda hazımsızlık çekmemen gerek. birde dinsiz oluşunu anlatıyosun enteresan. oysaki dünyanın batısındaki (avrupa-amerika) camilerde her gün 3-4 kişi islamiyeti tercih ediyor. hristiyanlar bas bas bağırıyor birşeyler yapmamız gerek önüne geçemiyoruz bu gidişin diyorlar (işte kılıçsız ve kansız zafer) .yazılarımdan dilim sivri gibi görüne bilir lakin algılamak istediğin gibi yorumlar insanoğlu. daha çok şey yazarımda dostum islam dininin ilminin ehli biri değilim. lakin şüphesiz iman ettim. şimdi anonim nickli olanlar konu başlığının sahibi ve dinsizliği hazmetmiş olup buraya yazan herkes içindir yazım. madem kitap arıyorsunuz madem gerçekten doğruyu öğrenmek istiyorsunuz. ben de sizlere kitap yerine ideolojik at gözlüklerinizi ve bilinçaltındaki gururunuzu kibirinizi bir yana bırakıp sana-size verdiğim tavsiyeyi yerine getirmenizi temenni ederim. umarım en yakın zamanda islam dini ile şereflendirilirsiniz.
SilYazan: Tek ve Alemlerin Rabbi Olan Allah azze ve celle'nin kullarından biri.
Evet biz aklı uçkurunda olan ortam sahibi 3 - 5 ele avuca sığmaz üniversite genç, kız düdükleme bahanesiyle sayfalarca materyalist argümanlar içeren yazı yazıyoruz, araştırıyoruz, okuyoruz, özeliştiri yapıyoruz. Bizim gibi tarafsız düşünme yetisini kaybetmemiş ve sorgulama ihtimali olan insanları neye, hangi yalana inandırılklarını farkettirmeye çalışıyoruz. Bunları yaparken mantık çerçevesinde hareket edip felsefi ve bilimsel anlamda çıkarımlar yapıyoruz.
SilHepsinin tek amacı ne mi?
Tabi ki dikkat çekmek, kız düşürmek, zina, alkol, uyuşturucu! Tek amacımız bu! Bunları yaparken kötü hissetmemek için o kadar vaktimizi okuyup araştırmaya harcayan ayyaş, eli uçkurunda adamlarız biz!!
Aferin sana, çok objektif düşünmüşsün. 5 milyar kişinin inandığı şeye inanmıyoruz diye kibirli deyivermişsin bize hemen. Galileo da döneminde Dünya'nın yuvarlak olduğunu düşünen birkaç kişiden biriydi. Onun da mı kibirinden geçilmiyordu? Çok sağlıklı düşünceler üretmişsin bravo sana! Çoğunluk inanıyor diye biz de inanmalıyız. Bravo.
Yazan: ray-ban at gözlüğü takan üniversiteli ortam sahibi karı kız alkol haram zina peşinde koşan ateist.
Türkçeye hakaret edecek kadar ileri gitmemeliydin.
Silbizim sizlerden en büyük farkımız saygı duyabilmemiz sizin ise en ezik yanınız varlığı bile belli olmayan bir tanrı için saygısızlığın şerefsizliğin dibine vurmanız
yazan:uyuşturucu müptelası üniversiteli genç
yav ne acaip bir tanrı bu? dünyada birçok dil konuşulduğunun farkında değil. sadece arapça göndermiş kitabını. şöyle doğru dürüst çeviri yapabilecek melek de bulamamış. illa biz öğrencez arapçayı. ya hiristiyanlık doğruysa..... ibranice de öğrenelim o zaman..... ya zeus doğruysa hadi gelsin yunanca... kendisini benim anlayabileceğim bir şekilde bana anlat(a)mayan, herşeye gücü yeten ve iyi niyetli bir tanrıya neden inanayım ki?
Sildoğruları nüfus sayımıyla seçeceksek, hristiyanların sayısı müslümanlardan fazla. din değiştirme vaktin gelmiş de geçiyor.
SilMuhammet dönemindeki arapçanın günümüzde konuşulan arapçayla uzaktan yakından ilgisi yoktur.Kuranın yazıldığı dönemlerde oldukça az gelişmiş bir dildi.Okuma yazma bilmeyen bir peygamberin,ölümünden yıllarca sonra yazılmış bir kitabın güvenilirliği de ayrı bir sorun.
Silbir kaç ekleme yapacağım müsadenle, muhammet zamanında senin de dediğin gibi arapça daha emekleme döneminde idi ve zamanının konuşulup yazılan dili süryaniceydi ve ilk kuran osman tarafından bir çok ayeti yakılmak üzere kaleme alınıp kitap haline getirilmiştir..!
SilHem müslüman hem layık olunamadığı gibi hem müslüman hem de hoşgörülü olunamayacağının kanıtı olmuş arkadaş.
SilTürkçeyide doğru düzgün konuşamadığı için türkçenin sığ bir dil olduğuna inanmış.
bende ufak yaşta ateist oldum. adımlarımı yorumlamakla başladım. ulan ben adım atar gibi yapıp saga atacaksam sola sola atacaksam saga atıyordum bu nasıl daha önceden yazılmış olunabilir di ki diyerek başladım. bi baktım ki neler neler olmus :D
YanıtlaSildogru yolu bulmussunuz arkadaslar
YanıtlaSilAlfa Öncelikle Belirtmek İsterim ki Annesi Hafız Babası İmam Birisi Olarak Ateist olduğum için çok mutluyum Benim Sorgulamaya başlamam da ki en büyük etken sensin Sana sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum İslam hoşgörü dini diyorlar aileme ateist oldum dediğimde Beni evlatlıktan reddettiler.
YanıtlaSilDostum bu yapılırmı ya,Aşırı islamcı bir ailede bu açıklama aileye yapılırmı.Benim babam imam ben ateist olduğumu söylesem beni vurur
Sildin bir kere kendi içerisinde bir birlikteliğe sahip değilki.islamda yok şiiler sünniler aleviler vsvs.hristiyanlar desen Katolik Ortodoks koyu Katolik protestan vsvs.gibi sınıflara ayrılmış.aynı dinin mensupları ama mezhepler farklı diye birbirlerine düşmanlar.
YanıtlaSilalfa son 2 haftadır senin yazılarını okuyorum.Daha önce Tanrıya inanan bir insan olarak,şu an sorgulama gücümü kullanarak mantık arayışına girdim.Ve gerçekten din ile dinsizlikle arasında gidip geliyorum
YanıtlaSilBende senin gibi bir durumdaydım. daha sonra araştırdım iyice. hayat bu çelişki içerisinde devam edemezdi benim için. Öyle herkesede soramazdım. Mahalledeki cami hocasına sorsam adım çıkardı. Araştırmalarıma internetten araştırdığım ve toplumda yer etmiş islam alimi olarak adı geçen birkaç hocayla görüşmelerde bulundum. Birçok soru sordum. Sorularımdan birtanesi 4 eş meselesi ve devamında cariye olayıydı. Cahiliye döneminde zaten kadınları diri diri toprağa gömdüklerinden kadın nüfusu oldukça az. Ozaman müslümanlara bukadar ayrıcalığı uçkurları üzerinden verilmesi neden ? Doğada tek eşli okadar canlı var. Nasıl olurda insan en şerefli olabilir ? Kadının bukadar yeri yok madem toplumda neden yaratıldı ? Neyse bu gibi sorular içinden aldığım adam akıllı cevap
Sil- Savaşlarda ölen müslümanların eşlerinin gayri-müslimlere muhtaç olmamaları vs.
Daha sonraki sorularım, madem "allah" bukadar merhamet sahibi ve biz değiliz neden açlıktan ölen insanlar var dünyamızda ?
-Onları bize emanet etti. (trajikomik).
Daha bir sürü şey var bunun gibi. Aklıma gelenler şimdilik bunlar. Bence geçmiş çağlarda geçerliliği olan bişeydi ama önümüzdeki 100 yıl içinde herhangi bir dine inanmayan milyonlarca insanımız olacak ve ilerisi daha aydınlık olacak insanlık adına. Eğer yazımı buraya kadar okuduysan bireysel olarak değilde Dünya üzerinde yaşayan insanlar bazında düşünerek sorgula bence tanrı kavramını. Tanrı kavramının mantıklı tek açıklaması "afyon" olarak nitelendirilebilir.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
SilBenim hikayem senin hikayenden çok farklı;Ben allah denilen tanrı ile şizofren haldeyken 18 yaşımda tanıştım, 3 ay kadar sadece sabah namazları kıldım ve bıraktım.Namaz kılmama neden olan reaksiyonlar ise farklı şekilde başlamıştı.Yıl 1999 Lise 2 de din dersinde hoca ders anlatırken ayağa kalkıp peki hocam her şeyi allah yarattıysa o halde allahı kim yarattı diye sordum.Ondan sonra cemaatçi piçler beni takip etmeye başladı.(Sürüden koyunların uyanmasını istemeyen kimisi sivil polis kimisi cemaat köpeği olan şerefsizler var ya işte onlar.Hani onları yöneten din tüccarı ABD de ikamet ediyor ya elime geçse 1 kaşık suda boğacağım it oğlu iti.) Ben de takibi bıraksınlar diye namaza başladım bir kaç defa göstermelik olarak camiye filan gittim.Daha sonra benim şizofreni olduğumu anlamışlar ve takibi bıraktılar allahlarına soktuklarım.Neyse Daha sonrada buranın yani evrenin ve dünya dediğimiz yerin neresi olduğunu anlamak için (şizofren olduğum için dünyanın cehennem olduğunu düşünüyordum) sözsel ve tavırsal deneyler yapmaya başladım.2001 den 2010 kadar bu deneyleri sürdürdüm ve sonuçlandırdım.Kuranı ilk olarak 2000 de 18 yaşındayken şizofren haldeyken okumuştum.Son olarakda 2009 yılında okumaya başladım okurken de çözümlüyordum ve birçok hatayı not ediyordum Tarık 5-6-7 ayetinde bilimsel ve tıbbi hata, mearic 4 ayetin de ise matematiksel hatalar olduğunu çözümledikten sonra kuranın insan yazımı olduğunu anladım.Henüz sizin sayfanız ortada yokken.Daha sonra sizin sayfanızla tanıştım.Tanışır tanışmaz da bulduğum ne kadar matematiksel ve sözsel hata varsa sizlere yolladım.O sıralar sayfanızın bölümünde allaha mektuplar sayfanız vardı yanlış hatırlamıyorsam işte oraya çözdüğüm ne kadar matematik hata varsa yazmıştım.Tahminen mearic 4, hac 47, miras ayeti ve daha birçok çelişkili ayetleri yazmıştım oraya.
YanıtlaSilateistler saygılı diyosunz ama başka inançlardakilerin tanrılarılarına küfrediyorsunuz sizede güven olmaz...
Silmezhepleri düşünmeye başladım (o vakte kadar islamla ilgili kafamda vardı garip bulduğum şeyler ama hep allahın bi ildiği vardır diyerek avuttum kendimi.birgün bir alevi arkadaşla konuşurken kafamda """mezhep neidr yaa"""gibi bir fikir oluştu.saçmaydı,hak doğru tek olmalıydı,mezhep saçmaydı.o zaman yıllarca arapçasını okuduğum kitabı bu defe türkçe okumaya karar verdim ve çözülme başladı..okudukça büyük bir hüsran yaşadım.kafamda oluşan allah figürü bu değildi.çok basit,çok sıradandı.ben sonsuzluğun sahibini arıyordum ,ama gördümki ortalama bi zeka bile söyleyebilir bunları.
YanıtlaSiltek bir eksiğim kalmıştı,biraz cesaret.en son ayşenin yaşına taktım kafayı.9 yaş denmişti,9 yaş.inanamıo insan ilk duyduğunda,yalandır diosun yanlıştır diosun,konduramıyosun.çeşitli rivayetler mevcut.yani 9 yada 18.ama ne fark ederdi ki.ayşenin 18 yaşında olması muhammedin onun dedei yaşında olduğu gerçeğini değiştirmezdi.ve bu adam bana ahlak dersi verebilicek en son kişiydi.sonra mıncıkladım durdum islamı,daha doğrusu inanma ihtiyacını.evet ,gerçek buydu;inanmak bir ihtiyaçtı ve artık bir düzen.kimse bozmak istemiyordu rahatını ama kimse yaşamıyordu dinini...sonuç ateist değilim ama artık bir tanrıya ihtiyaç duymuyorum .(mutlak gerçeğe inanmıyorum yani
ispat yoktur)
Gerizekalı ergen. Yaşını bilmiyorum ama ağır ergen olduğun yazıdan belli. ahahahhahha mal ya.
YanıtlaSilbir din filozofu doğuyür hanımlar, gaçın.
"Ben ateist değilim; sen teistsin!"
YanıtlaSil-Tanrısız Deist
Bu söz bendendir, yazın bir yere :) Alfa'ya ergen diyen beyinsiz tatlısu müslümanı. Allahınla sana mutluluklar
Benim hikayem daha basit. Ateist bir arkadaşımla parkta otururken bana Allah bu kadar adaletliyse afrikadaki çocuklar aç, susuz, evsiz ve hastayken senin nasıl evin, yemeğin ve sıcak yatağın olabiliyor demişti. Bu sözlerin arkasından bende Allahın *mına kayayım demiştim :)
YanıtlaSilAllah bütün nimetleri vermis, onlari paylasmasini bilmeyen kendi iradesinde hareket eden insanlar.
SilPeki o herşeye gücü yeten, esirgeyen ve bağışlayan Allah neden buna engel olmuyor? Ben yarattım gerisi sizin probleminiz mi diyor? Madem Allah herşeyi gören, neden adaleti o sağlamıyor? Eğer biz bencilsek, iradesizsek, bu Allah bizi böyle yarattığı için değil de nedendir? Eğer sebebi şeytan ise Allah şeytanı neden yarattı? Neden şeytanı değil de bizi cezalandırıyor? Bir insan olarak, elimde bir güç olsa tüm adaletsizliğe, tüm hastalıklara, acılara çözüm bulmak isterdim. Ben Allah tan daha mı merhametliyim?
SilBir düşün; 2 kardeşsiniz, baban her gün sana yemek veriyor, ihtiyaclarını karşılıyor, diğer kardeşin ise evin bodrumunda her gün açlıktan hijyensizlikten ölüme yaklaşıyor. Babana soruyorsun, neden bana sağladığın imkanları kardeşime de sağlamıyorsun diye, sen ibret al diye diyor. Hissettiğin sey kardesini kaybetmenin acısı mı olur yoksa babanın adaleti mi..? Eğer Allahın sınırsız gücü var ise, herşeyi Allah yarattı ise, açlığın, sahtekarlığın, hastalıkların, doğal afetlerin, kötülüğün ... sebebi de odur.
Öyleyse.. Ya Allah bizzat kendisinin gönderdiği kitapta bahsettiği kadar merhametli değildir, gücü de yaratmakla sınırlıdır, gerisine karışamaz, engel olamaz, olabiliyorsa ve olmuyorsa Allah kötüdür, acımasızdır. Ya da Allah yoktur,insanlar kusurludur ve adaleti saglayacak tanrının yoklugundan insani kötülükten kaynaklanıyordur hepsi. Başka bir secenek yok malesef. Keşke inançlarınız bilmediginiz bir dilde dua etmekten öteye gecebilse, merhamete , vicdana, iyiliğe inansanız. İste o zaman dünya bir tanrı yaratmış kadar güzel olur.
Diyorsun ki Peki o herşeye gücü yeten , esirgeyen bağışlayan Allah neden buna engel olmuyor ? Sen okula gitmişsindir ..Neden sınav olurken hocaların tüm cevabları sorularla birlikte vermiyor ..Senin soruya cevap veremediğini gördüğü anda neden cevabı kendisi vermiyor.. Bilmiyor mu ? Hayat öyle bir sınavdır ki Rabbim Bu sınavın tüm cevablarını bir kitapta vermiş.. Aç ve istediğin kadar bak bu sınavda başarılı olmak için... Ve artı bir soru diyelim bir ailen var .. Kızkardeşin veya annen ... Annen sokakta kendisini satmaya başlarsa nereye kadar dur diyebilirsin ? İçinde varsa annenin sen bağlasan da durmaz yapar. kendinle şimdi verdiğim örneği bir empati yap bakalım sonuç olarak ne çıkartacaksın ...? Boşuna mükafatı da bol cezası da bol demiyoruz.. Ki öyle yücedir ki kendisine asi gelenlere dahi nimet verebilecek kadar.. Sen sana karşı çıkana merhamet gözüyle bile bakmazken O kendisine asi gelenlere her zaman aff kapısını açık bırakmıştır... Duaya gelince .. Dua da dil veya sınır yoktur.. kalbinden gecen bile bir dua olabiliyorken bu ne bilmezliktir diye size şaşıyorum hakikaten... Merhamet , iyilik ,vicdan İslamı ve yaratanı gerçek mana da anlayabilseydiniz bunları var edeninde Allah olduguna inanırdınız.. Tanri değil ALLAH.. Ve o öyle yüce bir ALLAHtır ki zaten cennet gibi bir dünya yaratmış.. Ve gerçek cenneti hakedenler, Onu ancak anlayanlardır.. inancla başlar bu sınav .. Aklının yettiğiyle değil ilmin ,aklının ve kalbin yettiğiyle...
Silpeki ya su simsiyah hani hicligin hayali vardir ya bi an hic bi sey olmadgini dusunur kalir insan zifiri karanlik galaxiler yok canli hc bsey yok! Enerji diye bsey yok. Peki nasil? Tanri bi zamanlar yalnizmiydi da birden yaratti butun bunlari cani mi skildi bilinmek istediyse de kendi izin verdigi kadar bi akilla yaratti ve bize kendini gostermedi yalniz hissediodu bilinmek istiodu ama imtihan edio simdi buna neden ihtiyac duydu? Yoksa da o karanliktan varlik nasil dogdu?
YanıtlaSilBen 1 haftadir ateist oldum sunni bir ailede buyudum 16 yasinda kiz cocuguyum. Sorun su ki bana peki evren nasil oldu bunlarin yaraticisi kim denince ne cevap vericem? Tamam allah diye bisey olmadigini biliyorum ama beni sikistirmaya calisanlara nasil karsilik vericem yardimci olursaniz sevinirim
YanıtlaSilAraştıracaksın
SilOnlar olduğunu açıklasın? hatta bunu Zeus un yapmadığını nerden biliyorsunuz de? değil derslerde ispatla diyebilirsin.
Silsevgili kızkardeşim;
YanıtlaSilevrenin başlangıcı ile ilgili sorularının cevaplarının bir kısmını burada bulabileceğini umuyorum.
ayrıca okuyabileceğin kitap ve makaleler de mevcut. araştırma yapman gerek, interneti karıştır azıcık ;)
http://alfa-sorgulama.blogspot.com/2013/09/neden-hiclik-yerine-bir-sey-var.html?m=1
Merhaba alfa, ilkokul 6.sınıfta bizi allah yarattiysa allahi kim yarattı diye bir düşüncem olmuştu ve bunu öğretmenlerimden birine sormuştum. Ve hemen beyin yıkama fasillari yaşadık tüm sinifca, herkes böyle saçma sapan şeyleri düşünürsem kafayı yiyeceğimi iddia ediyordu. Sonra karikateist ve sorgulayani takip etmeye basladim erkek arkadaşım sayesinde, ve hepinizin sayesinde beynimi kullanmayı öğrendim, bir cok insanın gözünü açmak harika bir duygu olsa gerek. Sizleri tebrik ediyorum, ve cok teşekkür ediyorum. Lütfen her konuya böylesine deginmeye devam et, gerçekten cok uygun aktarıyorsun bilgilerini. Daha doğrusu sorgulayan ve karikateist ailemizin sıcak kanlı hocaları, cok teşekkür ederim...
YanıtlaSilVerdiğin ayet örneklerinin neden eksik olduğunu (klasik: namaza yaklaşmayın örneğini vermediğin için kutlayarak) merak edenlere cevaplarsan ve önceden müslüman (alevi) olduğunu söylemene rağmen Allah yerine Tanrı demenide açıklarsan birşeyler öğrenmiş oluruz. Bu tip yazıları okuyan arkadaşlarada tavsiyem söylenenleri asıl kaynağıyla karşılaştırın öyle karar verin, ayrıca; hıristiyanlık ve musevilikte de tek Allah inancı varken sadece islama saldırıldığını dikkatten kaçırmayalım. Yorum silinmezse memnun olurum. Müslüman dostunuz.
YanıtlaSilMusevi ya da hıristiyan olmadığı için olabilir mi :D o müslümandı ve bu onun hikayesi.Bir musevi ya da hıristıyan olsaydı çevresi tarafından aynı tepkiyi görür yine benzer şeyler yaşardı.(burda kesinlikle islama karşı bir saldırı göremiyorum sen ön yargıyla okudun yazıyı belki) Gelelim senin tavsiyene dostum alfanın verdiği ayetlerin tamamını biliyorum kaynağından araştırdım fakat malesef değişen bir şey yok :D ayrıca allah ve tanrı aynı şeydir ben müslüman olduğum zamanlarda da tanrı kelimesini kullanıyordum ve halaa dinine çok bağlı olan en yakın arkadaşımda tanrı kelimesini kullanıyor.
SilAllah= Arapça, Rab= Farsça, Tanrı= Türkçe. Allah bir isim degil, bir kavramdır. Müslümanlar her kelimenin arapçasını kullanmaya çok meraklı olduğu için aynı kelimenin türkçesi söylenince bi savunma moduna geçiyorlar. önce bi araştırın bakın nedir bu ...
SilAllah bir isim değil ve kavram ise, Türkçesi de olması gerekmiyor mu bu kavramın? Bir kere Allah sadece Müslümanların "Tanrı" olarak kabul ettiği varlıktır, herhangi bir dinde mutlak güce sahip olan varlığa tanrı denilirken Allah kelimesi dine özel bir kelimedir yani isimdir..
Silallah tanrının arapçada özel ismidir, nasıl ki biz kavram olarak insansak ve ali ayşe gibi özel isimlerimiz varsa allahta özel isimdir, ama şunu da unutmamak gerekir, allah muhammet zamanında kabede bulunan 300 puttan birinin hatta en önemlisinin adıdır, yani muhammet bunu da burdan araklamıştır:)))
Silulan beyinsiz tanrı kelimesinin nesi Türkçe bana bir açıklasana senin lise hocana buradan saygılarımı iletiyorum bir kelimenin Türkçe olması için taşıması gereken özellikleri bir araştırıp öyle yaz bari milletin aklını zehirleme
Silaslında benim uzun bir panteist geçmişim var kendimin panteist olduğunu bilmediğim uzun bir zaman...Daha sonra ben de evrimi araştırdım evrim ilk canlı problemini halletmesede dünya evrendeki hiç bir gezegenin geçirmediği çok farklı evreler geçirdi canlı cansız kavramıda ayrı bir mesela zaten sadece bizim günlük hayatta kavramları ayırt etmek için kullandığım kelimeler
YanıtlaSilTurkiyedeki ateistler sayesinde onumuzdeki 10 yil icinde turkiye dunya nin super gucu olacak, soyle bi hadis var, bu din 72 firkaya ayrilacak yanliz 1 firka kurtulacak, onlarda eshabin ve benim yolundan gidenler, kitap sunnet icmai ummet, kiyasi fukuha, bi konu hakkinda seni tatmin edecek kadar bilgi bulamadiysan demin dediklerime sirasiyla bak, ilk once kurana sonra sunnet sonra icmai ummet sonrada kiyasi fukuha ya bak. Aradiginiz adalet obur dunyada inanan icinde inanmayan icinde. Allah kuranda tek esliligin daha iyi oldugunu soyluyor ve eger ilk esiniz izin vermezse ustune evlenemezsiniz, Hz Muhammed diyorki erkek kadini doverse o kadinin mahserde şahidi ben olurum diyor, yani burdan kadina ne kadar verildigini soyleyen ayetler hadisler soyleyebilirim. Aklinizi daha cok kullanin gencler daha cok
YanıtlaSilALLAH (CC) KALPLERİ MÜHÜRLER Mİ ?
YanıtlaSilTevbe : 87 :" ...Kalplerine mühür vuruldu. Bundan dolayı onlar anlayışsızdırlar " En'am :46 :" eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alır da kalplerinize mühür vurursa..." A'raf :101 " İşte kâfirlerin kalplerini Allah böyle mühürler. " Nahl :108 " İşte onlar Allah'ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. " Bu ve benzeri ayetler hep aynı soruyu gündeme getirmektedir, allah 'u Teala insanların iradesine müdahale edip onları - Haşa - sapıklık içinde mi bırakmaktadır ...? ASLA ! Kur'an'ın ayetlerini bir bütün içinde değerlendirdiğimiz zaman , aynı konudaki ayetleri yan yana getirdiğimiz zaman sorun kendiliğinden hallolmaktadır... Aşağıdaki ayetleri okuyunca görülecektir ki " insanların kendi davranışlarının sonucunda " Allah'u Teala böyle yapmaktadır... Nisa :155 " Sözlerini bozmalarından,Allah'ın ayetlerini inkar etmelerinden ,haksız yere peygamberleri öldürmelerinden ve " kalplerimiz mühürlü " demelerinden ötürü onları lanetledik, tam aksine inkarlarından ötürü Allah onların kalplerini mühürlemiştir." Bakara: 88 " Kalplerimiz perdelidir" dediler. Hayır ; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir. O yüzden çok az inanırlar. " Bakara :93 " Onlar: İşittik ve isyan ettik, dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu " Yunus :74 . " Onlar daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi. İşte haddi aşanların kalplerini biz böyle mühürleriz. " Nahl : 104 " Allah'ın âyetlerine inanmayanlar yok mu, kuşkusuz Allah onları doğru yola iletmez " Sâf :5 " Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı " Mutaffifin . 14 " Onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir " Kısacası Allah'u Teala insanların kendi davranışlarının sonucu olarak , kendi iradeleri ile yaptıklarının sonucu ,kendi isteklerinin sonucunda onların kalplerini mühürlemektedir...çünkü kendileri bunu istemektedir! Yoksa Allah daima bizler için iyilik ister, hatta kötülüklerinden dolayı cezayı hak edip ceza verdiklerine bile Allah acır ve doğru yolu bulmalarını ister ama insanın da bizzat bunu istemesi şeytana uymaması gerekmektedir : En'am : 42-43 " ... (İnkârlarından dönüp bize) yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezâlandırmıştık.Hiç olmazsa, onlara bu şekilde azabımız geldiği zaman boyun eğselerdi! Fakat kalpleri iyice katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını câzip gösterdi. "
merhaba arkdaşlar bende çoğunuzun olduğu gibi sünni bir ailede doğdum küçükken babamla bayram namazlarına giderdim askerden geldiğimde 5 vakit namaza bile başlamıştım.daha sora ikiz kardeşim bizim soyumuzun alevi olduğunu söyledi o günden sonra ilk sorgulamam şu oldu.Allah tek kitap kuran peygamber muhammed ise neden insanlar islamiyette bile bu kadar bölünüyordu alevi sünni şafi bilmem ne diye.daha sonra sorgulamaya başladım.ben türkiyede değilde başka bir ülkede afrikada açlıktan ölen çocuklar yada avrupada doğan bir çocuk olsam kimseye kötülük etmesem işinde gücünde olan bir kişi olsam tek suçum aynı tanrıya inanıpta sadece müslümanların dine inanmadığım için cennete gidemiyceksem ben Allahın adaletinden şüphe etmeye başladım.Kuranın türkçesini okumaya karar verdim okudukça bu nasıl bir kitap demeyebaşladım saçma sapan hikayeler yok şahitlikte 1 erkeğe iki kadın falan apaçık belliydi böyle bir kiabın bir insan tarafınan yazıldığı.Daha sonra yanımda çalışan iş arkdaşımın 5 senelik bir cemaat evinden çıktıktan sonra ateist olduğunu öğrendim ve onunla sürekli konuştuk bu konuda onun desteği açıklamalarıda çok yardımcı oldu sağolsun.sonra düşündüm ki Allah bu kadar büyük güçlü ise o zaman ilk insanla beraber tek bir kitap gönderseydi ve bozdurmasaydı.Onu gönderdim insanlar bozdu değiştirdim,bunu gönderdim bozuldu sonra o olmadı bnu gönderdim ne kadar saçma gelmeye başladı.sonra yıllarca kandırıldığımız adem havva hikayesi sen şeytanı yarattıysan ademe secde etmediğinde yok deseydinde yok oluverseydi pazarlık yapmışta insanlık olduğu sürece insanları dinden çıkartmaya çalışcakmış hassikkir ordan dedim kendi kendime.sonra ademle havvayı cennete koymuşta yasak meyve varmış yerse cennetten atılcakmış yemişler atılmışlar biri metopozamya biri bilmem nereye bunları düşündükçe yıllarca nasıl böyle şeylere inanmışım gülüyorum.ve artık sürekli sorgulamaya başladım ve ben bir birey olarak kimsenin ilahi gücüne ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum.ben 3000 sene öncesini bilmiyorum ve bu beni rahatsız etmiyorsa ben öldükten sonrada nolacağı beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor ve rahatsız etmiyor.
YanıtlaSilUlan ne kadar savaş olduysa şuan hala oluyor ortadogu vs hepsi o soktugumun kitapları yüzünden sokayım Hayatınızı kısıtlayan insanlara acı çektiren yolladıgı kitap da Kendi yaratıgı sözde kuluna (ebu lehep) lanet eden o tanrınıza allahınıza rabınıza her ne diye sesleniyorsanız artık ona sikiyim işte onu
YanıtlaSilAlfa reyis kendimizi savunalım
fakat bu rezil insanları bilgilendirmeyelim öyle bir pislik gibi yaşasınlar.
hayatlarını kısıtlayarak kadınlarına hayvan gibi davranarak öyle bok gibi yaşasınlar.
her birey kendi çabasıyla zincirlerinden kurtulsun.
saygılar reyis
rumuz: Yıldızlı Bere
İslam nedir. oradan başlayalım.İslam kelimesi selam, barış,kurtuluş anlamlarına gelmektedir.islam her yerde her zaman her koşulda Allah Teala nın hükmüne razı olmak demektir. O"nun hükmüne rıza göstermemek islamın dışına çıkmak anlamına gelir. İslam dini insanın iç ve dış alemiyle temiz olmasını güçlü olmasını ve kendisini bilmesini sağlar.İslam dini dünya ve ahirette insanı Allahın nimetlerine ulaştırır.Müslüman olarak yaşamak hakikatle birlikte yaşamaktır. İslam ı din olarak seçmek kurtuluş demektir. İslam"ı yaşamak ise kurtulmaktır. İslam dini bütün peygamberlerin dinidir.Peygamberlerin şeriatları farklı olsada getirdikleri din tektir ve islam adını alır.İslam dini ruhani cismani hayatı dengeler.Bireyin ve toplumun mutluluğunu huzurunu esas alır.İnsan islamı yaşadıkça İslamın getirdiği hükümlerin hikmetlerini daha iyi anlar. İslam dini çağ ötesidir, her zamanın her şartın ihtiyaçlarını karşılar. not: Bilgi büyük adamı yüceltir, normal adamı şaşırtır, küçük adamı kibirlendirir.
SilŞiilik hak olduğu iddia edilen 4 mezhepten önce vardı ama bunu mallara anlatamıyorum
YanıtlaSilAteistlere laf anlatmaya çalışmayın.anlamak istemezler ama uçak havada sendeleyince başlarlar kelime i şaadeti getirmeye. firavun en iyi örnektir ayeti kerimede geçtiği gibi. kendini tanrı ilan edipte sonra secdede ölmesi gibi..savaşı çoğunlukla çıkaran Müslümanlar değildir.örgütleri araştırın kökeninde destekleyen Müslüman değildir. gerçek Müslüman katliam yapmaz.müslüman adam diğer dine mensup adamlar gibi gidipte buzağıya tapmadı.Ölüm insana en büyük nasihattır.akıllı olun.
YanıtlaSilAteistler olumden korkmazmi zannediyrosun? onlar vahh cehenneme gidecegiz diye olumden sonrasi icin reflekler degil onlar ölümün kendisinden korkar aynen en iyi dindarlar kadar ve onlardan daha cok korkmazlar. Sen o kadar eminsin o zaman yasamayi neden seciyorun buyur seni önden alalim. Peygamber bile ölümden korkuyordu bunun kanitida bir yila yakin bir zamanda yedigi zehirli etten serzenir duruerdu beni o hasta etti diye. Anliyacagin hemen ziplama düsen ucakta ateist olmaz diye.
SilMerakla okudum,paylaştığın için çok teşekkürler benim de buna benzer bir şey ama daha başındayım çok araştıracağım
YanıtlaSilYahudi ve Hıristiyan inancı olan kadının lanetli olduğu inancı, kız çocuklarının diri diri gömülmesi, kadını uğursuz sayma inancı, kadının ruhunun olup olmadığının tartışılması gibi hususlar İslam’la kökten kaldırılmıştır. 1790’lı yıllara kadar İngiltere’de bir erkeğin karısını satması alelade bir olaydı. Hükümet bu satışlardan vergi alırdı. Kadınların pazara boyunlarına ip takılarak götürülmeleri şarttı. Buna rağmen; Kuran’da iki süre kadınlarla ilgilidir. Kadınlara karşı sevgi, şefkat ve ihtimam emredilmiştir. Peygamberimiz, “Hediyede çocukların arasını eşit tutun. Eğer birini üstün tutacak olursanız, kızları üstün tutun.” buyurmuşlar. Yine kimin daha fazla hürmete layık olduğu ile ilgili sorulan soruya üç defa “ annen” cevabını vermiştir...
YanıtlaSilİslam'ı anlamak için öncelikle akıl gözünün ve kalp gözünün her şekilde olması gerekir.Sadece akıl gözüyle veya sadece kalp gözüyle bakarsanız bakar körden farkı kalmaz kimsenin... Bu blog sahibinin ilk olarak da müslüman olmadığı açık ..Alevilik müslümanlık değildir. Ha kınamıyorum da herkesin inancı kendisine.. Kuranın Değiştirildiğine inanan bir inanca sahip oldukları içindir gerçek müslüman olamayışları bir gerçektir.. Ve nedense bahsettiği ayetlerden sonra gelen ayetleri yayınlamamış... Önce hükmü bilmek gerekir sonra eleştiriye geçmek gerekir..Demokrasi Kanunlarında bile hapisle cezalandırılmak vardır ve bu cezalandırmanın neden yapıldıgını araştırmazsak Demokrasi içinde aynı şeyleri söyleyebiliriz. Yani burda bir kaç ayet bende verebilirim ama anlayıştan yoksun olan bir zihniyetin bunları anlayamayacağını bildiğim için sadece mantık çerçevesinde yanıtı uygun buldum... Şöyle bir etrafınıza bakarsanız bu İslam dinine uyguladığınız aşırı sert tutumu çevrenizde bir çok şeye uygulayabilirsiniz. Kimse kimseyi durduk yere ödüllendirmediği gibi durduk yere de cezalandırmaz. Yaratılışındaki amacı bulmak gerekir ilk olarak... Her neye inanıyor olsa da insan ilk olarak kendini sorgulamalıdır.. Kurtuluşa ermek için seni nasıl cezalandıracağına değil seni nasıl mükafatlandıracağına bakmalı insan.. yaşarken hırsızlık yaparsam kanunlar beni hapse atar diye düşünüyorsunuz değil mi ? bunun yerine hırsızlık yapmazsam ben kendi onurumu kişiliğimi geliştirmiş olurum demeyi denemek en güzelidir.. Cennet ve cehennem konusuna bunu uygularsanız en iyi kazancı sağlamış olursunuz.. ( Beni yakacak yerine beni ne kadar hata yapsamda affedecek) ( Herşeyin bir başlangıcı var sırda orda zaten ) Bazen çok ince düşündüğünü zanneden biri aslında hiçbir şeyi düşünemeyebiliyor olabilir. Çünkü ayrıntıya girdikçe hakikati bulmak zorlaşır ve bir yerde kolay olanda , inanmak istediğinde kendini yoğunlaştırır. ..Bu Kuran-ı Kerim saçmaysa ve bir yaratan yoksa cern 'ü araştırın ama en ince ayrıntısına kadar.. Cern de kainatın oluşumuyla ilgili deneyler yapan kişinin ölmeden önce neler söylediğine.. Ki bunları söyleyenin Müslümanlık ile ilgisi olmayan biri olmadığına dikkat ederek öğrenin.. Herkesin inancı kendisine... Başka inancı lekelemeye çalışmadığı sürece...
Yahudi ve Hıristiyan inancı olan kadının lanetli olduğu inancı, kız çocuklarının diri diri gömülmesi, kadını uğursuz sayma inancı, kadının ruhunun olup olmadığının tartışılması gibi hususlar İslam’la kökten kaldırılmıştır. 1790’lı yıllara kadar İngiltere’de bir erkeğin karısını satması alelade bir olaydı. Hükümet bu satışlardan vergi alırdı. Kadınların pazara boyunlarına ip takılarak götürülmeleri şarttı. Buna rağmen; Kuran’da iki süre kadınlarla ilgilidir. Kadınlara karşı sevgi, şefkat ve ihtimam emredilmiştir. Peygamberimiz, “Hediyede çocukların arasını eşit tutun. Eğer birini üstün tutacak olursanız, kızları üstün tutun.” buyurmuşlar. Yine kimin daha fazla hürmete layık olduğu ile ilgili sorulan soruya üç defa “ annen” cevabını vermiştir...
YanıtlaSilİslam'ı anlamak için öncelikle akıl gözünün ve kalp gözünün her şekilde olması gerekir.Sadece akıl gözüyle veya sadece kalp gözüyle bakarsanız bakar körden farkı kalmaz kimsenin... Bu blog sahibinin ilk olarak da müslüman olmadığı açık ..Alevilik müslümanlık değildir. Ha kınamıyorum da herkesin inancı kendisine.. Kuranın Değiştirildiğine inanan bir inanca sahip oldukları içindir gerçek müslüman olamayışları .. Ve nedense bahsettiği ayetlerden sonra gelen ayetleri yayınlamamış... Önce hükmü bilmek gerekir sonra eleştiriye geçmek gerekir..Demokrasi Kanunlarında bile hapisle cezalandırılmak vardır ve bu cezalandırmanın neden yapıldıgını araştırmazsak Demokrasi içinde aynı şeyleri söyleyebiliriz. Yani burda bir kaç ayet bende verebilirim ama anlayıştan yoksun olan bir zihniyetin bunları anlayamayacağını bildiğim için sadece mantık çerçevesinde yanıtı uygun buldum... Şöyle bir etrafınıza bakarsanız bu İslam dinine uyguladığınız aşırı sert tutumu çevrenizde bir çok şeye uygulayabilirsiniz. Kimse kimseyi durduk yere ödüllendirmediği gibi durduk yere de cezalandırmaz. Yaratılışındaki amacı bulmak gerekir ilk olarak... Her neye inanıyor olsa da insan ilk olarak kendini sorgulamalıdır.. Kurtuluşa ermek için seni nasıl cezalandıracağına değil seni nasıl mükafatlandıracağına bakmalı insan.. yaşarken hırsızlık yaparsam kanunlar beni hapse atar diye düşünüyorsunuz değil mi ? bunun yerine hırsızlık yapmazsam ben kendi onurumu kişiliğimi geliştirmiş olurum demeyi denemek en güzelidir.. Cennet ve cehennem konusuna bunu uygularsanız en iyi kazancı sağlamış olursunuz.. ( Beni yakacak yerine beni ne kadar hata yapsamda affedecek) ( Herşeyin bir başlangıcı var sırda orda zaten ) Bazen çok ince düşündüğünü zanneden biri aslında hiçbir şeyi düşünemeyebiliyor olabilir. Çünkü ayrıntıya girdikçe hakikati bulmak zorlaşır ve bir yerde kolay olanda , inanmak istediğinde kendini yoğunlaştırır. ..Bu Kuran-ı Kerim saçmaysa ve bir yaratan yoksa cern 'ü araştırın ama en ince ayrıntısına kadar.. Cern de kainatın oluşumuyla ilgili deneyler yapan kişinin ölmeden önce neler söylediğine.. Ki bunları söyleyenin Müslümanlık ile ilgisi olmayan biri olmadığına dikkat ederek öğrenin.. Herkesin inancı kendisine... Başka inancı lekelemeye çalışmadığı sürece...
Yahudi ve Hıristiyan inancı olan kadının lanetli olduğu inancı, kız çocuklarının diri diri gömülmesi, kadını uğursuz sayma inancı, kadının ruhunun olup olmadığının tartışılması gibi hususlar İslam’la kökten kaldırılmıştır. 1790’lı yıllara kadar İngiltere’de bir erkeğin karısını satması alelade bir olaydı. Hükümet bu satışlardan vergi alırdı. Kadınların pazara boyunlarına ip takılarak götürülmeleri şarttı. Buna rağmen; Kuran’da iki süre kadınlarla ilgilidir. Kadınlara karşı sevgi, şefkat ve ihtimam emredilmiştir. Peygamberimiz, “Hediyede çocukların arasını eşit tutun. Eğer birini üstün tutacak olursanız, kızları üstün tutun.” buyurmuşlar. Yine kimin daha fazla hürmete layık olduğu ile ilgili sorulan soruya üç defa “ annen” cevabını vermiştir...
YanıtlaSilİslam'ı anlamak için öncelikle akıl gözünün ve kalp gözünün her şekilde olması gerekir.Sadece akıl gözüyle veya sadece kalp gözüyle bakarsanız bakar körden farkı kalmaz kimsenin... Bu blog sahibinin ilk olarak da müslüman olmadığı açık ..Alevilik müslümanlık değildir. Ha kınamıyorum da herkesin inancı kendisine.. Kuranın Değiştirildiğine inanan bir inanca sahip oldukları içindir gerçek müslüman olamayışları bir gerçektir.. Ve nedense bahsettiği ayetlerden sonra gelen ayetleri yayınlamamış... Önce hükmü bilmek gerekir sonra eleştiriye geçmek gerekir..Demokrasi Kanunlarında bile hapisle cezalandırılmak vardır ve bu cezalandırmanın neden yapıldıgını araştırmazsak Demokrasi içinde aynı şeyleri söyleyebiliriz. Yani burda bir kaç ayet bende verebilirim ama anlayıştan yoksun olan bir zihniyetin bunları anlayamayacağını bildiğim için sadece mantık çerçevesinde yanıtı uygun buldum... Şöyle bir etrafınıza bakarsanız bu İslam dinine uyguladığınız aşırı sert tutumu çevrenizde bir çok şeye uygulayabilirsiniz. Kimse kimseyi durduk yere ödüllendirmediği gibi durduk yere de cezalandırmaz. Yaratılışındaki amacı bulmak gerekir ilk olarak... Her neye inanıyor olsa da insan ilk olarak kendini sorgulamalıdır.. Kurtuluşa ermek için seni nasıl cezalandıracağına değil seni nasıl mükafatlandıracağına bakmalı insan.. yaşarken hırsızlık yaparsam kanunlar beni hapse atar diye düşünüyorsunuz değil mi ? bunun yerine hırsızlık yapmazsam ben kendi onurumu kişiliğimi geliştirmiş olurum demeyi denemek en güzelidir.. Cennet ve cehennem konusuna bunu uygularsanız en iyi kazancı sağlamış olursunuz.. ( Beni yakacak yerine beni ne kadar hata yapsamda affedecek) ( Herşeyin bir başlangıcı var sırda orda zaten ) Bazen çok ince düşündüğünü zanneden biri aslında hiçbir şeyi düşünemeyebiliyor olabilir. Çünkü ayrıntıya girdikçe hakikati bulmak zorlaşır ve bir yerde kolay olanda , inanmak istediğinde kendini yoğunlaştırır. ..Bu Kuran-ı Kerim saçmaysa ve bir yaratan yoksa cern 'ü araştırın ama en ince ayrıntısına kadar.. Cern de kainatın oluşumuyla ilgili deneyler yapan kişinin ölmeden önce neler söylediğine.. Ki bunları söyleyenin Müslümanlık ile ilgisi olmayan biri olmadığına dikkat ederek öğrenin.. Herkesin inancı kendisine... Başka inancı lekelemeye çalışmadığı sürece...
Ateist olmak için evvela daşşaklı olmak gerekir. Dinde öğretilen cennet-cehennem korku duvarını yıkmaktır. Korkmadan aksini söyleyen kitapları okuya bilmektir. Dine sarılmak kolay tabi. Götleri yemez okumaya, araştırmaya. Adamsın Alfa.
YanıtlaSilBende Deist olabildim ancak ateist olamıyorum bana öyle bir arguman sununki Ateist olabileyim. Herşey bir nedene dayanması gerekirse Tanrı nın varolmasının nedenini aramak çok mantıklı gelmedi bana çünkü sonuçta evrenin nedensiz olarak varolduğuna inanıyorsak tanrıya inanmak daha mantıklı çünkü çevremizdeki olup bitenler şuursuzca hareket halinde olsa bile onların görevlerini yapmalarını sağlayan akıllı bir yapıcı olmalı. Hücreler bile nereye gidip duracağını biliyorsa bu akıl hücrenin demek hem doğru olmaz hem zorlama olur. Mesela hayvanların yada insanların her canlının otomatikman meydana gelen nefes alma, yürürken yürüdüğünü düşünmeden yapman ve içgüdüsel hareketlerin kendiliğinden olması tam bir bilgisayar proğramı gibi, Tüm bunlar tesadüfen olabilir demek gerçekten çok mantıksız.
YanıtlaSilBenim düşüncem Tanrı vardır ama Tanrı iyi veya kötü değildir onu bu kategoride değerlendiremeyiz herşeyi yoluna koymup sonradan mudahale etmeden nötr kalıyor, mesela aç kalan aslan yavruları bir yeni doğan bir ceylan yavrusunu yerken ve buna Tanrının seyirci olması onun netr olduğunun kesin kanıtı aslan yavrularını beslerken iyi bir Tanrı gibi görünürken yavru ceylan ve annesinin gözünden baktığında kötü bir tanrı gibi görülebiliyor. Ha ne için yaratmıştır amacı nedir bunuda anlayamıyoruz çünkü onun fikirlerini birazcık anlayabilmek için boyut değiştirmemiz gerekir aynı boyutta değilizki, Bir bilgisayar programcısına programladığı robot yaratıcısını nasıl algılayamazsa bizde o durumda olabiliriz.
Su çok önemli ama din diye bize sunulanların hepsi ama istisnasız hepsi palavra bundan çok eminim.
Ben koyu bir sünn aileden geliyorum babam abim eniştem imam bense ilk dinlere şüphe duymayı 40 yaşımda yaşadım bana şüphe geldikten sonra Türkçe kuranı okudum, Tüm namaz sürelerini ezbere bilir kuranı arapça olarak okuyabiliyorum. Yukarıdaki hikaye ile çokta fazla benzerlik yok benim hikayemde en belirgin benzerliği küçüklükten beri evren ve yıldızlarla alakalı tüm konuları okurdum, evrenden bahsedilen nerdeyse tüm makaleleri okumuşumdur tüm belgeseller seyredilmiştir ve hayal gücüm sonsuza kadar büyük gibi geliyor bana :) en hayal edilemeyecek şeyleri hayallimde canlandırabilirim mesela bunu ilk defa buraya yazacağım, bir fikrim var karadelikler yeterince büyükse yani dayanamayacak kadar büyğk olunca en sonunda tam ortasındaki yer bize göre sonsuz ufaklıkta bir noktada içe doğru ama başka bir boyutta bu dışa doğru genişliyor olabiliceğini düşünüyor ve bizim evreninde bu şekilde bir olayla başlangıcının başlamış olabileceğini hayal ediyorum, bunun yanı sıra bazı teorilere göre birden fazla sonsuz sayıda evren olabilirliğinide yabana atmıyorum.
Hayatın anlamınıda hayatın kendisi diye düşünüyorum ve Tanrının daha az meraklı sorgulamayan ama devamli Allah kitap iman deyip ama bilim ilimle ilgilenmeyen öylesine dindar bir aileden gelmiş insanları, daha çok araştıran bildikce heycanlanan cevapsız soruların peşinden koşmaktan yorulmayan insanlardan daha çok sevmesi Tanrının şanına yakışmaz diye düşünüyorum bunu asla yapmaz. empatiyı Tanrı ile yapamayız ama yinede yapmaya kalksak bunu anlardık :)
öncelikle şunu söylemek isterim."iman bir akıl işi değil bir kalp işidir" bu nedenle ne kadar akılla anlamak için inanmak için uğraşsanız boş gelecektir. çünkü aklın sınırları vardır.iman ise gönül işidir.mesela sizden başka hiç kimsenin hoşlanmadığı bir kız arkadaşınızı neden sevdiğinizi kimseye açıklayamazsınız.millet o kızda ne bulduğunuzu merak eder ama tek bir mantıklı cevap veremezsiniz.aklınız artık bu noktada yetersiz kalmıştır.sadece seviyorum işte dersiniz.işte bu yüzden iman da kalbi bir eylemdir.ancak kalp bir iman için yeterli olabilir. saf ve temiz bir kalb size doğruyu söyleyecektir.
YanıtlaSiliman ve imansızlık arasında çıkan onca tartışmanın kaynagında hristiyanlık dini ve bunların rasyonelist filozofları vardır. kilisenin baskısından ve hrisitiyanlıkta mevcut olan trinity teslis kavramı gibi inanışları sorgulayan düşünürler yetersizlikleri görmüş ve önceleri teist gelenek içerisinde iken daha sonraları deizm ve agnostizme ve daha sonraları da ateizme doğru meyl etmişlerdir.
Thomas Aquinas’ın savunduğu iman anlayışı buna iyi bir örnektir. • Ona göre iman etmek bir şeye inanmayı gerektirir ki bu bağlamda söz konusu olan Tanrı’ya inanmak, yani Tanrı’nın var olduğuna inanmaktır. • Böyle bir imanı önermesel kılan da onun önermesel bir doğruluğu, örneğin, ‘Tanrı vardır’şeklindeki bir önermenin doğruluğunu öngörmesidir. • Dolayısıyla, iman eden bir kimse ‘Tanrı vardır’ şeklindeki bir önermenin doğruluğu hususunda teorik açıdan ikna olmuş bulunmalıdır. Hatta hrsitiyan teologlardan bazıları hrsitiyanlık dinindeki akla ve mantığa yatmayan ifadelerden dolayı Tertullian gibi düşünürler saçma oldu için inanıyorum gibi sözlerle durumu kurtarma yoluna gitmişler fakat bu yol teizmin önünü kapadıgı gibi ateizmin yolunu genişletmiştir. Daha sonraları heristiyanlık dini eleştirilmeye ve saçmalıkları ortaya konulmaya başlayınca Franfurt ve Viyana ekolleri gibi imanın farklı özellikleri göz önüne alınarak mantıki formları izah edilmiş ateizmden kopmalar başlamıştır.
Burada bazı kavramları kısaca açıklayalım: Deizm: Yaradancılık veya ilahcılık olarak adlandırılır. Bununla birlikte tek bir tarif söz konusu olmaz.Deizmdeki Tanrı tasavvuru: Evrenin yaratıcısı olan, fakat bir kez yarattıktan sonra ona bir daha müdahale etmeyen bir Tanrı’nın var olduğuna inanmaktır.nübüvvet ve vahiy olayı yoktur.
ateizm ise yaratan bir tanrının olmadığına inanma biçimidir.agnostizm ise tam bir şüphe halidir yaratıcının olup olmadığının bilinemeyeceğini söyler.
Deizm-Teizm Farkı: (2 temel fark vardır bunlar: ) 1- Tanrı evrenin varlık nedeni olmuş daha sonra ona bir daha müdahalede bulunmamıştır. teizmde ise yaratıcı mutlak hakim herşeye gücü yeten bilen bir konumdadır.ve her zaman evrene müdehale etme gücüne sahiptir.
2- Deistlerin bir kısmı, mucizeleri, vahyi ve peygamberliği de inkâr etmiştir. Dolayısıyla İslam ve Hıristiyanlık dinlerini inkâr etmişler ve vahyi dışlayan sadece akılla bulunan bir Tanrı’ya inanmışlardır.(Örnk: Aristoteles, Ebu Bekir er-Razi, Voltaire, Rousseau ve Newton)
Batı dünyasındaki şüphe ve ateizme doğru kayan inanış biçimi felsefi sorular etrafında iyice artmış ve sonunda farklı gruplar tarafından her fikrin savunucuları ortaya çıkmıştır.20 asırda Agnostisizm ve felsefe arayışları çerçevesinde, Tanrı’ya inanmanın rasyonel olduğunu ispatlamanın üç yolu tercih edilmiştir;
Sil1. Kantçı ve Humecu bakış açısına karşı Tanrı’ya inanmak için doğru sebepler ve delillerin var
olduğunu iddia etmişlerdir. Her iki düşünürde farklı delillerle Tanrının varlığını ispatlamışlardır. Kant'a göre alemin üzerindeki ahlaki yasaların varlığı bir varlık delilidir. Hume ise akılla Tanrının varlığını ispatlamanın gereksizliği üzerinde durmuştur.
2. William James Tanrı’ya inanmak için pragmatik sebeplerin inancı rasyonel yapmak için yeterli olduğunu ileri sürmüştür.
3. Plantinga gibi bazı filozoflar, Tanrı’ya inanmanın delille doğrulanan bir inanç olmaktan ziyade temel inançla doğrulandığı için rasyonel olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Batı dünyasında son dönemlerde Kozmolojik, ontolojik ve tasarım delili gibi deliller tekrar canlanmış, bu deliller Tanrı’nın varlığını ispatlamaktan ziyade bir Tanrı’nın var olduğunu güçlendiren deliller olarak görülmüştür.
Tanrı varlığının ontolojik deliline günümüz filozoflarından Malcolm ve Platinga şöyle savunur.
N. Malcolm’a göre, eğer Tanrı yok ise sonradan var olamaz. Aksi halde, Tanrı’nın varlığı bir nedene bağlı olacaktır. Dolayısıyla Tanrı sınırlı olacak zorunlu olmayacaktırYine aynı nedenle, Tanrı varsa , sonradan yok olamaz. Varlığı sona ermez.Buradan şu sonuca ulaşılır: Tanrı’nın varlığı ya imkânsızdır ya da zorunludur. Sonuç olarak, tıpkı ilâhî sıfatlar gibi, ‘zorunlu varlık’ sıfatı da Tanrı’nın zorunlu (özsel) bir sıfatıdır.
Plantinga’nın ontolojik delil Formülü:1- Maksimum büyüklüğün gerçekleştiği bir mümkün dünya vardır. 2- Bir varlığın maksimum büyüklüğe sahip olabilmesi için her dünyada maksimum mükemmelliğe sahip olması zorunludur. 3- Bir varlığın maksimum mükemmelliğe her dünyada sahip olabilmesi için onun her dünyada her şeyi bilmek, her şeye gücü yetmek ve ahlâkî mükemmellik [niteliklerine] sahip olması zorunludur.Maksimum büyüklüğün bir dünyadaki imkânı bütün dünyalardaki maksimum mükemmelliği gerektirmektedir. Maksimum mükemmellik de her şeyi bilmek, her şeye gücü yetmek ve ahlâkî mükemmellik gibi nitelikleri gerektirdiğine göre, böyle bir mükemmelliğe ancak Tanrı sahip olabilir.
Kozmolojik delil Kindi ve Gazali gibi müslüman filozoflar tarafından savunulmuşsa da günümüzde William L. Craig tarafından 1) “Âlemde zamansal hadiseler vardır. 2) Bunlar başka zamansal hadiseler tarafından nedenlenmiştir. 3) Zamansal hadiseler dizisi sonsuzca tekerrür edemez. 4) Öyleyse, [bu] diziler ezelî olanda son bulmalıdır.” Bu ezelî olan varlık ise Tanrı’dır. şeklinde formüle edilmiştir.
SilYine meşhur Hilbert oteli tarafından da bu delil dile getirilmiştir.Hilbert Oteli: Bilfiil sonsuz sayıda odaları bulunan fakat bütün bu odaları dolu olan bir otel düşünelim. Bu otele yeni müşteriler alınabilir mi? Şimdi böyle bir otel bilkuvve sonsuz odalara sahip olsaydı, otel sahibi mevcut müşterilerin odalarını birer numara kaydırarak yeni bir müşteri alabilirdi. Fakat bu odalar bilfiil sonsuz ve hepsi de dolu ise, öyle görünüyor ki, otele yeni bir oda eklenemeyeceğinden yeni bir müşteri de alınamaz.Öyleyse, bilfiil sonsuzluğa bir şey eklenemeyeceğine göre âlemin bilfiil sonsuz bir geçmişi olamaz. Çünkü ona her günle yeni bir şey eklenmiş olmaktadır. Öyleyse, âlemin zamansal bir başlangıcının olması gerekir.
Âlemin başlangıcına ilişkin bu a priori gerekçeler ampirik bir takım kanıtlarla da destekleniyor görünmektedir. Astronomi ve astrofizik alanında ileri sürülen; a) Genişleyen evren anlayışı b) Termodinamiğin ikinci yasasının öngördüğü bir takım düşünceler de evrenin bir başlangıca sahip olması gerektiğini göstermektedirler.
Teleolojik Varlık delilinde 1- “Evrenin bütün unsurlarıyla insanın varlığı ile oradaki bütün varlıkların varlığına uygun olduğudur.
2- Bütün unsurlarıyla bir fiil için uygun bulunan her şey birdir ve tek bir amaca yönlendirilmiş olup, zorunlu olarak yaratılmıştır. Ve doğal olarak bu iki ilkeden evrenin yaratılmış olduğunu ve bir yaratıcısının olduğu sonucu çıkar”
Günümüzde W. Paley’ tarafından bu delil savunulmuş ve Âlemi basit, tek biçimli bir taş gibi bir varlıktan ziyade parçaları belli bir amaç için düzenlenmiş bir saate benzeten Paley bu yüzden onun açıklanmaya muhtaç olduğunu, bunun da ancak bir faille (tasarımcıyla) açıklanabileceğini fikri ileri sürülmüştür.
Ayrıca yine bu delili destekler mahiyette M. J. Behe Canlı organizmalardaki bu moleküler yapıya dikkat çeken bu alanda gözlemlenen karmaşık biyolojik sistemlerin Darwin’ci bir indirgemecilikle açıklanamayacağını savunmuştur.
Aklın sınırlarını en ince detaylarına kadar zorlayan Kant bile Tanrı’nın varlığı için ileri sürülen diğer delilleri reddettiği halde ahlâk metafiziğinin temellendirilmesi için Tanrı’nın varlığını kaçınılmaz görmüştür.Kant’a göre âlemde ‘iyi niyet’ten başka kayıtsız şartsız bir şekilde ‘iyi’ olarak adlandırılabilecek bir şey yoktur. İyi niyet ‘mutluluğa layık’ olmanın ve dolayısıyla ahlâkın vazgeçilmez koşuludur. Tabiatta her şey yasalara göre işlerken, ilkelere göre hareket etmek ancak akıl sahibi bir varlığın yapabileceği şeydir. Ona bu imkânı tanıyan da sahip olduğu iradedir.
SilKant için ‘en yüksek iyi (summum bonum)’nin gerçekleşmesi ahlâk yasasıyla belirlenmiş iradenin ‘zorunlu nesnesi’dir. Fakat ahlâk yasasının bu idealine bu dünyadaki herhangi bir insanın kavuşması söz konusu değildir. Ahlâk yasasının bu en yüksek iyinin gerçekleşmesi ideali de pratik açıdan zorunlu olduğuna göre, Kant’a göre, böyle bir şey ancak ahlâk metafiziğinin diğer iki postülası olan ruhun ölümsüzlüğü ve Tanrı’nın varlığıyla gerçekleşebilir.
Dolayısıyla, “Tanrı’nın varlığı” ahlâkın zorunlu kıldığı bir şeydir. Böylece, Kant’a göre, ancak her şeyi bilen, her şeye gücü yeten ve ahlâkî mükemmelliğe sahip bir iradenin varlığı (Tanrı) sayesinde, yani ilâhî iradenin eşliğinde en yüksek iyinin gerçekleşmesini umabiliriz. Kanta göre Tanrı’nın varlığı konusundaki inancın doğruluğu tecrübeye dayanan (teorik) bilginin konusu olamaz, böyle bir inancın dünyaya ilişkin teorik bilgimizce zorunlu olarak öngörüldüğü söylenemez. • Dolayısıyla Tanrı’nın varlığı ancak pratik aklın ahlak metafiziği bağlamında öngörmek/varsaymak zorunda olduğu bir şeydir. Bir başka deyişle, böyle bir inancın kesinliği öznel bir temele dayandığından mantıksal değil, ahlâkîdir.
Ahlâkın kaynağıyla ilgili benzer yaklaşımlara A. E. Taylor, H. Rasdall ve H. J. Newman gibi düşünürlerde de rastlanmaktadır. Bu düşünürlerde ince sorgulamalardan sonra Tanrı varlığının kesinliğine hükmetmişlerdir.
Yine farklı bir varlık delili olan dini tecrübe delilinde Gale’in işaret ettiği gibi, 1. Dinî tecrübenin gerçekten meydana geldiğinin, 2. Böyle bir tecrübenin tecrübeye konu olan varlık (Tanrı) için bir delil teşkil ettiğinin ve sonuçta 3. Tanrı’nın varlığına bu yolla inanmak için delil olduğunun bir şekilde gösterilebilmesi gerekir. Swinburne, bir rasyonellik ilkesi olarak gördüğü ‘Safdillik İlkesi’ne dayanarak dinî tecrübenin Tanrı’nın varlığı için bir delil olacağını iler sürer.
Burada yazılan ve yazılamayan pek çok delil üstün bir yaratıcının varlığını ve tekliğini dile getirmektedir. Yaratıcı fikri insana sonradan kazandırılmış bir şey değildir. Pascal'ın ifade ettiği gibi olasılık ve bahse de konu olamaz. Tanrı varlığı aklımızdan daha kesin bir gerçekliktir. Bunu kabul etsek de etmesek de bu vardır ve gün gibi apaçık ortadır. Tarihte batı dünyası yaşadığı hezeyanlardan sonra kilisenin saçmalıklarından kurtularak bunu kabul etmiş ve Allahın varlığına ve islam dinine dönmeye başlamıştır. Avrupa'daki İslamın önündeki onca baskı ve zulümlere karşı dine dönmelerin sayısını tarafsız gözle gözlemlersek ne demek istediğimiz ortaya çıkar.
Yukarıda yazılan felsefi akımlarla birlikte dünyada agnostizm ve ateizm fikri zayıflayıp -hatta yok olma sürecine girerken-, bir olan yaratıcıya dönme eğilimi artarken bizim buralarda daha yeni bulmuş gibi yeniden filizlenmeye ve sanki yeni bir öngörü gibi tekrardan parlamaya başlamıştır.adına dernekler kurulmaya ve özellikle gençlerimizin zihinleri bulandırılmaya başlanmıştır.din hakkında okumayan fazlaca bilgi öğrenmemiş gençlerimiz bu tür ateist fikirlerin doğru olduğu düşüncesi ile bunlara kapılmakta ve var olan imanlarını kaybetmektedirler.
SilYasanılan cağdaki müslümanların durumundan yola çıkarak onların davranışlarının islam dinine mal edilmesi islamı bilmemekten kaynaklanmaktadır. çatışmaların terörün savasların kaynagında islamı görmek büyük bir saygısızlıgın neticesidir. islam bütün bu zorbalıkları haksız cana ırza saldırmayı yasaklamış ve bunları teminat altına almıştır. islam afganistanda iranda yüzleri elleri kapalı burkalı kadınlardan oluşan bir görüntü değildi.islam afrika ve ortadoğuda yasanan savaş ve kandan oluşan bir görüntü de değildir.bütün bu saçmalıklar islam düşmanlarının islamı seçen binlerce milyonlarca insanı bu dinden vazgeçirmek adına yapılan suni görüntüler ve olaylardan ibarettir. bugun afrikada ve avrupada misyonerlerin yıllarca yapamadıklarını müslümanlık dini gayet kolay bir şekilde paylaşmış yardımlaşma ve sevgi mesajları ile müslümanların sayısı her gecen gün artmıştır. bu durumdan endişelenen islam düşmanları bu tür göz boyama oyunları ile islamın önüne set olabileceklerini düşünüyorlar. evet onların bir tuzagı varsa Allah'ında bir planı ve kaderi vardır.
Değerleri kardeşlerim inançsızlık düşüncesini avrupa-amerika aşalı çok oldu.bize yeni gelmiş bu sorular yıllardan beri felsefi kitaplarında yazıldı cevaplar verildi.her seferinde kaybeden inançsızlık oldu.tüm kalbimle su soruyu soruyorum.
"BEN BU DÜNYADA SADECE ŞU ANKİ HAYATI YAŞIYOR VE ÖLÜP GİDİNCE TAMAMEN YOK OLACAKSAM ALEMDEKİ HER ŞEY BİR TESADÜF VE ZORUNLULUK İCABI İSE BUNCA ÇEKİLEN ZAHMET, BUNCA YAPTIĞIM ÇALIŞTIĞIM İŞLER NİYE VAR.YAPTIĞIM İYİLİK VE KÖTÜLÜKLER NİYE VAR.TEKRAR DİRİLME VE YAŞANTIM YOKSA BEN BU DÜNYA İÇİN NEDEN BU KADAR ÇABA GÖSTERİYORUM.BU DÜNYADA BİLE KANUNA AYKIRI BİR HAREKETİN CEZASI VARSA NASIL OLUR DA BENİM FİİLLERİMİN HİÇBİR SORUMLULUĞU OLMAZ.HİNDULARIN DEDİĞİ GİBİ HAYAT SÜREKLİ BİR DEVRAN İÇİNDE DÖNÜŞ HALİNDE İSE BEN ÖLÜP ÖLÜP TEKRAR BAŞKA BEDENDE DİRİLMEYİ NEDEN YAŞAYAYIM BU BENİM BEDENİME EZİYET DEĞİL DE NEDİR.BUNA BENZER PEK ÇOK SORU SORABİLİRİM AMA EN BAŞTA DA DEDİĞİM GİBİ SORU SORMAK DEĞİL MARİFET İYİ BİR CEVAP VERİP BU CEVABI KALPTEN DİNLEMEKTİR.
iman kalp fiilidir demiştim yazımın en basında.işte Allaha iman etmek kalbin bütün serinliklerinden gelen içten bir duygudur.eğer imanınız üretilen sorularla yıkılıp gidiyorsa zaten sağlam bir imanınız yoktur demektir.ateizm adına sorulan her sorunun bir cevabı vardır.senin akılla ürettiğin soru ne kadar iyi olursa olsun senden daha zeki olan biri buna mutlaka bir cevap üretir bugün o cevap üretilmese bile yarın mutlaka o cevabı görürsün.belki de senin zamanın o cevabı görmeye yetmez ve pişmanlıklar içine dalmış bulursun kendini.
Silsevgili kardeşlerim varlığından en küçük bir süphe duymadıgım Allaha tüm kalbimle inanıyor ve inanç mutluluğunu sizlerinde tatması için bu kadar vaktimi ayırıp bu yazıyı sizlerle paylaşıyorum.kalplerimizde iman tomurcuğunu yeşertmek kolay değildir ama bir yeşerdi mi onu durmadan bir bitki gibi sulamak ve korumak gerekir aksi halde islam düşmanları tarafından ustaca hazırlanmış sorular karsısında o iman fidanı kurur gider.kalbinizin sesini dinleyin saf niyetle vereceğiniz karar sizin kalbinizin içinden vicdanınızın sesi olacaktır.
imansızlık kişiyi her defasında kor ateşi gibi yakan bir sürü soruya cevap verememekten başka bir şey değildir.imansızlık karanlık bir kuyuya düşmüş de bir şey arıyormuş gibi insanın içinde bir boşluk ifade eder.iman etmek ise çok basit fakat anlamı ve heyecanı itibariyle büyük bir olaydır. iman ettiğiniz bir şeyde yakıcı sorulara muhatap olmak içinizi endişe içinde yeme gibi evhamlardan uzaklaşırsınız.
"La ilahe illal-Allah" demeniz halinde bile kalbinizde bir ışıltı oluşacaktır. Buna inanın ve bunu düşünün.tercih sizin...
>>Yorumda en fazla 4096 karaktere izin verdiği için uzunca yazdığım yazıyı bu şekilde parça parça yazmak mecburiyetinde kaldım.23 Nisan 18:38 tarihli öncelikli diye başlayan yazımın artık son neticesidir. Sabırla okursanız içimdeki heyecanı sizde görebilirsiniz.Kalbinizde serinlik ve hoşluk oluşması dileğiyle..
Herşey insanla başlayıp insanla bitiyor Dünya üzerinden insanı çek al yani akıllı canlıyı çek geride ne rasyonellik kalır ne inanç ne din nede Tanrı. Madem herseyin var olması için akıllı bir varlık gerekir o zaman Tanrı vardır akıllıdır ve dinlerde çok çelişki olduğu için insan yapımı olduğu bir bakışta anlaşılıyor. Dinler uydurma ama Gerçek olan Tanrıdır. Tanrı var diye bize bir din göndermeside olmazsa olmazlardan değildir ama bize bir akıl göndermiş bu daha somuttur ve her alanda akılcı secavplar bulabilir. Din yoksa ahlak olmaz diye bir soru çok ahlaksızlıktır. Ahlak insanların beyninde canlanmış ve gelişmiştir ve diğer adı empati dir rasyonelde olmak zorunda değildir çünkü doğada ahlak yoktur bir meteor çarptığında milyonlarca canlı yok olabiliyorsa orada ahlaktan bahsetmek biraz abeş olur. Hatta rasyonellik gerekirse Tanrı seni yarattım öyleyse bana kul ol demeside bizim bildiğimiz ahlak kurallarına uyuşmaz bazıları bir elin olmasa ne kadar zor olur hayat Allah sana el ayak herşey vermiş der öylyse şunu şunu yapmalısın Allahı memnun etmelisin der, bu aynen fakir topluluklara yardım eden zenginlere kul köle ol demekle hiç bir fark yoktur. Tanrı yaratmıştır onu ke ndisi istediği için yapmıştır biz istedik diye değil.
SilKaldıkı biz sadece bu dümyadaki canlılardan ve insanlardan bahsediyoruz. Görülen odur ki evrende bizim sayamıyacağımız tahayyül edemeyeceğimiz kadar yaşam ve yaşam türü olmasıda muhtemel olmayı bırakın nerdeyse olmaması imkansız gibi görünüyor.
Kısaca biz kendimizi çok fazla önemsiyoruz bir tek bakteri bize göre nasıl önemsizse belkide bizler başka bir yaratığa nazaran hiç bir şeyiz! Kim kanıtlayabilir bizim çok büyük bir yaratığın tek bir hücresinde yaşamıyor olduğumuzu? ve o çok büyük yaratıkta milyarlarca yaşayanların bir teki olmadğını?
Terazi ne kadar siklet olursa olsun bize düşen daha çük düşünüüp bilginin ışığında hayal gücümüzün sınırlarını zorlamalıyız. İnsanlık 50 veya 100 milyon yıl yaşayabilirse inanın durrum çok ama çok farklı olacak. Taş devrindeki insanların düşünme kapasitesiyle bizim düşünme kapasitemizdende çok çok farklı olacak.
Ben bu inanmayanlara şimdi desem. Sana 10 gün mühlet veriyorum. Bir dizüstü bilgisayar yapacaksın. Ama kendi ilminle. Hemen derler ki; Nasıl yaparım. Benim bir bilgim yok. İlmini bilmeden yapamam derler. Yani o bilgisayar kesinlikle ve kesinlikle o işte ilim sahibi birisi tarafından yapılır derler. Kainat da öyle. Sonsuz kudreti ve ilmi olan Allah Kainatı yaratıp, dünyayı insanlara sunmuş, ve sınava tabii tutmuşsa, elbette bunun bir hesap günü olacaktır. Arkadaşlar, yapmayın etmeyin. Sonsuz cehennem azabı var işin ucunda.
YanıtlaSilhttp://www.seyrangah.tv/ bu sitede merak ettiğiniz bütün soruların cevabını bulabilirsiniz. Ya da sorularlaislamiyet.com adresine istediğiniz bütün soruları, size göre müslümanların yanıt veremeyeceği, ama cevapları çok basit soruları sorabilirsiniz. Rabbim hepinizi imanlı birer genç olarak doğru yola döndürür inşallah.
İslama göre dünyanın yaşı 7 bin yıl hadi tutmadı müseviler bile 10 bin yıl diyor. Dünya 4,5 milyar yıldır dönüyor ve dinozor kemikleri bile arkeolojik çalışmalarda bulunmuştur. Kuran bunlardan bahsetmez. Gel gelelim Adem ve Havanıza. Onların çocuklarından (ensest ilişkiden) geldiğinize inanıyorsunuz ama evrimi kabul etmek zor geliyor.
SilSizinki sadece göt korkusu ve bilimsel olarak ıspatlanan herşeye bir kılıf aramaktır. Rahat ol, dünyaya ot geldiniz saman gideceksiniz. Bak sorularlaislamiyet.com 'dan alıntı yapıyorum:
''Biz neye karar vereceksek ve ne yapacaksak, Allah ezeli ilmiyle bilmiş, öyle takdir etmiştir.''
Senin Tanrına göre biz ateist olacakmışızi o zaman ne diye Allahının yazdığı kaderi değıştirmeye çalışıyorsun?
Hem anlatırmısın neden Amazon ormanlarında yaşayan insanların islamiyetle tanışma fırsatı olmuyor? Papua Yeni Ginedekilerin islamiyetle buluşmuyor? O zaman bu insanlarda inanmadıkları için cehenneme gitmesi gerekmiyor mu? Ama doğru siz onada kılıf buldunuz -bulursunuz-.
Tanrı insanları neden sınava tabi tutsun bu ne kadar rasyonel olur? Tanrı kendi yarattığı yaratıkları sınava tabi tutmak istemesi aslında kendisinin iyi yada kötü varlıklar yaratmışlığının testi olmazmı? Tanrının yarattı hiç bir şey Tanrıdan bağımsız değilki dolayısıyle herşey onun parcası iyi isede kötü isede o yarattı. Şimdi bana özgür iradeden bahsetme artık iyice gına geldi onbin yüz elli kere söyledim saf bir özgür irade yoktur irademizi biz her alanda biz yönetmeyiz irademiz mantığımızla kıyaslar ya evet ya hayır der bu sonucuda beyin karar verme aşamasında bilinçli veya bilinçsiz etrafındaki herşeyden ve her olanak yada olanaksızlıkların etkisi altında kalır. Mesela hüzünlü bir müzik dinlerken samba yapamazsın sen irade benim yaparım dersin ama bunu anca denemek için yapabilirsin hayatın akışında normalde bunu yapman imkansızdır.
SilBen gezi olaylarında tartışmalar derinleştip dine indiği için işin kökünden halledilmesi gerektiğini düşündüm ve cahiliye döneminden başladım araştırmaya. dakika bir gol bir: sabiiler denilen putperest topluluğun 5 vakit namaz, abdest, zekat, fitre, tavaf, ellerini ay ve güneş ışığı ile dolduracak şekilde dua için el açma, hac, ramazan orucu, kurban bayramı, cuma toplantı ibadeti, ezan vs vs. islamdaki her şeyin bunlarda da mevcut olduğunu gördüm. zaten devamı kurandaki çelişkiler ile iyice pekişti.
YanıtlaSilyorumumu silmişssin anlayamadım siz her şeyi sorgulamıyormuydunuz?
YanıtlaSilbir teist olarak en sevdiğim içine hiç bir duysallıgın ve diğer ateist argumanların giremeyeceği bir görüş var kendı ınancıma göre..bunu ateist agnostik deıst yada teist arkadaslar eleştirilerini yazmalarını istiyorum benım ıcın en guzel argumanlardan biri.eleştirilerinizi mantıklı yaparsanız benı daha ileriye götüreceksiniz :)
YanıtlaSil1-bir şey var ise ya kendı özüyle vardır yada baska sebeplerle
2-bir şey başka sebeplerle var ise o sonsuz ezeli olamaz ve sonradan varlığa gelmiştir
3-her sonradan olan varlık en sonunfa mutlaka ezeli bir varlığa ihtiyac duyar
4-o zaman varlık sınıfı 2 ye ayrılır.ezeli varlıklar ve sonradan oluşan varlıklar şeklinde diyebiliriz
soruyorum o zaman sonradan olan varlıklar varlıga gelmek ıcın kendı dısında bır sebebe ıhtıyac duyarlar bu sebeb ne olabılır?
1-kendısınden önce varlığa gelen sonradan olusan bır varlık olabılır
2-birinci şıktaki sebebten önce varlığa gelen sonradan olusan bır varlık olabılır
3-ikinci şıktaki sebebten önce varlığa gelen sonradan olusan bır varlık olabılır
4
5
6
.
.
en nihayetinde ezeli bir varlıkta son bulmalıdır şekinde sonuca varıyorum
tekrar soru soruyorum peki ezeli bu varlık yada varlıklardan,sonradan olusan(ezeli olmayan) varlık sınıfı yaratılıyor(tanım gereği ezeli olmayan varlık sınıfını sonsuz gecmişte görememem gerekiyor) bu varlık ne olabılır?
buna en mantıklı cevabım tanrı olmalı seklınde
peki bu tanrı daha önce yaratmıyordu ve yaratma durumuna geldi o zaman tanrı değişmiştir.tanrı değiştiyse tanrıdaki değişimi tanrı dışında ama aynı tanrı gibi ezeli bir varlık sebeb olmuştur.peki oda degısmıstır ona kım sebeb oldu ....seklınde sonsuza kadar gidemeyız cunku sebeblerın mutlaka bır sahıbı olmalı yokluktan sebeb ortaya cıkamaz
sonuc olarak dıyorum kı eger ezelı degısen ama ıradelı bır varlık yaratmayı gerceklestırıyorsa onun sebebı olan varlıkta aynı durumda ezeli fakat en nıhayetınde bır noktada ezeli ve değişmeyen bır yapıda olmalıdır çünkü daha önce dedıgım gıbı bu sebelerin yokluktan acıga cıkması sacmalık olur bır kaynagı olmalı.en son geldıgım noktada degısen ezelı tanrı gercek tanrı degıldır mantıksal olarak degısmeyen ezelei iradeli bir varlığa zorunlu olarak ulaşıyorum.......bu benım en sevdıgım kelam imkan hudus artık ne dersenız deyın argumanum düşüncem...yorumlarınızı eleştirilerinizi beklıyorum özellikle ateist arkadaslardan
insanlar diyorki tanri, Allah, Rab yok hadi dediniz hz muhammed yalanci peki ya diger peygamber yani cok zengin olanlar var parasini son kurusuna kadar din ugrunda harcayanmi dersin insanlar mantiksal tanri diyo peki ya o mantik buna yetmiyosa yani anlamaya mesela uzayin sonunu goremedigimiz gibi yada zekamizin dusunduZ kadar olmadina falan yorum bekliyorum
YanıtlaSilyani dinden çıkman tevil usülünü bilmemenden gerçekleşti, biraz yazık olmuş sanki.
YanıtlaSil