2 Şubat 2015 Pazartesi

Leibnizci Kozmolojik Argüman

Bilindiği gibi "ilk sebep problemi" olarak bilinen kozmolojik argümanlar din felsefesinde Tanrı'nın varlığı konusunda oldukça tartışılan argümanlar arasındadır. Daha önce "Temel Kozmolojik Argüman" ve "Kelam Kozmolojik Argüman" başlıklı yazılarımda bu problemin genel ifade edilişinden söz edip onları eleştirdim; "İlk Neden Probleminin Mantıksızlığı" ve "Neden Hiçlik Yerine Bir Şey Var?" yazılarımda ise probleme atıfta bulundum. Bu yazıda kozmolojik argümanlardan Leibnizci Kozmolojik Argüman'dan söz edeceğim. Argüman, "Neden hiçlik yerine bir şey var?" sorusunun öncüllere dökülmüş halini ifade ediyor. Alexandre Pruss'un fikirlerinden yola çıkarak Leibnizci Kozmolojik Argümanı şu şekilde ifade edebiliriz: 

  • (1) Her mümkün olgunun bir açıklaması vardır. (Yeter Sebep İlkesi)
  • (2) Bütün diğer mümkün olguları içeren bir mümkün olgu vardır. (Hiçbir mümkün olgu var olmayabilirdi. Dolayısıyla neden hiçbir şey yerine mümkün olguların-varlıkların var olduğu da olumsal bir olgudur.)
  • (3) Dolayısıyla bu olgunun bir açıklaması vardır. (1'den)
  • (4) Mümkün varlıkların sonsuz geriye gidişi bu olgu için bir açıklama sunamaz.
  • (5) Dolayısıyla bir zorunlu varlık vardır.
  • (6) Eğer zorunlu varlık bilinçsiz bir varlık olsaydı evrenin kendisi de zorunlu olurdu çünkü zorunlu etkiler zorunlu sonuçları doğurur.
  • (7) Liberteryen özgür iradeli seçimler kendi kendilerini açıklayan olumsal olgulardır.
  • (8) Dolayısıyla bu zorunlu varlık liberteryen özgür iradeye sahip bir kişidir.

İlk bakışta göze çok sayiıa hata çarptığını söyleyebilirim:  

1- Öncelikle argümanın dayandığı "zorunluluk" kavramı oldukça muğlak. Mantıksal zorunluluktan mı bahsediyor yoksa fiziksel zorunluluktan mı? Eğer fiziksel zorunluluktan bahsediyorsa bizzat evrenin zorunlu varlık olduğundan bahsetmekte hiçbir problem olmaz. Eğer argümanın dayandığı zorunluluk kavramı mantıksal zorunluluksa argüman zaten ontolojik argumanın bel kemiğine tutunmuş olacaktır. Ontolojik argümanın geçerliliğini kabul etmeyip "mantıksal zorunlu bir varlığın var olması imkansızdır ve her varlığın yokluğu düşünülebilir" diyen biri için argüman hiçbir anlam ifade etmez. 
2- Her mümkün olgunun bir açıklaması olduğu halde bir bütün olarak varlığın açıklaması olmadığı düşünülebilir. Bu sebeple birinci öncül oldukça şaibeli duruyor. Her mümkün varlık kendinden önce gelen bir varlığa bağlı olarak var olsa bile bir bütün olarak varlığın başka bir zorunlu varlığa bağlı olmadığını düşünebiliriz. Yani evrendeki her parçanın bir açıklaması olduğu halde evrenin bir bütün olarak açıklamasının olmadığı savunulabilir. 
3- Argümana bir başka itiraz da hiçliğin mantıksal tutarsızlığını göstermek olabilir. Eğer hiçlik imkansızsa varlık zorunlu olacaktır. Bu durumda evren için "Evrendeki her parça daha farklı olabilirdi, evrendeki parçalardan bazıları hiç olmayabilirdi, evren bir bütün olarak farklı olabilirdi fakat bir bütün olarak hiçlik bir alternatif olamazdı. Bu sebeple evren var." denilebilir. Bu eleştirinin geçerliliği elbette hiçligin imkansızlığına dayanan argumanların geçerliliğine bağlı fakat uzun uzun tüm argümanlardan bahsetmek yerine tek bir argümandan bahsedeceğim. 
Mutlak hiçliğin mutlak olumsuzlama olduğuna dair kurulabilecek bir argüman Heidegger’in “Hiçlik hiçer, hiçlik kendini hiçecek ve varlığı oluşturacaktır” dediği paradoksal durumundan kaynaklanabilir. ‘Hiçmek’ fiilini daha önce duymadığınızı tahmin etmekteyim. Heidegger bu fiili üretirken ne kastediyordu emin değilim ama şunu söyleyebilirim ki bu fiili ‘mutlak olumsuzlama’ olarak anlamak mümkündür. Hiçmek fiilini mutlak olumsuzlama olarak alırsak ‘Hiçlik mutlak olumsuzlamadır. Hiçlik kendini de olumsuzlayacak ve kendini imkânsız hale getirecek, varlığı zorunlu kılacaktır.’ sonucuna ulaşmamız mümkün olur. Bünyamin Aloğlu, bu fikrini şu şekilde formülize etmiştir: 

1.Yokluk/Hiçlik, olumsuzlamadır. (Var olmanın, tanım olarak olumluluğunun karşıtı olarak)  
2.Mutlak hiçlik/yokluk, mutlak olumsuzlamadır. (Yokluğun 1'deki tanımı gereği; elbette mutlak varlığın/var-olmanın karşıtı olarak)  
3.Mutlak olan kavram, kendi kendisinde tanımlanır. (tanımını başka bir kavramdan alsaydı ona bağlı olarak göreli olurdu. Mutlak olmazdı.)  
4. Mutlak olan aynı zamanda kendi kendisinde tanımlandığından, tanımını kendinde içerir.  
5.Mutlak yokluk/hiçlik, tanımını kendisinde içerdiğinden tanım kendisinde de geçerlidir. (3 ve 4 gereği)  
6.Mutlak yokluk/hiçlik, tanımını kendinde içerdiğinden (4) ve mutlak olumsuzlama olduğundan (2) olumsuzlama kendi kendisinde de geçerlidir (5) ; bu bağlamda kendi kendisini de olumsuzlar.  

Sonuç olarak, “Mutlak Yokluk/Hiçlik” tanımını kendinde içerip, kendi kendini de olumsuzladığından, Mutlak yokluk/hiçlik-olmayandır. O halde bunun karşıtı olarak Varlık/Var olma zorunludur. Üstelik bu mutlak yokluğun tam karşıtı olarak hiçbir olumsuzlama içermediğinden “zorunlu var olma” niteliği varlığın özel bir sıfatında değil bizatihi kendisindedir. Hiçlik, doğası gereği imkânsızdır. 
4- Varlığın doğasından yola çıkarak varlığın zorunlu olduğunu savunmak bir diğer eleştiri olabilir. Misal belirsizlik ilkesinin varlığın doğasına ait mantıksal ve zorunlu ilke olduğunu gösterip bu ilkeden hareketle "hiçlikten varlığınn ortaya çıkışının zorunlu olduğunun" gösterilebileceğini düşünüyorum. 
Bunlara ek olarak çok sayıda eleştiri getirilebilecek olsa da şu an için bu notları düşmek yeterlidir. Gerisi yayımlanacak olan kitabım "Tanrının Alfabesi"nde...

1 yorum:

  1. expert-usa (Tanrısız Deist)4 Şubat 2015 14:57

    Kitabın ne zaman yayımlanacak? 4 yıldır bekliyorum :)

    YanıtlaSil