4 Temmuz 2014 Cuma

Tanrı ve Beyin [Çeviri]

Özet: Yeni bulgular beynin, uyarıldığı zaman mistik ya da manevi deneyimler  şeklinde yorumlanan halüsinasyonlar yaratan ve genelde “Tanrı Noktası” ya da “Tanrı Modülü” diye ifade edilen bir bölgesine işaret etmektedir. Bu “nokta” meditasyon ya da ibadet sırasında uyarılır ve epilepsi (sara) ve elektromanyetik alanlardan etkilenir. Oluşan halüsinasyonlar, odada bir şeyin varlığı ya da beden dışı deneyim gibi hisler veren mistik, manevi ve paranormal deneyimlerin sebebi olabilir. Epilepsi hastalarının durumunda bu, birçoğunun din konusunda saplantılı hale gelmesinin sebebi olabilir.  Bu uyarıyı deneyimlemiş olanlar için bu olay, bir melek ya da sevilen birisi tarafından ziyaret, dünyadışı varlıklarla karşılaşma, daha yüksek bir bilinç seviyesi ya da Tanrı tarafından ziyaret edilme gibi kendi kişisel inançlarıyla bağlantılı olarak açıklanır.

------------------------------------------------------------------------
by D. TrullEnigma
Editor: dtrull@parascope.com
------------------------------------------------------------------------------------------

Bilim insanları, felsefeciler ve ateistler, her ne kadar bu düşünce popüler olmasa da Tanrı ve maneviyatın insan zihninin yarattığı şeyler olduğu konusunda uzun süre tartıştılar. Yüzlerce yıl süren kutsal savaşlar ve ateşli dini tartışmalar sonrasında,  yaratıcının varlığı tartışması garip bir hal aldı:  en sonunda insanlık, dini inanç olgusunun tamamen kafamızın içinde olduğuna dair somut kanıtları açığa çıkarmış olabilir.

San Diego'daki California Üniversitesindeki bir grup sinirbilimci, beynin, ibadet ve manevi konulardaki düşünceler ile ilişkili  görünen bir bölgesini tanımladılar.  Deneysel olarak bulguları, genetik olarak Tanrıya inanmak üzere  programlanmış bir tür olduğumuzu öngörmektedir.

Araştırmacılar beyinle ilgili bu keşifleri, epilepsi sorunu olan belli insanların beyin yapılarıyla ilgili bir çalışma esnasında gerçekleştirdiler. Belli bir tür atak sorunundan muzdarip olan Epileptikler genelde son derece dindardır ve  anormal sıklıkta ruhani görüntüler ve takıntılardan bahsetmeleriyle bilinirler.  Teste konu olan beyinlerdeki elektriksel aktivitenin ölçümü, temporal lob içerisinde bulunan ve kişi Tanrıyı düşündüğünde alevlenen özel bir sinir merkezini işaret etti. Bahsi geçen bu bölge aynı zamanda kişilerin epilepsi krizi sırasında elektirk deşarjıyla aşırı yüklenen aynı odak noktasıydı.

Bu, beynin --“Tanrı modülü” olarak da adlandırılan,-- aslında dini inançların kendine yer edindiği bir çeşit fizyolojik mevki olan ve şimdiye kadar tanımlanamamış parçası olabilir mi?  Bu keşfi yapan biliminsanları bunun mümkün olduğuna inanıyor. Hatta epileptik vakaları, içinde kendisini aşırı dindar olarak tanımlayanların yanısıra, rasgele sıradan insanların da bulunduğu  epileptik olmayan farklı gruplarla karşılaştırdıkları daha ileri bir çalışma gerçekleştirdiler.  Kendilerine bir dizi kelime gösterilirken, deneklerin beyninin elektriksel aktiviteleri kaydedildiğinde görüldü ki, Tanrı modülü bölgesi, hem epileptiklerde, hem de dindar grupda, Tanrı ve inançla ilgili kelimelere birbirine benzer bir tepki verdi. Ateistlerin ve agnostiklerin beyin hareketlerinin monitörde düz çizgi halinde kaldığına dair bir ifade yer almasa da, güçlü inanca sahip kişiler arasındaki benzer sonuçlar etkileyici olarak kabul edildi.

Araştırma ekibi, elde edilen sonucu, Society for Neuroscience (Nöroloji Topluluğu)  konferansında "Temporal lob içerisinde dinle ilgili sinirsel bir makine bulunuyor olabilir" şeklinde açıkladı. "Bu, toplumda düzen ve kararlılık empoze edecek şekilde evrime uğramış olabilir.”

Antropologlar ve Darwin'ci teorisyenler sıklıkla dinin, diğerleriyle işbirliği yapmanın yararlı olduğu dönemde, kişinin kendine çeki düzen vermesini sağlayan bir mekanizma olarak gelişmiş olabileceği varsayımını dile getirdiler. İlk insanları kendilerinden daha büyük, daha kötü ve görünmeyen varlıklardan korkmaya başlayana kadar, silah yapma konusundaki bilgi ve becerilerini kullanarak birbirlerini vahşi manyaklar gibi katletmekten alıkoyacak çok fazla unsur mevcut değildi.  Bu tür bir adaptasyon her zaman psikolojik bir fonksiyon olarak düşünülmüştü, ama şimdi dinsel içgüdülerin kafamızın içine bir kablo bağı olduğuna dair ilk kanıta sahibiz.

Tanrı Noktası'nın keşfi, beraberinde en merak uyandırıcı muammayı da getiriyor.  Bu tam da bilimle din arasındaki tartışmanın kalbine saplanan iki tarafı keskin bir kılıç. Tavuk-yumurta sorusunu nasıl cevaplayacağınıza bağlı olarak, inançlı kitleler için iyi haber de, kötü haber de olabilecek bir sonuç ortaya çıkmış oldu ; buna göre, beynimizi Tanrı mı yarattı, yoksa Tanrıyı beynimiz mi yarattı?

"Bu çalışmalar dini deneyim ya da Tanrının gerçekliğini tartışma amacı taşımamaktadır,” diye hatırlatan Tanrı Modülünü keşfeden araştırmacılar, belli çevrelerden kendilerine karşı başlatılacak top atışını da tahmin ediyorlar.  Ve diyorlar ki "Bu çalışmalar sadece beynin konuya dahil olan bölgeleri hakkında bir açıklama sağlıyor.”

Biliminsanları her ne kadar buldukları sonuçları kabataslak ve sonuçsuz olarak tanımlasa da,  kaçınılmaz olarak Şeytana hizmet eden kafirler olarak kınanacaklar. Bununla birlikte bazı dindar inananlar da, bu buluşu Tanrı'nın büyük planının güzel ve harika bir görünüşü olarak kutsayacaklar.

Peki ne olacak? Temporal bölgede kutsal bir tapınak mı, yoksa beyin sinapslarının tesadüfi bir alevlenmesi mi? Tanrının Krallığı kafatasımızın içine hapsolmuş durumda mı, yoksa “Tanrı'yı düşünüyorum, öyleyse var” mı? Meleklerin kafasına dokunması mı, yoksa biyoloji tarafından beyni yıkanmış bir inanç mı?

Neye istiyorsanız ona inanın, ama her halukarda, bu çalışmadan ciddi mekanik bir sonuç da çıkaranların da, bunun ulvi bir amaca yönelik olduğuna inananların da muayene olması gerekir.

Çeviren: Murat Ayyıldız / Alfa Çeviri Ekibi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder