Özet: Yeni bulgular beynin, uyarıldığı zaman mistik ya da manevi
deneyimler şeklinde yorumlanan
halüsinasyonlar yaratan ve genelde “Tanrı Noktası” ya da “Tanrı Modülü” diye
ifade edilen bir bölgesine işaret etmektedir. Bu “nokta” meditasyon ya da
ibadet sırasında uyarılır ve epilepsi (sara) ve elektromanyetik alanlardan
etkilenir. Oluşan halüsinasyonlar, odada bir şeyin varlığı ya da beden dışı
deneyim gibi hisler veren mistik, manevi ve paranormal deneyimlerin sebebi
olabilir. Epilepsi hastalarının durumunda bu, birçoğunun din konusunda
saplantılı hale gelmesinin sebebi olabilir.
Bu uyarıyı deneyimlemiş olanlar için bu olay, bir melek ya da sevilen birisi
tarafından ziyaret, dünyadışı varlıklarla karşılaşma, daha yüksek bir bilinç
seviyesi ya da Tanrı tarafından ziyaret edilme gibi kendi kişisel inançlarıyla
bağlantılı olarak açıklanır.
------------------------------------------------------------------------
by D. TrullEnigma
Editor: dtrull@parascope.com
------------------------------------------------------------------------------------------
Bilim insanları, felsefeciler ve ateistler, her ne kadar bu
düşünce popüler olmasa da Tanrı ve maneviyatın insan zihninin yarattığı şeyler
olduğu konusunda uzun süre tartıştılar. Yüzlerce yıl süren kutsal savaşlar ve
ateşli dini tartışmalar sonrasında,
yaratıcının varlığı tartışması garip bir hal aldı: en sonunda insanlık, dini inanç olgusunun
tamamen kafamızın içinde olduğuna dair somut kanıtları açığa çıkarmış olabilir.
San Diego'daki California Üniversitesindeki bir grup
sinirbilimci, beynin, ibadet ve manevi konulardaki düşünceler ile ilişkili görünen bir bölgesini tanımladılar. Deneysel olarak bulguları, genetik olarak
Tanrıya inanmak üzere programlanmış bir
tür olduğumuzu öngörmektedir.
Araştırmacılar beyinle ilgili bu keşifleri, epilepsi sorunu olan
belli insanların beyin yapılarıyla ilgili bir çalışma esnasında
gerçekleştirdiler. Belli bir tür atak sorunundan muzdarip olan Epileptikler genelde
son derece dindardır ve anormal sıklıkta
ruhani görüntüler ve takıntılardan bahsetmeleriyle bilinirler. Teste konu olan beyinlerdeki elektriksel
aktivitenin ölçümü, temporal lob içerisinde bulunan ve kişi Tanrıyı
düşündüğünde alevlenen özel bir sinir merkezini işaret etti. Bahsi geçen bu
bölge aynı zamanda kişilerin epilepsi krizi sırasında elektirk deşarjıyla aşırı
yüklenen aynı odak noktasıydı.
Bu, beynin --“Tanrı modülü” olarak da adlandırılan,-- aslında
dini inançların kendine yer edindiği bir çeşit fizyolojik mevki olan ve şimdiye
kadar tanımlanamamış parçası olabilir mi?
Bu keşfi yapan biliminsanları bunun mümkün olduğuna inanıyor. Hatta
epileptik vakaları, içinde kendisini aşırı dindar olarak tanımlayanların
yanısıra, rasgele sıradan insanların da bulunduğu epileptik olmayan farklı gruplarla
karşılaştırdıkları daha ileri bir çalışma gerçekleştirdiler. Kendilerine bir dizi kelime gösterilirken,
deneklerin beyninin elektriksel aktiviteleri kaydedildiğinde görüldü ki, Tanrı
modülü bölgesi, hem epileptiklerde, hem de dindar grupda, Tanrı ve inançla
ilgili kelimelere birbirine benzer bir tepki verdi. Ateistlerin ve
agnostiklerin beyin hareketlerinin monitörde düz çizgi halinde kaldığına dair
bir ifade yer almasa da, güçlü inanca sahip kişiler arasındaki benzer sonuçlar
etkileyici olarak kabul edildi.
Araştırma ekibi, elde edilen sonucu, Society for Neuroscience
(Nöroloji Topluluğu) konferansında
"Temporal lob içerisinde dinle ilgili sinirsel bir makine bulunuyor
olabilir" şeklinde açıkladı. "Bu, toplumda düzen ve kararlılık empoze
edecek şekilde evrime uğramış olabilir.”
Antropologlar ve Darwin'ci teorisyenler sıklıkla dinin,
diğerleriyle işbirliği yapmanın yararlı olduğu dönemde, kişinin kendine çeki
düzen vermesini sağlayan bir mekanizma olarak gelişmiş olabileceği varsayımını
dile getirdiler. İlk insanları kendilerinden daha büyük, daha kötü ve
görünmeyen varlıklardan korkmaya başlayana kadar, silah yapma konusundaki bilgi
ve becerilerini kullanarak birbirlerini vahşi manyaklar gibi katletmekten
alıkoyacak çok fazla unsur mevcut değildi.
Bu tür bir adaptasyon her zaman psikolojik bir fonksiyon olarak
düşünülmüştü, ama şimdi dinsel içgüdülerin kafamızın içine bir kablo bağı
olduğuna dair ilk kanıta sahibiz.
Tanrı Noktası'nın keşfi, beraberinde en merak uyandırıcı
muammayı da getiriyor. Bu tam da bilimle
din arasındaki tartışmanın kalbine saplanan iki tarafı keskin bir kılıç.
Tavuk-yumurta sorusunu nasıl cevaplayacağınıza bağlı olarak, inançlı kitleler için
iyi haber de, kötü haber de olabilecek bir sonuç ortaya çıkmış oldu ; buna
göre, beynimizi Tanrı mı yarattı, yoksa Tanrıyı beynimiz mi yarattı?
"Bu çalışmalar dini deneyim ya da Tanrının gerçekliğini
tartışma amacı taşımamaktadır,” diye hatırlatan Tanrı Modülünü keşfeden
araştırmacılar, belli çevrelerden kendilerine karşı başlatılacak top atışını da
tahmin ediyorlar. Ve diyorlar ki
"Bu çalışmalar sadece beynin konuya dahil olan bölgeleri hakkında bir
açıklama sağlıyor.”
Biliminsanları her ne kadar buldukları sonuçları kabataslak ve
sonuçsuz olarak tanımlasa da, kaçınılmaz
olarak Şeytana hizmet eden kafirler olarak kınanacaklar. Bununla birlikte bazı
dindar inananlar da, bu buluşu Tanrı'nın büyük planının güzel ve harika bir
görünüşü olarak kutsayacaklar.
Peki ne olacak? Temporal bölgede kutsal bir tapınak mı, yoksa
beyin sinapslarının tesadüfi bir alevlenmesi mi? Tanrının Krallığı
kafatasımızın içine hapsolmuş durumda mı, yoksa “Tanrı'yı düşünüyorum, öyleyse
var” mı? Meleklerin kafasına dokunması mı, yoksa biyoloji tarafından beyni
yıkanmış bir inanç mı?
Neye istiyorsanız ona inanın, ama her halukarda, bu çalışmadan
ciddi mekanik bir sonuç da çıkaranların da, bunun ulvi bir amaca yönelik
olduğuna inananların da muayene olması gerekir.
Çeviren: Murat Ayyıldız / Alfa Çeviri Ekibi
Çevirilen Makale:
http://atheistempire.com/reference/brain/index.php
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder