Yeryüzünün Şarkısı
Milyarlarca
galaksinin içinden rastgele bir galaksi... Milyarlarca yıldız
içinden rastgele bir yıldız... Bu yıldızın çevresinde dolanan
gezegenlerden rastgele bir gezegen: Dünya... Şimdi tüm bu
galaksileri, yıldızları, gezegenleri unutup, sanki yoklarmış
gibi yerküremize bakalım. Milyarlarca yıl içinde, canlılık bir
şekilde oluştu ve şekillenmeye başladı, evrenin onlardan haberi
bile olmadan... Bir tür bunu keşfetmeye başladı ve aynı tür
içindeki farklı "bölgelerden" farklı bireyler bu
çeşitlenmeyi reddetme yoluna gitti. Peki ya yerküre ne diyor bu
reddedenlere? Kulağınızı iyi açıp dinleyin yeryüzünün
şarkısını, adete "Yanılıyorsunuz!" diye haykırıyor.
"Baksana bu bulgulara, her şey değişimi gösteriyor!"
diye haykırıyor.
Bu
haykırmayı duyduğum için kendi adıma minnettarım. Bunu bana
gösteren Darwin, Dawkins, Ünalan gibi sayısız biyologa, doğa
bilimcisine ve bilimadamına da... Gerçekten incelendiğinde, iyice
baktığınızda yeryüzünün şarkısını duyabilirsiniz,
kulaklarınızla değil, aklınızla... 7 kıtadan oluşan, her
kıtada sayısız adet ayrılmış ada ve buradaki canlılar
çeşitliliği, işte yeryüzünün bize sunduğu şarkı bu: Coğrafi
Dağılım ve Evrimle İlişkisi...
Evrimle İlişkisi Nedir?
Coğrafi
dağılım, evrimi doğrulamak için birebir yöntemlerdendir. Peki
ya bu yöntem nasıl işler, bunun üzerinde duralım. Defalarca
söylediğimiz gibi, evrim, canlılık içerisinde, çevre
şartlarının değişimi ile canlılar arasında en uygun olanın
yaşama olayıdır. Bir takım olaylar evrim sürecini
hızlandırabilir. Örneğin iklim şartlarının uzun süreli
değişmesi, farklı türler arasındaki mücadele, aynı tür
içindeki bireyler arasındaki mücadele, göçler gibi... Bu ve buna
benzer olaylar sonucunda, canlı topluluklarında belli başlı
değişimler oluşmaya başlar. Fakat en önemlilerin birinden
bahsetmedim: canlı topluluğunun birbirlerinden izole olması...
Aynı
tür içinde bir canlı topluluğu düşünün. Bu türlerin yarısı
göç eder yarısı kalırsa ve yeni oluşan farklı iki topluluk hiç
görüşemezse(çiftleşemezse) ne olur? Bu iki canlı topluluğu
farklı yönde evrimleşmeye başlar. Örneğin sadece Türkiye'de
görülen bir canlı türü alınıp Amerika kıtasının en ücra
köşelerinden bir yere yerleştirilirse ve bu canlıların doğal
yaşamdan kopmadığı düşünülürse, bu iki farklı populasyon
milyonlarca yıl sonunda çok farklı değişimler geçirmiş
olacaktır.
Daha
iyi anlamanız için şöyle bir örnek vereyim. Herhangi bir sınıfta
20 öğrenci bulunsun. Bu 20 öğrenci, rastgele iki gruba ayrılsın
ve burada bir grup matematik üzerine eğitim görürken diğer grup
coğrafya eğitimi görsün. 10 yıl sonra gelip bakıldığında
ayrılan her grup farklı şekilde gelişmiş olacaktır. 1.
gruptakiler matematik üzerinde deha olmuşken diğer gruptakiler
coğrafya manyağı haline gelmiş olacaktır. Oysa bu iki grup bir
zamanlar aynı sınıfta(aynı bölgede) idi. Belli şartlar onları
farklı sınıflara (bölgelere) ayırdı ve iki grup birbirinden
izole oldular. Bu durumda gelişimleri tamamen farklı yönlere
çekilmiş oldu. Şunu belirtmek istiyorum ki bu oldukça sorunlu bir
benzetme olsa da varolan temeli anlamak açısından iyi bir
benzetme. Aynı değildir çünkü;
- Öğrenci örneğinde gruplar belli bir eğitim alıyorlar, doğada ise olayların ne olduğu kestirilemez.
- Öğrenci örneğinde "zararlı" ve "yararlı" çeşitlenme örneği kurulamaz ve doğal seçilim gibi bir mekanizmadan bahsedilemez fakat doğadaki değişim farklı iyi ve kötü bireyler arasında gerçekleşen değişimlerdir ve bu değişimlerin seçilimidir
- Öğrenci örneğinde değişim birey üzerinde olur oysa doğal evrimde değişim bireyde değil topluluktadır.
- Öğrenci örneğinde öğrenciler özel olarak seçilimiş gibi gözükmektedir fakat doğada zeka yoktur ve bu izole olma durumu belli fiziksel şartların zorlamasıdır
Her
ne olursa olsun bu örneği kullanmayı yararlı buldum. Hiç değilse
kafanızda belli bir şekil canlandırma ihtimaliniz artacaktır.
Konumuza
geri dönelim, eğer evrim doğruysa bir türü alıp, farklı bir
bölgeye koyup milyonlarca yıl içinde iki populasyon arasındaki
farkları gözlemlersek evrimi doğrulayabiliriz. Fakat bu yol
imkansız gözüküyor, sonuçta hiç birimiz milyonlarca yıl
yaşamıyoruz. Aslına bakarsanız milyonlarca yıl yaşamamıza
imkan olmasa da buna benzer deneyler yapılabilir ve yapılmıştır.
Lenski Deneyleri tam da bu bahsettiğim olay üzerine kurulu olsa da
ve evrimi doğrulamış olsa da şimdilik dolaylı kanıtları göz
önünde bulundurmayı yeğliyorum. O halde farklı yollardan
doğrulama yöntemlerine bakıp evrimi anlayalım; Yeryüzünün
şarkısını dinleyelim...
İzole Olan Sistemler: Adalar
Bahsettiğim
gibi milyonlarca yıl süren deneyler yapamayız fakat bu tür bir
deneye de ihtiyacımız yok. Halihazırda bize coğrafi dağılımla
evrimi doğrulayabilecek bir çok sistem mevcut. Az önce bahsettiğim
izole olma durumunu en iyi gösterebilecek coğrafi bölgeler,
adalardır. Düşünün ki bir kıtadan bir kara parçası ayrılıyor.
Bu durumda ne gözlemlemeyi beklersiniz? Çok basit: bu durumda
adadaki hayvanlar, anakaradaki hayvanlardan izole olmuş olacaktır.
Bunun sonucunda ise ortama farklı şekilde uyum sağlayacak, farklı
değişimler gösterecektir. Eğer adalar ve anakara arasında veya
adalar arasında yaşayan canlılarda belli başlı küçük
değişimler görürsek bu evrimi doğrulayan güzel bir bulgu olur?
Peki ya görüyor muyuz? Kesinlikle, her baktığımızda...
Darwin'in
bu konu üzerinde topladığı bulgular ve elde ettiği veriler
oldukça ilgi çekicidir, bu sebeple onun çalışmalarından birkç
veri sunmak istiyorum. Darwin 5 yıllık HMS Beagle seyahetinde
dünyayı dolaştı ve farklı adalardan farklı canlı türleri
toplayıp inceledi. Tam da görmemiz gereken şeyi gördü ama şunu
belirteyim ki, o bunu aradığı için evrim teorisini doğru kabul
etti görüşü yanlış olur. Darwin bu bulgulardan yola çıkarak
evrim teorisini ortaya attı. Anlayacağınız evrimin temelinde bu
bulgular yatar. Fakat ben yazıda, "evrimi doğuran bulgular"
yerine "evrimi doğrulayan bulgular" demeyi tercih
ediyorum.
Bu
bulgulardan biraz bahsedecek olursak; Darwin Galapagos adalarında
çok veri topladı ve bunları inceledi. İncelendiğinde pek farklı
değillerdi fakat bizi asıl ilgilendiren küçük farklılıklar...
Adaların hepsinde dev kaplumbağalar yaşıyordu ama her adadaki
kaplumbağa biraz farklıydı. Aynı şey, yine Darwin'in gözlemlemiş
olduğu kuşlardaki küçük farklılıklarda da geçerliydi. Darwin
ispinozların adadan adaya belli başlı küçük farklılıklar
gösterdiğini gördü. Adalar birbirlerinden izole olduktan sonra,
bu kuş çeşitleri farklı yönlerde evrimleşmeye başlamıştı.
Beslenme biçimlerindeki farklılığa bağlı olarak, bu kuşların
gagaları da değişiyordu. Tıpkı evrimin öngördüğü gibi...
Sonuç
Elde
edilen tüm veriler evrimi doğrular niteliktedir. İzole sistemlerin
adım adım değişiminden, canlılardaki küçük farklılıklara
kadar... Bunu akıllı tasarım savı ile nasıl açıklayabiliriz?
Tanrı her adaya ayrı bir çeşit kaplumbağa türü çıkarmakla
neyi amaçlamaktadır? Yoksa adım adım şekillenme mi söz
konusudur? Bu savlardan hangisi bilimsel hangisi ise masal
okuyucunun "aklına" bırakıyorum. Dediğim gibi sadece aklı
kullanarak dinleyebilirsiniz şarkıyı.
Yazının
başında yeryüzünün olağan dışı şarkısından bahsettim. İşte
bu, o şarkı... Canlıların dağılımı ve buna bağlı olarak
değişimi... Yeryüzü bize bunu haykırıyor işte. Adeta "Bak
işte görmüyor musun?" diyor. Görmüyor musunuz ki tüm
olaylar evrimi doğruluyor, görmüyor musunuz ki "her şey
evrim doğru olduğu takdirde nasıl olacaksa o şekildedir",
duymuyor musunuz yeryüzünün şarkısını? Yeryüzünün şiirsel
verileri, dünyanın sunduğu sanatsal tablo gerçekten karşı
konulmaz derecede ilgi çekici. Doğa bir gerçeği haykırıyor,
duymaya hazır mısınız?
Çok iyi ve açıklayıcı. Teşekkürler Alfa.
YanıtlaSilAdam yaziyor be :)
YanıtlaSil