24 Haziran 2013 Pazartesi

Mükemmel Tasarım İddiası


Sıra geldi kusursuz tasarım iddiasını ele almaya ve bizim vereceğimiz cevaplara gelen eleştirilere göz atmaya. Bir çok kişi evrenin canlılığın ve varolan her şeyin kusursuz olduğunu düşünür ve bunu düşünmek de insanları ilahi bir gücün varlığına inanmaya iter. Bir çok kişide bu kusursuz tasarım görüşü mevcuttur. Öncelikle kusursuz ne demektir ona bakalım sonra da bir şey insana neden kusursuz gözükür onlara göz atalım:

TDK'da küçük bir arama ile mükemmel sözcüğünün anlamlarına bakalım:

1. sıfat Kusursuz
"Sesinizin tonalitesi mükemmel." - N. Hikmet
2. Tam, tamamlanmış
3. Eksiksiz
4. Olgunlaşmış
5. Çok güzel, harikulade, şahane
6. zarf Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin, şahane bir biçimde
"O, köylülerin ağzından girip burnundan çıkmayı mükemmel becerir." - S. Ertem

Bu yazıda canlılığın ve evrenin eksiksiz, tam, tamamlanmış, kusursuz olup olmadığı irdelenecek. İlk önce bir insana olaylar neden kusursuz gibi gözükür ona göz atalım evrenin ve canlılığın kusursuz olup olmadığına bakmadan önce.

Bir insan varolan varlıklara o kadar alışmıştır ki bu varlık insana kusursuz gibi gözükecektir. Mesela en basitinden bir canlıdaki işleyişe baktığımız zaman ona o kadar alışmış oluruz ki, vücudumuzdaki döngü o kadar "harikulade görünür" ki biz onun eksiksiz, kusursuz olduğunu düşünürüz. Düşünmeye başlayan ilk insan populasyonlarına da büyük ihtimalle bu olmuştur. Doğadaki döngü insanlara kusursuzluk hissi uyandırmıştır. Meyvalar tam sizin için kusursuz yaratılmış gibidir, susadığınızda yanınızda içebilecek su kaynağı nehirler vardır, her şey yaşamanıza uygun ve kusursuz tasarlanmış gibidir. Fakat derine indikçe bunun böyle olmadığını görürüz. Yani alışmışlıktan kusursuzluk derin bir yanılgı içerecektir çünkü aslında yediğimiz meyvanın işleyişine bakınca onun da kusurları eksikleri olduğunu görebiliriz örneğin kendi kendine üreyebilen bir bitkinin cinsel organı neden vardır? Bunun bir işlevi olsa bile aslında kusursuz olmadığı gerçeği değişmez. Çünkü asıl sorun bunun daha da iyi tasarlanabilecek oluşudur. Şimdi bu maddemiz için George Caplin'in mizahi bir sözünü yazıp yeni bir maddeye geçeyim:
"Hayat o kadar karmaşık değil. Uyanırsın, işe gidersin, yemek yersin, güzelce s*çarsın ve tekrar yatağa dönersin. gizem bunun neresinde? "

Daha önce görmediğimiz bir şeyin de ilk kez görüldüğü zaman onun kusursuz olduğu düşüncesine kapılınır. Göze o kadar güzel gözükecektir ki bu insanda onun mükemmel olduğu havasına kaptıracaktır. Göze güzel gözükmüştür çünkü ona alışmamışızdır. Yeni bir galaksinin keşfi ya da hiç görülmeyen bir canlı türünün mükemmel olduğunu düşünmek buna örnek olarak verilebilir.

Ve en büyük nedene gelecek olursak canlılık o kadar karmaşık o kadar birbiriyle ilintili gözükür ki bu onu kusursuz zannetmemize yol açar. Mesela gözün yapısını inceleyen biri onun bu karmaşıklığını gördüğü zaman göz kusursuzdur gibi bir görüşe kapılır. İcelendiği zaman miyop bir göz bile insana kusursuz gözükecektir çünkü oldukça karmaşıktır. Fakat bu karmaşıklığın indirgenebileceği düşünülemez. Ve bugün gözün evrimi adım adım ortaya konulmuş durumda.Ve yine belirtmek gerekirse karmaşıklık neden mükemmelliğe kanıt olamaz diye düşünürsek bunun cevabı şudur: bir organ ne kadar karmaşık ne kadar uyumlu olursa olsun bu onun tamamlanmış ve eksiksiz olduğunu göstermez. Yine gözörneğinden gidecek olursak: İlkel notilus göz fonksiyonları da oldukça karmaşıktır ve bunu gören kişi buna mükemmel eksiksiz diyecektir oysa bir memelinin gözü ondan çok daha gelişmiştir. Bu da diğerinin ne kadar karmaşık olsa da aslında eksiksiz ve mükemmel olmadığı anlamına gelir.

Düşünüldüğünde bir çok neden daha bulunabilecek olsa da genel olarak bunlardı kusursuzluk düşüncesinin nedenleri. Şu ana kadar geçen yazıda az çok bahsedilmiş olsa da aslında canlılık ve evren kusursuz mükemmel ve eksiksiz midir ona bakalım.

Öncelikle canlılığa bakacak olursak: az önce ilkel göz ve memeli göz konusunda değindiğim konuya bir kez daha değinmeyi mantıklı buluyorum. Canlılık eksiksiz değildir ve olamaz. Geçmişteki canlılara bakacak ve onların işleyişini inceleyecek olursanız canlılar sürekli bir değişim içindedir, değişim demek ise canlılığın eksiksiz yaratılmadığı anlamına gelir. Örneğin Lenski deneyinde 1988'de tek bir bakteri popülasyonuyla başlattığı çalışmanınn (20 yıl ve 30.000 bakteri kuşağı) sonucu, E. coli bakterilerinin daha
önceden taşımadıkları bir özelliği daha sonradan kazandığını gösterir. Bu da bakterilerin daha önce kusursuz, eksiksiz, tamve tamamlanmış olmadığını gösterir. Buna makro olarak da sayısız örnek verilebilir ki az önce göz örneğini vermiştim.

Bir diğer o mükemmel insan vücudu düşüncesine Ali Demirsoy'un yazısı ile cevap vermek isterim:
"Şimdilik insan soyunda adı konmuş 9.000 çeşit kalıtsal hastalığın olduğu bilinmektedir. Bir fabrika düşünün ki, herkesi kapsayacak bir tasarım hatasından değil , sadece kişilere özgü tasarım ve imalat hatasından dolayı 9.000 çeşit bozukluğu olan ürün imal ediyorsunuz ve buna da akıllı tasarım diyorsunuz. Ya akıllılığı bilmiyorsunuz ya da tasarım ne demektir onu bilmiyorsunuz. Sıkıştığınızda takdiri ilahi diyorsunuz. Bunlara kullanıldığı zaman ortaya çıkan “yaşlanmaya bağlı hastalıklar” dâhil değildir. Bu hastalıkların sayısı büyük bir olasılıkla yeni tanımlarla birlikte on binlerin üzerindedir. "

Nasıl bir mükemmellik eksiksizliktir ki sayısız hastalığa sahip olsun? Genetik hatalarla donatılmış bir vücuda sahipsiniz. Üstelik tanrının yapboz oyununa bakmak ister misinz? Önce kalıtsal bozukluk gerçekleşiyor ve DNA kopyalanırken hata oluyor. DNA daki bu hata daha sonra düzeltiliyor. Eğer gerçekten eksiksiz, tamamlanmış bir tasarım olsaydı bunun gibi bir olayın gerçekleşmemesi gerekirdi. Direkt olarak kopyalanırken bozulma yapmayan bir tasarım olabilirdi ki bu da şu an ki vücudumuzun eksiksiz olmadığı anlamına gelir.

Akıllı Tasarım konusu daha sonraki yazılarda genişçe irdeleneceğinden dolayı canlı vücudundaki kusursuzluk iddiasını burada bitirip evrendeki kusursuzlktan bahsetmek istiyorum. Bu iddiaya hemen Celal Şengör, Abdülaziz Bayındır ve Mehmet Bayraktar arasındaki konuşma ile cevap vermek istiyorum.

C.Ş:Peki bu kanunsa bir balıktan milyonlarca yumurta üretip bunun içinden sadece bir kaç tanesi yaşıyorsa,bu tesadüftür. Hiç bir düzen yoktur. Eğer bir düzen olsaydı bu kadar yaygın döl üretilmez ve bu döller içinde bu kadar çok hata yapılmazdı.
A.B: Bir düzen olmasaydı peki, siz bu bilimsel konuşmayı nasıl yapacaktınız?
C.Ş: Benim yaptığım bu bilimsel konuşma da bile o kadar hata var ki, bu da düzen olmadığını gösteriyor zaten... Bakın biz bugün bütün gezegenlerin fevkalade hareket ettiğini zannediyoruz. Etmiyorlar. Kaotik... Biz bugün zannediyoruz ki bizim bildiğimiz deterministik kurallar, fizik kuralları falan, fevkalade çalışıyor. Hayır, çalışmıyorlar. Yani bütün kainat bir keşmekeş. Bakın bu 19. yy. fiziğinin en büyük keşiflerinden biridir. Bizim bugün gördüğümüz şudur ki gezegenlerin yörüngeleri stabil (değişmez) değil... Daha sonra
Merkür'ün perihelion sorunu ortaya çıkıyor...Ve diyosunuz ki 'Yav bu düzenli bir sistem değil'

Kusursuz dediğiniz evrende gezegenler birbiriyle çarpışıyor, Gezegenlere meteorlar düşüyor.Plüton ve Neptünün yörüngelerinin kesişiyor. Bazı gezegenler birden fazla yıldız etrafında dönerken bazı gezegenler evrende başı boş dolaşıyor. Ayrıca evren sürekli değişiyor, bugün gördüğünüz yıldız yarın süpernova olacak. O halde bu onun eksiksiz bir şikilde yaratılmadığını zamanla değişeceğini gösterir.

Evrendeki neredeyse her yer (yaşam olabilecek bir kaç ender yer hariç) insan yaşamına uygun değildir. Yani bizim için eksiksiz bir şekilde yaratılmamıştır ki evrenini çindeki küçücük bir noktada her şeyin bizim için eksiksiz yaratıldığını düşünmek yanlıştır. Anlayacağınız şu an gördüğünüz evren ancak fizik kuralları ile yönetilebilecek kadar mükemmeldir ki bu da mükemmel olmadığını gösterir.

Şimdi de gelelim bu kusurlu tasarım iddialarına verilen cevapları eleştirmeye. Verilen cevaplar dindar sitelerden forumlardan videolardan alınmıştır.

>Bir şeye kusurlu diyebilmek için hangi amaçla tasarlandığına bakmak gerekir. Örneğin karşında iki tane bilgisayar düşün. Biri yazı yazmak için ideal ve yavaş işlemciye sahi olsun, diğeri oyun oynamak için ideal ve hızlı işlemciye sahip olsun. Şimdi bir gazetecinin yazı yazmak için yavaş işlemcili bilgisayarı aldığını düşünürsek 1. bilgisayar kusurlu mu olmuş oluyor?

Her iki bilgisayar da eksikli oluyor, tamamlanmamış oluyor, mükemmel olmuyor. Gerçek kusursuz,mükemmel bir tanrı tarafından yaratılacak şeyler de mükemmel olmalıdır. Bizim yaptığımız bir şeyi düşün: mesela telefon, ilk icat edildiğinde mükemmel midir? Hayır. Geliştirilmeye ihtiyacı vardır ki geliştirilmiştir de. İlk telefon ile şu an elimizde tuttuğumuz telefon arasında dağlar kadar fark var. Peki ilk telefonun hatta şu an tuttuğumuz telefonun bile kusursuz olmamasının sebebi nedir: tabiki de insanın mükemmel, kusursuz, her şeyi bilen olmayışı. Aynı şey diğer her şey için de geçerlidir ve ancak yaratıcı kusurluysa yaratılan kusurlu olur. Bu yapılan tümden gelim hatasına girmez. Ve her iki bilgisayarın eksiksiz olması için hem hızlı işlemciye sahip olmalı hem de yazı yazmak ve oyun oynamak için ideal olmalı. Aksi halde her iki bilgisayar da eksikli olur ve mükemmel olmayan bir tasarımcının elinden çıktığını gösterir. Doğal seçilim gibi...

> İnsan canına zarar veren hiç bir şey kusur değildir. Çünkü Kur'an'da Allah zaten canlarımızla imtihan edileceğimizi bildiriyor. Virüsler, hastalıklar, doğuştan bir takım engeller, depremler, tsunamiler vs. Bunların hepsi can ile imtihan edilmeyi kapsıyor.

Bu iddiaya Allah sonucunu bildiği bir sınavı neden yapıyor gibi bir cevap verilebilse de bu konuyla ilgili yazımı daha sonra geniş bir analizle sunacağım için başka türde yanıt vereyim. İnsan canına zarar veren her şey kusurdur ve insanın eksiksiz tasarlanmadığını gösterir. Burada kusur değildir yüklemi yanlıştır. Yazının başında mükemmellik tanımlandı zaten.

Asıl soruna geecek olursak tsunamiler, göktaşları, virüsler vs hepsi insan imtihanı için vardır anlamı çıkmakta fakat geçekten öyle mi? Eğer öyleyse neden aynı bakteri ve virüsler hayvanları da etkilemekte? Aynı ve benzer hastalıklara, doğuştan gelen engellere diğer canlı gruplarında da rastlanmakta ki bu da özel olarak imtihan için bu şekilde yaratılmadığını da doğanın kusurları olduğunu gösterecektir. Ve ya diğer gezegenlerde de levhada konveksiyonel hareket gerçekleşecek ve levha düzeni bozulacak bunun sonucunda da deprem olacaktır. Peki hiç kimsenin yaşamadığı gezegenlerdeki doğal afetler depremler göktaşı çarpmaları bize neyi gösterecektir? Tabi ki bunların özel olarak imtihan için varolmadığı doğanın normal kurallarının canlı yaşamına etkisi olduğunu gösterecektir. Ki zamanında dinozorların sonu da bir göktaşı çarpması ile olduğu düşünülüyor. Dinozorların da imtihanda olmadığını düşünürsek dediğimiz teyit edilmiş olacaktır. Bahsedilen iddia insan merkezciliğin bir başka kılığa bürünmüş halidir.

>Tasarlayanın amacına bakman gerekir. Örneğin ölüm kusur gibi gözükebilir fakat Kuranda 'her canlı ölümü tadacaktır' deniyor o zaman bu kusur değildir.

Bu iddia sadece neden kusursuz olmadığı iddiasına verilebilecek bir cevaptır, kusursuz olduğunu göstermez ve yazıda bahsedildiği gibi giçbir şey kusursuz değildir. Bu iddiada yapılan; neden kusursuz olmadığına dair yapılan açıklamadır. Anlatmaya çalıştığım bu iddia ile aslında insan vücudunun kusursuz,mükemmel olmadığı kabul edilir.

Şimdi iddiayı inceleyecek olursak Kur'an yazıldığı dönemde de ölüm vardı ve canlılar ölüyordu. O halde bu sonuç da çıkabilecektir burda : Tanrının insanları ölecek şekilde tasarladığından dolayı Kuranda bu yazmıyor, zaten o dönemde canlıların öleceği bilindiği için yazıyor. Ve yazıdan şu sonuç da çıkacaktır: hem kusursuz, mükemmel tasarım hem de din aynı anda yürütülemez. Çünkü din ölümden sonra bir hayat sunar ve bu da insanların öleceğini gösterir. Bir canlının ölümü onun kusursuz olmadığını gösterir, din ile beraber kusursuz tasarım iddiası aynı anda yürütülemez zaten çünkü din varsa canlı bedeninde kusur olmak zorundadır.

>Kuşların daha iyi avlanabilmesi için daha iyi gözlere ihtiyaçları vardır. Fakat anı şey insanlar için söz konusu değildir. Bu yüzden bazı hayvanların insanlardan üstün özelliklere sahip olması bir şey ifade etmez. Bunların hiç biri insanları kusurlu kılmaz.

Daha önce de bahsettiğim gibi bunlar insanın eksiksiz mükemmel kusursuz yaratılmadığını gösterir çünkü daha iyisi tasarlanabilir. Ve mükemmel tanımına uymayan bir 'tasarım'dır ki bu açıklama evrimsel olarak da açıklanabilecektir: kuşlar arasındaki doğal seçilim sürecinde daha iyi gözlere sahip olanlar yaşadı ve daha kötü gözlere sahip olanlar avlanamadığı için ölüp döl bırakamadılar ve günümüze sadece iyi görebilenlerin gözleri ulaşabildi. Canlılar bu şekilde tasarlanmadı bu şekilde gelişti. Buna dair kanıt istenebilir ki gözün evrimi konusu çok geniş bir konudur kanıt isteyenler doğal seçilimin kesin olarak kanıtlandığı ve gözlemlendiğini araştırabilirler. Yani burda da diğer canlıların şu an daha iyi görmesi onların o amaçla tasarlanmasından değil evrimsel süreçte 'daha kusurlu' olanların elenmesinden kaynaklanmaktadır. Yani yine bir kusrun,eksiğin ürünüdür.

SONUÇ:

Evrendeki hiç bir şey kusursuz olarak tasarlanmamıştır, eksiksiz ve mükemmel değildir. Eğer canlılar nesneler olaylar bize kusursuz gibi geliyorsa onu iyice araştırmamız gerekir. Yapılması gereken şey de doğayı kusursuz olarak düşünmek değil olduğu gibi kabul etmektir. Bu yazıya Önce Ergi Deniz Özsoy'un katıldığı bir televizyon programındaki konuşmasından bir kesitle ve daha sonradan Ömer Hayyam'ın dörtlüğü ile son vermek istiyorum.

"Ne mükemmeli, ne kusursuzu, ne güzeli efendim? Yakışıklı ahtapot, güzel hücre mi olur? Aaa ne güzel hücreymiş, bakın bakın, ne yakışıklı ahtapotmuş mu diyorsunuz incelerken bunları? Biyoloji böyle mi çalışılır? Olmaz..."


Ah, Tanrı dünyayı yeniden yarataydı,
Yaratırken de beni yanında tutaydı;
Derdim: “Ya benim adımı sil defterinden,
Ya da benim dilediğimce yarat dünyayı.”
Ömer Hayyam


* Bu yazıda Çağrı Mert Bakırcı'nın yazısından yararlandığım için ona sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum

18 yorum:

  1. Bilim ve ütopya dergisinde de okumuştum aynı başlıklı yazıyı , etkilendim .

    YanıtlaSil
  2. daha somut olan... edebi olmaktan kaçan ve bilimselliği ortaya çıkaran... bilim yolunu kullnarak somut verileri, çevir (acemice olmayan)yaklaşımında değil, sindirilmiş bir kalemle ele almanızı dilerim... emeğinizi taktir ve sevgiyle karşılıyor, daha olgun ve dik duruşla oluşturulmuş makaleler bekliyorum. Sayılar.
    X-pi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mükemmel Tasarım İddiasıyla ilgili bu başlangıç yazısıydı yakında Evrimsel Oluşum ve Akıllı Tasarımın geniş bir şekilde bilimsel verilerle irdelendiği bir yazı paylaşılacak

      Sil
  3. Yazı çok başarılı olmuş. İşin aslı kusursuz ve mükemmel sözcükleri insanın abartma yetisinden türemiş sözcüklerdir. Herkese göre mükemmel olan bir şey yoktur kanaatindeyim.

    YanıtlaSil
  4. ince güzel noktalara değinmişsin, ama daha etkili olabilirdi.

    YanıtlaSil
  5. çok önemli bir yazı ve içinde çok önemli bilgiler var. bunları okuyup hem bilgi tazeleyip hem de boş zamanımı dolduruyorum saol alfa

    YanıtlaSil
  6. alfa sen müthişsin seni yazmaya başladığın günden beri okuyorum seni anlatıyorum herkese sana hayranım mükemmel yazıların var sen benim aklımda olan kusursuz adamsın ve en büyük hayallerim arasına artık senin gerçek kimliğini öğrenmeyi koydum umarım birgün olur yazmaya devam :)

    YanıtlaSil
  7. Saçma yuzeysel gitmissin o demiş bu demiş lafi yuvarlayip yuvarlayip durmussun bi arkadasimin önerisi üzerine okudum kaideye alinacak biseyin yok

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüzeysel girdiğim doğru bunu özel olarak böyl yaptım çünkü bu basit bir konu değil, bunun devamı niteliğindeki yazılar detaylı bir şekilde blogta işlenecek

      Sil
    2. Kaideye almak???

      Sil
  8. ben bir deistim ama sizin bu yazdıklarınızdan sonra işi bir kez daha gözden geçirmeye karar verdim. çok iyi noktalara değiniyosun. okuduklarımın arasında bir tane bile akla uymayan cümln yok tebrikler. yazmaya devam edin ki biz daha da aydınlanalım

    YanıtlaSil
  9. Oldukça güzel bir paylaşım olmuş bu yüzden sizi tebrik ederim ancak insanlara kursuzu anlatmaya çalışarak sadece düşünen insanlardaki tabuyu yıkabiliyorsunuz ince ve daha güçlü bir dil kullanılırsa daha etkili olabilir ama gerçektende güzel ve ince bir çalışma olmuş Tebrikler "ALFA"



    BilinçAltı'

    YanıtlaSil
  10. Alfa bravo ellerine sağlık. Bir de şu teistlerin manipüle ettikleri "raslantısal"(=random) ve "kaotik" kelimelerini de inceleyebilir misin? Severek takip ediyoruz :)

    YanıtlaSil
  11. Okudum ama hala soru kalmadi degil. Benim soylemek istedigim eger ben hasta olmaktan veya ôlmekten zevk alicak olsaydim bu benim icin bir kusur sayilabilirmiydi? Veya sağir kör dilsiz dokunma duyulari doğuştan olmayan biri kendinin kusurlu olduğunu anlayabilirmiydi? Tamam dunya tabiki kusurlu ama işleyen sistemi farkli bi acidan gorup bunlarin kusur olmadigini anlama imkanimiz olsa belkide kusur olduklarini dusunmicektik... Aslinda yeni cikan telefona bakinca eskisi kusurlu geliyorsa daha yenisi daha iyi olabilecektir bu sayede mukemmel diye bi kavramin olamiyacagi mi ortaya cikiyor? Dunya kusursuz ve mukemmel olsaydi nasil biyer olabilirdi ki bi dusunsenize bir insan sonsuz sey dusunebilir... Kusursuz ve mukemmel diye bi kavram olamiyacak ise bu da tanrinin olmayisini ya da bu kusursuzu aslinda insanin kendi beyninin dusundugunu yani tanriyi da insanin urettigi bisey oldugunu mu ortaya koyar? Sonuc olarak tam olarak cevap alamadik kurana verdiginiz cevaplar yakin olmus ama benim soylemek istedigim tam o degil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. >Benim soylemek istedigim eger ben hasta olmaktan veya ôlmekten zevk alicak olsaydim bu benim icin bir kusur sayilabilirmiydi?

      mükemmelin tanımı kusursuz,eksiksizdir. Sırf böyle bir soru sorulmaması için mükemmelin tanımını verdim. Senin hasta olmanın sana zevk vermesi kesinlikle göreceli bir şey fakat bir sistemin mükemmel olup olmayışı göreceli bir şey değil. Hasta olmak sana göre güzel olabilir ama 'sana göre' mükemmel olamaz. Çünkü eksiklisindir, henüz tamamlanmış bir sisteme sahip değilsindir ve mükemmel bir şey asla var olamaz.

      Umarım açıklayıcı olabilmişimdir

      Sil
  12. çoktandır bu kadar uzun bi yazı okumamıştım teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  13. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil