Sıra
geldi kusursuz tasarım iddiasını ele almaya ve bizim vereceğimiz
cevaplara gelen eleştirilere göz atmaya. Bir çok kişi evrenin
canlılığın ve varolan her şeyin kusursuz olduğunu düşünür
ve bunu düşünmek de insanları ilahi bir gücün varlığına
inanmaya iter. Bir çok kişide bu kusursuz tasarım görüşü
mevcuttur. Öncelikle kusursuz ne demektir ona bakalım sonra da bir
şey insana neden kusursuz gözükür onlara göz atalım:
TDK'da
küçük bir arama ile mükemmel sözcüğünün anlamlarına
bakalım:
1. sıfat Kusursuz
"Sesinizin tonalitesi mükemmel." - N. Hikmet |
2. Tam,
tamamlanmış
|
3. Eksiksiz
|
4. Olgunlaşmış
|
5. Çok
güzel, harikulade, şahane
|
6. zarf Eksiksiz,
kusursuz, tam, yetkin, şahane bir biçimde
"O, köylülerin ağzından girip burnundan çıkmayı mükemmel becerir." - S. Ertem |
Bu
yazıda canlılığın ve evrenin eksiksiz, tam, tamamlanmış,
kusursuz olup olmadığı irdelenecek. İlk önce bir insana olaylar
neden kusursuz gibi gözükür ona göz atalım evrenin ve canlılığın
kusursuz olup olmadığına bakmadan önce.
Bir
insan varolan varlıklara o kadar alışmıştır ki bu varlık
insana kusursuz gibi gözükecektir. Mesela en basitinden bir
canlıdaki işleyişe baktığımız zaman ona o kadar alışmış
oluruz ki, vücudumuzdaki döngü o kadar "harikulade görünür"
ki biz onun eksiksiz, kusursuz olduğunu düşünürüz. Düşünmeye
başlayan ilk insan populasyonlarına da büyük ihtimalle bu
olmuştur. Doğadaki döngü insanlara kusursuzluk hissi
uyandırmıştır. Meyvalar tam sizin için kusursuz yaratılmış
gibidir, susadığınızda yanınızda içebilecek su kaynağı
nehirler vardır, her şey yaşamanıza uygun ve kusursuz tasarlanmış
gibidir. Fakat derine indikçe bunun böyle olmadığını görürüz.
Yani alışmışlıktan kusursuzluk derin bir yanılgı içerecektir
çünkü aslında yediğimiz meyvanın işleyişine bakınca onun da
kusurları eksikleri olduğunu görebiliriz örneğin kendi kendine
üreyebilen bir bitkinin cinsel organı neden vardır? Bunun bir
işlevi olsa bile aslında kusursuz olmadığı gerçeği değişmez.
Çünkü asıl sorun bunun daha da iyi tasarlanabilecek oluşudur.
Şimdi bu maddemiz için George Caplin'in mizahi bir sözünü yazıp
yeni bir maddeye geçeyim:
"Hayat
o kadar karmaşık değil. Uyanırsın, işe gidersin, yemek yersin,
güzelce s*çarsın ve tekrar yatağa dönersin. gizem bunun
neresinde? "
Daha
önce görmediğimiz bir şeyin de ilk kez görüldüğü zaman onun
kusursuz olduğu düşüncesine kapılınır. Göze o kadar güzel
gözükecektir ki bu insanda onun mükemmel olduğu havasına
kaptıracaktır. Göze güzel gözükmüştür çünkü ona
alışmamışızdır. Yeni bir galaksinin keşfi ya da hiç
görülmeyen bir canlı türünün mükemmel olduğunu düşünmek
buna örnek olarak verilebilir.
Ve
en büyük nedene gelecek olursak canlılık o kadar karmaşık o
kadar birbiriyle ilintili gözükür ki bu onu kusursuz zannetmemize
yol açar. Mesela gözün yapısını inceleyen biri onun bu
karmaşıklığını gördüğü zaman göz kusursuzdur gibi bir
görüşe kapılır. İcelendiği zaman miyop bir göz bile insana
kusursuz gözükecektir çünkü oldukça karmaşıktır. Fakat bu
karmaşıklığın indirgenebileceği düşünülemez. Ve bugün
gözün evrimi adım adım ortaya konulmuş durumda.Ve yine belirtmek
gerekirse karmaşıklık neden mükemmelliğe kanıt olamaz diye
düşünürsek bunun cevabı şudur: bir organ ne kadar karmaşık ne
kadar uyumlu olursa olsun bu onun tamamlanmış ve eksiksiz olduğunu
göstermez. Yine gözörneğinden gidecek olursak: İlkel
notilus
göz
fonksiyonları
da oldukça karmaşıktır ve bunu gören kişi buna mükemmel
eksiksiz diyecektir oysa bir memelinin gözü ondan çok daha
gelişmiştir. Bu da diğerinin ne kadar karmaşık olsa da aslında
eksiksiz ve mükemmel olmadığı anlamına gelir.
Düşünüldüğünde
bir çok neden daha bulunabilecek olsa da genel olarak bunlardı
kusursuzluk düşüncesinin nedenleri. Şu ana kadar geçen yazıda
az çok bahsedilmiş olsa da aslında canlılık ve evren kusursuz
mükemmel ve eksiksiz midir ona bakalım.
Öncelikle
canlılığa bakacak olursak: az önce ilkel göz ve memeli göz
konusunda değindiğim konuya bir kez daha değinmeyi mantıklı
buluyorum. Canlılık eksiksiz değildir ve olamaz. Geçmişteki
canlılara bakacak ve onların işleyişini inceleyecek olursanız
canlılar sürekli bir değişim içindedir, değişim demek ise
canlılığın eksiksiz yaratılmadığı anlamına gelir. Örneğin
Lenski deneyinde 1988'de
tek bir bakteri popülasyonuyla başlattığı çalışmanınn
(20 yıl ve 30.000 bakteri kuşağı) sonucu, E. coli bakterilerinin
daha
önceden taşımadıkları bir özelliği daha sonradan kazandığını gösterir. Bu da bakterilerin daha önce kusursuz, eksiksiz, tamve tamamlanmış olmadığını gösterir. Buna makro olarak da sayısız örnek verilebilir ki az önce göz örneğini vermiştim.
önceden taşımadıkları bir özelliği daha sonradan kazandığını gösterir. Bu da bakterilerin daha önce kusursuz, eksiksiz, tamve tamamlanmış olmadığını gösterir. Buna makro olarak da sayısız örnek verilebilir ki az önce göz örneğini vermiştim.
Bir
diğer o mükemmel insan vücudu düşüncesine Ali Demirsoy'un
yazısı ile cevap vermek isterim:
"Şimdilik
insan soyunda adı konmuş 9.000 çeşit kalıtsal hastalığın
olduğu bilinmektedir. Bir fabrika düşünün ki, herkesi kapsayacak
bir tasarım hatasından değil , sadece kişilere özgü tasarım ve
imalat hatasından dolayı 9.000 çeşit bozukluğu olan ürün imal
ediyorsunuz ve buna da akıllı tasarım diyorsunuz. Ya akıllılığı
bilmiyorsunuz ya da tasarım ne demektir onu bilmiyorsunuz.
Sıkıştığınızda takdiri ilahi diyorsunuz. Bunlara kullanıldığı
zaman ortaya çıkan “yaşlanmaya bağlı hastalıklar” dâhil
değildir. Bu hastalıkların sayısı büyük bir olasılıkla yeni
tanımlarla birlikte on binlerin üzerindedir.
"
Nasıl
bir mükemmellik eksiksizliktir ki sayısız hastalığa sahip olsun?
Genetik hatalarla donatılmış bir vücuda sahipsiniz. Üstelik
tanrının yapboz oyununa bakmak ister misinz? Önce kalıtsal
bozukluk gerçekleşiyor ve DNA kopyalanırken hata oluyor. DNA daki
bu hata daha sonra düzeltiliyor. Eğer gerçekten eksiksiz,
tamamlanmış bir tasarım olsaydı bunun gibi bir olayın
gerçekleşmemesi gerekirdi. Direkt olarak kopyalanırken bozulma
yapmayan bir tasarım olabilirdi ki bu da şu an ki vücudumuzun
eksiksiz olmadığı anlamına gelir.
Akıllı
Tasarım konusu daha sonraki yazılarda genişçe irdeleneceğinden
dolayı canlı vücudundaki kusursuzluk iddiasını burada bitirip
evrendeki kusursuzlktan bahsetmek istiyorum. Bu iddiaya hemen Celal
Şengör, Abdülaziz Bayındır ve Mehmet Bayraktar arasındaki
konuşma ile cevap vermek istiyorum.
C.Ş:Peki
bu kanunsa bir balıktan milyonlarca yumurta üretip bunun içinden
sadece bir kaç tanesi yaşıyorsa,bu tesadüftür. Hiç bir düzen
yoktur. Eğer bir düzen olsaydı bu kadar yaygın döl üretilmez ve
bu döller içinde bu kadar çok hata yapılmazdı.
A.B:
Bir düzen olmasaydı peki, siz bu bilimsel konuşmayı nasıl
yapacaktınız?
C.Ş:
Benim yaptığım bu bilimsel konuşma da bile o kadar hata var ki,
bu da düzen olmadığını gösteriyor zaten... Bakın biz bugün
bütün gezegenlerin fevkalade hareket ettiğini zannediyoruz.
Etmiyorlar. Kaotik... Biz bugün zannediyoruz ki bizim bildiğimiz
deterministik kurallar, fizik kuralları falan, fevkalade çalışıyor.
Hayır, çalışmıyorlar. Yani bütün kainat bir keşmekeş. Bakın
bu 19. yy. fiziğinin en büyük keşiflerinden biridir. Bizim bugün
gördüğümüz şudur ki gezegenlerin yörüngeleri stabil
(değişmez) değil... Daha sonra
Merkür'ün
perihelion sorunu ortaya çıkıyor...Ve diyosunuz ki 'Yav bu düzenli
bir sistem değil'
Kusursuz
dediğiniz evrende gezegenler birbiriyle çarpışıyor, Gezegenlere
meteorlar düşüyor.Plüton ve Neptünün yörüngelerinin
kesişiyor.
Bazı gezegenler birden fazla yıldız etrafında dönerken bazı
gezegenler evrende başı boş dolaşıyor. Ayrıca evren sürekli
değişiyor, bugün gördüğünüz yıldız yarın süpernova
olacak. O halde bu onun eksiksiz bir şikilde yaratılmadığını
zamanla değişeceğini gösterir.
Evrendeki
neredeyse her yer (yaşam olabilecek bir kaç ender yer hariç) insan
yaşamına uygun değildir. Yani bizim için eksiksiz bir şekilde
yaratılmamıştır ki evrenini çindeki küçücük bir noktada her
şeyin bizim için eksiksiz yaratıldığını düşünmek yanlıştır.
Anlayacağınız şu an gördüğünüz evren ancak fizik kuralları
ile yönetilebilecek kadar mükemmeldir ki bu da mükemmel olmadığını
gösterir.
Şimdi
de gelelim bu kusurlu tasarım iddialarına verilen cevapları
eleştirmeye. Verilen cevaplar dindar sitelerden forumlardan
videolardan alınmıştır.
>Bir
şeye kusurlu diyebilmek için hangi amaçla tasarlandığına bakmak
gerekir. Örneğin karşında iki tane bilgisayar düşün. Biri yazı
yazmak için ideal ve yavaş işlemciye sahi olsun, diğeri oyun
oynamak için ideal ve hızlı işlemciye sahip olsun. Şimdi bir
gazetecinin yazı yazmak için yavaş işlemcili bilgisayarı
aldığını düşünürsek 1. bilgisayar kusurlu mu olmuş oluyor?
Her
iki bilgisayar da eksikli oluyor, tamamlanmamış oluyor, mükemmel
olmuyor. Gerçek kusursuz,mükemmel bir tanrı tarafından
yaratılacak şeyler de mükemmel olmalıdır. Bizim
yaptığımız bir şeyi düşün: mesela telefon, ilk icat
edildiğinde mükemmel midir? Hayır. Geliştirilmeye ihtiyacı
vardır ki geliştirilmiştir de. İlk telefon ile şu an elimizde
tuttuğumuz telefon arasında dağlar kadar fark var. Peki ilk
telefonun hatta şu an tuttuğumuz telefonun bile kusursuz
olmamasının sebebi nedir: tabiki de insanın mükemmel, kusursuz,
her şeyi bilen olmayışı. Aynı şey diğer her şey için de
geçerlidir ve ancak yaratıcı kusurluysa yaratılan kusurlu olur.
Bu yapılan tümden gelim hatasına girmez. Ve her iki bilgisayarın
eksiksiz olması için hem hızlı işlemciye sahip olmalı hem de
yazı yazmak ve oyun oynamak için ideal olmalı. Aksi halde her iki
bilgisayar da eksikli olur ve mükemmel olmayan bir tasarımcının
elinden çıktığını gösterir. Doğal seçilim gibi...
>
İnsan
canına zarar veren hiç bir şey kusur değildir. Çünkü Kur'an'da
Allah zaten canlarımızla imtihan edileceğimizi bildiriyor.
Virüsler, hastalıklar, doğuştan bir takım engeller, depremler,
tsunamiler vs. Bunların hepsi can ile imtihan edilmeyi kapsıyor.
Bu
iddiaya Allah sonucunu bildiği bir sınavı neden yapıyor gibi bir
cevap verilebilse de bu konuyla ilgili yazımı daha sonra geniş bir
analizle sunacağım için başka türde yanıt vereyim. İnsan
canına zarar veren her şey kusurdur ve insanın eksiksiz
tasarlanmadığını gösterir. Burada kusur değildir yüklemi
yanlıştır. Yazının başında mükemmellik tanımlandı zaten.
Asıl
soruna geecek olursak tsunamiler, göktaşları, virüsler vs hepsi
insan imtihanı için vardır anlamı çıkmakta fakat geçekten öyle
mi? Eğer öyleyse neden aynı bakteri ve virüsler hayvanları da
etkilemekte? Aynı ve benzer hastalıklara, doğuştan gelen
engellere diğer canlı gruplarında da rastlanmakta ki bu da özel
olarak imtihan için bu şekilde yaratılmadığını da doğanın
kusurları olduğunu gösterecektir. Ve ya diğer gezegenlerde de
levhada konveksiyonel hareket gerçekleşecek ve levha düzeni
bozulacak bunun sonucunda da deprem olacaktır. Peki hiç kimsenin
yaşamadığı gezegenlerdeki doğal afetler depremler göktaşı
çarpmaları bize neyi gösterecektir? Tabi ki bunların özel olarak
imtihan için varolmadığı doğanın normal kurallarının canlı
yaşamına etkisi olduğunu gösterecektir. Ki zamanında
dinozorların sonu da bir göktaşı çarpması ile olduğu
düşünülüyor. Dinozorların da imtihanda olmadığını
düşünürsek dediğimiz teyit edilmiş olacaktır. Bahsedilen iddia
insan merkezciliğin bir başka kılığa bürünmüş halidir.
>Tasarlayanın
amacına bakman gerekir. Örneğin ölüm kusur gibi gözükebilir
fakat Kuranda 'her canlı ölümü tadacaktır' deniyor o zaman bu
kusur değildir.
Bu
iddia sadece neden kusursuz olmadığı iddiasına verilebilecek bir
cevaptır, kusursuz olduğunu göstermez ve yazıda bahsedildiği
gibi giçbir şey kusursuz değildir. Bu iddiada yapılan; neden
kusursuz olmadığına dair yapılan açıklamadır. Anlatmaya
çalıştığım bu iddia ile aslında insan vücudunun
kusursuz,mükemmel olmadığı kabul edilir.
Şimdi
iddiayı inceleyecek olursak Kur'an yazıldığı dönemde de ölüm
vardı ve canlılar ölüyordu. O halde bu sonuç da çıkabilecektir
burda : Tanrının insanları ölecek şekilde tasarladığından
dolayı Kuranda bu yazmıyor, zaten o dönemde canlıların öleceği
bilindiği için yazıyor. Ve yazıdan şu sonuç da çıkacaktır:
hem kusursuz, mükemmel tasarım hem de din aynı anda yürütülemez.
Çünkü din ölümden sonra bir hayat sunar ve bu da insanların
öleceğini gösterir. Bir canlının ölümü onun kusursuz
olmadığını gösterir, din ile beraber kusursuz tasarım iddiası
aynı anda yürütülemez zaten çünkü din varsa canlı bedeninde
kusur olmak zorundadır.
>Kuşların
daha iyi avlanabilmesi için daha iyi gözlere ihtiyaçları vardır.
Fakat anı şey insanlar için söz konusu değildir. Bu yüzden bazı
hayvanların insanlardan üstün özelliklere sahip olması bir şey
ifade etmez. Bunların hiç biri insanları kusurlu kılmaz.
Daha
önce de bahsettiğim gibi bunlar insanın eksiksiz mükemmel
kusursuz yaratılmadığını gösterir çünkü daha iyisi
tasarlanabilir. Ve mükemmel tanımına uymayan bir 'tasarım'dır ki
bu açıklama evrimsel olarak da açıklanabilecektir: kuşlar
arasındaki doğal seçilim sürecinde daha iyi gözlere sahip
olanlar yaşadı ve daha kötü gözlere sahip olanlar avlanamadığı
için ölüp döl bırakamadılar ve günümüze sadece iyi
görebilenlerin gözleri ulaşabildi. Canlılar bu şekilde
tasarlanmadı bu şekilde gelişti. Buna dair kanıt istenebilir ki
gözün evrimi konusu çok geniş bir konudur kanıt isteyenler doğal
seçilimin kesin olarak kanıtlandığı ve gözlemlendiğini
araştırabilirler. Yani burda da diğer canlıların şu an daha iyi
görmesi onların o amaçla tasarlanmasından değil evrimsel süreçte
'daha kusurlu' olanların elenmesinden kaynaklanmaktadır. Yani yine
bir kusrun,eksiğin ürünüdür.
SONUÇ:
Evrendeki
hiç bir şey kusursuz olarak tasarlanmamıştır, eksiksiz ve
mükemmel değildir. Eğer canlılar nesneler olaylar bize kusursuz
gibi geliyorsa onu iyice araştırmamız gerekir. Yapılması gereken
şey de doğayı kusursuz olarak düşünmek değil olduğu gibi
kabul etmektir. Bu yazıya Önce Ergi Deniz Özsoy'un katıldığı
bir televizyon programındaki konuşmasından bir kesitle ve daha
sonradan Ömer Hayyam'ın dörtlüğü ile son vermek istiyorum.
"Ne
mükemmeli, ne kusursuzu, ne güzeli efendim? Yakışıklı ahtapot,
güzel hücre mi olur? Aaa ne güzel hücreymiş, bakın bakın, ne
yakışıklı ahtapotmuş mu diyorsunuz incelerken bunları? Biyoloji
böyle mi çalışılır? Olmaz..."
Ah,
Tanrı dünyayı yeniden yarataydı,
Yaratırken de beni yanında tutaydı;
Derdim: “Ya benim adımı sil defterinden,
Ya da benim dilediğimce yarat dünyayı.”
Ömer Hayyam
Yaratırken de beni yanında tutaydı;
Derdim: “Ya benim adımı sil defterinden,
Ya da benim dilediğimce yarat dünyayı.”
Ömer Hayyam
*
Bu yazıda Çağrı Mert Bakırcı'nın yazısından yararlandığım
için ona sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum
Bilim ve ütopya dergisinde de okumuştum aynı başlıklı yazıyı , etkilendim .
YanıtlaSildaha somut olan... edebi olmaktan kaçan ve bilimselliği ortaya çıkaran... bilim yolunu kullnarak somut verileri, çevir (acemice olmayan)yaklaşımında değil, sindirilmiş bir kalemle ele almanızı dilerim... emeğinizi taktir ve sevgiyle karşılıyor, daha olgun ve dik duruşla oluşturulmuş makaleler bekliyorum. Sayılar.
YanıtlaSilX-pi...
Mükemmel Tasarım İddiasıyla ilgili bu başlangıç yazısıydı yakında Evrimsel Oluşum ve Akıllı Tasarımın geniş bir şekilde bilimsel verilerle irdelendiği bir yazı paylaşılacak
SilYazı çok başarılı olmuş. İşin aslı kusursuz ve mükemmel sözcükleri insanın abartma yetisinden türemiş sözcüklerdir. Herkese göre mükemmel olan bir şey yoktur kanaatindeyim.
YanıtlaSilellerine sağlık alfa
YanıtlaSilince güzel noktalara değinmişsin, ama daha etkili olabilirdi.
YanıtlaSilçok önemli bir yazı ve içinde çok önemli bilgiler var. bunları okuyup hem bilgi tazeleyip hem de boş zamanımı dolduruyorum saol alfa
YanıtlaSilalfa sen müthişsin seni yazmaya başladığın günden beri okuyorum seni anlatıyorum herkese sana hayranım mükemmel yazıların var sen benim aklımda olan kusursuz adamsın ve en büyük hayallerim arasına artık senin gerçek kimliğini öğrenmeyi koydum umarım birgün olur yazmaya devam :)
YanıtlaSilSaçma yuzeysel gitmissin o demiş bu demiş lafi yuvarlayip yuvarlayip durmussun bi arkadasimin önerisi üzerine okudum kaideye alinacak biseyin yok
YanıtlaSilYüzeysel girdiğim doğru bunu özel olarak böyl yaptım çünkü bu basit bir konu değil, bunun devamı niteliğindeki yazılar detaylı bir şekilde blogta işlenecek
SilKaideye almak???
Silben bir deistim ama sizin bu yazdıklarınızdan sonra işi bir kez daha gözden geçirmeye karar verdim. çok iyi noktalara değiniyosun. okuduklarımın arasında bir tane bile akla uymayan cümln yok tebrikler. yazmaya devam edin ki biz daha da aydınlanalım
YanıtlaSilOldukça güzel bir paylaşım olmuş bu yüzden sizi tebrik ederim ancak insanlara kursuzu anlatmaya çalışarak sadece düşünen insanlardaki tabuyu yıkabiliyorsunuz ince ve daha güçlü bir dil kullanılırsa daha etkili olabilir ama gerçektende güzel ve ince bir çalışma olmuş Tebrikler "ALFA"
YanıtlaSilBilinçAltı'
Alfa bravo ellerine sağlık. Bir de şu teistlerin manipüle ettikleri "raslantısal"(=random) ve "kaotik" kelimelerini de inceleyebilir misin? Severek takip ediyoruz :)
YanıtlaSilOkudum ama hala soru kalmadi degil. Benim soylemek istedigim eger ben hasta olmaktan veya ôlmekten zevk alicak olsaydim bu benim icin bir kusur sayilabilirmiydi? Veya sağir kör dilsiz dokunma duyulari doğuştan olmayan biri kendinin kusurlu olduğunu anlayabilirmiydi? Tamam dunya tabiki kusurlu ama işleyen sistemi farkli bi acidan gorup bunlarin kusur olmadigini anlama imkanimiz olsa belkide kusur olduklarini dusunmicektik... Aslinda yeni cikan telefona bakinca eskisi kusurlu geliyorsa daha yenisi daha iyi olabilecektir bu sayede mukemmel diye bi kavramin olamiyacagi mi ortaya cikiyor? Dunya kusursuz ve mukemmel olsaydi nasil biyer olabilirdi ki bi dusunsenize bir insan sonsuz sey dusunebilir... Kusursuz ve mukemmel diye bi kavram olamiyacak ise bu da tanrinin olmayisini ya da bu kusursuzu aslinda insanin kendi beyninin dusundugunu yani tanriyi da insanin urettigi bisey oldugunu mu ortaya koyar? Sonuc olarak tam olarak cevap alamadik kurana verdiginiz cevaplar yakin olmus ama benim soylemek istedigim tam o degil
YanıtlaSil>Benim soylemek istedigim eger ben hasta olmaktan veya ôlmekten zevk alicak olsaydim bu benim icin bir kusur sayilabilirmiydi?
Silmükemmelin tanımı kusursuz,eksiksizdir. Sırf böyle bir soru sorulmaması için mükemmelin tanımını verdim. Senin hasta olmanın sana zevk vermesi kesinlikle göreceli bir şey fakat bir sistemin mükemmel olup olmayışı göreceli bir şey değil. Hasta olmak sana göre güzel olabilir ama 'sana göre' mükemmel olamaz. Çünkü eksiklisindir, henüz tamamlanmış bir sisteme sahip değilsindir ve mükemmel bir şey asla var olamaz.
Umarım açıklayıcı olabilmişimdir
çoktandır bu kadar uzun bi yazı okumamıştım teşekkür ederim :)
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil