1 Temmuz 2014 Salı

Dünyanın Geoit Şekli ve Kuran

Mucize İddiasının Geçtiği Ayet: Ardından yeri düzenleyip döşedi. (Naziat Suresi, 30)

Mucize İddiası: Ayetin Arapçasında geçen “dahv” kelimesinin köklerinden türetilen kelimeler “yuvarlaklık” ifade etmekte, “devekuşu yumurtası” gibi anlamlara gelmektedir. Bu yüzden yukarıdaki ayeti “Yeryüzüne devekuşu yumurtasının şeklinin verildiği” anlamında algılayanlar da olmuştur. (…)Devekuşlarının o dönemde Arap yarımadasında bolca bulunması, Kuran ayetlerinin indiği dönemde insanların bu yumurtayı ellerine alıp incelemelerine ve Dünya’nın şeklini hayallerinde canlandırmalarına imkan vermektedir. Dünya gibi geoit olan bu yumurtanın şekli, ayetin işaretindeki inceliği ortaya koymaktadır.

Bilinme İmkânı ve Akıl Yürütme: Her şeyden önce, böyle bir ayetin o dönemde bilinme imkânı bir yana mucize iddiasındaki akıl yürütmenin gülünçlüğüne dikkat çekmek istiyorum. Bir kelimenin kökünü bulup, o kökün yan anlamlarından türetilen kelimeleri kullanıp bir ayetten mucize çıkarmaya çalışmak yeterince abes değil midir? Bu yöntem kullanılarak ‘Dünya küp şeklindedir’ iddiası bile doğrulanabilir. Yukarıda bahsi geçen ‘Söz Oyunları Safsatası’ tam da bunu anlatmak istemektedir. Bu tür bir akıl yürütme sonucunda her türlü bilimsel gelişme kutsal kitap aracılığı ile zaten doğrulanabilir. Bunun dışında bu ayet (daha önce de dediğim gibi) bir ateist açısından problem oluşturmaz zira ateist basit bir şekilde ‘Bu ayetin bir yorumu yerin geoit şeklini gösteriyor olsa da farklı yorumlar (çoğunlukta olan yorumlar) yerin serildiğini söylemektedir. İslam peygamberinin bu mucizeyi ele alırken bahsettiğimiz serilme anlamını kullanmadığını düşünmek muhtemeldir. Bu sebeple ortada açıklanması gereken bir mucize kalmamış olur’ diyebilir. Bunların dışında Dünya’nın şeklinin geoit olduğu fikri yeniden canlanana kadarki süreçte bu ayetin ‘düzenleyip döşemek’ fiiliyle anlaşılmasından sonra bilimsel mucizeler sonrasında bu ayetlerin ‘yumurta biçimine soktu’ olarak algılanması ateistin bakış açısını destekler niteliktedir.

Bu akıl yürütmeleri yaptıktan sonra şu soruyu sorma ihtimalimiz de vardır: Gerçekten de kutsal kitabı yazan kişiler Dünya’nın küre olduğuna atıf yapıyor olsalar bile bu durum kutsal kitabı mucizevi yapar mı? Gerçekten de bu bilgi o dönemlerde mevcut değil miydi? Bu bilgi o zamanlar bilinebilir miydi? BU bilginin bilinebilme ihtimal dâhilindedir. Örneğin Erastostenes adlı Yunan bilgin, deney ve gözlem yoluyla Dünya’nın şeklini betimlemiş, bununla kalmamış yeryüzünün eğim açısını bile yalnızca sopalarını ve beynini kullanarak belirlemiştir. Bununla beraber, Yunan Mitolojisinin kahramanlarından Atlas, küre şeklindeki Dünya’yı sırtında taşımaktadır. Buralardan anlayacağımız üzere, her ne kadar anlatılmak istenen dünyanın küre şeklinde olduğu görüşü olmasa da, bunu anlatmış olsa bile ortada tanrısal bir mucizenin olmadığı savunulabilir. Zira o dönemlerde zaten bilinen bir bilginin kutsal kitapta geçiyor olması, olayı tanrısallıktan çıkarmak adına yeterlidir.

10 yorum:

  1. Onlarca çeviriye rağmen hepsini reddedip doğrusu "yayıp sermek değil deve kuşu yumurtasıdır." diyen adamın sözüne ne denli güven olur ve bu konu üzerinden gitmek ne denli mantıklıdır mantığınızı anlayamadım doğrusu, zaten dünya düzmüş gibi bahsediliyor, güneşin balçığa batması, dağların çivi gibi çakılması, göğün yerden ayrılıp düşmeden tutulması vs...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sana iki soru birincisi hiçlikten bir şey var olurmu yani tüm bu evren en ufak bir şeyden oluşsa o nasıl olustu nasıl harekete geçti nasıl insan bitki hayvan muhteşem şekilde sistemi oluştu 2.ben bir nesneyi kendiliğinden olustu desem bana n e dersin atıyom bır iyneyi

      Sil
  2. Buna benzer iki denizin ayrı kaldığı yer muhabbeti vardı. Tuzluluk derecelerine göre sular karışmıyormuş ve güya bu o zamanda nasıl bilinecekmiş fakat fotoğraflara bakınca iki tarafın renk tonlarının ayrı olduğu apaçık ortada. Hangi çağda olursa olsun insan o çizgiyi görebilir. Böyle şeyler internet yaygın olmadan önce çok kolay yutturuluyordu çünkü millet kolay kolay araştıramıyordu ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. peki be zaman emin olundu kuranı kerimde 1400 yıl önce furkan 53 ayet bak kardeşim rahman 55 bulunma tarihi araştır 1962 bu 1400 yıl önce kuranı kerimde yazıyor işallah doğruyu bulursun

      Sil
    2. rahman süresi 19 ve 20 ayet bir bak derim

      Sil
    3. sence o devirde hiç okuma yazma bilmeyen birir bunu yazabilir mi kuranı kerimse dünyanın geoit oluşu .dünyanın duragan olmadığı nebula bunlar hepsi 1400 yıl önce ama ispatları hep 1900 lü yılarda bir insan vunları o çağ ve şartlarda nasıl bilcek

      Sil
    4. sence o devirde hiç okuma yazma bilmeyen birir bunu yazabilir mi kuranı kerimse dünyanın geoit oluşu .dünyanın duragan olmadığı nebula bunlar hepsi 1400 yıl önce ama ispatları hep 1900 lü yılarda bir insan vunları o çağ ve şartlarda nasıl bilcek

      Sil
    5. rahman süresi 19 ve 20 ayet bir bak derim

      Sil
    6. peki be zaman emin olundu kuranı kerimde 1400 yıl önce furkan 53 ayet bak kardeşim rahman 55 bulunma tarihi araştır 1962 bu 1400 yıl önce kuranı kerimde yazıyor işallah doğruyu bulursun

      Sil
  3. Cahileye arapları en çok içlerinden bir şair çıktığında yahut erkek çocukları olduğunda karnaval yapar eğlenirlerdi. Şiire ve sanata önem verirlerdi. Kur'an inince kimse Peygambere bunu sen yazdın demedi , bu bir büyüdür , sen bir büyücüsün dediler , Kur'an eğer bir insan tarafından oluşturulsaydı daha iyisi yazılabilirdi . "Kur'an ne nazımdır ne nesirdir ikisinin karışımı mükemmel bir üründür"

    YanıtlaSil