18 Ağustos 2013 Pazar

Kötülük Problemi




Daha önce Felsefe ve Tanrının Yokluğu ve Dindarlara Sorular kısmında bahsi geçen Kötülük Problemine karşı dindar çevrelerden gelen cevaplar bu yazıda irdelenecektir. Öncelikle kötülük problemi şu şekildedir:

1.Tanrı vardır.
2.Tanrı mutlak iyidir.
3.Tanrı herşeye kadirdir.
4.Kötülük vardır.
Yukardaki maddelerden herhangi üçünü kabul eden kişi, dördüncüsünü reddediyor olmalıdır. Yani:
  • Eğer Tanrı varsa (madde 1) ve mutlak iyiliği (madde 2) istiyorsa ve istediği herşeyi yapabilecek kadar güçlüyse (madde 3) , o zaman kötülük olmamalıdır.
  • Eğer Tanrı varsa (madde 1) ve sadece iyiliği istiyorsa (madde 2), fakat dünyada kötülük varsa (madde 4) o zaman Tanrı istediğini yapamıyor demektir, böylece Tanrı herşeye kadir değil demektir.
  • Eğer Tanrı varsa (madde 1) ve herşeye kadirse (madde 3) ve kötülükte varsa (madde 4), o zaman Tanrı kötülüğü yaratmıştır, o zaman Tanrı mutlak iyi değildir.
  • Son olarak, eğer Tanrı aynı zamanda mutlak iyi (madde 2) ve herşeye kadir (madde 3) ise ve buna rağmen kötülük varlığını sürdürüyorsa (madde 4), o zaman böyle bir Tanrı varolamaz.


Kötülük Problemine cerilen cevaplar ve bu cevapların eleştirisi de aşağıdaki gibidir:

1."Kötülük insanın özgür iradesinin bir ürünüdür. Tanrı bize özgür irade vermiştir çünkü özgür irade çok değerli bir şeydir. Ama bize hem özgür irade verip hem de bizi kötülük yapmaktan alıkoyamaz."

Bütün kötülükler, mesela doğal afetler, insanın özgür iradesinin ürünü değildir. Kötülüğü sadece insan kaynaklı kötülükleri içerecek şekilde yeniden tanımlasanız bile hâlâ Tanrı'nın kontrolü altında olan doğal afetlerin getirdiği gereksiz ıstırabı açıklamanız gerekecektir.

Alfa Notu: Madem tanrı mutlak iyi idi o zaman bizi hiç yaratmayabilirdi. Özgür irade savunması da bir yerden sonra geçersizdir. Eğer kötülük olmasaydı irade de olmazdı. Buraya kadar doğru, fakat bize iradeyi veren de Tanrının kendisi değil mi? Bu iradenin kötülüğe yol açacağını biliyordu, o zaman kötülüğe yol açacak varlıkları yaratması da mutlak iyi olması sıfatıyla çelişecektir.

2."İnsanların önemli ahlaki erdemleri geliştirebilmesi için bir miktar ıstırap zorunludur. Bazı ahlaki değerler sadece ıstırap çekmeye ve diğer kötülüklere cevap olarak var olabilir. Örnekler: cesaret, hayırseverlik, irade gücü."
Tüm bunlara dünyada var olan ıstıraptan çok daha azıyla ulaşılabilir.

Alfa Notu: Tanrı mükemmel sayıldığı için tümüyle erdemli bir varlıktır. Ya o da tümüyle erdemli olmak için ıstırap çekmiş olmalıdır ya da ıstırap olmadan da erdeme ulaşılabilir. Eğer tanrı erdemlere sonradan ulaşmışsa ve erdemlere ulaşmak için ıstırap çekmişse o zaman tanrı acı çekebildiği için mükemmel değildir ve erdemlere ulaşmadan önce mükemmel değildi, bu sebeple erdemleri olan tanrı sonsuzdan beri tanrı değildi.

Bu durum karşısında tanrının sonsuzdan beri erdemlere sahip olduğu anlaşılır. O halde erdeme ıstırap olmadan da ulaşılabilir. Dolayısıyla insan da kötülük olmadan erdeme ulaşabilirdi. 

3."İyilik ve kötülük sadece birbirilerinin karşıtı olarak var olabilirler. Dolayısıyla, kötülük ortadan kalkarsa iyilik de otomatik olarak ortadan kalkar."

İyilik, kötülükten bağımsız var olabilir. Bir yarışı kazanmak iyidir, ama kaybetmek kötü değildir. Torununuza oyuncak almak iyidir, ama odası oyuncakla doluyken almamak kötü değildir.

Alfa Notu: Bu cevap da tanrının her şeye gücü yetmesi sıfatı ile çelişir. Her şeye gücü yeten bir tanrının kötülüğü kaldırıp iyiliği bırakmaya gücü yetemez mi? Eğer yeterse ve mutlak iyi ise neden bunu yapmamıştır?  Eğer yetemezse zaten ona tanrı dememizin bir anlamı yoktur.

4."3 numaradan biraz farklı: Kötülük yok edilseydi her şeyin iyi olduğunu bilemezdik çünkü bir şeyi ancak karşıtıyla birlikte algılayabiliriz."

Biz bir şeyi iyi olarak belirleyemesek bile o şey hâlâ iyi olabilir. Ve kötüye dair hiçbir deneyimimiz olmasa bile o şey yine de iyi olabilir. Torunlarım, oyuncak sahibi olmama deneyimini hiç yaşamamalarına rağmen oyuncak sahibi olmanın iyi olduğunu biliyorlar.

Alfa Notu: Verilen cevap 3. maddeye benzer olduğu için aynı mantığı kullanarak bir not yazmak istiyorum: Tanrı bizi kötülüğün yok edilmesi durumunda da iyiliği bilebileceğimiz şekilde yaratamaz mıydı? Eğer bunu yapmaya gücü yeterse ve mutlak iyi ise neden bunu yapmamıştır?  Eğer yetemezse zaten o tanrı değildir.

5."Belki Tanrı bizimkinden farklı bir iyi anlayışına sahiptir. Belki bizim kötü diye düşündüğümüz aslında iyidir."

Nedensiz ıstırabın kötülüğü konusunda kendi yargımıza güveniyoruz. Hiç kimse Tanrı'nın bunca ıstıraba izin vermesi için bir neden düşünemez. Ağza bile alınamaz dediğimiz olaylara izin veren bir Tanrı'ya neden tapalım? Tanrı'nın iyi kavrayışı bizimkinden farklıysa bu Tanrı için daha da kötüdür. O zaman kötü bir hükümdardan başka bir şey olmaz. Gücü olabilir ama ahlaki yetkesi olmaz ve hiç kimsenin ona tapması gerekmez. "İyi" ve "Kötü" bizim sözcüklerimizdir ve bizim kavramlarımızı adlandırırlar. Tanrı'nın bizim kavramlarımız hakkındaki fikrinden bahsetmek, kavramlarımızda hiçbir fark yaratmayacak, boşuna bir eylemdir.

Alfa Notu: Bahsedilen problem dinlerdeki Tanrı anlayışı üzerine kurulu olduğundan Tanrının kötülük anlayışını kutsal kitaplardan çıkarabiliriz. Dolayısıyla şu önermeler yazılabilir.
1: Tanrı onu bilmemiz için kutsal kitapları yollamıştır
2: Dolayısıyla ondaki yilik/kötülük anlayışını kutsal kitaplardan çıkarabilmemiz gerekir
3: Tanrının iyilik/kötülük anlayışı kutsal kitaplara bağlı olunca da kötülük vardır.
4: Dolayısıyla bu olay tanrının mutlak iyi oluşu sıfatıyla hala çelişki içindedir.

6."Belki de dünyadaki tüm kötülüklerin hizmet ettiği altta yatan bir amaç var, ama biz insanlar onu kavrayacak kadar akıllı değiliz. İnançlı olun biraz."

Ne olabilir o amaç? Hem doğamıza aykırı eylemleri neden körlemesine kabul edelim? Tanrı bize ne demeye eylemlerini kınamamıza yol açacak bir doğa vermiş olsun?

Alfa Notu: Tanrının amacının bilinememesi durumunda ona inanmamak varılası en doğal sonuçtur. Sonuçta dinlerin anlattığı tanrı modelinde bizi yaratan odur ve bizi onu anlayacak şekilde de yaratabilirdi. Sorumluluk yine Tanrının başına kalıyor. Ve ona aklımızın ermemesi bizi inançlı değil inançsız yapmalıdır.

7."Kötülüğün sorumlusu Tanrı değildir. Şeytandır."

Museviliğin, Hıristiyanlığın ve İslamın Tanrısı şeytandan daha güçlüdür, dolayısıyla nihai sorumluluk ona aittir.

Alfa Notu: Tanrı her şeyi bilendir ve şeytanı yaratan odur. Şeytanı yaratırken de kötülüğe sebep olacağını biliyor olmalıdır.

8. "Tanrı'nın tanımını biraz zayıflatırsak, Tanrı'nın varlığı kötülüğün varlığıyla bağdaşabilir. Böylece, örneğin, Tanrı bütün kötülüğü anında yok edemeyebilir."

Kutsal kitaplarda anlatılan Museviliğin, Hıristiyanlığın ve İslamın Tanrısı pek öyle iyiliksever görünmemektedir ama bu dinlere inananlar, iyiliksever Tanrı inancını terk etmek yerine kutsal kitaplardaki bu nahoş pasajları görmezden gelmektedir

Kaynak:
John L. Mackie, “Kötülük ve Mutlak Kudret”, Klasik ve Çağdaş Metinlerle Din Felsefesi, çev.: Metin Yasa, Etüt Yay., Samsun 1997, ss. 135-136.
Victor J. Stenger, Başarısız Hipotez: Tanrı, Çeviren: Algan Sezgintüredi, Aylak Kitap, 2011.

34 yorum:

  1. Hey gidi zavallı kötülüğü böyle mi acikliyorsun. Sen kendini cok bilgi zannediyorsun degilmi. Evet kötülük var ama kötülüğü allah vermiyorki insan kendi ettiğini buluyor. Kimse diyemez allah bana kötülük verdi. Sen islamı bilip islama göre yaşasaydın. Hiç bir kötülük gormezdin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. >Evet kötülük var ama kötülüğü allah vermiyorki insan kendi ettiğini buluyor.

      Gelebilecek cevapların irdelendiğin kısımda 1. maddeyi oku.

      >Sen islamı bilip islama göre yaşasaydın. Hiç bir kötülük gormezdin

      hadi canım, zaten hiçbir müslümanın başına kötü bir şey gelmiyor
      çok akıllısın sen

      Sil
    2. alfa burada şu durumda haklı olursun bize irade verilir irade bizim elimizde olur ama kaderimiz önceden belirlidir. olacak olaylar bizim elimizde değildir. he bu durumda haklısın ama durum böyle değil. ateistliğin veya farklı görüşlerin çıkmasının sebebi insanların konuları yanlış anlatması çıkarlarına kullanması zamanla bilginin körelmesi ve anlam bozuklukları ortaya çıkması vb. şeyler sonucunda çelişkiler ortaya çıkıyor . ama İslam'da çelişki yoktur . sana tek örnek veriyim kader anlamı ölçüdür. ama bizim islam alimleri belli bir yerden araştırmayıp gelenekselcilik ile anlamı yanlış olan bir şeyi savunuyor . şuan ki İslam'a göre kaderimizi kendimiz belirleyemeyiz levhi mafuzda yazılıdır. yok böyle bir şey .insanın iradesi varsa onu kullanmaya hakkı varsa yaptığı her şey kendi sorumluluğundadır. insanlar doğaya zarar verirse faturasını öder insanlar yanlış yaparsa yaptığı olumsuz olay kendine olumsuz olarak döner . dünya evren bir dengedir. buradan bir çok şeye sonuç çıkartabilirsin. geri bildirim bekliyorum ....

      Sil
    3. kaderimiz önceden belirli ise bu irade özgür olmaktan çok uzak demektir ... tek örnek çok açıklayıcı doğrusu :d evet ve bu sonuçların hiç biri bir yaratıcınnın varlığını kanıtlamaz ... aksine sen bu yazıyı anlamamışsın ;)

      Sil
    4. Burada İLAH yerine TANRI kavramının kullanılması, ateizmin sadece TANRI inancına sahip olanları hedef aldığı ve bu nedenle gerçekte diğer inançlar tarafından finanse edildiğini gösteriyor. En azından TANRI kavramının TAPINILAN anlamındaki İLAH ya da ALLAH ya da YAHUDA ya da... farklı olduğunu bilmemelerine imkan yok. En azından buradaki TANRI kelimesi İLAH ile değişene kadar buradakilerin, aslında onların finansörlüğünde yürüdüğünü kabul etmek gerekir...

      Sil
  2. Bütün bunları yazıyorsun ama allahın olmadığına dair hicbir delil gosteremiyorsun. Tanrıya neden tapalim diyorsun. Tanriya tapma zaten allaha tap. Istersen allahada tapma senin bileceğin iş. Ama allaha tapmayıp ne yapacaksın düşün inanmıyorsun ama hayal et. Ölmüşsü ve allah seni karşısına cıkarmış sana diyor ki ey insan ben seni yarattım varlığıma inanasınız diye onca delil verdim. Ben sizin bu şekil yasamanızı istedim ama sen beni inkar ettin dediğinde sen ona ne cvp vereceksin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. >Bütün bunları yazıyorsun ama allahın olmadığına dair hicbir delil gosteremiyorsun.

      Bunun için felsefe ve tanrının yokluğu yazısına bakabilirsin ayrıca 4 madde birbiriyle çelişkili olduğundan tanrı yoktur sonucu çıkar zaten.

      >Tanrıya neden tapalim diyorsun. Tanriya tapma zaten allaha tap.

      Allah tanrı değil zaten...
      Allahın da bir tanrı olduğunu islamın tanrısının Allaholduğunu öğrenmen gerekir.

      >Ölmüşsü ve allah seni karşısına cıkarmış sana diyor ki ey insan ben seni yarattım varlığıma inanasınız diye onca delil verdim. Ben sizin bu şekil yasamanızı istedim ama sen beni inkar ettin dediğinde sen ona ne cvp vereceksin

      diyecem ki: bildiğin şeyi niye soruyorsun? delil olduğunu iddia ediyorsun tanrım tamam da sen hiç stenger okudun mu? derim.
      Ayrıca diyelim ki allah çıkmadı, yahudilerin tanrısı çıktı, ya da zeus ya da fsm ya de ne bileyim her hangi bir tanrı o sana sorsa neden doğru dine inanmadın diye sen ona ne cevap vereceksin?

      Sil
    2. Tanrının var olduğunu iddia eden sizlersiniz o halde bunu kanıtlaması gereken de sizlersiniz gel gelelim bizden kanıt istiyorsunuz sormak lazım olmayan bir şeyi olmadığını kanıtlamak mümkün mü eğer varsa olduğuna dair bir kanıt açıkça koy ortaya ama bu haliyle tanrı görüşünüz başarısız hipotez olarak kalır tanrı var onermesini ortaya atıp kanitlayamiyorsan ben de sana derim ki zeus'un olmadığını kanıtla uçan spagetti canavarının olmadığını kanıtla saniyede 200 km yürüyen üç gözlü beş burunlu 8 kulaklı adam olmadığını kanıtla kanitlayabilrsen ben de sana tanrının olmadığını kanıtlarım bekliyorum!

      Sil
  3. Abi bi kitap gördüm ilgmi çekti yanılmışım tanrı varmıs diye bi kitap. Uzun yıllar tanrıya inanmayan birinin tanrının varlıgını kabul etmesini anlatıyor ustelik unlu bi ateist oldugu soyleniyor. Bi bilgn var mı ben okuyamadm blmyorum ama merak ettim.
    (özelden ulaşabileceğım bi yer bulamadgm icn burdan yazıyorum kusura bakmayın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanılmışm Tanrı Varmış kitabını okudum ve tamamen bir zırva olduğunu düşündüm:
      İlk olarak "boşlukların tanrısı" modeline inandığı apaçık ortada. bilim dnanın evrimini tam oalrak çözemedi o halde tanrı yapmıştır diyerek cahilliğe dayalı argüman mantık hatasına düşmüştür.

      bir de bir çok eski bilimadamı tanrıya inanıyordu o halde bilim tanrıyı bulmuştur gibi absürd bir görüş segilemiştir kitabında.

      ince ayar argümanı onlarca fizikçi tarafından eleştirilmiş ve bir çok filozof tarafından mantıksız olduğu gösterilmişken tanrının varlığına dair kanıt olarak sunmuştur ve çoklu evren modeline "mantıksız bir kuram" demiştir

      Anlayacağın o kadar da iyi bir kitap olarak görmedim ve hiçbir bilgili ateisti görüşünden çeviremeyecek bir kitaptır.

      Ama okumanı tavsiye ederim. Sonuçta her görüştewn kişilerin kitabı okunmalıdır

      Sil
  4. bazı aklı az olan zavallılar kendilerini bilgin sanıp allahi inkar ediyorlar .bunlara cevap vermek bile yazık.gülüp geçeceksiniz arkadaşlar

    YanıtlaSil
  5. Kötülüğün ne olduğu konusunda karar verilmeden böyle bir problemden söz edilemez. Kime göre kötü neye göre kötü belirtilmelidir. Toplumun üzerinde oluşturduğu bazı olguları kötü kabul edip tanrıyı yargılamak yani varsa ne kadar doğru?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir çok kişi bu yöntemi/cevabı kullanarak ateistlerin bu argümanı sunmaması gerektiğini söyler. Fakat oaly dinleri yanlışlama boyutundadır. Doalyısıyla dinlerin/kutsal kitapların bahsettiği kötülük tanımıyla tanrının varlığı ve dünyadaki dinlerin tanımıyla bahsedilen kötülük uygun olmadığı sürece argüman geçerli sayılır.

      Sil
  6. Sadece bir an beni yaratan kudreti sınırsız bir güç düşünüyorum. Bu güç benim iyi olmamı sağlamak için cennet ve cehennemi yaratmış.
    Bu güç o kadar iyi ki tüm kullarına aynı mesafede görünüyor gibi olsa da coğrafi olarak farklı yerlerde yaratmış. Hepsi farklı şekilde besleniyor farklı şekilde yaşıyor ve farklı şekilde ahlaki kuralları var. Mesela bir topluma göre deve yemek haramken başka bir topluma domuz eti haram oluyor. Ayrıca o kadar çok insan yaratmış ki tüm toplumlar ayrı birer lisan kullanıyor hatta bazı lisanlar bile kendi içinde bir kaç lehçeye ayrılıyor. Hatta o kadar iyi ki! Dünya aşırı kalabalık olmasın ve azrail çok yorulmasın diye insanların birbirinin canını almasına izin veriyor.
    Tanrı o kadar iyi ki kimse darılmasın diye sadece orta doğu insanlarına üstünde çalıştığı son eseri olan kuranı indiriyor ve buna inanmamızı anlamamızı istiyor buna göre yaşmamızı istiyor. Hemde çevirilerine inanmadan olduğu gibi okumamızın hayırlı olacağını yada bunun için arapça okuyan ve bunu kendine göre yorumlayan bir mezhep seçip ona göre yaşamamız gerektiğini söylüyor.
    Bu tanrı o kadar iyi ki kitabına inanırsak ve ona göre yaşarsak 1000 kişiyi de öldürsem tek bir sihirli kelimeyle cennete girebilir tomurcuk memeli ödüllerimi alabilirim.
    Ayrıca orada kötü olanlara inanamayanlara yer yok tüm hayatını ilime bilime insanlığa harcasalar bile onlar o sihirli kelimeyi söylemedikleri için cehennemde yanacaklar.
    Tanrının iyiliği bu kadarla da sınırlı değil herkese tüm kullarına o kadar eşit davranıyor ki "Kadınlar ve inanmayanlar hariç" Cennet ve cehennem bile makamlara ayrılmış durumda.
    Daha da devamını getireceğim ama böylesine anlamlı bir yazıya böyle bir yorum bile fazla.
    Emeğine ve sorgulayan beynine teşekkürler...
    Barış A.K.

    YanıtlaSil
  7. Tanrının var olmadığına inanıyorum.Fakat ateizm tanrı ideasını mutlak iyi kabul etmemelidir.Bu idea iyilik kavramının var olması için kötülük kavramını yaratmış olabilir.Tabi işin birde tanımlama kısmı var neye göre kötü,kime göre kötü,cinayet hırsızlık neden kötü olarak tanımlanır vs. vs. ?

    YanıtlaSil
  8. Hayatta her şeyin bir karşılığı, daha doğrusu bir zıttı vardır. Kötülük olmadan iyiliğin bir anlamı olmazdı... Gündüz olmadan gecenin bir anlamı olmazdı... Tanrı kavramı "her şeyi yaratan" olarak nitelendirildiğine göre, her iyi güzel şeyi yarattığı gibi, kötülüğü ve çirkin şeyleri de o yarattı. Zaten o yaratmasa "her şeyi yaratan" olarak nitelendirilemezdi. O yüzden bir tanrı varsa (ben olduğuna inanmıyorum) insanlara karşı nötr olan yani insanları umursamayan bir tanrı olurdu. Ayrıca tanrı insanlara "şah damarından yakınken" Hatta hayatı, kaderi, karakteri yani her şeyi tanrı tarafından yazılmışken bir insan yaptıklarından iyi ya da kötü sorumlu tutulamaz. Çünkü o tercihi tanrı yazdı ve kendi yazdığı içinde sonucu biliyordu. Böyle bir durumda diğer tercihi seçmek kişinin elinde gibi şeyler söylenebilir fakat yine "tanrı öyle yazdı ve zaten biliyordu" diye aynı sonuca varılır. Hatta şöyle söyleyeyim. Şeytan kimdir ? şeytan tanrının pis işlerini yıktığı bir karakterdir. Şeytan kavramı olmasa bütün iyilikler de kötülüklerde tanrıdan bilinecekti. Şeytan işin içine girince bütün iyilik ve güzellikler tanrının eseri, bütün çirkin ve kötü şeyler şeytanın marifeti oldu. İşte şeytan bu yüzden var. Tanrının kendi yaptıklarını aklamak için... Tanrının belki de ilk azap ettiği karakterdir şeytan... Tanrının pisliğini temizlemek için harcadığı...

    OresteS ErinyeS

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. >Hayatta her şeyin bir karşılığı, daha doğrusu bir zıttı vardır. Kötülük olmadan iyiliğin bir anlamı olmazdı... Gündüz olmadan gecenin bir anlamı olmazdı...

      Yazıda bu eleştiriye cevap verilmiş zaten, şu an yazıdan aynen alıntı yapıyorum:
      İyilik, kötülükten bağımsız var olabilir. Bir yarışı kazanmak iyidir, ama kaybetmek kötü değildir. Torununuza oyuncak almak iyidir, ama odası oyuncakla doluyken almamak kötü değildir.

      Alfa Notu: Bu cevap da tanrının her şeye gücü yetmesi sıfatı ile çelişir. Her şeye gücü yeten bir tanrının kötülüğü kaldırıp iyiliği bırakmaya gücü yetemez mi? Eğer yeterse ve mutlak iyi ise neden bunu yapmamıştır?  Eğer yetemezse zaten ona tanrı dememizin bir anlamı yoktur.

      Kısaca ilk yorumunuzun yanlış olduğunu belirtmek istedim :)

      Sil
    2. ( Part 1)Teşekkür ederim Alfa. Dediğim gibi ben ateistim. Ancak hala zıtlık (aynı zamanda farklılık) kavramının her alanda olmak zorunda olduğunu düşünüyorum. Bunun tanrı kavramıyla da bir alakası olacağını düşünmüyorum. Yalnız "iyilik ve kötülük" olarak bakacak olursak konuya çok sığ kalmış olur. birincisi iyilik ve kötülük kişiden kişiye göreceli olduğundan, ikincisi "iyilik ve kötülük" bir olay bir fiil sonucunu bildirirken "iyi ve kötü" farklı anlamlara da geldiğindendir. (iyi: mutlu eden, güzel, faydalı, kaliteli,pozitif... kötü: üzen, çirkin,zararlı,kalitesiz, negatif... gibi)

      Verdiğin örneğe bakacak olursak;
      "Bir yarışı kazanmak iyidir ama kaybetmek kötü değildir." Aslında cevap bu örneğin içinde de mevcut. Birincisi yarışı kazanmak, kazanan için mutlu edici yani iyi bir olay. Kazanan üzerine bahis oynayan içinde "iyi" bir olay. Kaybeden ise kimseye bir "kötülük" yapmamıştır (kazananın da kimseye iyilik yapmadığı gibi) ama kaybettiği için yani "kazanamadığı" için ciddi anlamda üzülebilir kendini "kötü" hissedebilir... Kaybedene bahis oynayan kaybettiği için üzülebilir. Bu kişiler açısından bakıldığında bu durum onlar için "kötü" olarak adlandırılabilir ya da adlandırılmayabilir . Tamamen "göreceli" bir kavram olduğu için kişiden kişiye değişecektir.

      İkinci olarak demiştim ya aslında cümlenin içinde cevabı da var diye. Birinin yarışı kazanabilmesi için birilerinin kaybetmesi lazım. (kazanmak ve kaybetmek bir zıtlık sonuçta) İkinci olmadan birinci olamaz. (bu da yukarıda bahsettiğim farklılık kavramı. Birincinin karşıtı "sonuncu olmak" ama ikinci olmak demek ise birinciden "kötü", 3. ve sonra gelenlerden "iyi" olmak. ) İkinci olmak insanı kötü biri yapmaz. Ama yarıştaki zaman ya da puan kavramına (hangi kritere göre değerlendiriliyorsa) bağlı derecesini "kötü" yapar.

      OresteS ErinyeS

      Sil
    3. (Part 2) "Toruna alınan oyuncak" örneği içinde şöyle denilebilir. "Toruna oyuncak almak iyidir" çünkü alınan oyuncakla çocuk sevinecek mutlu olacaktır. "Oyuncak alınmaması" nötr dür. Bir mutluluk ya da mutsuzluk yaratmayacaktır (yine yukarıda bahsettiğim farklılık) ama bakıldığı zaman bir anlamda çocuğu mutlu etmek en iyi seçenekse oyuncak almayıp ne mutlu ne mutsuz etmek aslında nötr değil, oyuncak alıp çocuğu mutlu etme durumuna göre "kötüdür" Ayrıca duruma çocuk açısından bakalım :) Torunla oyuncakçı dükkanında birini düşünelim. Torunu oyuncağı gördü beğendi ve de istiyor. Toruna oyuncağı almak "iyi" çünkü çocuk mutlu olacak. Fakat artık böyle bir durumda çocuğa oyuncağı almamak çocuk açısından "kötü" olarak kabul görecektir. İstediği oyuncak alınmadığı için üzülecek, ağlayacaktır. Böyle bir durumda toruna oyuncak almak iyi almamak kötü olacaktır. en azından torunun gözünde... (göreceli kavram)

      Ayrıca diyelim ki adam torununa 5 sene boyunca her gün oyuncak aldı. Bir yerden sonra bu "iyilik" olmaktan çıkar "nötr" e dönüşür. Artık normali olarak çocuk her gün oyuncak getireceğini bilir. Bu ona yapılan bir "iyilik" değil de "normal olan budur" şeklinde algılar. Ondan sonra bir gün oyuncak getirmediğinde çocuk bunu "kötü" olarak algılar ki hepimiz öyle... Hangimiz hayat standartlarımızın gerilemesini düşmesini "iyi" olarak adlandırabiliriz...

      Son olarak "Alfa Notu" na değinmek istiyorum. Her şeyi yaratan tanrı kavramı bile kendine bir zıtlık olsun diye şeytan kavramını yarattı. Yukarıda da yazdığım gibi. Şeytan olmasa tüm iyilik ve güzellikler gibi tüm çirkin ve kötü şeyler de tanrı tarafından yaratılacaktı. O zaman merhametli bağışlayıcı bir tanrı nasıl olacaktı ? Sonra şeytan figürü çıktı ki, bütün iyilik ve güzellikleri tanrı yapıyor ama hep şeytan o iyilik ve güzellikleri bozuyor, kötülükler yapıyor... Her şeyin yaratıcısı tanrı ama sanki hep şeytanla başa baş bir mücadele ediyor da yenişemiyorlar izlenimi yaratılıyor. Yani bir denklik, bir zıtlık durumu yaratılıyor. Zaten Tanrı ve şeytan insan uydurması olduğu için bu kadar çok eksik olması normal

      Uzun bir yazı oldu o yüzden kusura bakmayın. Kabul etmediği için 2 parça halinde yazmak zorunda kaldım. Size iyi günler dilerim.

      OresteS ErinyeS

      Sil
    4. Öncelikle iyilik ve kötülük tanımımızın göreceli olduğunu söylesek bile bu dinler için geçerli değildir. Burada sunulan argüman, dinlerin sunduğu tanrı anlayışına dair bir argümandır. Dolayısıyla her ne kadar iyilik ve kötülük göreceli olsa da bu dinler için geçerli değildir; bir nevi kötülük problemi tanrının olmadığına dair değil de dinlerin içsel bir çelişkisi olarak sunulabilir. Bunu amaçladığımı da belirtmek isterim. Yani bu argüman, iyinin ve kötünün tanımını zaten yapmış olan dinlerin, tanrı anlayışlarındaki çelişkinin ifadesidir. Kısaca kötülüğün ve iyliğin göreceli oluşu eleştirine bu cevabı verebilirim.

      Ardından zıtlık eleştirine şunu diyebilirim ki; elbette kazanmak ve kaybetmek zıttır. Fakat sonsuz güçlü bir tanrıdan bahsediyoruz. Böyle bir tanrı tüm zıtlıklara rağmen yine de kötülük olmadan iyilik yaratamaz mı? Eğer mutlak iyi ve sonsuz güçlü ise yapabilir. Dinlerdeki tanrı tam da budur. Yani senin yazın iyiliğin ve kötülüğün göreceli olduğuna; şeylerin zıddı olmadan iyi ve kötü olarak nitelendirilemeyeceği üzerine kurulu. Fakat bunları kabul etsek de kötülük problemi mevcut olacaktır.

      Ve son olarak: kötü şeylerin şeytandan geldiği ile ilgili...
      Bununla ilgilieleştirimi 7. maddede bulabilirsin...

      Sil
  9. Bir deistin gözünden bakarsak, onlar tanrılarının mutlak iyi olduğunu vb. söylemiyorlar,böyle bir iddiaları yok yani; o yüzden bu sadece islam,musevilik vb. popüler dinleri çürütmez mi? Ben mi yanlış düşünüyorum yoksa

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette... Bu argüman dinlerin içsel çelişkilerini göstermek üzerine kuruludur. Örneğin tanrının her şeye gücü yetmeyeceğine dair bir cevap bu problemi çürütmeye yeter. Haham Harold Kushner'ın "İyi İnsanların Başlarına Kötü Şeyler Geldiğinde" adlı kitabında tanrının her şeye gücü yetemeyeceğiyle ilgili bir yanıt verilmiştir. Ve ya mitolojik tanrıların her şeye gücü yetmez ve kötülük problemi o tanrılar için geçerli değildir. Ya da deizm, panteizm gibi görüşlerin tanrısı mutlak iyi değildir. Bu sebeple bu görüş onları kapsamaz. Ayrıca bazı tanrı görüşlerini ele alırsak, o görüşe sahip olanların mutlak iyi anlayışı olmayabilir bu da hangi olayların iyi hangisinin kötü olduğu konusundaki kararsızlık sonucu bir belirsizliğe yol açar. Özetlersek; evet sadece dinlerin çelişkilerini kapsayan bir argümandır bu...

      Sil
    2. tüm yorumları okumadım, ödevim var kötülük üzerine onu yapacağım diye okudum, faydalı da oldu. ben tanrının mutlak iyi olduğunu şöyle açıklıyorum kendi çapımda tabii, ki siz daha iyi bilirsiniz, imanın ille de akılla açıklanması gerekir diye sabit bir görüş yok. Dini tecrübeyle alakalı biraz iman. Neyse; Tanrı insana özgür irade vermiştir, bu özgür iradeyi kullanarak sen inanmıyorsun bu bir çeşit kötülük, dini açıdan nefsine zulmediyorsun yani. Ama özgür iradenle bunu yaptığın için bunu sen iyilikmiş gibi tecrübe ediyorsun. İyilik veya kötülük kişide bıraktığı tecrübeyle alakalı. sevgilerle, esen kalın.

      Sil
  10. Burada İLAH yerine TANRI kavramının kullanılması, ateizmin sadece TANRI inancına sahip olanları hedef aldığı ve bu nedenle gerçekte diğer inançlar tarafından finanse edildiğini gösteriyor. Aksini ispat etmek için genel teizmin ilahlarından başka birini, mesela ALLAH'ı ya da YAHUDA'yı ya da BUDDHA'yı ya da ... koyun bakalım kaç saat ortalıkta dolaşabileceksiniz! Yoksa siz insanların İLAH ile TANRI arasındaki farkı bilemeyecek kadar cahil olduğunu mu sanıyorsunuz?

    YanıtlaSil
  11. Herzamanki gibi cok iyi

    YanıtlaSil
  12. Okuyun, Okuyun

    http://musbetfikir.com/2014/12/19/kotuluk-problemine-dair-emir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ölümü uyumak gibi anlatmanız yanıltıcı. Biraz daha gerçekcilik için yaşanan acılar konusuna değinmeniz gerekiyor;

      ->“Tanrı ise hem kendisi için bir sorumluluk konusu olmadığı için hem de karşısında sorumlu olduğu bir makam bulunmadığı için fiilleri sebebiyle iyi\kötü olarak nitelendirilemez…. Bunun doğal sonucu olarak onun uyması gereken sorumluluklar yoktur.” diyorsunuz.
      – Böyle diyerek Tanrı’nın bir çocuğun, bir masumun veya bir hayvanın acı çekmesinde sorumluluğu yoktur diyorsunuz. Yaratan, oluşturan ve bir sistem geliştiren yaratıcı; bu sistemdeki olanlardan, acılardan sorumlu değil midir? Mükemmelliğini, kusursuzluğunu, gücünü yarattıklarından anlıyorken bu sistemde bu durumu HATA gibi kabul etmek mantıksızlıkken, O’nun sorumlu olmadığını kabul etmek de mantıksızlık değil midir?

      -> “…sebep oldukları fiil ve olayların sorumluluklarına uygun olup olmayışı…hiçbir sorumluluğu olmayan biri için iyi- kötü olmaktan söz edilemez.” diyorsunuz.
      – bir yaratıcıyı kabul edince zaten bir “sebebi” kabul etmiş olursunuz. Bizim için bir şey kötüyken, acıyken; yaratıcı için iyi veya kötü olması ne fark eder? Seri katil işkence ederken aldığı cinsel zevk, işkenceye uğrayan için ne ifade eder? Bize göre sorumluluk gerektiren bir şeydir “iradeli bir varlığın sebep durumunda olması”… İnsanlar arasında “zulme sessiz kalan zulmdendir” gibi deyimler vardır.

      Sil
  13. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  14. - Doğum acısı...
    - Bebeklerin, çocukların, masumların acılara (işkence dahil) maruz kalabilmeleri...
    - Hayvanların çektikleri acılar...
    - Sorgusuz, sualsiz, anlaşmayı onaylamama gibi bir imkan verilmeksizin yaratmak ve imtihana maruz bırakmak yaratıcıya adaletli, iyi veya kötü gibi sıfatlardan hangilerine yaklaştırır? İyilik sıfatı daha yüksek olsa bile bu durum O'na hiç az BİLE olsa zalimlik sıfatı yüklemez mi? Kaldı ki dinleri biraz daha işin içine katarsak, işkence etmek gibi eylemleri Tanrı yasaklar, kötüdür der... Düzen, sistem bunu gerektiriyorsa ebeveynlerin evlatlarını döverek de hatta işkence bile ederek de terbiye etmesi, yetiştirmesi etikleşmez mi? Yoksa her insan acılara, sıkıntılara, zorluklara maruz kalabileceğini bile bile bu imtihana dahil olmayı cennet için kabul eder miydi? Bu soruyu Tanrı şimdi mi soruyor bize? "İmtihana dahil olup, bu dünya fragmanındaki güzellikleri de görüp bu dünyada sınırlı olarak cennette de sınırsız nimetlere güzelliklere kavuşmak ister misin? Ama acılar yaşatabilirim sana. " diye şimdi mi biraz ironiyle soruyor bize? Hiç mi kimse çıkmazdı Afrika taraflarında bazı ülkelerde olan 3 yaşındaki kız çocuklarının acılar içinde sünnet ettirilmesi ve sünnet yerine dikiş atılması gibi, birkaç biyografilerde gördüğümüz gibi küçücük yaşlarda işkenceye maruz kalınabilmesi gibi, bir ceylanın canlı canlı ve yavaş yavaş, acı içinde bile aslanlar tarafından yenilebilmesi gibi bir imtihana katılmamayı tercih eden? "Yanayım, yanayım ateşlerde yanayım; o alt dudağında bir öpücük alayım..." sözlerini söyleyebilen bir beşer o zevk, şehvet sarhoşluğuyla/ bu zevkler uğruna gerçekten YANMAYI bile göze alabilir mi? Göze alsa bile insan düşünüş bakımından çok zayıftır, çok basit şeyler uğruna kendisini tehlikelere atabiliyor. Hem düşünüşüyle, iradesiyle hem de diğer tüm özellikleriyle çok zayıf bir varlık... Bu sahip olduklarıyla vereceği kararlar ne kadar isabetli olur? Bu soruyu bahsettiğimiz "insanın imtihana dahil edilmesinin kendi iradesine bırakılıp bırakılmaması" konusunda da sorabiliriz... Bütün varlıkların Tanrı gibi üstün irade, üstün akıl kabiliyetleri olsaydı hepsi de aynı kararları mı verirlerdi? Peki böyle olsaydı bize bunun delillerini göstermezse yine O'na adaletli, iyi veya kötü gibi sıfatlardan hangilerine yaklaştırır? Eğer hiç zalim değilse ve gördüğümüz gibi her şeye gücü yetiyorsa başka bir sistemle bizleri yaratamaz mıydı? Ve bu sistemde imtihan şart mıydı?
    Acılara maruz kalabilmektense yok olmayı tercih etmenin doğruluğu? Acı diyince akılda soyut kalmamalı, ağaçtan düşenin kaburgaları omurları bacağı kolu...vs kırılanın çektiği acıları ancak o durumda olan anlar derler ya ben daha yakın zamanda burun ameliyatı olduktan sonra tamponlar alınırken duyduğum acıdan sonra o adamın acısını çektiklerini düşünemiyorum. 10-20 yıl önceki burun ameliyatlarında dengesiz bir doktorun yaptığı narkozsuz, tam uyuşturulmamış burun kemiğini kırma ameliyatını anlatırdı teyzem. "Adamın bağrışları koridoru yıktı..." dedi. Babannem eskiden köyde berberin uyuşturucusuz narkozsuz çektiği 3-4 dişinden bahsetti. Bu acılar vücudun küçük bir bölgesinden çekilen acılar. Yengem kaç sene önce bahçesinde komşular varken gözleri önünde kaynar kazanın içine düşen küçük çocuğu anlatırken kanım donmuştu. Bir biyografi okumuştum bi aralar ki ; daha küçücük yetim bir çocuk, sadist bir çifte evlatlık verilirse neler yaşar? İşkencelerle büyümüş bir kadının biyografisi... Hayvan üretim çiftliklerinde, kesimhanelerde, süt çiftliklerinde, yumurta tavuk çiftliklerinde yapılan akla durgunluk veren işkenceler... Rachel Corrie gibi bir insanın dozer altında kalması ve HASTANEYE GÖTÜRÜLÜRKEN vefat etmesi...
    Tüm bunların yanında güzellikleri de irdelemek gerek... Çünkü korkuyorum Tanrı'dan ve bana göre korkmalıyız da...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ve bunları düşünürken yine Tanrı'ya dua ediyorum, sığınıyorum "Rabbim beni, ailemi, sevdiklerimi ve tüm iyi ve masum insanları kötülüklerden, acılardan koru; suçluyu bile haksızlıktan koru, suçluya derecesine göre muamele et; dönerse affet dönmezse hak ettiğini çeksin. Üstün akıl, üstün güç sendedir..." diye...

      Sil
  15. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  16. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil