7 Haziran 2014 Cumartesi

Tanrı Kavramının Açıklama Gücü [Çeviri]

Aslında Tanrı’yı bir izahat olarak kullanmakla ilgili çok fazla sorun vardır. En önemli bulduğum sorunları açıklamak istiyorum. Problem şu; O çok fazla şeyi izah eder. Herşeyi açıklarken, aslında hiçbir şey açıklamaz. Bununla ne mi kastediyorum? Eğer her problem sadece tek bir çözümle açıklığa kavuşturulabilirse, o zaman çözüm, çok fazla izahat gücüne sahip olur. Ki bu çok basit bir çözüm olur.

Bu meseleyi, aşağıdaki sözleri alıntı yaptığım yerde zaten Kalvinizm bakımından inceledim.



‘’ Ama her zaman daha basit bir teoriyi kabul etmek mantıklı mıdır? Basit teorilerin daima daha geniş açıklayıcı kapsamlara sahip olduğu doğrudur. Ama bir nokta var ki, içinde her şeyi açıklayan çok fazla açıklayıcı güce sahip teori, aslında açıklayabileceği bir gözlem ya da gerçek olmadığı için hiçbir şeyi açıklamamaktadır. Herşeyi açıklayabilecek kadar güçlü böyle bir teori, giderek basitleşmeye başlar.”

Evreni belli bir zaman diliminde yaratıp hiç bir şey öğrenmeyen, hem zamandan bağımsız, hem de ruhani olup baba, oğul, kutsal ruh şeklinde üç formda kişisel olarak var olan Tanrının her zaman nasıl var olduğuyla ilgili ölümcül sorunlar vadır. Böyle bir Tanrının, yarattığı milyarlarca yaratığın sonunun cehennem olacağını bile bile, nasıl maddesel bir dünya yarattığıyla ilgili de ciddi sıkıntılar vardır. İncil’ de yazılan kabile Tanrısıyla Hıristiyanlığın şimdiki Tanrı kavramının birbirine uyum sağlamasıyla ilgili başka sorunlar da vardır. Ayrıca Tanrı’nın İsa olarak nasıl vücut bulduğu ve onun çarmıhta ölümünün bizi günahlarımızdan neden kurtaracağı da ayrı bir problem. Başka bir problem de şudur: Tanrı neden modern bilimin doğuşundan önce hiçbir şeye şüpheyle bakılmadığı,muzicelere inanıldığı ve batıl inançların yaygın olduğu zamanlarda kendini açığa çıkarma gereksinimi duymuştur. Ayrıca Tanrı neden Hristiyanların kendi aralarında bile yüzyıllarca savaşa neden olan sözlerinin yanlış anlaşılmasını engelleyecek şekilde kendini göstermemiştir? Bir de hem insanlar hem de hayvanlar için sürekli bir acı çekme sorunu vardır.

Ama bütün bu problemler (ve daha fazlası) basitçe Tanrı kavramı ile açıklanabilir. Gördüğünüz gibi hem Tanrının kendisi hem de onun yöntemleri gizemlidir. Hıristiyanlar Tanrı’nın ne yaptığını bildiğine inanırlar. O bizim anlama kapasitemizin ötesindedir çünkü o Tanrı’dır. Onun gücünün sınırları yoktur. Bizlerin gücü sınırlıdır. Onu anlamayı nasıl umabiliriz? Asla anlayamayız. Bu yüzden onun varlığını ve yöntemlerinin mantıklı olduğunu kabul etmemiz için kendini yeterince ifşa etmiştir.


SAÇMALIK


İnananlar sırf Tanrının sonsuz varlığından dolayı, baba oğul kutsal ruh şeklindeki üstün bir varlığın ebedi ve ruhani bir şahıs olarak varolmasını idrak edemememizin, böyle bir varlığın mevcudiyetinin imkansız olduğu anlamına gelmeyeceğini farzederler. Tamam. Olabilir... Bunlar her bir sorun üzerine benzer yanıtlarla ahkam keserek cevap verirler. Sırf bizlerin Tanrı'nın İsa olarak dünyaya gelmesini, bizim günahlarımız için kendini feda etmesini, veya böyle bir Tanrı'nın niye birşeyler yarattığını anlamamamız, onun tüm bunlar için kendince iyi sebepleri olmadığı anlamına gelmez. Pekala...Olabilir. İncilde kabile tanrısı bulunması, sonsuz güçleri olan Tanrı'nın varolmadığı anlamına gelmez, o kendisine inananlara sürekli bir şekilde kim olduğunu daha iyi anlamaları için yol gösterir. Tamam. Mümkün. Bizim böylesine mükemmel bir tanrının, tarihin en başından beri acı çeken tüm insan ve hayvan nüfusunun tamamıyla nasıl barışabileceğini anlamamamız, böyle bir tanrının var olmadığı anlamına gelmez, çünkü onun bir bildiği vardır. Pekala, buna da evet. Problemler listesi bu şekilde devam edip gider. Onların da herbir soru için cevabı tanrı kavramıdır.

Hristiyanlar, kuşkuculardan bu problemlerin biri veya hepsiyle ilgili mantıklı imkansızlıklar göstermelerini isterler. Ve kuşkucuların bu meydan okumaya bir kitapla cevap verdikleri görülür: Tanrının İmkansızlığı. Ama görünen odur ki, Hristiyanlar bu tartışmalardan kaçmak için daima tuhaf, son derece dolaylı ve özel ihtimaller bulurlar. Bu yüzden inanmaya devam ederler ve böyle yapmanın hala mantıklı olduğunu düşünürler. Bu tartışmaları cevaplamak için bile benim zaman zaman “mümkün olan tek savunma” dediğim geri çekilme taktiğini sürekli uygulamak zorunda kalırlar. Buna göre inandıkları şey mümkündür, öyleyse muhtemelen doğrudur. Bunun sonuçla ilgisiz kocaman bir gayrı resmi saçmalık olması onları ilgilendirmez.

Benim talebim, hristiyanların inanmak için daha sıklıkla bu savunmaya çekilmeleri. O zaman Tanrılarının var olma ihtimali de azalacak. Benim görüşüm şudur ki; böyle bir Tanrı'nın varlığına inanmamız için, bizi onun yöntemlerinin makul ve iyi olduğu sonucuna götürmeye yetecek kadar yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmalıyız. Ama değiliz. Hatta ne kısa, ne de uzun vadede olmayacağımız kesin. Tanrı neden bize akıl verdi ve onu kullanmamızı istedi, ama inanmak için ihtiyacımız olan şeyi bize sağlamadı? Ben zaten inanmam için ne gerektiğini burada açıklamıştım : Tanrı neden bunların hiçbirini vermiyor?

Ve asıl sorun da burada. Bu tanrı kavramı tüm sorunlara verilen basit bir cevap olarak son bulur. O herşeyi açıklar, yani hiçbirşey açıklamaz. Bu bir cevap değildir.




Çevirenler: Alfa Çeviri Ekibi
-Sevda Sabahoğlu
-İlyas Kabak
-Murat Ayyıldız

Çevirilen Deneme: http://debunkingchristianity.blogspot.com/2010/05/problem-with-using-god-as-explanation.html

8 yorum:

  1. kainattaki hassas ayar tanrıyı açıklar: bütün besinlerin tam senin midene göre olması güneşin tam sana zarar vermeyecek sabit bir noktada olması gezegenler arasındaki mesafe herşey hassas bir düzenle yaratılmış bunları yaratanın şuur sahibi olması lazım oda allahtır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen diyorsun ki; bak, nasıl da her değirmenin yanında akarsu var, Tanrı tüm değirmenlerin yanından akarsu geçirmiş. Olaya tersten bakıyorsun. İnsanlar değirmenlerini akarsu olan yerlere kurmuştur.

      Biz tam Güneş'in bu sıcaklığına dayanabildiğimiz için Güneş bu sıcaklıkta değil. Güneş bu sıcaklıkta olduğu için bu şartlara uyum sağlamışız. Zaten şartlar bahsettiğin gibi olmasaydı da farklı olsaydı, biz de o farklı şartlarda yaşasaydık sen yine kalkıp "Tanrı, ince ayar, kem küm" diyecektin. Şartların uygun olmadığı milyarlarca gezegen var ve orada canlı oluşamıyor bile.

      Sil
  2. Hassas denge argümanı insanları belirledikleri kurallar üstüne kuruludur. Senin güneşten zarar görmemen o şekilde evrimleştiğini gösterir. Örneğin Afrikada insanların cildi buna göre evrimleşmiştir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı yorumu yazmak üzereydim ki siz zaten belirtmişsiniz. Katılıyorum.

      Sil
    2. karikateist neden kapatıldı bilen varmı ?

      Sil
  3. facbook dan okumasakta gonderdigin iletileri goruyor internet sayfandan zevkle okuyoruz iyiki varsin alfa

    YanıtlaSil
  4. kainatta hassas ayar diye birşey yok mikro organizmalar ce hücreler sadece yaşayabileceği gezegenlerde varolmuşlardır madem dünya yaşam için varoldu diğer gezegenler üretim hatası mıydı acaba

    YanıtlaSil
  5. adaptasyon die bişey var zamanla herşey yerli yerine oturmuş olma ihtima cok yüksek milyon yıllardan bahsediyoruz

    YanıtlaSil