
Bu
yazımda insanların evrim hakkında düşündükleri en büyük
yanılgılarından birini ele alacağım. Bu yanılgıyı çoğumuz
biliyoruzdur: Neden hala evrim gerçekleşmiyor?
Kim
demiş hala gerçekleşmediğini? Evrim süreklidir…
İnsanların bu şekilde düşünmelerinin en büyük sebebi evrimi gözle göremiyor oluşumuzdur. Uyanalım kalkalım yeni bir organ oluşsun yada hop diye bir canlı başkasına dönüşsün isteniyor;
İnsanların bu şekilde düşünmelerinin en büyük sebebi evrimi gözle göremiyor oluşumuzdur. Uyanalım kalkalım yeni bir organ oluşsun yada hop diye bir canlı başkasına dönüşsün isteniyor;
“Bu
canlıdan sıkıldınız mı?
Korkmayın evrim yanınızda.
Abra kadabra…
İşte yeni türleriniz.”
Korkmayın evrim yanınızda.
Abra kadabra…
İşte yeni türleriniz.”
Sanırım
böyle bir şey bekliyor yaratılışçılar. Fakat bunun evrimle
uzaktan yakından alakası yok. Bahsettiğimiz evrim olgusundan
kastımız değişimse evrimi şu şekilde de düşünebilirsiniz:
Bir bebek doğar, boyu uzar, yürümeye başlar, sakalları çıkar,
sesi kalınlaşır vs. vs. ölür… Bu da evrimdir. Fakat canlılar
üzerindeki uzun süreli evrimden, türleşmeden bahsediyorsak işler
değişir. Örneğin evrimin bir yönü yokken bir bebeğin
gelişiminin yönü vardır. Ve ya evrim birey üzerinde değil
populasyon üzerinde olur fakat bu bebek gelişimi bireyseldir. Ne
kadar farklılık bulunsa da anlamanız açısından bu örnekten
devam etmek istiyorum.
Bu
bahsettiğim bir insanın doğmasından ölmesine kadar olan evrim
süreci normal şartlar altında 70 yıldır. Yani insan gözüyle
rahatça fark edilebilir. Bu 70 yıllık sürecin 70 milyon yıl
olduğunu düşünelim. İnsanlardaki fiziksel değişimi 70 milyon
yıla yaydığımızı varsayarsak bu değişim o kadar yavaş ve
aşama aşama gerçekleşecektir ki bunu asla fark edemeyecek konuma
geliriz.Örneğin canlının yürümeye başlaması yaklaşık bir
buçuk milyon yılda olursa, bu yürüme sürecine kadarki değişimi
asla fark edemeyiz… Ve ya 15 milyon yıl ile 20 milyon yıl
arasında sakal çıkmaya başlayacaktır. Bu sakalın oluşmaya
başlaması uzaması bizler tarafından fark edilmeyecektir. Bunu
dışarıdan gören biri sakalın uzadığından bile haberi
olmayacaktır ve ona göre sakal yerinde sayıyordur değişmiyordur.
Fakat 5 milyon yıl arayla kişinin fotoğraflarına bakılırsa
değişim gözler önüne serilir. 
Aynı
şekilde evrim milyonlarca yıllık bir süreç olduğu için bizim
gözümüzle algılanması mantıksızdır. Yine aynı bakımdan bize
hiçbir tür değişmiyormuş gibi gelir. Fakat fosil kayıtlarına
baktığımız zaman canlılardaki değişim  bariz gözükecektir.
Ve ya canlıların genomu incelendiğinde evrimin durmadığı
görülecektir. Örneğin 37.000-5800
yıl içinde insanların dış görünüşünde aşırı bir değişim
olmamıştır fakat evrim devam etmiştir. Bilim
adamları, dünyanın dört bir yanından insanların genlerini
karşılaştırarak, onların ne kadar farklı olduklarını, ne
kadar farklı şekilde evrim geçirdigimizi görebiliyor. İnsanların
evriminin devam ettiğini insan
genomunu incelediğimizde anlayabiliyoruz. Örneğin:
*
Orak
hücre direnci, sıtma hastalığının daha yaygın olduğu
bölgelerde artış gösterecek şekilde evrilmiştir.
* Laktoz toleransı, süt ürünlerinin tüketimini etkileyen kültürel değişikliklerle bağlantılı olarak evrilmiştir.
* Bazı insanlar, AIDS ve kalp hastalıklarına direnç sağlayan mutasyonlar kazanmıştır.
* Laktoz toleransı, süt ürünlerinin tüketimini etkileyen kültürel değişikliklerle bağlantılı olarak evrilmiştir.
* Bazı insanlar, AIDS ve kalp hastalıklarına direnç sağlayan mutasyonlar kazanmıştır.
Burdan
çıkarılması gereken sonuç şudur: sadece dış görünüş
değişmediği için evrim durmuştur anlamı çıkmaz. Genetik
değişse de kimi zaman morfoloji(dış görünüş) değişmeyebilir.
Bu evrimin durduğu anlamına gelmez. Dış görünüş değişmedi
diye evrim durdu gibi bir düşünceye kapılmak yanılgıdır.
İnsan
doğal yaşam ile irtibatını azalttığı için evrim
yavaşlamıştır. Fakat durmamıştır. Bunu da açıklamak
gerekirse; mesela
doğal seçilimi kendi üzerimizde yavaşlatıyoruz biz. Apandis
bizden sonraki nesillerde olmayacaktı mesela. Çünkü: apandisi
olan kişilerin bazılarında hastalıklar gözlemlenebiliyor. Hasta
ölüyor. Geriye apandisi daha küçük olanlar kalıyor böylece
yavaş yavaş daha küçük apandisli olanlar hayatta kalmış
oluyor. Bunun sonucunda milyonlarca yılda, belki de on milyarlarca
yılda,  apandis diye bir organ kalmıyor(bkz. Doğal seçilim).
Fakat
artık apandis yüzünden hasta olanlar apandisini alıyor ve doğal
seçilim engelleniyor. Apandisi büyük olanlar da küçük olanlar
da üreyebiliyor, genlerini yeni nesle aktarıyor. Bu da evrimin
etkisini azaltmış oluyor 
Fakat dediğim gibi doğal seçilmin etkisini azaltsak da evrim
durmadı. 
Kimi
kişiler de evrimin sadece zeka yönünden geliştiğini sandığı
için evrim durdu sanıyorlar. Örneğin bugünkü şempanzeler zeki
varlıklara dönüşmediği için evrim durmuştur gibi bir yanılgıya
düşüyorlar: evrimin belli bir yönü yoktur. Evrim özel olarak
zeka üretmeye çalışmaz. Diğer canlılar da bizim gibi beynini
geliştirecek diye bir şey yok. Örneğin doğada şempanzeler
arasında daha iyi tırmanan hayatta kalıyor olabilir ve evrim
farklı bir yönde dallanarak gidiyor olabilir, büyük ihtimalle
öyledir de. Onların da evrimi durmamıştır. 
SONUÇ
-Evrim milyonlarca yıllık süreçte aşama aşama oluştuğundan onu gözlemleyemeyiz ama bu evrimin durduğunu göstermez
SONUÇ
-Evrim milyonlarca yıllık süreçte aşama aşama oluştuğundan onu gözlemleyemeyiz ama bu evrimin durduğunu göstermez
-Dış görünüşte değişme olmasa da genetikte değişim olabilir. Sadece dış görünüşe bakarak evrim durmuştur denmemelidir
-Evrim sadece zeka yönünde ilerlemez, bir şempanzenin giderek zekileşmemesi onun evrim geçirmediği, değişmediği anlamına gelmez
-İnsanlarda evrim etkisini azaltmıştır çünkü doğal yaşamdan soyutlanıyoruz. Fakat evrim yine durmamıştır...
-Evrim sadece zeka yönünde ilerlemez, bir şempanzenin giderek zekileşmemesi onun evrim geçirmediği, değişmediği anlamına gelmez
-İnsanlarda evrim etkisini azaltmıştır çünkü doğal yaşamdan soyutlanıyoruz. Fakat evrim yine durmamıştır...
Umarım
yazı açıklayıcı olmuştur.
güzel bir yazı.. kendi bloğumada eklemek isterim. http://bladekardes.blogspot.com/
YanıtlaSilkaynak gösterdiğiniz, yazının sonuna link attığınız sürece sorun yok
Siltşk
YanıtlaSilUfak bir ekleme yapabilir miyim? her yıl fare zehri güncelleniyor. bundan 10 yıl önceki fare zehrini farelere yedirirseniz hiç etkilenmediklerini gözlemleyebilirsiniz nedeni ise üretilen zehrin farelerin belli bir kısmını öldürüp içlerinden o zehre dayanıklı olanların ürediğini görebilirsiniz. bu zehirden etkilenmeyen farelerin bir önceki farelere göre metabolizmalarının değişkenlik gösterdiğini çok açık bir şekilde görebilirsiniz. bu şu demek oluyor.
YanıtlaSilcanlıların yaşayabilmeleri ortamın müsaitliğine göre değişir. eğer ortam müsait ise canlılar o koşulda evrim değişimine uğramazlar. Ne zaman şartlar değişirse mesela canlıların yiyeceklerinin azalması hava koşulları, etkenler ve üremede seçicilik gibi etkenler baş gösterdiğinde evrim başlar. o sırada yaşayan canlının değişime uğraması değil nesillerinin değişimine uğramasıdır.
Sizinle tanisip uzun uzun sohbet etmeyi cok isterdim... Ama bu bile yetiyor. Gercekten cok basarili bir blog. Yanliz olmadigimizi bilmek guzel... Saygilar..
YanıtlaSilVarsayımlar üzerine kurulu bir hayatı yaşıyorsunuz. Savunduğunuz tüm saçmalıklar varsayımlar üzere kurulu. Bir insanın gelişimini örnek vererek evrimi ispatlamak ise hepten bir saçmalık. 75 milyar değil 75 desilyon yıl da geçse, irade gibi şuur gibi sıfarlara sahip olmayan hücreler kendi kendini geliştiremezler. Çünkü bu mevzuda bir tercih edici gerek. Bilimsel bulgular evrim meselesinde solungaçların neden karaya uyumlu olarak değişime uğramayı "seçtiğini" söylüyorlar mı? Öyle komiksiniz ki şimdi gülesim geliyor fakat, hangi kimyasal tepkimelerin gülmemi sağlıyacağına karar veremedim. Bu konuda yardımcı olur musunuz? 😊
YanıtlaSilVarsayımlar üzerine kurulu bir hayatı yaşıyorsunuz. Savunduğunuz tüm saçmalıklar varsayımlar üzere kurulu. Bir insanın gelişimini örnek vererek evrimi ispatlamak ise hepten bir saçmalık. 75 milyar değil 75 desilyon yıl da geçse, irade gibi şuur gibi sıfarlara sahip olmayan hücreler kendi kendini geliştiremezler. Çünkü bu mevzuda bir tercih edici gerek. Bilimsel bulgular evrim meselesinde solungaçların neden karaya uyumlu olarak değişime uğramayı "seçtiğini" söylüyorlar mı? Öyle komiksiniz ki şimdi gülesim geliyor fakat, hangi kimyasal tepkimelerin gülmemi sağlıyacağına karar veremedim. Bu konuda yardımcı olur musunuz? 😊
YanıtlaSil