Genetiğin
Evrimle İlişkisi
Daha
önce evrimin kanıtları olarak ortak atadan kalan benzerlikleri
kısa bir şekilde anlatıp örneklendirmiştik. Bu benzerlikler bir
çok kategoride incelenebilir; embriyolojik benzerlik, morfolojik( vücut şekilleri,biçimbilim) benzerlik, genetik benzerlik gibi bir çok alt dala ayırabiliriz
evrimi doğrulayan bulguları. Bunlardan bir tanesi ve en önemlisi
genetik benzerliktir.
Genetik
benzerlik oranları, genom
haritası çıkarılan canlıların bütün genetik özelliklerinin
karşılaştırılması sonucu elde edilir.
İnsan ile bir çok hayvan türünün dış görünüş
benzerliklerine bakıldığında küçük ve yavaş bir değişim
dikkatimizi çeker. Peki ya bu, genetik olarak nasıldır? Genetik
değişimler (daha doğrusu benzerlikler) oranları nedir? Evrimi
doğrular nitelikte midir yoksa elde ettiğimiz veriler evrimi
yanlışlar mı? Eğer genetik benzerlik belli bir oranda artıp
azalıyorsa, fosillerle uyum içindeyse, yaşam ağacı ile uyum
gösteriyorsa bu evrimi doğrular nitelikte olacaktır.
Genetik
Benzerlik Ve Fosiller
Öncelikle
bir önbilgi vermekle başlamak iyi olacaktır. Bir protein 20 kadar
farklı aminoasidi barındıran organik moleküldür. Bir proteinde
ortalama 1500 nükleotide karşılık 500 aminoasit bulunur. 1500
nükleotid, mutasyonlara gerçekten ve oldukça elverişli, bunun
sonucunda çeşitlenme yapacak kadar fazla nükleotiddir. Genetik
değişiklik belirlenirken, herhangi iki türden bir proteindeki
aminoasit farklarının sayısı ölçek olarak kullanılabilir.
Örneğin herhangi bir X memeli canlısı ile önce Y sürüngeni
daha sonra Z balığı ile karşılaştırdığımızda X in Y
canlısına Z den daha fazla benzediğini görebiliyoruz, şansa
bakın ki evrimin bulguları da -örneğin fosiller- memelilerin
sürüngenlerden geldiğini savunuyor[1].
Fosillerle genetiğin birbiriyle böyle tutarlı oluşu,
yaratılışçılar tarafından nasıl karşılanıyor merak ederim
doğrusu. Evrimi savunanlara tesadüfçü(ne demekse artık) diyenler
bunları derin bir tesadüf olarak görmekten ileri gidemez. Fakat
evrimsel düşünen biri için cevap açıktır: balıkların zamanla
evrimi sürüngenleri, sürüngenlerin evrimi memelileri
oluşturmuştur. Bu sebeple fosiller balıklardan sürüngenlere,
sürüngenlerden memelilere olacak şekilde dizilmiş olmalıdır.
Aynı şekilde sürüngenler ile memelilerin ataları daha yakın
zamanda yaşamış olduğu için, memeliler ile sürüngenlerin
genetiği memeliler ile balıklardan daha benzer olacaktır.
İnsanın
Üstünlüğü
İnsanın
evrimi konusu gerçekten çok mühim bir konudur. İnsanların büyük
oranda evrime karşı çıkışlarının sebebi de budur zaten;
insanın nerden geldiğini rasyonel bir şekilde açıklıyor oluşu.
Sosyal çevremde girdiğim tartışmalarda çoğu kez "insanın
evrimini araya katmadığımız sürece Kur'an'ın evrimle
çelişmediğini ve insanın evrimini açıklamamızın aşağlık
bir hareket olduğunu" duymuşumdur. 'Diğer canlılar hakkında
ne dersen de, ama insan ahsen-i takvimde en güzel şekilde biranda
yaratılmıştır' görüşünde olan çok insan var. Bunun olacağını
tahmin eden Darwin de Türlerin Kökeni kitabında özellikle
"insan"dan bahsetmekten kaçınmıştır. İnsan konusuna
en yaklaştığı an çıkış cümlelerinde "çok daha önemli
araştırmalarla ... insanın kökeni ve tarihine ışık
tutabileceğini"[2]
yazmış olduğu birkaç kelimeden ibarettir.
Az
önce bahsettiğim zihniyetteki insanlardan biri de Darwin'in çağdaşı
piskopos Samuel Wilberforce'dur. Wilberforce şöyle diyordu:
"İnsanın yeryüzündeki üstünlüğü, anlamlı konuşma
yeteneği, insana ihsan edilmiş akıl, onun özgür iradesi ve
sorumluluğu, günah işlemesi ve nedamet getirmesi, Ebedi Oğulun
yeniden vücut bulması, Ebedi Ruhun içten varoluşu; bütün
bunlar, Tanrının suretinde yaratılmış olan insanın hayvani bir
kökenden geldiğine ilişkin alçaltıcı düşünceyle kesinlikle
bağdaştırılamaz."[3]
Hal Hellman, Wilberforce'un bu tutumunu şu şekild yorumlamıştır:
"Başka bir deyişle hayvanlar aleminin geri kalan lısmı
hakkında ne derseniz deyin, insanlar özel olarak -ve son birkaç
bin yıl içinde- yaratılmıştır nokta."[4]
Gerçekten
laf kalabalığı olarak görebilirsiniz fakat bunları yazmak
zorundaydım. Gerçekten bu şekilde düşünen kişi oldukça fazla
ve bu beni rahatsız ediyor. Bu sebeple, az sonra yazacaklarımın
anlaşılmasını istediğim için çoğu yaratılışçıda gördüğüm
bu durumu aktarmalıydım. Bu konuda insanın evrimine ilişkin fosil
bulgularının dışında bir çok genetik kanıtın da mevcut
olduğunu belirtmek ve insanın doğada üstün bir konumda
olmadığını üstüne basarak vurgulamak istiyorum. Bunu
genetik bilginin karşılaştırılması sonucunda da görüyoruz.
İnsan,
Şempanze ve Genetik Benzerlik
İnsan
evrimini doğrulayan en önemli bulgulardan bir tanesi şempanzelerle
olan genetik benzerliğimizdir. Anatomide (farklı türler olduğumuz
için) farklı görünsek de bu farklılık genetik açıdan öyle
değildir. Genetik açıdan şempanzelerle insanların benzerliğini
Cemal Yıldırım'ın makalesinden alıntılayarak yapmak istiyorum:
"Maymun(şempanzeler
kastedilmekte) ve insan proteinlerinin yakın benzerliği hayret
verici ölçüdedir. Örneğin, «hemoglobin» dediğimiz
kanda oksijen taşıyan protein, hem insan hem maymunlarda aynı
düzende 287 amino-asit içermektedir. Oysa iki ayrı kurbağa
türünde bile hemoglobin tam 29 amino-asit fark göstermektedir.
Buna karşılık, bir kas proteini olan mioglobindeki 153
amino-asitten yalnızca bir tanesinde insanla şempanze farklıdır.
Biyo-kimyagerlerin 12 çeşit protein üzerinde yaptıkları bir
araştırmada insanla şempanzenin her 1.000 amino-asitten ortalama 7
tanesinde farklı olduğu saptanmıştır. Protein ve DNA'dan
sağlanan veriler insanla maymunların genetik olarak birbirine
benzerliğinin, dışgörünümlerinde özdeş olan bazı meyve sinek
türlerinin ya da farelerin kendi aralarındaki benzerlikten daha
büyük olduğunu göstermektedir. Bu benzerlik o denli büyüktür
ki, insanla maymunun ortak kökten ayrılışlarının beş milyon
yıldan daha gerilere uzanmadığı hesaplanmıştır. [...]
Görülüyor ki fosillerin sağladığı kanıtları bir yana
bıraksak bile, maymunlarla kalıtsal yakınlığımızı doğrulayan
pek çok kanıt vardır."[5]
Bir konuda küçük bir not yazmam gerekir ki bazı yaratılış savunucuları genetik karşılaştırmaların tümünü değil sadece proteogenomik karşılaştırmaları dikkate alarak '' insan ile şempanze arasında bu kadar benzerlik yok'' diyorlar. Oysa genetik karşılaştırmalarda gen haritasının tümüne bakılır ve nükleotid-nükleotide karşılaştırmalar yapılır. Kısaca genetik karşılaştırmalarda tüm genom haritasına bakıldığında bahsedilen iddianın geçersiz olduğu da görülebilir.
Bir konuda küçük bir not yazmam gerekir ki bazı yaratılış savunucuları genetik karşılaştırmaların tümünü değil sadece proteogenomik karşılaştırmaları dikkate alarak '' insan ile şempanze arasında bu kadar benzerlik yok'' diyorlar. Oysa genetik karşılaştırmalarda gen haritasının tümüne bakılır ve nükleotid-nükleotide karşılaştırmalar yapılır. Kısaca genetik karşılaştırmalarda tüm genom haritasına bakıldığında bahsedilen iddianın geçersiz olduğu da görülebilir.
Kısaca görüleceği gibi, diğer her canlıda görülen genetik
benzerlik, insanın şempanze ile ortak atadan geldiğini doğrular
niteliktedir. İnsanı ahsen-i takvimde yaratmış bir tanrı
isteseydi genetiği öyle düzenlerdi ki evrimi yanlışlaycak
nitelikte kılardı, o halde ne kaldı insanın en güzel biçimde
yaratılmışlığı?
Yanlışlamada
Dikkat Edilesi Hususlar
Genetik
benzerliğin uyumundan bahsederken çok önemli bir kaç noktanın
altını çizmeliyim. Çok çok az da olsa bazen uyuşma olmayabilir,
bu evrimi yanlışlamaz. Çünkü bazen bazı farklı türler, farklı
zamanlarda aynı özelliği evrimleştirmiş olabilir. Buna yakınsak
evrim denir. Örneğin yarasalarda ve yunuslarda, iletişim için
benzer değişimler yaşanmış, bir yakınsak evrim gerçekleşmiştir.
Her iki soyda da biyolojik radar kapasitesi olan türler mevcut. Bazı
yunus türleri ile yarasa türleri objelerin yerlerini tespit etmek
için ses dalgalarını kullanıyorlar(ekolasyon). Fakat yarasalar
ile yunuslar çok uzak akrabalar, dolayısıyla bu özellik iki
türde, farklı zamanlarda, birbirlerinden bağımsız evrimleşmiş
olmalıdır.
Yarasa
ve yunuslardaki bu özellik üzerine Nature dergisinde bir makale
yayımlandı. Makalenin
yazarları, dört yeni yarasa genomunu diziledi. Bu verileri, daha
önce dizilenmiş olan iki yarasa ve bir yunus genomu da dahil olmak
üzere, 18 başka memeli genomuyla birleştirdi. Bu türler
arasındaki 2300 ortak genin amino asit dizilerini karşılaştırdı.Ekip
bu veriler içinde, yalnızca ekolokasyon özelliğine sahip
yarasalarda ve yunuslarda görülen, ama örneğin ekolokasyon
yapamayan yarasalarda ve diğer memelilerde görülmeyen değşinimler
aradı.Toplam 2300 gen arasında 60'ında, ekolokasyon yapan türlere
has değşinimler buldular. Bu genlerin bir kısmı işitme ve kulak
gelişimiyle ilgili olduğu bilinen genlerdi. Örneğin bu genlerin
bazılarının işlevlerini bozan değşinimler, insanda sağırlığa
yol açıyor.Dolayısıyla söz konusunda genlerdeki değşinimlerin,
ekolokasyon özelliğinin bu iki soyda evrilmesine yardımcı olduğu
tahmin ediliyor[6].
Benzer değişimlerin gerçekleşmiş oluşu (kaynakta da
belirtildiği gibi) evrimi yanlışlamayacağını burdan
anlayabiliriz.
Başka
bir nokta ise paralel evrimlerin gerçekleşebilecek oluşu. Örneğin
Guo-dong Wang
ve ekibinin yaptığı bir araştırmadan söz etmek istiyorum. Bahsi
geçen ekip bir Alman çoban köpeği, üç Çin'e özgü köpek, bir
Tibet çoban köpeği, dört bozkurt ve Belçika
Malinois türünün
DNA’sını inceledi. Aynı
ekip elde ettikleri bulgular
sonucu, insan ve köpek genlerini karşılaştırdı. Bu
karşılaştırma sonucunda insan ve köpekte sindirim organları ve
metabolizmada benzer genetik değişimler gösterdiğine işaret
etildi. Örneğin, köpek ve insanlarda kolestrol taşıyıcı genin
benzer olduğu çıkan sonuçlardandı. İlk görüşte bu benzerlik
evrimi yanlışlıyormuş gibi görünse de bu benzerliğin sebebi
paralel evrimdir. Aynı zamanda bahsedilen bulgunun, insan ve
köpeklerin bir arada yaşadığı ortamlarda hayvan sayısına
kıyasla bitki oranının azalmasından kaynaklanmış olabileceği
belirtilmiştir[7].
Burada
dikkat çekmek istediğim hususlar, eğer belli başlı yerlerde
benzerliğin gerekli şekilde olmadığı gösterilirse hemen atlayıp
"Evrim çürütüldü" dememeniz, aksine olayın hiç bir
şekilde evrimle ilişkilendirilemeyecek kadar kesin bir sonuç elde
edilip edilmediğini araştırmanız gerektiğidir. Çünkü bazı
durumlarda X canlısı Y canlısından türemese bile belli başlı
benzerliklere sahip olabiliyor.
Sonuç
Canlıardaki
genetik benzerlik dikkate alındığında elde ettiğimiz sonuçlar
fosillerle ve morfoloji ile uyumluluk içinde. Tüm canlıları
biranda, özel bir şekilde yaratan tasarımcı görüşünü kabul
edersek; tüm bu bulgulardaki uyum, tüm genetik değişimlerin
evrimi doğrular nitelikte oluşu, elde edilen her sonucun
tahminlerle neredeyse benzer oluşu açıklanamaz olacaktır. Bu
durumda bilimsel yöntem kabul edildiğinde akıllı tasarım görüşü
tamamen boş bir görüş olduğu anlaşılır. Ve büyük sürpriz:
evrim genetik benzerlik testinden de başarıyla geçmiştir...
KAYNAKLAR
2-Darwin
(1859), s.373
3-
Clark, 1984 içinde, s. 145
4-
Hal Hellman, Büyük Çekişmeler, Tübitak Yayınları, s.97
5-
Cemal Yıldırım, Evrim Kuramı ve Bağnazlık, Bilgi Yayınevi s.87
6-
Perşembe, 5 Eylül 2013 tarihli soL Haber Portalı'nın hazırlamış
olduğu "Yarasalar ve yunuslarda ortak genetik değişimler"
başlıklı yazısından alıntılar yapıldı.Makalenin geçtiği
asıl kaynak ise: Parker v.d., 2013, Nature, doi:10.1038/nature12511
alfa seni 6 aydır falan takip ediyorum ama bu konularda yeniyim. Tanrı varlıği çokanlamsız geliyor artık . Kendimi geliştirmek istiyorum . Bana önerebileceğin bir kitap var mı ? Teşekkür ederim :)
YanıtlaSilÖneri Kitaplar
SilDarwin Ne Yaptı
Seksüel Seçme
50 Soruda Büyük Patlama Kuramı
Nietzsche Ağladığında
Alamut
Bilim Tarihi Yazıları
Unutturulan Ayetler
Tüfek Mikrop ve Çelik
Yaşam Nasıl Başladı
Hiç Yoktan Bir Evren
Evrenin Dokusu
Evrenin Zarafeti
Einstein'dan Ötesi
Herşeyin Teorisi
Cennetten Akan Irmak
Kuran İncil ve Tevratın Sümerdeki Kökeni
Yeryüzündeki En Büyük Gösteri
Böyle Buyurdu Zerdüşt
Kör Saatçi
Tanrının Öyküsü
Tanrının Öldüğü Gün
Sofie'nin Dünyası
Hayatın Kökenine Dair 7 İpucu
Sorgulayan Denemeler
İnanılmaza İnanmak
Türlerin Kökeni
Kutsal Kitapların Kaynakları 1-2-3
Din Bu 1-2-3
Tanrı Yanılgısı
Başarısız Hipotez: Tanrı
Büyük Tasarım
Kozmos
alfa mrhb. facebook sayfanıza ulaşamıyorum. Kapandı mı yoksa sayfanız. Yeni sayfanızın linkini buraya yazar mısın
YanıtlaSil