12 Mart 2014 Çarşamba

Kelam Kozmolojik Kanıt

Tanrı'nın varlığına dair sunulan en ilgi çekici çağdaş argümanlardan biri de Kelam Kozmolojik Argümandır. Daha önce "Temel Kozmolojik Argüman" başlıklı yazımda, teme kozmolojik argümanın geçersizliğini göstermiştim. Fakat temel kozmolojik kanıtın günümüzde, felsefeciler arasında yeterli savunuyu almadığından ve yeniden formulize edildiğinden de söz etmiştim. Temel kozmolojik kanıt(TKK), her şeyin bir sebebi olduğunu iddia ederken kelam kozmolojik kanıt(KKK), bu tezi ileri sürmekten kaçınmıştır.

KKK ilk olarak İslam filozofları arasındaki kelam geleneğinde ortaya atılmıştır. El-Kindi'nin ortaya atmış olduğu bu argüman diğer İslam filozoflarınca da geliştirilmiştir. Günümüzde ise en sıkı savunucularından biri William Lane Craig'tir. Genelde şu şekilde formulize edilir:

1- Var olmaya başlayan her şeyin bir sebebi vardır. 
2- Evren var olmaya başlamıştır. 
3- Evrenin bir sebebi vardır. 

Bu argüman gerçekten ilgi çekicidir ve teistler tarafından kullanılmak için birebir gözükmektedir. Öncelikle "Her şeyin bir sebebi vardır" öncülüne bağlı TKK "Tanrı nereden geldi? Tanrının sebebi ne?" gibi soruları beraberinde getiriyordu. Bu argümanda ise bu soruların önü kesilmiş oluyor. "Tanrıyı kim yarattı?" denildiği anda 'Tanrı zamanın dışındadır, bir başlangıcı yoktur. Bu sebeple bir sebebi olmak zorunda değildir. Tanrı var olmaya başlamamıştır' gibi bir savunu yapılabilir. Fakat argüman burada bitmez, beraberinde alt argümanlar da vardır:

Alt argümanlar:

1a- Gerçek “sonsuz” var olamaz. 
2a- Zamansal olarak gerçekten sonsuza doğru giden olaylar, gerçekten “sonsuz” demektir. 
3a- Dolayısıyla zaman içinde sonsuza doğru giden bir olaylar dizisi var olamaz. 
  
1b- Birbiri ardına eklenen olaylar gerçekten sonsuz olamaz. (Zira her zaman eklenene 1 eklenebilir vb.) 
2b- Zamansal olarak geriye doğru giden olaylar, birbiri ardına eklenerek oluşurlar. 
3b- Dolayısıyla bu tarz bir gerçek “sonsuzluk” var olamaz.

Bu iki alt argüman ise zamanın sonsuzdan beri var olamayacağını öne sürdüğünden KKK için destekleyici iki kanıt özelliğini taşır. Eğer zamansal sonsuz geçmiş yoksa, zamanın bir başlangıcı olmalıdır; zaman var olmaya başlamışsa, zamanın bir sebebi vardır; zamanın sebebi zaman dışı olmalıdır. Zaman dışı olan şey de tanrıdır.

Kuantum Öngörüleri


KKK'nin ilk problemi, sezgilerin mutlak doğruyu verdiğine ilişkin güvenidir. Sezgilerimiz, var olduğumuz çevreyi anlamak üzere evrimleşmiştir ve sadece işe yaradığı için bu sezgilere sahibiz. Hiçbirimiz beş boyutlu bir cisim düşünemez, tasavvur edemez, çünkü dört boyutlu bir evrende evrim geçirdik. Atalarımız, çevresine adapte olacak şekilde sezgilerini geliştirdiler. Örneğin hiçbirimizin sezgileri, yoktan bir anda sebepsiz şeylerin ortaya çıktığını kabullenemez, çünkü atalarımızın evrimleştiği dönem itibari ile hiçbir şey kendiliğinden, sebepsiz yere ortaya çıkmıyordu. Hiçbirimiz milyarlarca yılı kafasından geçiremez çünkü hepimiz 70-80 yıllık ömre sahibiz ve atalarımız için bu kadarını anlamak yeterliydi. Richard Dawkins'in ünlü Kör Saatçi kitabında da şu şekilde izah edilmiştir:

"Şimdi neye akla uygun, mantıklı dediğimize bakalım. Akla uygun olarak düşündüklerimiz, geniş bir olanaklı olaylar yelpazesinin tam ortasındaki dar bir banttır; bazen gerçekte var olandan çok daha dardır. … Gözlerimiz, bir uçta uzun radyo dalgalarından diğer uçta kısa X ışınlarına dek uzanan geniş bir tayfın ortasındaki bir yerlerdeki, dar bir elektromanyetik frekans bandını (biz buna ışık diyoruz) görebilir. … Aynı şekilde, büyüklük ve zaman ölçekleri bizim gözümüzde canlandırabileceğimizin çok ötesine uzanır. Bizim zihinlerimiz gökbiliminin uğraştığı büyük uzaklıklarla başa çıkamaz; ama bu uzaklıkları matematiksel simgelerle gösterebiliriz. … Zihinlerimiz, bırakınız yerbilimcilerin her gün uğraştıkları milyarlarca yıllık zaman dilimlerini, bir milyon yıl gibi bir zaman dilimini bile hayal edemez. 

Tıpkı gözlerimizin yalnızca doğal seçilimin atalarımıza sağladığı dar elektronik frekans bandında görebilmesi gibi, beyinlerimiz de dar büyüklük ve zaman bantlarıyla uğraşmak üzere yapılanmıştır. Olasıdır ki, atalarımızın günlük uygulamaların dar aralıkları dışındaki zaman ve büyüklüklerle uğraşması gerekmiyordu. Bu yüzden de, beyinlerimiz böylesi büyüklükleri hayal edebilecek kadar evrimleşemedi. 
 
Eğer biyolojimiz bir milyon yıl yaşayabilmemize olanak sağlasaydı... Riskleri değerlendirişimiz çok farklı olurdu. Örneğin, yolda karşıya geçmemek gibi bir alışkanlığımız olurdu, çünkü 500.000 yıl boyunca her gün bir kez karşıdan karşıya geçerseniz, size mutlaka bir kez otomobil çarpacaktır.” (1) 
 

Atalarımızın sezgileri güneşin dünya etrafında döndüğü yönündeydi, çünkü evrimleştikleri çevre bunu öngörüyordu. Sezgilerimiz bize güneşin hareket ettiğini söylese de bunun doğru olmadığını biliyoruz. Bunun doğru olmadığını ince düşünülmüş deneyler sayesinde, gözlemler sayesinde biliyoruz. Dışarıdan baktığımızda dağlar hareket etmiyor gibi gözükmektedir, sezgilerimiz bize bunu söyler. Fakat ayrıntıları düşünülmüş, gözlemlere ve deneylere sayalı yeni kuramlar, bu sezgimizin bizi yanılttığını gösteriyor, dağlar hareket ediyor.

Deneyler ve gözlemler evreni anlama açısından, sezgilerden daha güvenilir bir ölçüttür. Deneyler ve gözlemler evreni anlamak için daha işe yarar bilgiler sunmaktadır. Bazı sezgilerimiz, deney ve gözlemlerle çelişiyorsa (yukarıda da anlatıldığı gibi) sorun büyük ihtimalle sezgilerimizdedir. "Var olmaya başlayan her şeyin bir sebebi vardır." gibi bir sezgiye sahip olduğumuz açıktır. Fakat bu sezgimiz, deneyler ve gözlemlerle çelişmekte midir? Kuantum dünyasının bize sunduğu veriler, tam da bu sezgilerimizin işe yaramaz olduğunu göstermektedir. Atom altı dünyada, belli bir sebebi olmayan fiziksel olaylar gözlemlenmiştir. Mesela, yarılmış enerji seviyesindeki bir atom daha düşük bir enerji seviyesine indiğinde foton yayar. Bu olayın herhangi bir nedeni yoktur. Benzer şekilde, radyoaktif bir çekirdeğin bozunması için de belli bir neden yoktur. Elektronların nereye gidecekleri, radyoaktif bozunmanın ne zaman ve hangi atomda gerçekleşeceği gibi şeyleri önceden bilmek mümkün değildir.

Kuantum dünyası bir belirsizlik dünyasıdır ve nedensellik ilkesi mikro dünyada geçerli değildir. Yani argümanın birinci öncülü yalnızca makro dünyada yaşayan biz canlılar için geçerli olabilir fakat mikro evrenin öğrenilmesiyle ortaya çıkan veriler bu öncülü (öncülle beraber sezgilerimizi) sarsar. Bu eleştiriye karşılık olarak teist taraf şu şekilde cevap vermektedir:

"Kuantum dünyası nedenselliği değil belirlenimciliği ortadan kaldırır. Önceden belirlenmemiş olsa da bu şeylerin sebebi vardır. Bu, olasılıksal nedenselliktir"

Fakat bu cevapla beraber evrenin nedeninin tesadüfî, önceden belirlenmemiş bir şey olabileceği kabul edilir ki bu da 'tanrısal neden' için bir sorun oluşturur. Victor Stenger'in de dediği gibi, 'Olasılıksal nedenselliğe izin vererek önceden belirlenmiş yaratılış için yaptığı savunmayı da yıkmış oluyor. '(2)

Argümanın 1. öncülüne karşılık:

1- Sezgilerimiz, evrenin ne olduğu üzerine çok sayıda bilgi vermektedir. 
1.1- Bu bilgilerden biri de var olmaya başlayan her şeyin bir sebebi olduğu bilgisidir. 
2- Sezgilerimiz, deney ve gözlemlerle çelişebilir. 
2.1- Güneş Dünya'nın etrafında döner 
2.2- Dünya hareket etmemektedir 
2.3- Dağlar sabittir ve hareket etmemektedir (vb.) 
3- Deneyler ve gözlemler, sezgilerle çeliştiği zaman deney/gözlem evreni anlama açısından daha yararlı bilgiler sunmaktadır. 
3.1- Sezgilerimizin sunduğu bir görüş varsa ve deney/gözlemle çelişiyorsa, deney ve gözlem kabul edilmelidir. 
4- Kuantum evreninin indeterminist dünyası 'var olmaya başlayan şeylerin bir sebebi vardır' sezgisi ile çelişmektedir. 
5- Deney ve gözlem 1.1’deki sezgi ile çelişmektedir. 
6- KKK'nin ilk öncülü kabul edilmemelidir. 

Zaman Felsefesi – Zamanın B Teorisi



KKK görünüşte her ne kadar geçerli gibi dursa da zaman felsefesine adım atmadan anlaşılabilecek bir görüş değildir. Bilindiği gibi Kozmolojik Argümanın bu versiyonu zamansal bir argümandır. O halde zaman derken ne kastettiğimiz, zamanın ne olduğu gibi konular anlaşılmadan argüman incelenemez. Günümüzde zaman ile ilgili iki temel görüş bulunmaktadır: Zamanın A Teorisi ve Zamanın B teorisi.

KKK zamanın sonsuz olmadığını ve evrenin muhakkak sonlu bir geçmişe sahip olduğunu savunur. Evrenin sonsuz bir geçmişi üzerine kurulan bu argüman sezgilere hitap etse de bir ateist hem gerçek sonsuzun olmadığını hem de evrenin bir başlangıcının olmadığını savunabilir. Bu savunmayı kişi, Zamanın B Teorisini kullanarak yapacaktır.

Bahsedilmesi gereken tartışma zamanın akıp akmadığı problemidir. Zaman akıyor mu, yoksa zaman dediğimiz şey bir durgun bir nehir mi ve aslında akmamakta mıdır? Zamanın A Teorisine göre, tecrübemizin bir karşılığı olarak zaman vardır. Zaman akmaktadır. Bu anlayışa göre zaman; gelecek, şimdi ve geçmişten oluşur. Bunların üçü de vardır. Gelecek dediğimiz şey bir zaman sonra şimdi olur, bir zaman sonra artık ona geçmiş deriz. Gelecekte olan şey var olmaya başladığında şimdi olur. Zamanın A Teorisi, zamanın bu şekilde akışını tasvir eder. Sezgilerimiz bu akıştan yanadır. Zamanın B Teorisinde ise geçmiş, gelecek ve şimdi yoktur. B Teorisi öncelik, sonralık ve eşzamanlılığı kapsar. Zamanın B Teorisinde şimdinin bir önemi yoktur. Geçmiş ve gelecek eşittir, geçmiş, şimdi ve gelecek eşit düzeydedir. Hepsi mevcuttur ve eşit derecede gerçektir. Zaman, uzayın üçüncü boyutuna ek olan yeni bir boyuttur.

Kelam argümanı, Zamanın A Teorisi üzerine kurulu bir görüştür. Zamanın A Teorisi, zamanın geçmişte sonsuza gidemeyeceğinden etkilenirken Zamanın B Teorisi bu durumdan etkilenmez. B Teorisinde, zaman kipsiz olarak sadece var olur. Geçmişte bir sonsuz yoktur, çünkü geçmiş yoktur. Hareket ve değişim de yoktur, bunlar sadece yanılsamadır. KKK'nin modern savunucularından William Lane Craig'in de şunu demiştir:

“Başlangıcından sonuna kadar Kelam Kozmolojik Argümanı, Zamanın A Teorisi üzerine kurulmuştur. B Teorisi’nde evren aslında var olmaya tam anlamıyla Big Bang anında başlamaz, sadece 4 boyutlu bir uzay zaman bloğu olarak kipsiz bir şekilde var olur. Eğer zaman kipsizse, evren aslında hiçbir zaman var olmaya başlamamıştır ve dolayısıyla onun var olmasının nedenine dair arayışımız da aslında yanlış kavrayışımızdan kaynaklanmış demektir.”

Her ne kadar sezgilerimize ters olsa da filozofların ve fizikçilerin büyük bir kısmı bu teoriyi kabul etmektedir. Zira Görelilik Kuramı ile artık A Teorisinin yetersizliği ortaya koyuluyor. Zaman boyutunun uzay boyutundan bağımsız olmadığı, bükülebildiği, hıza ve kütleye göre değiştiği 20. yüzyılın başlarından bu yana çok sayıda matematiksel denklemle ve deney/gözlemle desteklenmiştir. A Teorisi zamana evrenden bağımsız aşkın bir gerçeklik atfediyormuş gibi görünüyor ve bu görüş hatalı bir görüştür.

1- Kelam Argümanı Zamanın A Teorisi üzerine kurulmuştur ve Zamanın B Teorisinde geçersizdir(Çünkü Zamanın B Teorisinde zaman akmamaktadır.) 
2- A Teorisi 20. yüzyıldan bu yana fiziksel deney ve gözlemlerden çok sayıda darbe almışken, sezgilerimize ters olan B Teorisi çok sayıda deneyle ve Görelilik Kuramı ile desteklenmiştir. 
3- B Teorisini kabul etmek daha rasyoneldir. 
4- Dolayısıyla Kelam Argümanını savunmak rasyonel değildir. 

Zamanın A Teorisinde Kelam Argümanı


Zamanın akmadığı, kipsiz olarak var olduğu B teorisinde kelam argümanı geçersizdir. Peki ya A Teorisini düşünürsek, KKK anlamlı mıdır? Çoğunlukla Zamanın B Teorisi üzerinden yola çıkılarak eleştiri yapılmaktadır fakat teizmin rasyonalitesini daha fazla azaltmak istiyorsak A Teorisi üzerinden de KKK eleştirilmelidir. Şu şekilde düşünerek yola çıkıyorum:

1-Kelam argümanı Zamanın A Teorisi üzerine kuruludur. 
2-Kelam argümanı Zamanın B teorisinde geçersizdir. 
Sonuç: O halde: Kelam argümanını zamanın A teorisi üzerinde de incelemek gerekir. 

Kelam argümanında anlamsız olan şey: nedenselliğin zaten zaman içinde gerçekleşiyor olmasıdır. Bir şeyin başka bir şeye sebep olması değişimdir, değişim zaman demektir. Zaman yoksa nedensellik ilkesi çöker. O zaman da 'var olmaya başlayan her şeyin bir sebebi vardır' görüşü sığınılamaz bir liman olur. Demek istediğimi biraz daha açayım.

Denildiği gibi: "sonradan" var olan her şeyin bir sebebi vardır. bir şeye sonradan diyebilmek için öncesinde zaman olması gerekir.

Eğer zamanın evrenle beraber bir başlangıcı olduğunu düşünürsek (ki bunu düşünmek zorunda da değiliz, evrenin başlangıcı olup öncesinde zaman olabilir) bildik anlamda evrenin bir nedeni olduğu söylenemez. Bir şeyin(X) başka bir şeye(Y) neden olduğu söylendiğinde, Y'nin başlamasından hemen önce X'in var olduğu söylenmek istenir. Ancak bu durumda X, Y'ye sebep olmuş olur. O halde X'in Y ye sebep olduğunu söyleyebilmemiz için, Y'den önce var olması gerekir. Bu durumda X yerine tanrı Y yerine zaman ifadesini kullanırsak:

Önerme: Tanrı zamana sebep oldu.
Analitik inceleme: Zamanın oluşmasından önce tanrı vardı(Burada bahsettiğim öncelik-sonralık geçmiş-gelecek anlamındadır).

Eğer burada zamandan önce diye bir kavramdan bahsediyorsak çelişkiye düşeriz. Çünkü öncelik-sonralık bizzat zamansal bir ifadedir. Zamandan önce diye bir şey var olamaz, çünkü herhangi bir şeyin öncesinden bahsediyorsak zaman mevcut demektir.

O halde: bir şeyin başka bir şeye sebep olması zamansal bir ifadedir. Bu durumda zamanın sebebini aramak anlamsızdır. Zaman, yaratılmış bir şey değildir. Bizim zaman algımız içinde yaşadığımız (ve evrildiğimiz) ortama dayalıdır. Bu ortam küçük artışların haricinde nispeten düz bir uzay/zaman çizgisine sahiptir. Uzay zamanın ileri derecede bükülmüş bölgelerinde bu algılar kırılabilir, işlemeyebilir.

Bir örnek olarak “kuzey” hemen hemen tüm şehirlerde sabit olan bir yöndür. Ancak dünyanın eğimli olması sebebiyle Los Angeles’in kuzeyi Berlin’in kuzeyi ile paralel olmayabilir. Aslında herhangi bir noktadan kuzeye doğru gitmek sizi en nihayetinde kuzey kutbuna ulaştıracaktır çünkü dünya yuvarlaktır. Kuzey kutbunda ise kuzey diye bir yön yoktur çünkü gidilebilecek en kuzey noktada bulunmaktadır.

Benzer şekilde, “geçmişe doğru” uzay zamandaki her noktada eşit bir yön değildir, aksine herhangi bir noktadan geçmişe gitmek büyük patlamaya varmamızla sonuçlanacaktır. Evrenimizin ondan oluşmasını mümkün kılan bir önceki evren yoksa, o zaman bir “geçmiş kutbu” veya uzay zamanın, diğer tüm noktaların uzak gelecekte kalacağı sonlu bir bölgesi bulunuyor olabilir. Bu zamandan önce ne olduğunu konuşmak anlamsızdır çünkü ondan “önce” diye bir şey söz konusu olamaz. Bu durumda evren ya nedensizdir ya da var olan o “neden” ile evrenimiz arasında zaman açısından bir sıra bulunmuyor olabilir.

Eğer zamanın bir başlangıcı varsa bile, bu başlangıç sebepsiz olmak zorundadır. Bu sebeple kelam argümanının 1. öncülünü ise yetersiz buluyorum:

Eğer zaman var olmaya başlamışsa bir sebebi yoktur.

Eğer zaman var olmaya başlamamışsa, kelam argümanı anlamsızdır.

Bence kelam argümanının iç çelişkisi, zamanın sebebini aramasıdır. Nedensellik zamansal bir süreçken zamanın sebebinin ne olduğunu sormak "zamandan önce ne vardı" sorusunu sormaya eşdeğerdir. Eğer zamanın bir başlangıcı varsa "zamandan önce" diye bir şey olmaz, o halde zamanın sebebini aramak anlamsız olur. Zaman ya sonsuzdur ya sebepsizdir, eğer zaman sonsuzsa geçmişe doğru da zaman sonsuz olabilir, eğer zamanın başlangıcı varsa, zamanın nedeninden bahsedilemez, eğer zamanın sebebinden bahsedersek zamandan önce zamanın olduğunu varsaymış oluruz. O halde kelam argümanının ilk argümanı çökmüş olur. KKK, her türlü tutarsız bir görüştür

"Evrenimizin sebebi zamansızlık ve mekânsızlıktı" demek de akılcı bir görüşü tasvir etmez. Eğer evrenimiz zamansızlıktan ve mekânsızlıktan meydana gelmişse bu "evrenin bir sebebi yoktur" önermesinin analitik çözümlenmesinden daha ileri gidemez. Bu durumda kelam argümanının 1. öncülü ile çelişki meydana gelir.

Zamanın sebebini aramak mantıksızlıktır. Zamanın sebebinin zamansızlık olduğunu söylemek, zamanın sebebinin olmadığını söylemeye eşdeğerdir. Ayrıca, nedensellik fiziksel yasalara tabiidir. Bahsettiğim gibi bir şeyin başka bir şeye sebep olması için zamanın zaten mevcut olması gerekir. Kanaatimce, fiziksel yasalara tabii olan bir şeyi kullanarak fiziksel yasaları bu şeye tabii tutmak da iç çelişki üretecektir. Nedensellik fiziksel yasalardan çıkarılıyorken, fiziksel yasaların sebebini aramak haliyle mantıksız bir iş olacaktır

Burada bahsettiğim tüm bu mevzuular A Teorisinin kabul edilmesi durumunda geçerliliğini kazanabilir. Ben zamanın A teorisinde de kelamın geçersizliğini savunuyorum. Zamanın A teorisi doğruysa, nedensellik kavramı zamansal kavramda savunulmalıdır. Eğer nedenselliğin zaman içinde olmadığını savunursanız, bu, Zamanın B Teorisini beraberinde getirecektir. Zira Genel Göreliliğin gösterdiği üzere zaman ve mekânın kendisi nedensel ilişkiye girer. Zaman ve mekân boyutları, genel göreliliğe göre, madde tarafından bükülür. Bu etkileşimin sebebi nedir? Eğer Zamanın A Teorisi doğruysa buna mantıksal bir cevap verilmesi mümkün durmamaktadır. Fakat Zamanın B Teorisinde "Zaman kipsiz olarak vardır" cevabı, bu etkileşimleri açıklar. Kısaca zaman boyutunun etkileşime giriyor olması buradaki savunumu etkilemez. Nedenselliğin, zamansal olmadığı savunulduğu anda, bu savunmadan zamanın kipsiz olarak var olduğu sonucu çıkartılmalıdır.

Yine Zamanın A Teorisinin evrenle ilişkisi üzerine farklı bir model sunmak istiyorum. Bir kişi hem zamanın sonlu olduğunu hem de evrenin başlangıcının olmadığını Zamanın A Teorisinde savunabilir mi? Çok farklı bir modelde bu mümkündür. Kapalı zaman modeli adı verilen bu model şu şekilde tasvir edilebilir:

(bkz. http://i.imgur.com/kaxEC2S.jpg)

Bu tür bir zaman modelinde, var olmaya başlayan her olayın bir sebebi vardır. Her şey, kendinden önce gelen bir sebebin sonucudur. Diğer modellerden farklı olarak geçmiş, sonsuz değildir. Dikkat edin, geçmiş sonlu olmasına rağmen bir başlangıcı yoktur. St’den önce gerçekleşen her olay St’den sonra da gerçekleşir. Nasıl geoit dünya modelinde sağa da sola da gitseniz herhangi bir farklılık gerçekleşmeyecekse ve aynı yere ulaşacaksanız benzeri bu model üzerinde de vardır. Dünya’nın paralelleri üzerinde doğuya da gitseniz batıya da gitseniz farklılık olmayacak ve aynı noktaya ulaşacaksınızdır. Aynı şey, bu zaman modelinde zaman için uygulanıyor ve zamanda geçmişe de gitseniz geleceğe de gitseniz, aynı yere varacaktır. Robin Le Poidevin’in bu model için anlatımı yerinde olacaktır:

Bu benzetmenin etkisinde kalıp, bahsedilen şeklin, tarihin tekerrürden ibaret olduğunu gösterdiğini sanma yanılgısına sık düşülmektedir. Tıpkı yerin yüzeyinde durmaksızın dönersek St noktasına geri geleceğimizi tahayyül edebileceğimiz gibi, evrenin de dönüp durduğunu ve geçmişteki olay dizilerini aynı sırayla tekrarladığını düşünebiliriz. Ancak Şeklin gösterdiği şey, tarihin tekerrürden ibaret olduğu değildir. Olaylar bir kere, ancak bir kere olur; ama hiçbir olay ilk değildir. Örneğin, benim doğumumu ele alalım. Kapalı zaman modeli benim yeniden doğacağımı değil, (kuşkusuz kafa karıştırıcı olsa da) hem görece yakın geçmiş hem de gelecekte-eğer daire büyükse çok uzak bir gelecekte- olmasını gerektirir. (…) Kapalı zaman modelinde evrenin başlangıcı yoktur. Dolayısıyla zamansal kozmolojik argüman bu modelde geçerli değildir; çünkü evrenin var olmaya başladığına dair öncül yanlışlanmıştır.(3)

Zaman Teorileri - Özet -


1- Zamanla ilgili iki teori bulunmaktadır 
      1.1- Zamanın A Teorisine göre zaman kipli olarak vardır, evrende değişim mevcuttur ve değişim zamansal olarak gerçekleşir. Zaman akmaktadır. 
      1.2- Zamanın B Teorisine göre zamanın aktığı hissi sadece bir yanılsamadır. Zaman aslında akmamaktadır. 
2- KKK zamanın geçmişte sonsuza gidemeyeceği ve zamanın bir sebebinin olması gerektiği üzerine kurulu bir argümandır. 
3- Eğer değişim zamansal olarak gerçekleşiyorsa ve Zamanın A teorisi doğru olduğunda kelam argümanının bu durumdan etkilenmesi şu şekildedir: 
      3.1- A Teorisine göre değişim zamansal olarak gerçekleşir ve nedensellik zaman boyutuna tabiidir. 
      3.2- Zamanın ya başlangıcı yoktur ya da zaman sonlu geçmişe sahiptir. 
      3.2.1- Eğer zamanın başlangıcı yoksa KKK anlamsızlaşır. 
      3.2.2- Eğer zaman sonlu geçmişe sahipse onun ya sebebi vardır ya da yoktur. 
      3.2.3- Zamanın bir sebebi varsa (3.2.2. öncül), A Teorisi doğruysa(3. öncül) ve nedensellik zamansal bir süreçse (3.1. öncül), zamanın sebebi derken zamandan önce zaman olduğu varsayılır. Bu da 'Zamanın Sebebini Bulma"yı imkansızlaştırır.      3.2.4- Zaman sonlu bir geçmişe sahipse bile zamanın sebebi olmamalıdır. 
4- Eğer zaman aslında akmıyorsa ve Zamanın B Teorisi doğruysa kelam argümanı bu durumdan etkilenmesi şöyledir: 
      4.1- KKK zamanın sonlu bir geçmişi olduğu üzerine kuruludur. 
      4.2- Zamanın B teorisinde "zaman" akmaz.  Sadece kipsel olarak vardır. 
      4.3- Zaman akmıyorsa, zamansal bir başlangıç arayan KKK anlamsızlaşır. 
5- KKK hem Zamanın A Teorisinde hem de Zamanın B Teorisinde geçersiz bir argümandır.

Sonsuzluk ve Kişi-Tanrı


Tanrının zaman dışında olduğunu, kişisel olduğunu(düşünebildiğini), her şeyi bildiğini ve gerçek sonsuzun var olamayacağını söyleyen kelam savunucuları çelişkiye düşecektir. Bahsettiğimiz Tanrı bir kişiyse, yani bizim tecrübe ettiğimiz karar alıp uygulama hissini en azından kendi içinde tecrübe ediyorsa; bir çeşit “zamanın akışı tecrübesine sahip olması gerekmektedir. Zira bizlerin düşünceleri de bir çeşit “öncelik -sonralık” içermektedir. Buna benzer bir “önce – sonra” hissi olmadan, düşünmeden ve karar almadan da bahsedemeyiz.  Öncelik/sonralık hissinden yoksun bir varlığın düşünmesinden bahsetmek son derece tuhaftır.

Üstelik kişisellikten, bir kişiden bahsediyorsak bir şeyleri tecrübe ediyor olmalıdır. Zamanın dışında olan bir şey, nasıl tecrübe hissine sahip olabilir? Eğer tecrübe hissine sahip değilse ona nasıl ‘kişi’ diyebiliyoruz? Peki deneyime sahip olan tanrı kaç tane “zamansız an” tecrübe etmiştir? Eğer bir ilk uyanış yoksa tanrı sonsuz sayıda zamansız an tecrübe etmiş olmalıdır. Eğer bir ilk uyanış varsa tanrı değişmiş demektir, değişim ise zaman içinde gerçekleşir Dolayısıyla gerçek sonsuzluğun var olamayacağını iddia eden biri, kişi olan bir Tanrı’ya duyduğu inançtan da vazgeçmelidir.

1-Tanrı varsa kişiseldir. 
2-Kişisel olan bir şey, düşünür, karar verir. 
3-Düşünme ve karar verme ‘zamanın akışı’ hissi olmadan var olamaz. Düşünme, karar verme geleceğe ve geçmişe dairdir. 
4-Eğer tanrı kişiselse (1. öncül) düşünür ve karar veriyor olmalıdır(1 ve 2’den). Düşünme ise zamanın akışı hissi ile oluşuyorsa (3. öncül), tanrının zamansız an tecrübe ettiği düşünülmelidir. 
5-Tanrı ya sonsuz sayıda zamansız an tecrübe etmiştir ya da bir ilk uyanış olmuştur. 
      5.1.1- KKK gerçek sonsuzun olamayacağını savunur. 
      5.1.2- Dolayısıyla tanrı sonsuz sayıda zamansız an tecrübe edemez(Zira sonsuz gerçeklik olarak var olamaz.) 
      5.2.1- Eğer ilk uyanış olmuşsa ve tanrı sonlu sayıda zamansız an tecrübe etmişse, ilk uyanıştan kaynaklanan bir değişim söz konusudur. 
      5.2.2- Değişim zamansal bir süreçtir. 
      5.2.3- Zamanın dışında bir şeyin değiştiği düşünülemez. 
      5.2.4- Dolayısıyla tanrı için bir ilk uyanış mevcut değildir. 
6- Hem zamanın dışında, hem kişisel bir tanrı ile KKK savunulamaz.

Sonsuzluk ve kişisel tanrı ilişkisinde bir diğer eleştiri noktası, tecrübeden farklı olarak, âlim-i mutlaklık üzerine kurulu olacaktır. Tanrının her şeyi bildiği söylenir. Bu durumda Tanrı X bilinmeyenini bilir. Tanrı aynı zamanda X’i bildiğini de bilir, Tanrı X’i bildiğini bildiğini de bilir ve bu sonsuza kadar devam eder. Eğer gerçek sonsuz var olamazsa, her şeyi bilen tanrı görüşü tutarsızlaşır.  Zira Tanrının X’i bildiği bilgisi sonsuz sayıda bilgiden ulaşmak zorundadır. Bu tam da modern kelam savunusunun reddettiği şeydir.

Bir başka mesele ise Tanrının zamanın dışında olduğu söylemenin, onun değişmez olduğunu söylemeye eşdeğer olmasıdır. Zamanın dışında olan bir şey değişemez. Zamanın A Teorisine göre değişim zaman demektir. Zamanın dışında olan bir şeyin değişmesi imkânsızdır. Zamansız tanrı zorunlu olarak değişmez tanrıdır. Fakat aynı zamanda tanrını yaratıcı olduğu da iddia ediliyor. Yaratıcı bir tanrı ise değişmek zorundadır. Çünkü herhangi bir varlığın herhangi bir şeyi yaratabilmesi için, yaratılıştan önce o şeyi yaratma niyetine sahip olması ve yarattıktan sonra da bu niyetini yitirmesi gerekir. Bir yandan tanrının yaratıcı olduğu bir yandan da tanrının zamanın dışında olduğu varsayılıyor. Fakat bir şey bir eylem yapıyorsa, zamanın içinde olmalıdır, çünkü her eylem bir değişimin ürünüdür.

1-Tanrı varsa değişmezdir (zaman dışı olmanın sonucu). 
2- Tanrı varsa belli eylemler yapma gücü vardır (örneğin yaratıcılık). 
3-  Her eylem, zaman gerektirir (tanım gereği) [zamansız olan şey durum veya oluştur, eylem söz konusu olduğunda zaman içinde değişim gerekir]. 
4- Bir şey hem yaratıcı hem zaman dışı olamaz. 
5- Dolayısıyla tanrı yoktur.

Bir diğer eleştiri noktası ise, tanrının karar vermiş olduğu fikrin yetisi üzerine olacaktır. Eğer Tanrı evreni yaratmaya karar verdiyse, bu, bir fikir üzerine olmuş olmalıdır. Bu fikir ya sonsuzdan beri vardır, ya sonradan var olmuştur ya da hiç var olmamıştır. Eğer bu fikir sonsuzdan beri vardıysa, evrenin varoluşu da sonsuzdan beri var olmuş olmalıdır. Fakat evren sonsuzdan beri var değildir. Ne olmuştur da bir fikir, eyleme dönüşmüştür? Zamanın dışında bir varlığın devamlı olarak Evreni yaratma fikri üzerinde düşünüyor olabilir, fakat bu fikrin gerçekleşmesi için bir değişim şarttır. Eğer fikir sonsuzdan beri varsa, eylem de bir değişim ile oluşamıyorsa, eylemin kendisi de sonsuz olmalıdır. Fakat bu da tam olarak kelamcıların reddettiği şeydir. Zira KKK sonsuzun imkânsızlığı üzerine kuruludur.

Eğer bu fikir hiç var olmadıysa, ne oldu da evren oluştu? Eğer, evrenin sebebi arkasında bir fikir yatmıyorsa, bu sebebin kişisel olmadığı rahatlıkla savunulabilir. O halde geriye tek bir sonuç kalmıştır: bu fikir var olmaya başlamıştır. Eğer bu fikir var olmaya başladıysa, bunun bir sebebi olmalıdır. Ve o sebebin de bir sebebi olmalıdır ve o sebebin de bir sebebi olmalıdır. Bu tam da kelamcıların reddettiği şeydir. Gerçek sonsuz var olamaz der kelam argümanı. Bunu da argüman haline getirecek olursak:

1- Evrenin varoluşu arkasında kişisel bir yaratıcı varsa, evrenin var oluşu bir fikre dayanmaktadır. 
2- Bu fikir ya her zaman vardır, ya da var olmaya başlamıştır. 
      2.1.1- Eğer evreni yaratma fikri sonsuzdan beri vardıysa, evrenin kendisi de sonsuzdan beri var olmalıdır (yukarıdaki savunma). 
      2.1.2- Evren sonsuzdan beri var değildir (KKK 2. öncül) 
      2.2.1- Evreni yaratma fikri var olmaya başladıysa bunun bir sebebi olmalıdır(KKK 2. öncül) 
      2.2.2- Eğer bu fikrin bir sebebi varsa, o fikir de ya var olmaya başlamıştır ya da sonsuz beri vardır. 
      2.2.3- Bu fikirler silsilesinin sonsuzdan beri var olması durumunda, evrenin de sonsuzdan beri var olması gerekir. 
      2.2.4- Bu fikirler silsilesinin sonsuz sayıda fikirler geçmişine gitmesi durumunda KKK alt argüman 3b öncülü ile çelişilmiş olunur. 
3- Hem KKK hem de zamanın dışındaki kişisel tanrı modeli aynı anda kullanılamaz. 

Sonuç


1-    Var olmaya başlayan her şeyin bir sebebi olduğunu söyleyen Kelam Argümanı, sezgilerimize hitap ettiği için genel kabul görüyor olmasına rağmen sezgilerimiz bizi çok kez yanıltmıştır. Sezgilerimizin bizi yanılttığı durumları, deney ve gözlemler ile anlamaktayız. Bu durumda deney ve gözlemle çeliştiği zaman, her ne kadar sezgilerimize hitap etse de “var olmaya başlayan her şeyin bir sebebi vardır” görüşünü reddetmemiz gerekir. Kuantum dünyasının belirsizliği ve nedensizliği tam da bunu göstermiştir. Var olmaya başlayan her şeyin belirlenmiş bir sebebi olmak zorunda değildir.

2-    Zamanın B Teorisine göre zaman akmamaktadır, zamanın aktığı hissi ise bir illüzyondur. Zamanın B Teorisine göre, zaman kipsiz olarak vardır. Bu zaman teorisinde evren hiçbir zaman var olmaya başlamamıştır. Kelam Kanıtı, Zamanın A teorisi üzerine kurulu olduğundan Zamanın B Teorisinin daha çok veriyle ispatlandığı anda, kelam argümanının rasyonalitesi azalır. 20. Yüzyıldan beri, genel görelilik kuramı ile beraber Zamanın B Teorisi kabul görmeye başlamıştır. Bu sebeple Kelam Argümanı rasyonalitesini kaybeder.

3-    Her ne kadar Zamanın A Teorisine bağlı olsa da Kelam Argümanını bu zaman modelinde kullanmak sakıncalıdır. Zamanın A Teorisinde değişim vardır. Bu zaman modelinde nedensellik bu değişimlere bağlıdır. Zamanın bir başlangıcı olduğu düşünülürse bile bu başlangıç sebepsiz olmalıdır, çünkü zamanın sebebinden bahsetmek, zamandan önce zamanın olduğunu varsayar. Nedensellik, zamansal bir etkinliktir. Bu durumda “Zamanın sebebi nedir?”  sorusunu sormak “Zamandan önce ne vardı?” sorusuna eşdeğer olur. Eğer zamandan önce diye bahsedebiliyorsak zaten zamandan önce zaman varsayılmış olur, bu durumda bahsi geçen şey zamanın sebebi olamaz. Zamanın sebebini aramak mantıksız bir iştir.

4-    Kapalı zaman modelinde, var olmaya başlayan her şeyin bir sebebi olacaktır, zaman sonlu olacaktır ama zamanın başlangıcı hiç bulunmayacaktır. Böyle bir zaman modeli kabul edildiği takdirde, Kelam Argümanının ikinci öncülü reddedilebilir.

5-    Zamanın dışında olan bir tanrı, kişisel bir tanrı, her şeyi bilen bir tanrı ve kelam kozmolojik argüman bir arada kullanılamaz(bkz. Yukarıdaki argümanlar). Eğer tanrı varsa bile, bu tanrı ya kişisel olmamalıdır. Bir şeyleri tecrübe ediyor olmamalıdır. Her şeyi biliyor olmamalıdır. Tüm bu tanrı görüşleri Kelam Argümanı ile çelişkilidir. Kelam Argümanı kanıtlamaya çalıştığı şeyi çürüterek tutarsızlığını ortaya koyar.


Kaynakça:

1- ‘Kör Saatçi’, Richard Dawkins, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 1998, Ankara, sayfa 203-207

2- Başarısız Hipotez Tanrı, Victor Stenger, Aylak Kitap, 2011, s.111

3 Ateizm, Robin Le Poidevin, Ayrıntı Yayınları,2003, s.39



12 yorum:

  1. Müslümanlar;
    Rica ediyorum şu makalenin altına da ayetler dizip onlardan olmadık yorumlar çıkarmayın. Bunun artık İslam'la ilgisi yok, deist argümanları da çürüten nitelikte. Şu yazıdaki mantığı kavramadan geçersiz argüman sunup kirlilik yaratmayın.

    YanıtlaSil
  2. Alfa bir-iki sorum olacak. Zamanın durgun olmasını biraz daha açıklar mısın hala çözemiyorum :) ayrıca neden zamanın aktığı hissine kapılıyoruz? zamanda her yöne gitmek mümkün müdür?... Onların dışında evreni yaratma fikrinin sonsuzdan beri var olması, neden evrenin de sonsuzdan beri var olmasını gerektirir? Cevaplarsan sevinirim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tanrı varsa evreni yaratmaya karar vermiştir karar verme zamansal bir olaydır dolayısıyla tanrı zamanın dışında tutulamaz zamanın içindedir buda kkk yi anlamsızlaaştırır.ayrıca zamanın akması sadece bizim sezgimizden ibarettir sen zaman ne zaman oldu diye bir soru sorarsan çelişkiye düşersin dolayısıyla kkk anlamsızdır.

      Sil
    2. anladım teşekkürler :) peki zaman sonsuz ya da başlangıçsızsa neden bizim evrenimize bağlı olabiliyor? Sonuçta evren ezeli değildi ama zaman evrenin 4. boyutu ve kütle çekimine göre bükülebiliyor.

      Sil
  3. nasıl yani zaman akıp gitmiyor? nasıl yani b teorisine göre geçmiş gelecek eşzaman yok?

    YanıtlaSil
  4. kelam kozmolojik argumana yaptıgın eleştirileri yeterli bulmuyorum.

    -şimdi ilk olarak zamanın B teorisine göre bu gördüğümüz her şey her değişim her faklılık en başta zaten ezelden beri vardı biz sadece zaman ve değişim varmış gibi ilizyon şeklinde izliyoruz.zamanın b teorisi kanıtlanmış bir teori degıldır kanıtlansa bile benım kanaatım ateistlerin eline bir şey kazandırmaz.çünkü her şeyin ezeli oldugu yerde bir acıklama getırılemez bu daha cok teistlerin işine gelecektir çünkü Allah ınancına göre her şey levh-i mahfuz da kayıtlıdır.

    -2,si şuna kesinlikle karşıyım:daha önce var olmamış sonradan var olan bir şeyin mutlaka bir sebebi olmalı.bir şey sebepsiz yokluktan varlıga cıkamaz.burada ancak şuna itiraz edebilirsiniz sebep,evet vardır bu kontrollu bir yaratmadır(bu na itiraz edebilirsiniz) ya da bir şeyin başka bir şeye degişimi şeklinde varlıga gelişi olmalıdır.eger biz kuantum düzeyinde nedensiz bir şeylerin varlıga geldiğini görsek bile biz bunun bir enerji düzeyinin başka bir sekilde dönüşümü şeklinde otaya cıktıgını düşünmeliyiz ya da bir tohum atıp 4 filiz yada 5 filiz ortaya cıkarması gibi görmeliyiz.kuantum düzeyindeki verilen örnekler (belirsizlik degıl) bazı şeylerin nedensiz var olması bizim teorik ve pratik yetersizliğimizden kaynaklanmaktadır.bir şeyin nedensiz yok iken varlıga gelmesi felsefi acıdan tam bir sacmalıktır

    -3.olarak.nedeselliğin sadece zaman içinde olması gerektiği görüşüne katılmıyorum.hem bizim sezgilerimizin kuantum düzeyinde oluşan olaylar için hatalı oldugunu söylüyorsun,hem de nedenselliğin zaman boyutuna tabiidir diyosun bunu söyleyerek hem sezgilerimize katılıyorsun hem katılmıyorsun. :) william lane craig in dediği gibi zamandan bagımsız bir tanrı zamanda degısımı yapacak harekette bulunabılır.sonsuzdan berı oturan bır kısı ayaga kalkmayı irade edebilir. zira başka türlü, ezeli bir sebepten zamansal bir etki nasıl çıkabilirdi? eğer sebep, basit bir şekilde ezelden beri var olan zorunlu ve yeter şartların mekanik olarak işlemesi olsa idi, o takdirde neden sebebin etkisi de ezelden beri var olmasın? örneğin suyun donmuş olmasının sebebi sıfır derecenin altında sıcaklığın olması ise, eğer derece de ezelden beri sıfır derecenin altındaysa; o zaman şu anda var olan herhangi bir su ezelden beri donmuş olurdu. ezeli bir sebebin zamansal bir etkiye sahip olmasının tek yolu, ancak, eğer sebep zamandaki bir etkiyi yaratmayı özgür bir şekilde seçen zati bir failse mümkün görünmektedir.aslında failde değişimi gerektirmeyecek şekilde, fail ezelden zamansal bir etkiyi irade edebilir

    -4.olarak. Zamanın dışında olan bir şey, nasıl tecrübe hissine sahip olabilir? Eğer tecrübe hissine sahip değilse ona nasıl ‘kişi’ diyebiliyoruz .demişsin :) burada en büyük hatan tanrıyı insan gibi düşünmüşsün yada benzeterek tanrının düşünmesi irade etmesi değişmesi gibi biz zaten zamana hükmedemeyen bir tanrıya inanmıyoruz tanrıyı sezgilere dayanarak ve benzetme yoluyla düşünmen cok büyük hata olmuş ve hala sezgi :) hala celişki içerisindesin.zamana fiziğe bağımlı bir tanrı tanrı olabilir mi tabiki olamaz.kuran ı kerimde
    42 şura-11 de Allah hiç bir şeye benzemez der.ihlas suresi 4 te hiç bir şey ona denk degıldır der

    YanıtlaSil
  5. -5.olarak gerçek sonsuzun olamayacagı yanı tanrı varsa bunun her seyi bilemeyecegını söylüyorsun cok komık.biz zaten gercek sonsuzdan kastımız bilfiil sonsuz luktur,bilkuvve sonsuzluk değil..küme torisine göre sonsuz sayıda seyler olabılır sen oları o kümeden secersın ama bilfiil yani bizim gercekliliğimize göre sosnuz sayıda olamaz yani eklemeli ilerlemeli sonsuzluk bizim gerçekliliğimize ve fiziksel durumlarda olanaksızdır.zaten bilim de bize sonlu oldugunu göstermiştir.burada gercek sonsuzdan kastımız ne denmek ıstedıgını iyi bilmek lazım her şey potansıyel olarak tanrının bilgisinde vardı zaten,bir bütün olarak bütün degısımler

    YanıtlaSil
  6. -6.bir şeyin yok iken nedensiz var olabileceğini kuantum düzeyindeki deney ve gözlem ile savunarak sezgilerimizin rasyonel olmadıgını savunarak örnek gösteriyorsun sonra argumanın sonlarına doğru sezgilerimize dayanarak benzetme yoluyla '' Yaratıcı bir tanrı ise değişmek zorundadır. Çünkü herhangi bir varlığın herhangi bir şeyi yaratabilmesi için, yaratılıştan önce o şeyi yaratma niyetine sahip olması ve yarattıktan sonra da bu niyetini yitirmesi gerekir. Bir yandan tanrının yaratıcı olduğu bir yandan da tanrının zamanın dışında olduğu varsayılıyor. Fakat bir şey bir eylem yapıyorsa, zamanın içinde olmalıdır, çünkü her eylem bir değişimin ürünüdür.'' demekle açık bir çelişki içerisindesin

    YanıtlaSil
  7. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  8. yaptıgın en büyük çarpıtmalardan biri de,sordugun şu sorudur.zamandan önce ne var dı?..soruda zamanı ontolojik olarak gercek bir varlık olarak kullanıyor olman.sorudaki aldatmacada buradan geliyor sen zamanı fiziksel bir şey miş gibi gösteriyorsun.fiziksel bir şey gibi soruya sokup soruda celişmesini sağlıyorsun.bizim zaman dediğimiz aslında deney ve gözlem ile yada rastladıgımız degısımlere değişikliklere verdıgımız bır kavramdır.bu kavram her zaman değişimlere baglıdır.değişim dediğimiz şeylerde maddelere materyallere baglıdır.sorudaki aldatmaca şu şekilde acıklanır..zamandan önce ne var dı degılde..değişimden önce ne var dı yanı tam olarak.maddenın yada varlıgın degısımınden önce ne var dı sorusu sorulabılır.ezeli olarak var olan bir töz olmalı.bu töz ya tanrısal bir töz yada maddesel töz dür.ama soruda ki gibi zamanın başlangıcı varsa bu sebebsız olamaz.yanı yoktan olamaz bu degısım.yada bır ateist şunu savunması kendısı ıcın daha tutarlı olur.degısım hep vardı ezelden berı....ama benım kişisel görüşüm bır başlangıç olmalı bu da mutlaka sebebı ezeli bir tözden olmalı seklınddedır.bu da tanrısal töz dür

    YanıtlaSil
  9. Birkaç not düşeyim bende.

    İlk olarak Craig'in argümanında "Neden" kelimesinin ne anlamda kullanıldığına bakmamız gerekiyor. Craig ona bu sorulduğunda Aristo'nun klasik "4 neden" tasvirini söylüyor. Aristo'ya göre 4 çeşit neden var: Maddesel neden (şeylerin maddesel hammaddeleri), formal neden (şeylerdeki biçim değişikliği), etken neden (olaya neden olan, neden olunan şeyden bağımsız olan neden. Mesela bir masanın maddesel nedeni tahta, çivi vs. şeylerken masanın etken nedeni marangozdur) ve son neden (oluşan şeyin oluşma amacı). Craig Kelam Kozmolojik Argümanı'nın savunduğu şeyin evrenin bir "etken nedeni"nin varlığı olduğunu söylüyor.

    Şimdi, kuantum mekaniğinin indeterminist yorumlarına bakacak olursak, söz konusu olayların (elektronların hareketi, çekirdek bozunumu vs.) maddesel bir nedeni vardır dememiz gerekiyor. Çünkü fiziksel gerçeklik olmasaydı kuantum mekaniksel etkileşimler de olmayacaktı. Ancak kuantum mekaniğinin indeterminist versiyonlarında bir "etken neden" yok. Hatırladığım kadarıyla bu kadarını Craig de kabul ediyor. Eğer Craig'in ilk öncülü sadece "hiçlikten var olmayı" kapsamıyorsa (ki kapsamadığı açık çünkü Craig gündelik nedensellik tecrübesini ilk öncüle empirik bir kanıt olarak sunuyor) ve günlük tecrübe alanımıza giren şeylerden bazıları etken nedene sahipse, ilk öncülün -etken nedenleri düşünecek olursak- gerçekten de istisnaları olduğu sonucuna ulaşmamız gerekiyor.

    Bu noktada Craig, bütün kuantum mekaniği yorumlarının determinist olmadığı şeklinde cevap veriyor. Mesela David Bohm'un kuantum mekaniği yorumu gibi çok az savunucusu olan ve çoklu dünyalar yorumu gibi oldukça popüler olan determinist yorumlar var. Ancak salt bu ihtimalin olduğundan yola çıkarak Craig'in ilk öncülü kurtarabileceğini düşünmemek gerekiyor. Çünkü burada kuantum mekaniğinin determinist yorumlarından herhangi birinin doğru olduğunu göstermek konusundaki kanıt yükümlülüğü Craig'e ait. İlk öncülden şüphe eden birinin tek yapması gereken şey indeterminist ve gayet iyi işleyen kuantum mekaniği yorumlarının var olduğunu göstermekten ibaret. Dolayısıyla determinist yorumların da var olduğu gerçeği şüpheciler açısından bir şeyi değiştirmez. Craig'in ilk öncülü "gayet net bir doğru olarak" gördüğünü hesaba katarsan bu durum biraz ironik. Kuantum mekaniğinin hangi yorumunun doğru olduğu tartışması, fizik felsefesinin merkezi konularından biri çünkü. Ne kadar da "açık" ve "net" bir öncülmüş! :D

    İkinci bir noktadaysa Craig'e hak vermem lazım. Nedenselliğin zorunlu bir şekilde zamansal önceliği gerektirdiğini söylememiz için bir neden yok. Craig'in de dediği gibi tanrının evreni yaratma eylemiyle yaratılma "aynı anda" olabilir. Zamansal bir öncelik-sonralık olmasa da, nedensel bir öncelik sonralıktan bahsedilebilir. Tam olarak aynı anda neden olmanın, kulağa garip gelen bir konsept olduğunun farkındayım ama bizzat senin de dediğin gibi sezgilerimize bu konularda duyduğumuz güvenin bir sınırı olması gerekiyor. Neticede evrenin başlangıcı "özel" bir olay, bir nedeni varsa bu nedenin kendisinin ve işleyiş biçiminin evrendeki şeylere benzememesi gerektiğini düşünmeliyiz. Dolayısıyla nedensellik için zamansal öncelik-sonralığın gerekliliği evren içindeki olaylar için doğru olsa bile başlangıç için doğru olmayabilir denebilir.

    Ancak bence "zamanın var olmaya başlaması" konusunda daha ilginç bir nokta var. Craig var olmaya başlamayı şu şekilde tanımlıyor:

    1. E var olmaya başlar ancak ve ancak
    2. E, bir t zamanında varsa
    3. T, e’nin var olduğu ilk zamansa
    4. E’nin zamansız olarak var olduğu hiçbir hal yoksa.
    5. E’nin t zamanında var oluşu kipli bir durumsa

    E'ye "zaman" kelimesini yerleştirmeyi deneyelim :D Zaman zamanda var olabilir mi? Bu soru "her şey uzayın içindeyse uzay neyin içindedir" sorusu kadar anlamsız kaçıyor.

    YanıtlaSil
  10. -kuantum düzeyinde olan durumlar için net bir görüşün olduğunu düşünmüyorum.her çeşit yorumlamalar yapılabilir ama benım şahsi kanaatim nedensellik belirli olmasada var şeklinde olacaktır.yanı bunu ateistlerde kabul edecektir.zaten materyalizm e göre amacsal nedensellik yoktur,butun olgular ve durumlar ıcın bır amac aramamalıyız seklındedır.bır şey,o seye ne dersenız deyın onun mutlaka bır temelden geldıgını bir özden geldiğini savunuyorum.bu böyle olmalı.ya kendı özü olmalı yada baska bır öz yada özlerden gelmeli.kuantum a gerı dönecek olursak buradaki belirsizlik ve amacsız gibi görünen nedensellik olsa bıle bunun yorumu bir teist için sorun olacagını düşünmüyorum..evet şu anda amacsız gibi görünen nedensellik belirsizlik potansıyel olma durumu vardır ama bu tanrı ınancı ıcın sorun teskıl etmez....son olarak craıg den ornek vermıssın.sahsen yazarların fılozorfların görüşlerinin tamamını destekleyecek bırısı degılım.hele craig cok saglam bır papazdır o yüzden onun sevdalısı oldugum söylenemez.sadece akla ve mantıga uyan ve bılim in temel edindiği nedensellik hakkında bir görüştü bu.örnekteki zaman hakkında sorular hep yanlış anlaşılıyor sorularda zamanı bır şey mıs gibi düşündüğümüzden kaynaklanıyor..benım ıcın ateıstlerin en buyuk kozu kötülük sorunu olacaktır.ama bir müslüman için kuran ı kerim i tasdik ederek kendını kötülük sorunu karsısında cok kolay rahatlatabılır.evrim teorisi,ateistik fiziksel teoriler in hiç biri kötülük sorunu kadar güçlü olamaz.çünkü hep neden ? sorusu sorduğumuzda bı ateıstın verecegı cevap olguların varlıgı(evren,fızıksel yasalar .vb) maddesel doğanı özünden kaynaklanıyor seklınde olacaktır.aynı sekılde teıst de tanrının doğası vardır ve tanrı irade etmesi seklınde olusmustur cevabı verecektır.eger bır ateıst teıstık görüşe karsı cıkıyorsa aslında kendı görüşüne benzer bır seye karsı cıkıyor demektır bılmem anlatabıldım mı :)

    YanıtlaSil