İster kabul edelim ister etmeyelim, inançlarımız doğduğumuz zamana göre çeşitli olarak değişebiliyor. Bir inançlı gözünden bakacak olursam ve dünyaya her insanın sınava geldiğini de göz önüne alırsam bu sınavın kesinlikle adaletsiz olduğunu düşünüyorum. Adaletsizlikten kastım yeni bir kötülük problemi formulüze etmek değil. Kötülüğün varlığı ve yokluğundan bağımsız olarak bir adaletsizlik var.
Şöyle ki, benim inançlarım döneme doğrudan bağımlı. Hele bu inanç dinsel bir inançsa bilimsel gelişmelere daha fazla bağımlı hale geliyor. Örneğin ben 21. yy. da doğduğum için ateistim ama belki de 22. yy. da doğsam ateist olmayacaktım. Belki o zaman bilimsel veriler benim gözümden tanrıyı kanıtlıyor olacaktı ve inançlı olacaktım. Ve ya Kurandan bilim üreten arkadaşlar için düşünelim. Çoğu zaman şunu duyuyorum: "Zamanında Hz. Muhammed ile alay etmişlerdi bilim ise bunun doğruluğunu bugün gösteriyor bu mucize değil de nedir?"
Şimdi Kuranda evrenin genişlediğinin yazdığını varsayıyorum ve bu mucizeyi tarihsel oalrak inceliyorum. Eğer ben 7. yy. da doğmuş biri olsaydım ve bir kişi bana "evren genişliyor" deseydi onunla alay ederdim. Çünkü o günkü bilim bana bunun doğruluğu ile ilgili bir şey sunmuyordur. Haliyle ben de bunu yazan Kuran'ı reddederim. Eğer bilim, deney ve gözlem henüz evrenin genişlemesini ortaya çıkarmamışsa ve benim görüşüm de bunu mantıksız olarak algılıyorsa Kuranı o dönemde reddetmem mantıksız değildir. Şimdi de 21. yy.da yaşadığımı düşünelim. Kuranda evrenin genişlediği yazıyor olsun ve ben de 21. yy.ın deneysel verileriyle bunu doğrulamış olayım. Büyük bir mutluluk içinde "Evet bak kuranda yazıyor ve bu kanıtlandı" diyip müslüman olabilirim. Şimdi benim kuranı reddetmem ile onu kabul etmem sadece hangi yüzyılda yaşadığıma bağlı olmuyor mu?
Eğer kuran 1400 yıl önceden beri bilinemeyecek şeyleri yazıyorsa, bu şeyin bilimsel verilerle teyit edildiği dönemde yaşayan kişilerle bu şeylerin deneyle uyuşmadığı dönemde yaşayan kişiler arasında derin bir adaletsizlik vardır. Birinde yalnızca 'saçma ve deneylerle kanıtlanmamış şeye iman etme(kanıt olmadan sorgulamadan inan)' beklenirken, diğerinde 'deneysel verilerle uyuşan mucizevi bir kitaba inanma (kanıt olarak inan)' bekleniyor. Eee, o halde bu nasıl sınav? Neden birinde "kanıt olmamasına rağmen sorgulamadan iman et" görüşü beklenirken diğerinde kanıtlarla hareket etmesi beklenir? Eski dönemde yaşayan insanların islamla ve kuranla karşılaşmış olmalarına rağmen müslüman olmamaları en akılcıl en empirist yöntem değil midir? Bu durumda Allah'ın, o insanları cehenneme atması ne derece tutarlı? O adamların tek suçu yanlış dönemde doğmak.
Bir diğer yandan tanrı inancına bakalım. Örneğin evrende derin bir ince ayar var(inançlı gözünden). Şimdi benim sırf bu ince ayarlardan tanrıya inandığımı düşünün. Ben bu dönemde olduğum için ve ince ayarı gördüğüm için inançlı oldum diyelim. Bu durumda eğer ben, bu ince ayarlar keşfedilmediği bir dönemde doğsam ateist olacaktım. O halde benim tek avantajım bu dönemde doğmak. O halde farklı dönemde doğanların suçu ne? Mesela Antony Flew'in 19. yüzyılda doğduğunu düşünün. Onu tanrıya inandıran şey bildiğiniz gibi DNA'nın kompleks yapısıydı. Eğer 19. yüzyılda doğsaydı Flew belki de ateist kalacaktı. Çünkü DNAnın kompleksliğine hiç şahit olmayacaktı. Veya 19. yüzyılda yaşamış bir inançsız belki de bugün doğsa tanrıya inanacaktı. Her şey bilimsel verilerin hangi inancı doğruladığı dönemde yaşamaya bağlı. Bu durumda derin bir adaletsizik yok mudur? Belki ben 22. yüzyılın biliminde imana gelecektim de müslüman olacaktım. O halde 22. yüzyılda yaşayan bir müslümanın bana kıyağı ne?
Böyle bir sınavın adaletli olduğundan bahsedilebilir mi?

Merhaba Alfa;
YanıtlaSilAynı soruyu benimde aklıma takılmıştı ve 3 olasığa ulaşmıştım;
1 - Ya reankarnasyon doğru ise ve biz insanlar sınavıu geçene kadar her dönemde dünyaya gönderiliyorsak? (veya bize verilen 1000 seneyi farklı zamanlarda farklı genlere sahip olarak farklı çevreye gönderilerek dolduruyorsak?)
http://www.hayatinanlaminedir.com/reenkarnasyon-varmidir/
2 - Bireysel olarak ben Allah’ın bu konuda hep birşekilde denge getirdiğini (veya getirmesi gerektiğini) düşünüyorum. Dünyadaki gelişmeler Tanrı’nın varlığı konusunda olumlu kanıtlar sunacağı gibi birçok dezavantajda beraberinde getiriyor bence. Evet, google ile her bilgiye ulaşabiliyoruz ama kaç kişi bunu Tanrı ve hayatı sorgulamak için kullanıyor?
Adil bir Tanrı’nın yapacağı sorgu ve vereceği azap eskilere oranla kat kat fazla olacaktır.
Eğer Tanrı var ve hayat sınav ise sence Tanrı hesap gününde bugün yaşayan insan ırkına şunu sormazmı; “Siz insanlara ancak peygamberlere verilebilinecek bir hediye olan bilgiye anında ulaşma imkanı verdim. Hayat kavgasından daha uzak yaşayın diye size rahat evler, araçlar, ucuz yemekler sağladım. Sizden öncekilere göre verilen bu avantajları nasıl kullandınız?”
Butür bilgilere ulaşmak artıyor ama aynı zamanda günümüzde ulaştığımız noktada artık bir kız ile hızlıca tanışıp yatmak çok daha kolay bir hale gelidi eskisine oranlar. (Hesap gününde: Allah’ım bana öyle imkanlar verdinki kendimi kızlarla yatmaktan alıkoyamadım. Neydi o verdiğin Facebook, Twitter, Foursquare imkanı... hepsi senin hatan! Bu teknolojiyi vermeseydin köyümde odun kurarak hayatımı tamamlayacaktım)
3 – Modern kültürün bana öğrettiği: Dünya bilinmezdir, gördüğün ve okuduğun Tarih dahil olmak hiçbirşey aslında yaşanmamış oalbilir, dünyanın geri kalanı sahte olabilir veya Hesap gününde, ben buyüzden şuan için çok bencilce görünsede dünyanın geri kalanında yaşayanların imanını sorgulamadan önce kendi bulunduğum konumu (Türkiye’deyim ve müslüman bir ülkedeyim. Şuanda hayat ve dini tartışabiliyorum) dikkate alarak bu soruglamayı yapmalıyım.
http://www.hayatinanlaminedir.com/hayatin-anlamina-daha-derin-bir-bakis/
4 – Son olarak birşeye inanma veya reddetme konusunun biz insnaların özgür iradesine bırakıldığını düşünüyorum: Tarih ve koşullardan bağımsız olarak düşünce dünyasında okadar özgürüz ki “Herşeyi sorgula” mantığında giderek gerçekten herşeyi sorguladığımızda aslında dünya üzerinde neredeyse hiçbir konuda kesin doğru cevaplar olmadığını, aslında 2+2=4 gibi basit bir denkleme bile itiraz edebileceğimizi (Doğru veya yanlış demiyorum, buna bile itiraz edebileceğimizden bahsediyorum), bunların tercihlerinin ise bizim irademize bırakıldığını gözardı etmememiz gerektiğini düşünüyorum (yanlıyor olabilirmiyim?)
http://www.hayatinanlaminedir.com/2-2-5-bilimin-temelinde-problem-varmi/
Bence hiç bir seçim bize bırakılmış değil. Örneğin yemek zevkleri tamamen genler ile alakalı, dilin tat alıyor, beynin hoş veya iğrenç buluyor. İnanma veya reddetme ise tercihle alakası olmayan şeyler. Bize öğretilen matematiğe göre 2+2=4, sen istediğin kadar 2+2=16 olduğuna inanmak iste, hatalı işlem yapıp kanıt diye sun, inanmadı mı inanmıyorsun. İnanç kendiliğinden olan bir şey, beyin mantıklı buluyorsa inanmış oluyor. Beyin mantıklı bulmuyorsa ve bu suç ise, hatayı o beyni verende aramak lazım.
SilDur ben de bir ihtimal atayım. Allah bize hür irade ve zeka vermiş. Ya asıl test etmek istediği şey zekamızı kullanıp kullanmadığımız ise? Ya her şeyi akıl ve mantıktan taviz vermeden dürüstçe eleştirenler cennete gidecekse? Ya hiçbir şeyi sorgulamayanlar düşük kaliteli sayılıp yakılacaksa? Ya sırf cennet mükafatı veya cehennem korkusundan dolayı iyi davrananlar cehennemin en kötü yerine atılacaksa? Ya huri vaadi tuzaksa, alacağı hurileri hayal etmek dünyada karı kız peşinde koşmaya eş değerse?
SilSorgulamam sırasında haksızlık yapacağımı düşünmüyorsun değilmi :)
SilElbetteki bunuda sorguladım. "Pekiya dünyanın hakimi şeytan ise" makalem ilgini çekebilir (Hatta bunun öncesi ve sonrasındaki makalelerde ilgini çekebilir)
http://www.hayatinanlaminedir.com/dunyanin-hakimi-seytan-ise-ona-tapmayi-tercih-ederim/
Sonucu cennet-cehennem sorgusuna doğru gidiyor.. (bunun öncesi ve sonrasındaki makaleler)
http://www.hayatinanlaminedir.com/cennet-havucu-ve-cehennemde-yanacaksin-tehdidi-uzerine/
Ve olay en sonunda "Kuran Mucizeleri Doğrumu Yoksa Yalanmı" noktasına dönüyor. Aşağıdaki link'ten Kuran mucizeleri ve itirazlarına ulaşarak senin için 2+2=4 ün ne olması gerektiği konusunda seçim yapabilirsin;(bunun öncesi ve sonrasındaki makaleler)
http://www.hayatinanlaminedir.com/hic-dusundunuzmu-neden-muslumansiniz/sayisal-mucizeler-kuranin-degismedigi-bilimsel-olarak-kanitlayabilirmi/
Özgür irade konusuna takılmanı tam olarak anlayamadım. Yani yeme zevki bile Tanrı tarafından yönetiliyor olsaydı ne yedeğinden sorumlu değil, kaç zeytin yediğinden sorumlu tutulurdun? (Kendimi ifade edemediğim oyun örneği vermemin sebebi buydu aslında. Programcı tarafında hangi koşul verilirse verilsin yine oyuncuya seçim hakkı veren ve yargılayan sistem mevcut olacaktır)
Verdiğin linklerin alakasını göremedim. Ben sadece iş ihtimale geldi mi çok fazla şey üretilebileceğini söylüyorum. Bu durumda karar veremez ve sürekli ya şöyleyse, ya böyleyse diye soru sorar durursun, birini seçsen ya öbürü doğrusuysa?
SilKaç zeytin yediğin de tanrı kontrolünde. Vücut ne kadar isterse o kadar yiyorsun, bir miktar sonra doyunca bırakıyorsun. Seçim değil bu, her şey tanrının belirlediği kurallara göre işliyor. Ben Allah'a inanmamayı seçmedim, beynim görüp duyduklarımı işliyor ve bunun saçma olduğuna karar veriyor. Yani inanmamaya beynimin mekanizması karar verdi. Yalandan "inanıyorum" desem ne işe yarar, inanmıyorum ki? Allah mantıksız bulan beyin verdiyse ben ne yapayım?
"İnanmamayı seçen beyin mekanizmasını Tanrı vediyse benim suçum ne itirazsında sslında ilk bakışta mantıklı görünüyor ama insan mekanizması böyle çalışmıyorki?
SilYine oyun-yapay zeka üzerinden örnek veriyorum (tamam kusmayın!), bir Counter Strike haritası açıp oyuna yapay zekaya sahip botlar eklediğinde ve bunlara zeka seviyeleri atadığında (örneğin 100 puan vediğin iyi oynarken 70 puan dahakötü oynar) 100 maç yaptırsan 100 puan zekaya sahip bot kazanır ve senin bahsettiğin "mekanizmaya" sahip sistemin işleme şekli budur
Halbuki aynı oyuna birde insan ekle, ilk oyunda 70 zeka seviyeli bot onu öldürüken, 100. oyunun sonunda artık 100 puan zekalı bot kolay bir av haline gelecektir çünkü insan zekası nekadar çaba gösterirse okadar başarılı olacak şekilde tasarlanmıştır.
"Tanrı inanmayan beyin mekanizması verdiyse suçum ne" konusunada Karikateiste gelen "İnanacaksın O.Ç! İnanıyorsanda saygı duy" müslümanlarını gözönüne getir;
http://www.hayatinanlaminedir.com/inanacaksin-arkadasim-inanmiyorsanda-saygi-duy-o-c/
Bu adamlar birsüre sonra fikir değiştirip ateist olabiliyorlar. Yani Allah onlara "inanmayı seçen beyin mekanizması" vermedi, yaptıkları araştırma sonucunda seçim yaptılar.
"Bir konuda sabit ve değiştirlemez beyin mekanizması" konusunda birde şu örneği verebilirim: Sana küfürler yağdıran birisine "seni mahkemey vereceğim" dediğinde biranda özür dilemeye başlayabiliyor. hani birdakika önce mekanizman cesurca ana avrat küfür etmeye meyilliydi? mekanizması korktuğu için çıkarlarına göre farklı bir seçim yaptı.
Senin "İnanmama" yönündeki seçimini düşün. Yanlış anlama ama 400.000 kullanıcılı ateizmi savunan bir siteye sahip bir insanın fikirlerini yazarken "ya aslında Tanrı hakkında şu ve şu kanıtlar biraz mantıklı" demesi beklenemez, insan psikolojisine aykırı.
Belki şuanda inanmamanın sebebi Tanrı tarafından yeterince korkutulmaman veya çıkarlarından vazgeçmek istememen olabilir? (olabilir mi? Hiçmi Tanrı'nın varlığına dair pozitif bir düşüncen yok?)
Belki sende Tanrı tarafından yeterince korkutulsan, Tanrı'nın varlığına dair kanıtları ağır basacak ve sende inanacaksın?
Sonuç olarak açıkçası hayata baktığımda Tanrı'nın insanlara veya sana "Tanrı'ya inanmayan beyin mekanizması" verdiğini düşünmüyorum çünkü dünya üzerinde inanç değiştiren çokfazla insan mevcut.
Oyun örneği gene tutmadı. Örneğin insan zekasının gelişebilirliği nasıl işler ve bunu belirleyen kimdir?
SilBak kendine şu soruyu sor. İnanma veya mantıklı bulma durumu seçime mi bağlıdır yoksa beyinde oluşan bir durum mudur? 2x3=2014 işlemine ne kadar inanıyorum dersen de, beynin mantıksız olduğunu söylüyorsa inanıyor olur musun? Beyninin mantıksız bulduğu şeye, inanıyorum diyerek kendini kandırabilir misin?
Allah bana kendine göre gen, aile, akraba, çevre vermiş ve kendine göre deneyimler yaşatmış ve hala yaşatıyor. Bütün bu etkenlere bağlı olarak beynim bana diyor ki bu tanrı meselesi saçma. Suç nasıl oluyor da bende oluyor? Etkenlerden tut kararı veren beynin yapısını bile belirleyen kişi Allahın ta kendisi değil mi? Yoksa elemanlardan biri Allahın kontrolü dışında mı belirlenmiş?
Kardeşim sen şu oyun bağlantısını bıraksana artık, mantık hataları ile dolu. En önemlisi oyundaki hürriyet oyuncunun zekasından gelir ve oyuncu dediğin, programcıdan bağımsız bir varlıktır. Bizi ise Allah, yani programcı yaratmış. Allah ile bizim aramızdaki bağlantı, programcı ile NPC arasındaki bağlantıdır. NPCnin hür iradesi olamaz, programcının elinden çıkmıştır ve programcı nasıl programladı ise öyle işler. Programcı rastgelelik ekleyebilir dersen de yanılırsın, bilgisayarda rastgele sayı nasıl oluşur araştır istersen. CPU saatinin o anki değeri belli bir formülden falan geçirilir yani makinelerde %100 rastgele diye bir şey yok aslında. Programcı herhangi bir durumdaki bütün değişkenleri bilse, NPCnin ne yapacağını da bilir. İşte Allah için de böyledir herşey, bizi komple o yarattı ise o nasıl programladı ise öyle çalışırız. Bu hayat oyununun içinde ondan bağımsız hiç bir etken yoktur dolayısı ile herşey onun planladığı gibi işlemek zorundadır. Yaratılanların başka hiçbir seçeneği yoktur, olamaz da. Yani hür irade, mutlak kudretli tanrı ile çelişkili bir ifade.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilYalnız bu mantıkla niye doktorsun, niye çiftçisin, niye şusun niye busun diye uzatılabilir, sonuçta insan olduğumuz gerçeği değişmiyor. Farklıyım diyebilmek için insandan başka bir şeye dönüşmek gerekmiyor.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilBir şeyleri gerçekten değiştirmek derken neyi kastediyorsun? Örneğin burada yazanlar sorgulamadığı için inandırılmış insanlardan bazılarının beyninde kıvılcım çaktırarak yılların yalanından kurtulmalarını sağlıyor.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilYani böyle cyborg, ruhani varlık olmak falan mı istiyorsun? Özetle insan bedeni ve kısıtlamalarından kurtulmak diyebilir miyiz?
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilTam anlamadım. Bildiğin belli bir inanış mı var yoksa kendin hayatta farklı bir anlam mı arıyorsun?
SilAdalet konusunda objektiflik için, sadece objektif yanlarına bakılması yeterli olur. Örneğin yargıç tarafları görmeyecek, taraflar hakkında yaş, cinsiyet vs. bilmeyecek. Sadece olayın metnini okuyacak bu sayede çok daha objektif olabilir. Yoksa kişilere göre inisiyatif olabiliyor. Örneğin sevmediğin biri dinine küfretse taşlayın dersin, yakının etse derdini anlamaya veya ikna etmeye çalışırsın, hristiyana küfredilse aferin dersin. Kişileri tanımadan sadece A şahsı B şahsının dinine küfretmiş denirse daha objektif karar verilebilir. Kaza olur, mağdur yakınınsa hatalıya çıkışırsın, hatalı yakınınsa arka çıkarsın. Olayları formülize etmek gibi bir yöntem uygulanabilir.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
SilBu abimizin kafası baya karışık.
Sil@Murat Karaca
SilBurada "albert wesker" kullanıcısı ile muhabbet vardı ama sanırım mesajlarını silmiş, o yüzden geriye garip cevap zinciri kalmış.
Kısa ve öz bir yazı olmuş. Dil ve anlatım bakımından eksik, ama örneklendirmesi iyi olmuş. Yeni yazıları bekliyorum.
YanıtlaSilKuran'da evrenin genişlediğine dair ayet mevcut zaten, o zamandaki biri nasıl bilebilirdi evrenin genişlediğini?
YanıtlaSilhttp://www.mucizeyalanlari.com/evrenin-genislemesi/
Sil20. yüzyılın başına kadar sadece evren diye geçiyordu. Daha sonra genişleyen olarak çevrilmeye başlamıştır
SilGüzel bir yazı. Keyifle okudum. Ancak bir noktaya takıldım:
YanıtlaSilÇok iyi bilmesem de "kutsal" kitaplar bilim ile karşılaştırılarak iman edilmesi gerektiğini söylemiyor. Bu kitaplara veya dinlere kayıtsız şartsız inanılması gerekiyor. Dolayısıyla şu paradoks ile karşılaşıyorum: inanacak kimse sorgulamıyor, sorgulayan kimse de inanmıyor.
Fikri olan var mı?
Denilmişki ben neden o dönemde yaşamadım ona göre inancım farklı olurdu diye o dönemde de yaşasaydın gelecekteki imkanlarda gözün kalabilirdi bu sebepler herzaman ortaya çıkar sorun da bu en azından bilgilenmek istiyorsanız hem bunları okuyun hemde dinle ilgili şeylere, dini savunan videolar belgelere göz atın bıraz tarafsız olursanız gerçekleri zaten açıkca görmüş olacaksınız.
YanıtlaSilNeden o dönemde yaşamadım demiyor götünle okuma. Yaşamış olsaydım diyor, çeşitli zaman dilimlerine göre yorum yapıyor ve inancın yaşadığın döneme göre değişe bileceğini söylüyor.
SilÇok isabetli bir yazı olmuş. Böyle yazılar esasen kendisini yeterince açıklayamayan ateistlerin ufkunu açacağına hiç şüphem yoktur. Sayın Alfa, bilmiyorum blogunda var mı ama medeniyet dediğimiz kavimler ile tanışmamış Papua Yeni Gine, Amazon ormanlarında yaşayan insanlar ile ilgili yazı yazmanı öneriyorum. Şayet, bu insanlar kendi dinleri dışında diğer dinler ile tanışmamış ve bir dinciye göre onlarında cehennemlik olması gerekiyor. Bu konuda makalenizi bekliyorum (yoksa eğer).
YanıtlaSilBazı dinciler bu noktada cennetlik olacaklar falan diyorlar. Yani tanışmadıkları için sorumlu değillermiş, sakat birinin namaz kılamadığı için sorumlu olmaması gibi. Bu arada yine adalet sorunu oluşuyor, o zaman ben de dinle tanışmasaydım da ben de cennetlik olsaydım, tanrı istediğini dinle tanıştırmayarak torpil geçiyor durumu yani. Ek olarak bazı insanların sadece sınav unsuru kuklalar olduğuna dair düşünceler de var. Örneğin bebek ölürse cennetlik olacağı adaletsizlik hissi doğurduğu için, bebek yaşta ölen, sakat vs. olanlar aslında gerçek insan değil, dünyadakilerin sınanması için ibretlik yaratılmış veya melekler rol kesiyor falan gibi.
SilŞahsen bu tarz düşüncelerde kesinlik olmadığı için sınavda sakatlık olduğunu düşünüyorum. Ya öyleyse, ya böyleyse dersek bir sürü ihtimal var, hangisi doğru ne bilelim. Tanrının mutlak doğruyu söylemesi lazım ki biz de ona göre düşünüp tartalım değil mi. Misal bebek yaşta ölenlerin cennete gitmesini torpil saydığım için dine inanmıyorum, şimdi ölünce tanrı derse onlar bebek görünümlü meleklerdi yanıldın falan diye çok saçma olur, mantıksız bulduğum şeyler göstererek inancımı tanrı kendisi yanlış yönlendirmiş olur.
Bu arada yukarıda yazmayı unuttum. Haberin olsun "Anonymous" tek bir kişi değil, hesabı olmayanların adı anonim oluyor sistemde.
İnanç özgür iredeyle olacak bir şey değil, dilinle inandım dersin yada inanmadım ama beynindeki gerçeği kendinden nasıl saklıyacaksın? kesinlikle ama kesinlikle inanç kendi, elinde olan bir şey değildir. mesela ben Tanrıya inanıyorum çünkü benim beynim birtakım mantıksal çıkarımlar yaparak Tanrının var olduğuna inanıyor yok olmasını mantıksız sayıyor, ama aynı beyin dinlerinde gelmiş geçmiş en ahlaksız ve inanılmış yalan olduğunu söylüyor buyurun burdan yakın.
YanıtlaSilAynen, ben eğer mutlak kudretli bir tanrı varsa hür iradenin asla varolamayacağına inanıyorum. Neticede biz ayrıntılarını bilmesek de beyin belli bir sistem. Hücreler elektrik sinyalleri ile haberleşiyor falan belli fiziksel kurallara göre işliyor. Bu kuralları belirleyip ilk çıkışını veren tanrıdır ve herşey onun planladığı gibi zircirleme şekilde ilerlemek zorundadır. Aksi takdirde tanrıdan bağımsız, tanrının kontrolü olmadan gelişebilen bir şey olmuş olur ki bu da onun mutlak hakimiyet iddiası ile çelişir.
SilFakat evren, bizden üstün ama mükemmel olmayan bir güç tarafından yaratılmış olabilir ama mutlak güç olupda bize hesap soracak bir tanrı fikri çok saçma.
Kardeş Tanrı'ya inanıyorsun tamam ama hangi Tanrı'ya? Arabın Tanrısına mı? Eski Türk Tanrısına mı? Ve bu Tanrı ne yaptı? Dünyayı mı yarattı? Yoksa evreni yaratıp kendi köşesine mi çekildi? İyi mi? Kötü mü? Aklı başında gerçekçi sorular sorulduğunda zaten Tanrının olmadığını görürsünüz.
SilKardeş gelmiş geçmiş gelecekte herşeyin varolmasına sebeb olan yada bizzat kendisi olanın komplesine ben Tanrı diyorum yanı çekirgenin tanrısı Arabın Türkün herkesi ve herşeyi var edip onları ayakta durmasını sağlayan kanunları var eden herşeyin toplamına tanrı olduğuna kanaat getirip inanıyorum. Birşeyin var olması için o şeyin bizzat kendisini görmen şart değil kaldıkı evrende varolduğu nerdeyse 100% olan karadeliklerinde kendisi görünmüyor hatta karanlık maddeninde kendisini görmüyoruz ama onların izini görüyoruz iz bırakan herşey vardır mantık son derece düz ve açık. Benim inanömadığım ise Bu tanrının bir din göndermesi ve bunuda birkaç kişiye hadi lçim ol demesi buda bana çok mantıksız geliyor ve dinlerin uydurma olduğuna yüzde onbin eminim. Tanrı bizi o kadarda umursadığını zannetmiyorum belliki daha möhüm işleri var biz bir yan ürün bile olabiliriz ırmağın taşlar arasında akarken meydane gatirdiği köpükler gibi var olup sonrada yok oluyor buradaki amaç köpüğü yaratmak değil ama fizik kurallarına götre köpük var oluyor nehri akıtanın umrundada değildir köpük olmuş olamış.
SilDindar bir aileden gelmekle birlikte devamlı sorgulayıcı oluşum dinleri araştırmama sebep oldu ve onlar artık zihnimde buharlaştı gitti.
Hele o cezalandırma ve korkutma öğretisi varya o öğreti aslında o kadar ilkelki çok uzak kuzenlerimiz şempanzelerde ancak işe yaraması gerekirken insanlığı hala etkisi altında tutuyor olması bilim insanlarının daha çok çalışması gerektiğini anlatıyor bize.
Özgür irede yok diyen Anonymous ben :))
Doğru nedir? Doğru var mıdır? Varsa nasıl ulaşılır ? Temel aprioriler, temel aksiyomlar ya da diğer deyişle direk doğru kabul edilenler, önyargılar dan bağımsız düşünebiliyor muyuz ?Bunları bizi doğruya götüren yolda birer karanlık perde olarak kabul edebiliyor muyuz ? Tüm şartlanmışlıklardan ve doğru kabul ettiklerimizden sıyrılıp temiz bir zihne geçiş yapabiliyor muyuz? Bilim bugün evren genişliyor diyebilir yarın başka bir bilim adamı çıkıp bunu reddedebilir ? Bir kutsal bilgi birine saçma gelebilir ama diğerine gelmiyor olabilir. Saçma olup olmadığına karar vermemizi sağlayacak tartışılmaz temel hükümler nelerdir ? Sadece kendimizin doğruları mı otoritenin doğruları mı? Tartışılmaz temel hüküm var mı? Kendimiz ya da otorite yanılmaz mı? Evet hayat takip edilecek bir yol, yol ise doğrularımız..Doğrularımız ise salt akılla karar verilecek kadar basit değil ? Çünkü hangi akıl? Hangi temel ilkeler üzerine inşa edilmiş bir akıl? Önemli olan içiniz deki ses nereye gitmek istiyor ? Neyle tatmin oluyor ?Hangi doğruyla kendini tamamlanmış hissediyor ? Asıl mesele budur..
YanıtlaSilÖzgür irade var mı dır yok mu dur? Gelmiş bir tartışma gidiyor. İlk kim ortaya atmıştır bu görüşü kim bilir? Kimin delili var olmadığına dair kim emin olmuş? Sorsan bir çocuğa ilk kez bu soruyu kim bilir ne kadar da garipser, ne kadar da gerçektir seçimleri. Bu ne biçim bir sorudur der mi bilinmez. Ya da ilk defa biz ne düşündük. Özgür iradeyi reddetmek sorumluluğunu reddetmektir, özgürlüğünü reddetmektir. Reddetmek ya da kabul etmek sadece bizim seçimimizdir ama reddetmek demek her an bir anlamda kendimizi reddetmek tir..
YanıtlaSilAllah var ise, o istemeden zerre bile varolamıyorsa, bizim hür irademiz olamaz çünkü her parçamız allahan çıkmış olmak zorundadır. İşte bu yüzden tanrıyı kabul etmek, kendini reddetmektir. Hür olmadığını, bir mühendis tarafından inşa edilmiş bir makine olduğunu kabul etmektir din. Ben hür olabilmek istiyorum, kararlarımın üstün bir zekanın kurduğu mekanizmadan çıkmamış, tamamen kendi seçimlerim olduğuna inanmak istiyorum. İşte bu yüzden inanmıyorum, tanrı olmamalı. Eğer tanrı varsa ben hür değil, onun kurduğu psikolojik sistemlere göre çalışan bir robotum demektir.
SilYA CEHENNEM GERÇEKSE BUKADAR MOTORU ZORLADIKTAN SONRA BIR DE VİCDANIN SEAINE KULAK VERMEYEN BEYIN AZAP GÖRECEKSE!!! DININ EMIRLERINDEN HAYATA DAIR MENFİ BİR ŞEY GÖREMİYORUM...
YanıtlaSilALLAHIN VARLIĞINI ANLATAN PEYGAMBERLERİN VARLIĞINI İNKAR EDEMEYİZ ENAZINDA.... HALA TURKIYEDE BILE MEZARLARI BULUNAN BİNLERCE PEYGAMBERİN YAŞADIĞINI VE ALLAHIN VARLIĞINI ANLATTIKLARINI BİLİYORUZ. TARİH BUNUN ŞAHİDİDİR. ORTAK KANAATE GÖRE DE BU PEYGAMBERLER, HEM ÇOK FEDAKAR VEFAKAR SADIK DURUST DUYARLI AKILLI ZEKİ TUTARLI ÇALIŞKAN VE DE MUCİZELERİ ALLAHIN VERDİĞİ IMKANLARLA GOSTERDIKLERINI DE SAKLAMAYAN EMİN INSANLAR... VE HEPSI DE ALLAHIN VARLIGINI CENNETIN VE CEHENNEMIN VARLIGINI HESAP GUNUNU YENIDEN DIRILMEYI HABER VERIYORLAR... BEN ŞİMDİ NEDEN TEREDDUT EDEYIM Kİ? RİSKE DEĞER Mİ. HEM BU DUNYAM SAADETLI DUZENLI OLSUN HEM OLUM OTESI HAYATIM:-)
YanıtlaSilAcikcasi bu yaziyi yapmadan once ne ictigini bilmiyorum ama haklisin tarih sahit fakat senin tarihin ile peygamberler tarihi farkli herhal ? Cunku peygamber dedivin kisiler senin atalarini zorla kendi dinibe syreklemistir arastirabilursin turklerin musluman olusunu ve muslumanlardaki bu sadist ve despot bir yapinin ne anlamda katillik icinde oldugunu. Ortaya attigin arguman yine ya varsa argumani. Acijcasi ben Allaha karsi namusluyun eger varsa bile ben cehnnemde yanmaya raziyim. Bir tarafta para icinde bogulan insanlar diger tarafta sakat dogan adamin acliktan aci cekisi ve garantisi olmayan oteki hayat var oldugu surece ben cehenneme girmeyede raziyim. Cunku bahsettigin tanri mujemmel degil adaletsiz despot ve sadist bir tanri.
YanıtlaSil