Evrenin
sebebi olduğundan yola çıkarak tanrıya kanıt sunma girişimi
düşünürler arasında "Kozmolojik Argüman" olarak yer
edinmiş, nesiller boyunca filozoflar tarafından irdelenmiş,
savunulmuş, eleştirilmiş, güncellenmiş bir argümandır. İslam
Alimleri tarafından "Hudus Delili" adı altında sunulmuş
olan bu kanıt, günümüzde birçok versiyonuna sahiptir. Örneğin
William Lane Craig, bu argümanı "Kelam Kozmolojik Argüman"
savunan modern felsefecilerdendir. Leibniz ise "Kipsel
Kozmolojik Argüman" adı altında bir kanıtlama türünü
savunmuştur. Bu yazıda Temel Kozmolojik Argümanı ele alacağım.
Kelam ve Kipsel Kozmolojik Kanıtlar ise diğer yazıların konusu
olacak.
Argümanın Sunuluşu
Temel
kozmolojik argüman en anlaşılır haliyle şu şekildedir:
1.Evren vardır
2. Varolan her şeyin bir sebebi vardır.
3. Eserler, nedenlerden sonra gelirler
4. Nedensellik zinciri zamanda sonsuza kadar gidemez
5. Nedensellik zinciri sonsuza gidemezse, demek ki bir ilk sebep olmak zorundadir.
6. Tanrı, sebebi olmayan ilk sebep demektir.
7. Demek ki Tanrı vardır.
Bahsettiğim
gibi, bu kanıtlama türü kozmolojik argümanın en basit halidir.
Argümanın güncellenmiş versiyonu, daha farklı eleştiriler maruz
bırakılabilir. Şimdi bu kanıtlamanın hatalarına bir göz
atalım.
Sebebin Sebebi
Öncelikle
eğer, 2. madde doğru kabul edilirse bu sefer "Varolan her
şeyin bir sebebi varsa sebebi olmayan bir şey yoktur. Dolayısıyla
sebepsiz ilk sebep diye bir şey var olamaz. O halde 6. önerme
hatalıdır." demek zorunda kalırız. Eğer gerçekten her
şeyin bir sebebi varsa bu sefer tanrının da sebebini aramamız
gerekir. Eğer tanrının sebebini aramıyorsak, varolan her şeyin
bir sebebi olmalıdır öncülüne karşı çıkmış oluruz.
2. ve 6. maddeye bakalım:
-Varolan her şeyin bir sebebi vardır.
-Tanrı, sebebi olmayan ilk sebeptir.
Dikkat edilince argüman 2. ve 6. argümanın çelişkisi yüzünden geçersiz olmalıdır. Bu durumda bir ateist ters kozmolojik adı altında şunu söyleyebilir:
2. ve 6. maddeye bakalım:
-Varolan her şeyin bir sebebi vardır.
-Tanrı, sebebi olmayan ilk sebeptir.
Dikkat edilince argüman 2. ve 6. argümanın çelişkisi yüzünden geçersiz olmalıdır. Bu durumda bir ateist ters kozmolojik adı altında şunu söyleyebilir:
1- Tanrının sebebi ya vardır ya yoktur.
2- Varolan her şeyin bir sebebi vardır.
3.1- Tanrının sebebi yoktur.
3.2- Varolan her şeyin bir sebebi varsa ve tanrının bir sebebi yoksa, tanrı yoktur.
4.1- Tanrının sebebi vardır.
4.2- Sebebi olan bir tanrı yaratılmış bir tanrıdır.
4.3- Yaratılmış bir tanrı, olmayan bir tanrıya eşdeğerdir (John Lennox'ın deyimi ile 'Yaratılmış bir tanrı yanılgıdır.')
5- Varolan her şeyin bir sebebi varsa tanrı ya yoktur ya da yanılgıdır.
Bu
durumda 2. argümanı kabul eden kişi, tanrının ölüm fermanını
imzalamış kişidir. Eğer her şeyin bir sebebi varsa, argüman
kendi içinde tutarsız sayılmalıdır. Eğer tanrının bir sebebi
yoksa, aynı şekilde evrenin bir sebebi olmadığı savunulabilir.
Sonsuza Gitmek
Bir
çok felsefeci ve fizikçi zamanda sonsuza kadar gitmede bir problem
görmemektedir. Bu durumda 4. madde de eleştiriye açık bir
maddedir.Kısaca "Zaman her zaman vardı." denilebilir.
Eğer tanrı her zaman vardı derseniz bir materyalist size "Madde
her zaman vardı" diyebilir. Eğer tanrının sonsuzdan beri
varolduğunu düşünüyorsanız, bir ateist de aynı şeyi evren
için ya da fiziksel şeyler için düşünebilir. Zamanın ve
nedenselliğin sonsuza kadar geriye gittiğini ve bir 'ilk'in
olmadığını savunabiliriz.
Evrenin
sonsuzdan beri varolmadığını savunan kişiler, kanıt olarak
"dinamik genişleyen evren" teorisini(popüler adıyla Big
Bang Teorisini) sunmaktalar. Birazdan da çözüm önerilerini
göstereceğim üzere, dinamik genişleyen evren yalnızca evrenin
bir sebebi olduğunu gösterir, zamanın bir sebebi olduğunu
göstermez. Bigbang'in bir sebebi olması hiçbir şeyi değiştirmez.
Ondan öncesini bilemiyor oluşumuz, onun tanrısal bir sebebi
olduğunu kanıtlamaz. Zira evrenin fiziksel bir sebebi olmuş
olabilir. Büyük patlamadan öncesini anlamak çin bir çok argüman
ortaya atılabilir.
Örneğin,
evren daha önce varolan bir evrende oluşan bir karadelikten oluşmuş
olabilir. Karadelik uzay zamanın bükülmesidir ve karadelikte bir
tekilliğe ulaşılacaktır. Evrenin genişlemesinde geriye gidersek
planck zamanında evren bir tekillikti. O halde karadeliğin içindeki
bir tekillik yepyeni fizik kurallarının geçerli olduğu yepyeni
bir evreni neden yaratmasın? Eğer evrenimizden önce bir evren
varsa (ki bu oldukça olasıdır) ve bu evrende bir karadelik
oluşmuşsa, bu karadelik evrenimizi yaratmış olabilir. Peki ya o
karadelik nasıl oluşmuştur? Kendinden önce gelen bir evren buna
sebep olmuştur. Peki ya o evren nasıl oluşmuştur? Kendinden önce
gelen bir karadelik buna sebep olmuştur. Bu sonsuza kadar geriye
gidebilir. Bu durumda zamansal bir başlangıç olmadan sonsuza kadar
geriye gidebiliriz. Eğer evren ve karadelik geçmişi;
...
Evren > Karadelik > Evren > Karadelik > Evren
şeklinde
ise, zamansal bir sonsuzlukta geçmişe gidilebilir. Bu durumda bir
ilk neden varolmayacaktır.
Bir
başka şekilde açıklamak gerekirse belki evren genişleyecektir.
Tüm yıldızlar çöktüğü zaman evrendeki her şey kara delik
tarafından yutulacaktır ve tekrar bir tekilliğe ulaşılacaktır.
Bunun sonucunda bigbangin sebebi evrenin daha önceden genişlemiş
olup daha sonra çökmesi oluyor. Evrenimiz, kendinden önce gelen
bir büyük patlama serüveninin sonucu olabilir. Bu kuram, sonsuz
sayıda patlamanın birbiri ardından gelmesiyle uyuşabilir. Bu
argümana cevap olarak evrenin daha hızlı genişlediği karşıt-tezi
verilebilir. Fakat yine sonuç olarak her yıldız çökecektir ve
evren karadeliklerin hakim olduğu bir döneme girecektir. Kara
delikler de birleşip tek bir tekillik oluşturabilir. Evrenin sonu
bir şekilde geldiğinde, bu son yeni bir başlangıcın işaretidir.
Kim bilir...
Bir
başka argüman da beyaz delikler olacaktır. Belki evren bir beyaz
deliğin enerji boşaltması olayıydı. Şu an beyaz delikler kesin
olarak gözlemlenemediği için es geçiyorum. İleride bu konuda
daha geniş bir irdeleme yapabilirim.
Evren
genişlediğine göre bir zamanlar bir atomdan daha küçüktü
diyebiliriz. Bu da evrenin bir zamanlar kuantum kurallarıyla
yönetildiğini varsayar. O halde evreni oluşturan tesadüfi kuantum
dalgalarından biri olabilir. Bu dalgalanmaların bir sebebi yoktur.
Belki de evrenin sebebi bir sebepsiz kuantum dalgalanmasıdır. Hiç
değilse bu, sebepsiz bir tanrıdan daha rasyonel gözüküyor
Şu
an madde ve anti madde birbirlerini sıfırlayacak konumdalar. O
halde evrenin başlangıcı madde ve antimaddenin bir denge konumu
varsayıldığında, madde ve anti maddeden eşit miktarda
bulunuyordu. Burada bir simetri söz konusu oluyor. Bu simetrinin
bozulması evreni oluşturmuş olabilir. (Anlattığım son iki
maddeyi daha önce 'Neden Hiçlik Yerine Bir Şey Var?' başlıklı
yazıda anlatmıştım. Isteyenler o yazıyı okuyup bilgi sahibi
olabilir.)
Ve
son argüman en karmaşık en akla uygun en bilimsel olanı: Tanrı
ol demiştir ve olmuştur.
Bu
sonuncusu da fazla bilimsel gelmiş olmalı...
Burada
savunulan kozmolojik sonsuz geçmişler, deneysel değildirler. Fakat
bu spekülasyonlar fiziksel şeylerin sonsuzdan beri varolabileceğini
göstermek bakımından yararlıdır.
Ockham'ın Usturası
Şu
ana kadar yalnızca 'varolan şeylerin bir sebebi varsa tanrının da
sebebi olmalıdır, tanrının sebebi yoksa aynı şey evren için de
düşünülebilir' tezi ile “fiziksel süreçlerin sonsuzdan beri
geriye gittiği düşünülebilir” tezini sundum. Fakat bir diğer
önemli nokta ise bu iki görüşten hangisinin daha doğal ve daha
rasyonel olduğunu sunma problemidir. Sonsuzdan beri varolan şey
tanrı mıdır, fiziksel süreçler mi? Bir çeşit evrenler
silsilesi içinde geriye gitmek mi daha rasyoneldir, yoksa 'Her şeyin
başı Tanrıdır!' sözüne sığınıp sorunu kökünden kesip
atmak mı? Ben, fiziksel süreçlerin sonsuz olduğunu savunmanın
daha rasyonel olduğu görüşündeyim. Bunu açıklamak için
Ockham'ın usturasını kullanacağım.
Örnek vermek gerekirse İstanbul'da, güneşli bir günde dolaşmaya çıktınız ve kafanıza kuş pisledi. Bu durumda olayı :
a- Kuşun pislemesi, bugün şanslı olduğunu anlamanı sağlayan ve gidip bir piyango bileti almana teşvik eden ilahi bir işarettir.
b- Pisleyen bir kuşun altından geçtiniz.
Teorilerinden ikisi ile de açıklayabilirsiniz. Fakar bu prensibe göre varlıklar gerekmedikçe çoğaltılmamalıdır, karmaşıklaştırılmamalıdır. Bu durumda b şıkkındaki açıklama karşıt bir kanıt görmedikçe doğru kabul edilmelidir.
Şimdi bu ilkeyi yukarıdaki soru üzerinde kullanmaya çalışalım.
+O doğa yasalarını oluşturan ne?
-Bilmiyorum, ne ?
+Tabi ki tanrı...
-Hmm, peki tanrıyı kim yarattı?
+O yaratılmamıştır.
-Madem tanrının yaratılmadığını düşünüyorsun doğa yasalarını yaratan birini neden arıyorsun ki ?
"Yaratılmayan
şey evren midir yoksa tanrı mı?" sorusu karşısında ben de
size; düşünen, karmaşık bir öze sahip, üstün hatta her şeyden
daha üstün, her şeyi bilen, merhamet sahibi, kişisel bir şeyin
sonsuzdan beri var olmasının mantıksızlığını anlatmaya
çalışıyorum.
Siz
bana "Doğa yasalarını kim yarattı?" diye sorduğunuz
zaman,doğa yasalarının hep varolduğuna kimse tarafından
yaratılmadığına, doğa yasalarını kim yarattı demenin daha
güçlü bir sorun doğuracağına dikkat çekiyorum. Eğer tanrı
yaratılmamış diyorsanız veya "Tanrıyı kim yarattı?"
sorusu anlamsız diyorsanız ben de aynı şekilde "Doğa
yasalarını kim yarattı sorusu anlamsızdır" diyorum. Üstelik
doğa yasaları tanrıdan çok daha basittir, bu sebeple sonsuzdan
beri varolan şeylerin doğa yasaları olması daha mantıklıdır.
Evren
oldukça basit yapılardan ortaya çıkarak karmaşıklığa
yürümüştür. Tanrı ise bir anda varsayılan ve evrenden çok
daha kompleks olan “indirgenemeyecek” bir varlıktır.
Dolayısıyla var olması, evrenden daha olasılık dışıdır. Öz
bakımından "kişisel olmayan, herhangi bir kişisel sıfata
sahip olmayan, herhangi bir şeyi bilmeyen, düşünme vafsı
olmayan" bir evren, bu özelliklere sahip bir tanrıdan daha
basittir. Bu durumda sebepsiz ilk neden yerine tanrı demek Ockham'ın
usturası ile atılması gereken bir görüştür.
Sonuç
1-
'Varolan her şeyin bir nedeni var' öncülü kabul edildiğinde
tanrının da sebebi olduğunu savunmanız gerekir. Bu durumda sebebi
olan bir tanrıya inanıyorsunuz demektir. Sebebi olan bir tanrı ise
kendi sıfatları ile çelişmiş olur.
2-
"Tanrının sebebi yoktur" görüşü ile "Varolan her
şeyin bir sebebi vardır" öncülleri çelişmektedir.
3-
Nedensellik zincirinin sonsuzdan beri geriye gittiği (yukarıda da
görüldüğü gibi) savunulabilir.
4-
Büyük Patlama kuramı yalnızca evrenin bir sebebi olduğunu
gösterir. Evrenin fiziksel bir sebebi olduğunu düşünmekte
herhangi bir çelişki yoktur. Fiziksel spekülasyonlar
incelendiğinde evrenin kendinden önceki sebepleri oldukça doğal
durmaktadır ve bu bir tanrı varsayımından daha basittir.
5-
Tanrının sonsuzdan beri varolduğunu savunan kişi, evrenin veya
fiziksel süreçlerin sonsuzdan beri varolduğu görüşünün neden
yanlış olduğunu açıklamadıkça temel kozmolojik argüman
savunulamaz.
6-
"Fiziksel şeyler sonsuzdan beri vardı" düşüncesi
"Tanrı sonsuzdan beri vardı" düşüncesinden daha basit
olduğundan tanrı varsayımı terkedilmelidir.

Türk müsün Alfa? Zekan çok ilerlemiş. tebrik ederim. yazını beğendim.
YanıtlaSilTakipteyim verdigin bilgiler icin tesekkurler
YanıtlaSilAklına saglık alfa tesekkurler
YanıtlaSilBu ulkenın senın gıbı aklını ozgur kılıp kullananlara ıhtıyacı var.herkes bır seylere ınanır.kımı tanrıya kımı baska bıseye.onemlı olan kımseye zarar vermeden ozgurce dusunebılmek. Akıl ve bılgı mutlaktır.bızı gercege goturen tek aractır.ahlak ve vıcdan bırer bılgıdır.bence tıpkı fızık gıbı.bunlarda ancak bılgı ve zekayla bırlıkte gelısebılır.akıl dan bagımsız degıldırlerkı.yanı bence toplumun en ahlaklı ve vıcdan sahıbı ınsanları ınandıları yada korkuları ıcın degıl bılen,dusunen bu yuzden ınsanı ve hayatı anlayan anlamlandıran kısılerıdır.
YanıtlaSilsizi gerçekten tebrik ve takdir ediyorum sayenizde düşünme ve sorgulama yetimi daha da geliştirdim sizinle tanışmayı çok isterim yazılarınızın devamını beklıyorum.
YanıtlaSilBilgilendirme için gerçekten teşekkürler. Çok işime yarıyacak.
YanıtlaSilAnlamadigim ockham in usturasina gore en basit aciklamayi sececeksek
YanıtlaSil'tanri yaratti' secenegi daha basit degil mi ? Ya da dogal sureclerin basindan beri oldugunu bu ise onu yaratn basindan beri olan bi tanriya gerek olmadigindan mi bahsetmis
Özgür evrim bey şu şekilde anlatılmak istenmiş tanrının var oluşu ya da nasıl oluştuğu daha karmaşık bir konu özetlemek gerekilirse bu kadar güce sahip biri nasıl oluşur fiziksel bir olay olmadan fakat doğal sürecin bir açıklamaya ihtiyacı yoktur bu tarz zamanla gelişmiştir
YanıtlaSilalfa gerçekten güzel bir yazı olmuş emeğine sağlık..
YanıtlaSilEinstein’in İzafiyet Teorisi’ne göre madde zaman ve mekana bağımlıdır ve bunlar birbirinden etkilenir. Bu sebeple madde olan her şey zamanı, zaman da maddeyi etkiler. Ancak Allah mefhumu maddi bir cevher olmadığı için bu tür tanımlamalar onun zatı için anlamsızlaşır. Madde olsaydı nasıl ezeli olduğunu, neden ebediyete kadar var olacağını sorgulardık. Ancak madde olmayan bir varlık, zamandan etkilenmediği için aslında onun ezeli olduğu sözü de anlamsızdır. Yani zamanın sonsuz gerisinde ve sonsuz ilerisinde demek yerine zamanın üstünde, dışında ve haricinde demek, tanımsal açıdan daha doğrudur. “Her şeyden önce o vardı”, “evreni yaratmak için neden bu kadar bekledi?” gibi ifadeler Allah mefhumunu madde olarak kabul etmiş kişilerden sadır olur. Zamanın varlığı evrenin başlangıcıyla başlar. İnsan beyni Newton fiziğinin etkisinde olduğu için, uzun vetirelerce zihindeki bağımsız, ayrık, kapsayıcı zaman kavramı bu tür paradoksal fikir teşebbüslerine izin vermiştir. Halbuki Allah İslam’ın tasvirine göre ve İzafiyet hakikatine göre zamanın dışındadır. Bu tespitleri yaptıktan sonra toparlarsak, hiçbir şeye ihtiyaç duymayan Allah için bir şeyi isteme ve arzu etme veya övülmeyi isteme bir egoizm, tekebbür olamaz. Zira en büyük bir varlık kendisini büyütmek gibi bir şansa sahip olmadığı için büyüklenemez. Kibirli olamaz. Övülmek onun sıfatlarının gereği olmuş olur. İbadete layık olmak, tesbih edilmek onun için bir ödül değil, olması gerekendir. Bu yüzden bu tür ibadetlere ihtiyacı olması mevzu-u bahsolmayıp, bu tür ibadetler aslında olması gereken varlığın esas kanunudur. Yani bir methiye değil, durum tespitidir. Bir yaranma tevessülü(yeltenme) değil, hakikat terennümüdür(ifade).
YanıtlaSilMaddi evrende her işin bir mantığı ve esası vardır. Kurallar belirlenmiş, olması gereken olmaktadır. İnsan bu kurallara karşı geldiği zaman zarara uğradığını tecrübeyle öğrendiği için bazı fizik, kimya kanunlarını keşfetmiştir. Bir yere hızlı çarparsa yaralanır, bir yerden atlarsa düşer. Bu belirli kanunlar muvacehesinde yapılması gerekeni düşünmek ve yapmak icap eder. Allah mefhumu düşünüldüğünde bu tür sıfatlara sahip bir varlık var ise, bunu övmek normal bir davranıştır, olması gereken kurallardan birisi haline gelir. Bunu övmemek hatalı bir davranıştır. Yani aslında bu övmek de değil, bir hakikati bilmek manasına gelmektedir. Bir kimseden bir yardım görüldüğünde minnet duygusu hissedilir. Bunun sonsuz şekilde gerçekleştiği ilaha duyulan minnet de sonsuz olacaktır. Bir insandan yardım görüldüğü halde o insanı hiçe saymak ve kabul etmemek, ona teşekkür veya en azından tebessüm etmemek nasıl ki muhatapta bir his karmaşasına sebep olup, bize karşı menfi bir fikre sebep olarak yanlış bir tavır takındığımız durum ve vaziyet ortaya çıkıyorsa; aynı şekilde Allah’ın varlığını bilen bir insanın ona sahip olduğu her şeyi vermiş olduğu için tanımama bir saygısızlık ve terbiyesizliktir. Yani bu aslında bir hak yemedir. Sonsuz güçteki varlığa bir fiili isyan demektir. Bazı insanlar kötü şartlarda yaşayan insanların minnet duymaması gerektiğini düşünebilse de, var olmak yok olmaya göre her durum için şanstır. Bazı durumların yokluktan daha fena olacağı sadece psikolojik bir yanılsamadır. Netice itibariyle toparlarsak, Allah sıfatlarıyla beraber ibadet edilmesi gerekli bir varlıktır. Bu mantığın söylediği bir bedahettir. Ego ise Allah için etkisiz bir tanımlamadır. Vicdan ve toplumsal kanaat Allah için, mevcut olmadığından süperegodan bahsedilemez, ihtiyacı ve içgüdüsü olmadığından da “id” mefhumundan bahsedilemez. Bu sebeple kibirli olmak ve egoizm Allah için anlamsız tanımlamalardır.
Güzel yazı tebrikler! Diğer birçok yazıda da önemli bilgiler ve sorglamaya iten sorular var. Ne var ki bu yazılar sıradan insanların anlayıp kavrayabileceği, kabul edip başkalarına izah edebileceği niteliğin çok üzerinde. Keşke daha geniş kitlelere ulaşsa, tanrıya inanan insanlar da bu sorulara cevap aramaktan korkmasa. İnanacaksa da yine sorgulayarak inansa. O zaman ifade ve inanç özgürlüğü noktasında mesafe katederdik. Herşeye rağmen yazmaya devam etmenizi dilerim.
YanıtlaSilYazı cok hosuma gitti gercekten Cok güzel Acıklamıssınız Ancak Yeterli değil. Bir kac yıl önce Sorgulayan bir genc olarak Cok arastırdım bunları da okudum ama o zaman Gerçekten ALLAH ı tanımıyordum.
YanıtlaSilNeden Bunlar İman edenleri tatmin etmiyor biliyormusunuz Allahı tanımıyorsunuz. Yani Herşeyin bir sebebi varsa (Madde) Allahında Bir sebebi vardır diyip İşin icinden cıkıyorsunuz(sanıyorsunuz) . Ancak Allah Sizin Bahsettiğiniz gibi madde yada bu kadar basite indirgenecek bir Varlık değil (varlık diyorum cünkü acıklayacak kelime yok bu da bizim sucumuz değil mi :) )
Sen hergün kendisiyle görüşüyorsun sanırım, nerede tanıştın, basite indirgenecek bir varlık değil ve sen bu basite indirgenemeyen varlığı nasıl algıladın ?
Sil5 vakit görüşüyorum . Neden sordun ? Algı Duyu organlarıyla olan birşeydir . Yanlıs kelime seçimi . Algılamaya kalsaydı herkes algılardı ve ona inanırdı değil mi ? o zaman benimle senin ne farkın kalırdı ? Bu suna benzer Sınavdan önce hocanın soruları dağıtmasına o zaman calısanla calısmayanın farkı ortaya cıkmazdı değil mi ? Ama sen hoca yok ben sınava girmicem ki diyorsun . Aslında Bence Allah soruları vermis kitap acık sınav yapıyor da İnsanlar yazmaya üşeniyor .
SilBahsettiğin allah'ın hiç bir şeye ihtiyacı yoksa neden bilinmek istesin? Neden kutsal kitaplarda "onu yarattım, bunu böyle yarattım görmüyor musunuz" diye ego tatmini yapsın? Veya günde 5 vakit kendisine tapılmasına ihtiyaç duysun? He eğer bu benim cennet veya cehennemim içinse bu ihtiyacı çıkaran da o değil midir?
YanıtlaSilDüşünsene "sen bi araba firmasısın ve araba satıyorsun ama bu arabanın kaskosu için yine kendi firmana çekiyorsun kampanyalar vs göstererek" tamamen aynı mantalite islamiyetle deizmi'de araştır derim. Deizm'de tanrı bilinmek istemez, akıl yoluyla onu bulursun zaten ve hiç zaman ego tatmini yapmamıştır. En önemlisi kadınları ikinci plana atmamıştır.
1) senin argümanın ''Sonsuza Gitmek'' başlığıyla başlıyor. ''Ockham'ın usturası'' başlığına gelene kadar açıklama var. buraya aynen kopyalamaya kalktım ''en fazla 4096 karakter olabilir'' diye uyarı çıktı kabul etmedi. (okuyucular o kısmı tekrar okuyabilirler) bu kısmı senin argümanın olarak nitelendiriyorum
YanıtlaSil2) bizim argümanımız; nedensellik zinciri sonsuza kadar gidemez ve nedensiz bir ilk'e dayanmalıdır. bu ilk ise ezeli, ebedi olan, her türlü eksiklik ve noksanlıktan münezzeh olan Allah'tır
şimdi bu Ockham'ın Usturası yöntemine göre 2. örnek çok daha basit, anlaşılır ve net ifadeler içeren bir önermedir. senin önermen 3 ciltlik dev eser gibi nerdeyse :D ve ''olabilir''ler içeren, ihtimalleri belirten, netlik ifade etmeyen gayet bulanık bir argüman. bu yönteme göre tekrar belirtiyorum senin argümanın gayet kompleks. demek ki neymiş? nedensellik sonsuza gidemiyormuş. açıklamalarında tutarsızlıkları göremiyorsun. Netice olarak senin Tanrı'nın varlığını çürütmeye çalıştığın 2. örnek olan ustura yöntemi, esasen senin düşünce yapını çürütmektedir.
ayrıca 1. örnekte vermiş olduğun kozmolojik delillerin önermelerini yanlış ifade etmektesin.
YanıtlaSil- '' Varolan her şeyin bir sebebi vardır'' senin göstermeye çalıştığın çelişkiye uygun olması için uyarlanmış bir ifadedir. Tam burada bir kelime oyunu yapılmaktadır! ''varolan herşey''in değil, evrende gözlemlediğimiz ''evrendeki herşeyin'' bir sebebi vardır. ve evren gayet ''sebebe bağlı olan şey''lerden oluşur. fakat Allah zaman ve mekandan münezzehtir. Her türlü eksiklik ve noksanlıktan münezzehtir. onu bir varlık olarak ifade etmen eksiktir ve yanlıştır.
evrende varolan herşey bir sebebe bağlı olan nesneler, olgulardır. bu nedenle '' "Madde her zaman vardı" diye bir önermede bulunamazsın. 'Madde', 'Zaman', 'Evren' ve 'Allah' kavramlarını tam olarak düşünecek olursak ezeli ve ebedi olma durumu eksiksiz, kusursuz olan varlığa, yani 'Allah'a ait olması akla en uygundur. kelime oyunlarıyla argümanını tutarlı göstermeye çalışıyosun. ama başarısızsın
2. ve 6. maddeye bakalım:
YanıtlaSil-Varolan her şeyin bir sebebi vardır.
-Tanrı, sebebi olmayan ilk sebeptir.
Dikkat edilince argüman 2. ve 6. argümanın çelişkisi yüzünden geçersiz olmalıdır.
Evet alfa inanılmaz zekisin.Öncelikle argümanı basitleştirerek kendini iyice bir üste çıkarmışsın.2.argüman zamana ve mekana tabi olan şeyler için geçerlidir.Zaten bu öncülden zamana ve mekana tabi olmayan bir varlık olan Tanrı'nın olması gerektiği söyleniyor.Sen ise Tanrı'yı kim yarattı diyorsun?İnanılmaz derecede hatalı bir görüş.