"Bilimsel
Dindar" olarak tanıttığım ve günümüzde hız kazanarak
çoğalan kesimden biraz daha bahsetmek istiyorum. Bilimsel verileri
kullanarak dinlerini doğrulamaya çalışan bu kesmin sayısız
çarpıtma, hatalı ve yanlış yorum gibi bir sürü doğru olmayan
yoldan dinlerini savunma yöntemlerini bir kenara koyuyorum. Tek bir
şey üzeriden gitmek istiyorum: mutlak bilgi...
Bu
kişiler, bahsettiğim gibi bilimsel verileri kullanarak dinlerinin
mucizevi yönlerini kanıtlamaya çalışırlar. Kuranda, Büyük
Patlama Teorisinin varlığından tutun Evrenin Varoluşuna kadar
sayısız bilimsel verinin 1400 yıl önce kutsal kitaplarında
yazdığını savunurlar. "Hey, hey, hey! Bilim adamları sicim
teorisini mi ortaya attılar? İyi de bu zaten yazıyordu!" Daha
önce bilimsel dindarların kullandığı genel çarpıtma
yöntemlerini anlatmıştım. Şimdi ise biraz farklı yönden olaya
yaklaşmak istiyorum.
DİNAMİK ve MUTLAK BİLGİ
Biliyoruz
ki bilim sürekli değişir, gelişir ve katlanarak büyür. Bilimin
bugün doğru kabul ettiği şeyler yüzlerce yıl sonra yanlışlığı
gösterilmiiş bilgiler olacaktır. Sırf bilimin bu değişkenliği
yüzünden çok fazla düşmanı olmuştur(bu konu başka bir yazıda
irdelenecektir). Şimdi bunu bir kenara bırakalım ve dindarların
en basitinden "Evren genişliyordu ve bu Kuranda yazıyor"
düşüncesini ele alalım. Bu bilginin Kuranda yazıp yazmadığının
da şu an konuyla bir alakası olmadığı için bundan
bahsetmiyorum. Bahsetmek istediğim nokta şu:
Bilimsel
teoriler sürekli değişiyor. Bugün evrenin genişlediğini iddia
eden bilim yarın aynı bulguları farklı bir şekilde
yorumlayabilir. Örneğin şu an erenin genişlediğinin bulgularını
kullanarak Heidelberg
Üniversite'sindeki Christof Wetterich isimli
fizikçi evrenin genişlemediğini sadece kütle kazandığını
söylüyor(1). Bu bakışa göre evren genişlemiyor. Üstelik şu an
evrenin genişlemesi fikri olan "Dinamik Genişleyen Evren"
teorisi fizikteki bir çok farklı soruna cevap vermediği için(bkz.
Karanlık Madde, Karanlık Enerji.) eksik bir teoridir ve
geliştirilmeyi bekleyen teorilerdendir.
Bundan
1000 yıl sonrasının fizikçilerini düşünün. O kadar ileri
noktaya gelmişler ki şu andoğru sandığımız Dinamik Genişleyen
Evren modelinin yanlışlığını göstermiş olsunlar ve farklı
bir evren mıodelini kabul ediyor olsunlar. Bu durumda dindarın
tepkisi ne olur siz düşünün:
A)
Bilimsel verilerin peşinden gidip dinlerini bırakacaktır.
B)
'Bilim Allahın ilmine yetişemedi' deyip dinlerine devam
edeceklerdir.,
C)
Bilimin yanlışlığını savunup dinlerindeki argümanlara devam
edeceklerdir.
D)
Bilimsel verileri değiltirip dinlerinin zaten bunu savunduğunu
söyleyeceklerdir
E)
Dinlerindeki metinleri farklı yorumlayıp dinlerini savunmaya devam
edeceklerdir.
KÖRÜ KÖRÜNE BAĞLANMAK
Sanılanın
aksine her sorunun bir cevabı olmaz. Bu sorunun da tek cevabı yok,
hatta aksine tek yanlış cevabı var. "Neyi işaretledin oğlum?
A şıkkını mı? Otur, sıfır !" Elbetteki öyle ya da böyle
dinlerini savunacaktır bu bahsettiğimiz kişiler. Öyle bir tavır
içine girerler ki her ne olursa olsun dinlerine bağlı
kalacaklarını gösterirler. Körü körüne bağlanmadır bu. Çok
basit bir örneğini yaşadığımı hatırlarım. Lise yıllarımda
"Din Kültürü" dersinde hocamız konuşuyordu
-Bakın
çocuklar, bugünlerde bilim daha yeni yeni ortaya çıkardı ki
atmosfer yedi katmandan oluşuyor. Fakat Kur'an-ı Kerim'de bu 1400
yıl önce "Gökleri yedi kat kıldık" olarak geçiyor.
Söyleyin bana bu mucize değil de nedir?
(Söz Hakkı İstedim)
+ iyi de hocam atmosfer yedi katmandan değil beş katmandan oluşuyor.
- Beş katman mı? Peki yer kaç katmandan oluşuyor?
+Üç katmandan oluşuyor hocam
(Öğretmen başını kaşıdı. Birkaç saniya sonra cevap verdi)
- O halde bunun tek açıklaması bilim Allah'ın ilmine yetişememiştir. Bilim her gün değişiyor. Yarın öbür gün yedi katman olduğunu söyler merak etme...
Şimdilik
göğün yedi katman oluşu mucizesinin(!) üzerinde durmadan burdan
çıkardığım ömürlük dersi sizlere aktarayım. O günü hiç
unutmam, ömrüm boyunca aklımdan çıkmayacağına eminim. Bana
dindar kişilerin kafasındaki mucize algısının zayıflığını
çok güzel bir şekilde gösteren bir örnek olmuştu.Üstelik bu
konuşma o kadar yerindeydi ki bir taşla iki kuş vurdu:
1-
Kuranda bilimsel teori bulmak için bilim değiştirilmişti
2-
Kuranda bilimsel teori bulmak için kuran ayetleri değiştirilmişti.
Ne
atmosfer yedi katmandı ne de Kuranda atmosferden bahsediliyordu. Bir
dindar bilimsel mucize çıkarmak adına hem bilimi hem kuranı
çarpıtmıştı. Üstelik bunu sık sık yapıyorlardı da. Şöyle
ki dindar kişiler, kutsal kitaplarının bilimsel verilerle
uyuştuğunu söyleyerek çelişkiye de girerler. Eğer bunu iddia
eden biri varsa, bilimin mutlak doğruyu bulmuşçasına mucize
argümanını savunur. Eğer bilimle çelişen bir anektod görürse
bilimin yanıldığını ve ilerde kutsal kitabın doğruluğunu
göstereceğini savunacaktır.
MUTLAK MUCİZE ARGÜMANI
Argümantasyon
haline getirecek olursak:
1-
Kutsal kitap mutlak doğruyu, mutlak gerçeği bulduğunu savunur.
2-
Bilim sürekli değişen, dinamik bir yapıdadırç
3-
Kutsal kitaptan mucize bulduğunu iddia eden, bunu bilimsel verilere
dayanarak iddia eder.
4-
Bilim dinamik olduğundan yarınki bilgi bugünkü bilgiyi
yanlışlayabilir (Bilim tarihinde sık sık yaşanmıştır)
5-
Bilimin mutlak olmayan bilgisinden, mutlak olduğu iddia edilen
bilgiye kılıf bulunamaz. Zira bu bilgiler yanlışlanırsa
kendilerini zora sokmuş olurlar.
6-
Dolayısıyla bilimsel verilerden mucize üretmeye çalışmak hatalı
bir davranıştır.
Sonuç
olarak bir kişi, eğer dininde mucize olduğunu iddia ediyorsa ve
bunu yarın değişebilecek, daha farklı yorumlanabilecek bulgular
üzerine yapıyorsa ;mutlak bilgi ile değişebilir bilgiyi bir arada
kullandığından, daha doğrusu mutlak bilgiyi değişebilir
bilgiden kanıtlamaya çalıştığından çelişkiye düşer.
Ekler
Yazı,
yanlış anlaşılacak ve "Her yolu denedin, denediklerin
olmayınca bilimin değişkendliğine sığındın bakıyorum.
Kuranda bilimin yazdığını değiştiremeyince, bilimi değiştirmeye
çalışıyorsun. Bunlar son çırpınışların." gibi
yorumlarla karşılaşacağımı bildiğimden birkaç satır eklemek
istiyorum. Mutlak mucize argümanı "Çıkmazda olan bir
ateistin çırpınışları" değildir. Baştan sona,
dindarların, dinlerine bilimsel kılıf uydururken girdikleri
çelişkinin gözlemidir.
Mesela
Kuranın ayetlerine dayanarak "Büyük Çöküş Teorisi"nin
kuranda yazdığını savunan müslüman siteler vardı. Fakat artık
Büyük Çöküş Teorisi yanlışlandı. Evrenin daha hızlı
genişlediği ve bu sebeple tekrar çökmeyeceği anlaşıldı. Teori
yanlışlanana kadar, büyük bir bilimsel mucize olarak sunulurken,
aynı ayetler teori yanlışlandıktan sonra farklı şekillerde
yorumlanmaya başlandı ve kişiler inançlarını devam ettirdiler.
Kısaca
bizler çırpınış içinde değiliz, aksine dindarlar daha sonra
kendilerini zora sokmasın istiyoruz ve bu sebeple kutsal kitaplardan
mucize çıkarmamalarını öneriyoruz. Zira "bilimsel mucize"
olarak nitelendirdikleri bulgular gelecekte yanlışlanabilir.
Ardından
Kuranda ne büyük patlamanın ne evrenin genişlediğinin ne de
diğer olası bilimsel mucizelerin geçtiğini savunuyorum. Bunların
yazmadığını savunduğum gibi, bu bulguların değişebileceğinden
mutlak bir ideolojiye ayak olamayacağını savunuyorum.
Anlayacağınız "Son çare olarak bilimi değiştirmek"
değil benim yaptığım. Yeri geldiğinde yazıyor sanılan
mucizelerin aslında yanlış yorumlandığını göstermeye
çalışırım elbette. Fakat yazıda konu bütünlüğü olsun diye
bunlara değinmedim.
Gelen
genel eleştirilerde ise "Büyük patlama çok sayıda veriyle
desteklenmiştir ve bir sürü soruna cevap vermiştir. Bu sebeple
değişemez." gibi argümanlar yer alıyor. Elbette günümüzde
genel kabul gören teoriler bir çok sorunu çözüyor. Bu sebeple
hala kullanılıyor zaten. Bir bilimsel teori düşünün ki hiçbir
bilimsel soruna cevap vermesin, hiçbir bulgu ile desteklenmesin...
Düşünemezsiniz. Çünkü düşündüğünüz şey teori olmaktan
çıkmıştır. Yani elbette günümüzde kabul edilen teoriler belli
sorulara cevap verecek ve belli bulgularla desteklenecektir. Fakat bu
o teorileri ölümsüz yapmaz. Şu an kabul edilmeyen çok sayıda
teori zamane bulguları ile destekleniyordu, bir çok soruna cevap
veriyordu ama yanlışlığı gösterildi.
Mesela
en klas örnek olarak yer çekimini düşünün. Zamanında bir çok
sorunu çözüyordu. Çok sayıda veriyle desteklenmişti. Öyle ki
çağdaşındaki fizikçilerin çoğu doğruluğuna şüphe
duymuyordu. Daha sonra Einstein adlı memur, masa başında
çalışırken, bir takım denklem keşfetti ve Newton'un yanıldığını
göstermiş oldu. Zamanında çok fazla sayıda sorunu çözen
yerçekimi kuramı İzafiyet Kuramı ile değişmiş oldu.
Şu
an Kuranda olduğu iddia edilen mucizevi bir çok anektodda da
aslında bilimin değişebileceği savunulduğunda "İyi de bak
bu bilimsel veri, şu şu bulgularla desteklenmiş" demenin bir
anlamı yoktur. Elbette verilerle desteklenecek, bilimsel teori
sonuçta. Fakat çok sayıda veri ile desteklenmiş olması onu
mutlak doğru yapmaz değil mi? Şu ana kadar yapmadı...
Ve
son olarak bu argümanın "bilimsel dindarlığın çelişkisini
göstermek" için kurulduğunu söylemek isterim. Bu argüman
tek başına dini yanlışlamaya yetmez, sadece bir cevap ve öneri
niteiğindedir. Kısaca bu argüman, dindarların teorik bilimi
kullanarak dinlerini doğrulamaya çalışmamalarını öneren bir
yazıdır. Çünkü bunu yapınca çelişkiye düşerler. Ayrıca her
ne kadar argüman çelişkiyi gösteriyor olsa da her iddia
eleştirilip irdelenmelidir. Ve ya "yanlışlanamayacak kadar
çok veriyle desteklenen bilimsel bulgular" bu argüman dahiline
girmez. Kuranda iddia edilen matematiksel mucizeler de ayrıca
irdelenmeye açılması gereken ve bu argüman dahiline girmeyen
iddialardır.
Bahsi geçen bilimsel dindarlığın temellerini anlattığım yazım:
http://alfa-sorgulama.blogspot.com/2013/04/bilimsel-dindarlk_22.html
http://alfa-sorgulama.blogspot.com/2013/04/bilimsel-dindarlk_22.html
Bahsi
geçen evrenin genişlemesine karşılık yeni teorinin kaynağı:

bilim nasıl değişiyor anlamadım bilim kesin kanıtlanmış değil mi?
YanıtlaSilBilim asla kesin sonuçlara varmaz, sadece neredeyse kesin sonuçlara varır.
SilMisal Einstein çıkana kadar Newton'un yer çekimi teorisi doğru sanılıyordu fakat Einsten çıkıp Newton'un yanıldığını gösterdi. Gelecekte de Einstein'ın yanıldığı gösterilecek.
Bilim bize bulgular sunar ve onları değerlendirir. Bilimde kesine ulaşma, mutlağa ulaşma yoktur.İşlevsel bir bilim insanı da kesin doğruyu bulduğunu iddia etmez
Dünyanın yuvarlak olduğu kesin değilmidir
SilYuvarlak derken geoit
SilO zaman Omer Celakil'in Matematikle ortaya koydugu "Mucizeler" gercekten dogru yol eger kutsal kitapta mucize ariyorsak. Zira Matematiksel dogrular hic bir zaman yanlislanamazlar, her zaman kesindirler.
YanıtlaSilSaygilarimla,
Ahmet Curuk
Yazı genel anlamda teorik fiziğin ve genel anlamda teorik bilimin bulgualrına dayanarak kurulan mucize iddialarına cevap olarak yazıldı. Ömer Çelakılın matematiksel iddiaları, bilimin neredeyse kesin olarak sunduğu bulgular ayrıca irdelenmelidir. Nitekim sayısal mucizelerden tutun diğer mucizelere kadar hepsi safsatadır
Siladamım atmosfer 5 ANA katmandan olmak üzere 7 katmandan oluşuyor.
YanıtlaSilNedense türkçe vikipedide 7 yazarken ingilizcede 5 katman yazıyor:
Silhttp://en.wikipedia.org/wiki/Kármán_line
Acaba bizim türklerin gereksiz çarpıtmaları olmasın bu da?
Diğer "bilimsel" sitelere de bakalım:
ABD Ulusal Hava Servisi
http://www.srh.noaa.gov/srh/jetstream/atmos/layers.htm
Batı üniversiteleri de genellikle 5 katmanı kabul eder. Örn: Michigan Üniversitesi Atmosfer araştırma web sitesi (The University of Michigan UCAR, University Corporation for Atmospheric Research):
http://www.windows2universe.org/earth/Atmosphere/layers.html
Berkeley Üniversitesi:
http://ds9.ssl.berkeley.edu/lws_gems/3/graph_1.htm
yrıntıya girip bu ikisini de alacaksan diğer katmanları da almalısın. Örneğin Ana Brittanica Ansiklopedisi, “atmosfer” maddesini el aldığı bölümde onu şu bölümlere ayırır :
1. Troposfer
2. Tropopoz
3. Stratosfer
4. Stratopoz
5. Mezosfer
6. Mezopoz
7. Termosfer
8. İyonosfer
9. Homosfer
10. Heterosfer
11. Egzosfer
Gene nefes almamız için gereken katmanları ayıracak olursak atmosfer şu bölümlerden meydana gelir :
1 – Troposfer
2 – Stratosfer
3 – Mesosfer
4 – Thermosfer
5 – Exospfer
6 – Tropopause
7 – Stratopause
8 – Mesopause
9 – Exobase
10 – Ionospfer
11 – Exosfer
12 – Magnetosfer
13 – Ozon tabakası
14 – Üst Atmosfer
15 – Van Allen radyasyon kemeri
Günümüz bilm dünyasında genellikle 5 katman modeli kabul edilir. Eğer sen bilimi çarpıtıp 6. ve 7. katmanalrı ekleyeceksen diğer bu katmanları da eklemek zorundasın.
Tüm bu savunmalar Kuran’dan ve Muhammed’den çok önceki medeniyetler tarafından da araştırılmaya, irdelenmeye çalışılmıştır. Sümerlerde ve eski Mısır’da da bu konuda başarılı araştırmalar olmasına rağmen günümüz bilminin kabul ettiğine en yakın araştırmayı eski Hindistan’da yaşamış bilimci Vimana Shastra yapmıştır.
Hem de Kuran’dan yaklaşık 1100 yıl kadar önce.
bkz. http://www.bibliotecapleyades.net/vimanas/vimanas09.htm
Vimana Shastra çeşitli unsurları dikkate alarak farklı farklı sınıflandırmalar yapmıştır. Ancak bunlar arasında en göze çarpanı Avarthascha olarak adlandırdığı 5 katmanlı olandır. Kuran’dan yaklaşık 1100 yıl önce yapılan bu katmanlama sistemi hava yoğunluğunu esas belirleyici kabul etmesi bakımından günümüz havacılığında da aynen kabul edilen (her pilotun bilmesi gereken) sistemdir ve katmanları şöyledir:
1. Rekha patha – Shaktyavarta
2. Mandal – Vatavarta
3. Kaksha – Kiranavarta
4. Shaktipatha –Shaityavarta
5. Kendramandal – Gharshanavarta
Ayrıca bir çok efsanede de bahsi geçen bir anlatımdır:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Gök_katları
Bir atmosfer bilimcisi olarak kısa bir açıklama yapayım. Atmosferin "katmanları" dediğimiz şey, amacımıza yönelik belirlediğimiz tabakalardır. Sıcaklığın yükseklikle değişimini baz alırsanız, troposfer, stratosfer, mezosfer, termosferden bahsedebilrsiniz, exosferi de bunlara eklerseniz beş olur. Bahsi geçen tropopoz, stratopoz vb ("pause" ile bitenler) katman değil, seviyedir, basitçe bir katmanın tavanı diğerinin tabanıdır diyebiliriz. Tabii bunları apartman katları gibi düşünmeyiniz, atmosfer son derece dinamik ve karmaşık bir yapıdadır, bu seviyeler de fazlasıyla değişkendir. İyonosfer dediğimiz termosfer içerisindeki bir tabakadır, uzay havası alanına girer. Kimyasal açıdan incelediğinizde homosfer, heterosferden bahsedersiniz. Özetle bunların hepsi bir arada elma armut gibi sayılmaz, 5 ya da 7 olmasının da hiç bir önemi yoktur.
SilKurandaki 7 gök meselesini atmosferin katmanlarıyla açıklamaya çalışmak sahaya 2-0 yenik çıkmaktan başka bir şey değildir. Atmosfer gök yada gökler değildir. Atmosfer Gökyüzünde nokta kadar yer kaplayan ve dünyamızı çevreleyen gazlar karışımıdır. Gök yada gökler çok daha farklı ve karmaşık bir yapıdır. Kurandaki 7 gök meselesinin bilimde bir karlığı yoktur.
Silah be alfa şu vikipedia yı kaynak göstermeyi bırak artık hepimiz biliyoruz bu sitenin çalışma kurallarını ayrıca bak anonim kardeşim atmosfer bilimci olduğunu söyleyip işin doğrusunun farklı olduğunu anlatmış sana
Silkapatan 4 te yazdığın madde bugünkü bilgi yarın ki bilgiyi yanlışlayabilir. yarın ki bilgi bugünkü bilgiyi yanlışlayabilir... ;)
YanıtlaSilHaklısınız, yazıyı güncelleyince düzelteceğim
Silbide burayı yeni keşfettim yazılarn gerçktn çok ilgi çekici ben bi deistim kafamdaki bi çok sorunun cevap bulmasına yardmcı oldn çok tşkr :)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilkıssadan hisse: bilim değişebilir mutlak bilgi değişmez mümin bilimi desteklerse ve desteklediği şey yanlışlanırsa çelişkiye düşer
YanıtlaSilkurandaki mucizelerle bilimi dine uydurmanın mantığını anlamış değilim ömer çelakılı takip etmiyorum ama kıssadan hisse bu argümanla evrim teoriside yanlışlanabilir mi o halde evrimin doğruluğunu da kanıtlamaya çalışmayın bilmem kaç yıl sonra değişecekse siz o dönem için neyi planlıyorsunuz neye sığınacaksınız mesela?
YanıtlaSilAlfa, 7 kat gök olayını herkes yanlış anlamış sanırım. Yine ayette der ki "Göğün en alt katına kandiller(yıldızlar) yerleştirdik." Atmosferde yıldız olacak değil. Gökyüzünün düz sanılmasından ibaret bir yanılgı bu. Bir ayette de; "O gün, gökyüzü bir kağıt parçası gibi katlanacak(dürülecek" der.
YanıtlaSilZaten bu ayetle 'Büyük Çöküş Teorisi'nin Kuranda yazdığını savundular.
1.bilim hakkında her an değişecek bir kaide varsa eğer musannif; evrimle ilgili tüm bilimsel açıklamalarını kendisi çürütmüş yahut yanlış olabileceğini söylemiştir..
YanıtlaSil2.bilimin bir tezi kanıtlama yollarını bize açıklamadan inananç konusuna dahil etmek de akılsızlık olmalı.
3.Heidelberg Üniversite'sindeki Christof Wetterich isimli fizikçi evrimin kütlesinin ağırlaştığı genişlemediği konusunda yanılıyor olabilir çünkü BİLİM DEĞİŞİYOR DEMİŞSİNİZ , 20 YIL SONRA TEKRARDAN BU SEFER GENİŞLEDİĞİ ISPATLANABİLİR,
4, yazdıklarınızı doğrulayıcı kaynak göstermiyorsunuz.ç